Hiçbir şey yoktan olamaz

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Tefsir gelince ayetin savaş anında indiği ve savaş zamanını kapsadığı bilgisini söylersem anlaşılır. Ben size Türkçede ortaokulda söylenen bir cümle olan "Hırsız çocuğu kovaladı" cümlesini versem ve bana virgülden bahsetme kardeşim anlamı neyse odur desem 2 anlam çıkarmaz mısın?
Aynı mantıkla olaya yaklaşamazsın. Burada ayetlerinde dilinin sade ve herkesin anlaması için defalarca ayetlerinde yazıyor. Tefsir ile Kuran'da yanlışları ört bas ediyorsunuz. Yapılan tefsirler nesnel değil hepsi öznel.

Hocam şiirinde var diyorsan şiirini biliyorsundur. At şiiri.
Kitap ben de yok, PDF'sini bulamıyorum yoksa atmıştım. Ben en azından kaynak veriyorum.

Bende sana şunu diyeyim o zaman Kur´an orada onu demedi bunu dedi. Git araştır bul. Bulamıyorsan bahane arıyorsun demektir. Olur mu öyle?
Kuran onu demedi bunu dedi diye bir şey yok, ne yazıyorsa odur. Bahaneleri sen arıyorsun.

Bilimde de desinler o zaman "kütle çekim var" biz soralım nasıl, onlar desin "biz onca deney yaptık gidin yapın bulun." Mantıklı bir hareket midir?
Bilimde tefsir gibi öznel yorum olmaz. Bilim nesneldir, kişilere göre muamele yapmaz, gerçek olan neyse onu söyler bilim.
Hocam, bakın tefsir olmaz ise açıklama ile uyuşturmaz isek "Yahudileri gördüğünüz yerde katledin" ayetini önüme atarsınız bende susarım. Tefsir gelince ayetin savaş anında indiği ve savaş zamanını kapsadığı bilgisini söylersem anlaşılır.
Bu ayetlerin ne zaman indiğini söylemesinde sakınca yok, siz gidip yazan ayeti farklı yazarak tefsir yapıyorsunuz sorun bu.
 
Kuran onu demedi bunu dedi diye bir şey yok, ne yazıyorsa odur.
Asıl sıkıntı bu zaten. Yorumlanabiliyor olması, yani kesinlik değil. Bana göre siyah ama sana göre koyu gri diğerine göre beyaz. Hepsi de kabul ediliyor maalesef.
 
Burada ayetlerinde dilinin sade ve herkesin anlaması için defalarca ayetlerinde yazıyor.
Ayetlerde okuyanların anlaması için indirildiği yerin ana dili olan Arapça olarak indirildiği yazıyor. Apaçık bir Arapça diyor.
Ben en azından kaynak veriyorum.
Bende diyorum ki senin verdiğin o "Hristiyandı" kaynakları kadar onun "Hanif" dinine mensup olduğunu öne süren kaynaklar var. Hangisini geçerli sayıcaz?
Bilimde tefsir gibi öznel yorum olmaz. Bilim nesneldir, kişilere göre muamele yapmaz, gerçek olan neyse onu söyler bilim.
Bilimin içerdiği öznel yorumlardan biri kara delik teoremidir. Kimisi saat yönüne bağlı olarak girildiğinde zamanda ileri veya geri gidileceğini kimisi ise bir boşluğa gidileceğini söylüyor. Bu adamların hepsi de profesör hepsi de yabancı. Bu adamlar kendi kişisel yorumlarını destekle sunuyorlar. Tefsir de aynısıdır. Tefsirin kelime anlamı ve bütünlükten doğan anlama bağlı olarak daha sağlam bir dayanağı var. Bilimin her şeyi doğru olarak aldığını düşünemezsiniz. Bilim adamları kişisel görüşlerini öne sürmeseler şuanda çok daha farklı bir yerde olurduk!
 
