Asıl sıkıntı bu zaten. Yorumlanabiliyor olması, yani kesinlik değil. Bana göre siyah ama sana göre koyu gri diğerine göre beyaz. Hepsi de kabul ediliyor maalesef.
		
		
	 
Nahl 15 ayetini Kuss ve Ümeyye'nin şiirlerinde almışlardır, bu onlara garip gelmiyor tefsirle farklı şekilde yorum yapmaya çalışıyorlar. Önce bir kendinize sormuyor Allah kelamı dediğiniz kitapta başkasının şiirlerinin ne işi var, Sümerlerdeki mitlerin ne işi var, Zerdüştlükle olan benzerliğin ne işi var, Mor Yakub'un kitabındaki mağarada 300 yıl uyuyan kişilerin ne işi var bunları hiç bilmiyorlar.
	
		
	
	
		
		
			Ayetlerde okuyanların anlaması için indirildiği yerin ana dili olan Arapça olarak indirildiği yazıyor. Apaçık bir Arapça diyor.
		
		
	 
Niye ben Türkçe indi mi dedim? Hangi dil olursa olsun çeviri yaptığın andan itibaren ne yazdığı açık ve nettir, bu öznel yorumlara dayanacak bir şey değildir.
	
		
	
	
		
		
			Bende diyorum ki senin verdiğin o "Hristiyandı" kaynakları kadar onun "Hanif" dinine mensup olduğunu öne süren kaynaklar var. Hangisini geçerli sayıcağız?
		
		
	 
Sen Hanifte kabul etsen değişen bir şey olmaz, ama bu adamın şiirleri Allah kelamı bir kitapta olamaz. Sadece Kuss değil Ümeyye b. Ebi Salt'ta da geçiyor.
	
		
	
	
		
		
			Bilimin içerdiği öznel yorumlardan biri kara delik teoremidir. Kimisi saat yönüne bağlı olarak girildiğinde zamanda ileri veya geri gidileceğini kimisi ise bir boşluğa gidileceğini söylüyor. Bu adamların hepsi de profesör hepsi de yabancı. Bu adamlar kendi kişisel yorumlarını destekle sunuyorlar
		
		
	 
Karadelikler hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. O yüzden kesin bir şey diyemiyoruz. Evren hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdır. Karadeliğin olduğu kesindir, bunu bilimde kimse reddetmez, nesnellik böyledir bilimde işte. Öznel yorumlar elbette olacak ki gerçekleri bulalım, sorgulayalım, yanlışlayalım. 
	
		
	
	
Tefsir hiçbir şekilde aynı değildir. Yazan ayeti çıkıp işinize gelmediyse aslında orada kastedilen başka şeydi diyorsunuz.
	
		
	
	
		
		
			Bilimin her şeyi doğru olarak aldığını düşünemezsiniz. Bilim adamları kişisel görüşlerini öne sürmeseler şuanda çok daha farklı bir yerde olurduk!
		
		
	 
Bilim deney ve gözlem üzerinden hareket eder. Her zaman kendini yenilemeye açıktır. Bilim bir teori ortaya atarken de bu teoriyi yanlışlamak içinde elinden geleni yapar bizi doğru sonuca götürmek için. Bilim gözlem ve tespit yaparak gerçeklere ulaşır. Gerçekler bizlerin onları algılamasından, kabul etmesinden bağımsız olarak gerçektirler. Bunlara doğa kanunlarını örnek gösterebiliriz.
Kanunlarda tek başlarına açıklayıcı bir güce sahip değiller.  Neden ve nasıl sorusuna cevap vermez.
 
Bilim insanları gerek temel gerçeklere yönelik tespitlerini doğrulamak, gerekse bu tespitlerinin 
neden ve 
nasıl bu şekilde olduklarını izah etmek için 
hipotezler geliştirirler. Kanunlar tek başlarına herhangi bir şeyi açıklamaz, sadece ortada var olan bir şeyin, var olduğunu söylemek için kullanılırlar: 
serbest bırakılan cisimler düşer ya da 
canlılar değişir/türleşir gibi.
Bilim insanları, hipotezlerini sürekli testlere tabi tutarak ve diğer bilim insanlarına sonuçlarını sunmak suretiyle onların da test etmesini sağlayarak, yanlışlamaya çalışırlar. Bir hipotez birçok uzman tarafından, birçok farklı açıdan yaklaşılıp da çürütülemedikçe güç ve geçerlilik kazanır. Böylece bu hipotezler bilimin havuzuna aktarılır.
Bilim insanları, bu yanlışlanamayarak güç kazanan hipotezler ve daha önceden keşfedilen yasaları kullanarak 
teoriler inşa ederler. 
Teoriler, bilimsel bilginin doruğunda yer alan bilgi parçalarıdır.
Sonuç olarak teorileri yaparken hipotezler bize yardımcı olurlar. Bunlar arasında da hipotez kanıtlanınca teori, teori de kanıtlanınca yasa olmuyor.