Asıl sıkıntı bu zaten. Yorumlanabiliyor olması, yani kesinlik değil. Bana göre siyah ama sana göre koyu gri diğerine göre beyaz. Hepsi de kabul ediliyor maalesef.
Nahl 15 ayetini Kuss ve Ümeyye'nin şiirlerinde almışlardır, bu onlara garip gelmiyor tefsirle farklı şekilde yorum yapmaya çalışıyorlar. Önce bir kendinize sormuyor Allah kelamı dediğiniz kitapta başkasının şiirlerinin ne işi var, Sümerlerdeki mitlerin ne işi var, Zerdüştlükle olan benzerliğin ne işi var, Mor Yakub'un kitabındaki mağarada 300 yıl uyuyan kişilerin ne işi var bunları hiç bilmiyorlar.

Ayetlerde okuyanların anlaması için indirildiği yerin ana dili olan Arapça olarak indirildiği yazıyor. Apaçık bir Arapça diyor.
Niye ben Türkçe indi mi dedim? Hangi dil olursa olsun çeviri yaptığın andan itibaren ne yazdığı açık ve nettir, bu öznel yorumlara dayanacak bir şey değildir.

Bende diyorum ki senin verdiğin o "Hristiyandı" kaynakları kadar onun "Hanif" dinine mensup olduğunu öne süren kaynaklar var. Hangisini geçerli sayıcağız?
Sen Hanifte kabul etsen değişen bir şey olmaz, ama bu adamın şiirleri Allah kelamı bir kitapta olamaz. Sadece Kuss değil Ümeyye b. Ebi Salt'ta da geçiyor.

Bilimin içerdiği öznel yorumlardan biri kara delik teoremidir. Kimisi saat yönüne bağlı olarak girildiğinde zamanda ileri veya geri gidileceğini kimisi ise bir boşluğa gidileceğini söylüyor. Bu adamların hepsi de profesör hepsi de yabancı. Bu adamlar kendi kişisel yorumlarını destekle sunuyorlar
Karadelikler hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. O yüzden kesin bir şey diyemiyoruz. Evren hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdır. Karadeliğin olduğu kesindir, bunu bilimde kimse reddetmez, nesnellik böyledir bilimde işte. Öznel yorumlar elbette olacak ki gerçekleri bulalım, sorgulayalım, yanlışlayalım.

Tefsir de aynısıdır.
Tefsir hiçbir şekilde aynı değildir. Yazan ayeti çıkıp işinize gelmediyse aslında orada kastedilen başka şeydi diyorsunuz.

Bilimin her şeyi doğru olarak aldığını düşünemezsiniz. Bilim adamları kişisel görüşlerini öne sürmeseler şuanda çok daha farklı bir yerde olurduk!
Bilim deney ve gözlem üzerinden hareket eder. Her zaman kendini yenilemeye açıktır. Bilim bir teori ortaya atarken de bu teoriyi yanlışlamak içinde elinden geleni yapar bizi doğru sonuca götürmek için. Bilim gözlem ve tespit yaparak gerçeklere ulaşır. Gerçekler bizlerin onları algılamasından, kabul etmesinden bağımsız olarak gerçektirler. Bunlara doğa kanunlarını örnek gösterebiliriz.

Kanunlarda tek başlarına açıklayıcı bir güce sahip değiller. Neden ve nasıl sorusuna cevap vermez.


Bilim insanları gerek temel gerçeklere yönelik tespitlerini doğrulamak, gerekse bu tespitlerinin neden ve nasıl bu şekilde olduklarını izah etmek için hipotezler geliştirirler. Kanunlar tek başlarına herhangi bir şeyi açıklamaz, sadece ortada var olan bir şeyin, var olduğunu söylemek için kullanılırlar: serbest bırakılan cisimler düşer ya da canlılar değişir/türleşir gibi.

Bilim insanları, hipotezlerini sürekli testlere tabi tutarak ve diğer bilim insanlarına sonuçlarını sunmak suretiyle onların da test etmesini sağlayarak, yanlışlamaya çalışırlar. Bir hipotez birçok uzman tarafından, birçok farklı açıdan yaklaşılıp da çürütülemedikçe güç ve geçerlilik kazanır. Böylece bu hipotezler bilimin havuzuna aktarılır.

Bilim insanları, bu yanlışlanamayarak güç kazanan hipotezler ve daha önceden keşfedilen yasaları kullanarak teoriler inşa ederler. Teoriler, bilimsel bilginin doruğunda yer alan bilgi parçalarıdır.

Sonuç olarak teorileri yaparken hipotezler bize yardımcı olurlar. Bunlar arasında da hipotez kanıtlanınca teori, teori de kanıtlanınca yasa olmuyor.
 
Ahlak, bilimin alanı değildir. Bilim, olguların oluşlarını anlamamızı sağlar, o oluşların iyi veya kötü olmalarına ahlak karar verir. Ahlakın bireyselleşmesi de yeryüzündeki haksızlıkların tek kaynağıdır. Çünkü ahlak bireyselleşirse güçlü olanın ahlakı hükümdar olur ve hak her vakit zulme uğrar.

Ahlakın evrensel olabilmesi ise her insanın sahip olduğu bilgiye sahip olmayı gerektirir ki bu herhangi bir insan için imkansızdır. Bu durumda evrensel ahlak için evrensel bir yasa koyucu mecburiyeti hasıl olur ve doğal olarak bu insanüstüdür.
 
Son düzenleme:
Bir kitap düşün, bu kitap her ırk veya halk tarafından farklı yorumlanıyor. Bunlar yetmezmiş gibi bu kitap insanları bölüp, aynı uğurda düşünen insanların ölümüne neden oluyor. Bu kusuru görmeyip bilimin kusurlu olduğunu savunmak çok ilginç.

Bunu teknoloji kaynaklı bir sitede yapmak ise daha ilginç.

Burada hamsi yok, başka yerde oltanı atabilirsin. Belki kendine göre birini öyle bulursun.
 
Uzun sozun kisasi kuran arapca bir kitaptir, baska dile tercume edince anlasilmaz. Tevsir gereklidir. Tevsiri de herkes yapamaz, 15 ilimde ( bir suru arapca kelime yine ) uzman olan kisiler yapar. Mealini kimse anlamiyor zaten, aciklama yapmak icin de ( tefsir ) uzun, cok uzun yillar harcamak lazim. Demek ki bu kitap senin benim icin degil. Araplar disinda kimse de anlamadigina gore de "evrensel" hic degil, Onlarinda zaten yasam sekli belli. Anladiklari halde uymadiklarina gore pek bir yararini gormediler herhalde. Ama kitabin icinde "kuran apaciktir" diyor, bununla neyi kasdettigini yukaridaki durumlar gozonune alindiginda anlayabilmis degilim. Apacik ama kimse anlamiyor. Tezat.
 
Apaçık ama kimse anlamak istemiyor, nedeni basit çünkü insan dedikodu sever, insan masal sever. Ilahi kelam içinde ve vicdanında mevcut olanı gördüğü vakit uygularsam elimdeki gider diye çekinir. En basit örneği Bakara 219 dur. İçki insanların ağzındadır ama kimse "ihtiyaçtan fazlasından" bahsetmez. Neden?

Alman bir ekonomist der ki "Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar." Diyalektik der ki "tez antitez sentez". İslam der ki "ifrat ve tefritte orta yolda olun".
 
Son düzenleme:
Uzun sozun kisasi kuran arapca bir kitaptir, baska dile tercume edince anlasilmaz. Tevsir gereklidir. Tevsiri de herkes yapamaz, 15 ilimde ( bir suru arapca kelime yine ) uzman olan kisiler yapar. Mealini kimse anlamiyor zaten, aciklama yapmak icin de ( tefsir ) uzun, cok uzun yillar harcamak lazim. Demek ki bu kitap senin benim icin degil. Araplar disinda kimse de anlamadigina gore de "evrensel" hic degil, Onlarinda zaten yasam sekli belli. Anladiklari halde uymadiklarina gore pek bir yararini gormediler herhalde.
Sanılıyor ki Araplar Kur'an'ı her türlü anlıyor. Senin önüne bir edebi eser gelse tekte okuduğunu anlayabilecek misin? Günlük konuşma dilinde olmayan nice kelimeler olur ve oradaki kelimelerden ve kullanıldığı cümleye göre anlamından haberin olması lazım vs kısacası Kur'an'da bulunan bu belagat dahi, Allah kelamı olduğunu gösteriyor.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Son düzenleme:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı