İlk canlı ve bazı şeyler

  • Konuyu başlatan Jiw
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 32
  • Görüntüleme 2.458
İlk insan olmadı derken? Burası dine giriyor Hz.Ademdir ilk insan ve dediğin şeyin olması mümkün değil her şeyin bir ilki vardır.
Bu din konusu değil, bilim konusu. Bilmediğin şeyler hakkında fikir belirtmezsen iyi olur. Hiçbir canlının ilki yoktur, ilk insan diye bir şey de söz konusu değildir.

Bir türün diğer bir diğer türe dönüştüğü nesli tam ve kesin olarak tespit etmek mümkün değil. Çünkü bir anda oluşmazlar, birden bire var olmazlar.


Bilinci olmayan maddeler, görevlerini nasıl yerlerine getirebildiler?
Çok uzun konular, ama yazayım biraz. Abiyogenez Evrim Ağacı yaz bir sürü makale karşına çıkar, yabancı dil biliyorsan daha fazla kaynakta çıkar, maalesef benim İngilizcem yok.

Canlılık, çok basit cansız moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşan bir varlık formudur. Bu formun ayırt edici özelliği periyodik cetvelde tamamını "cansız" olan kimyasalların belli başlı bir grubunu ve bu elementlerden oluşan molekülleri, temel yapı taşı olarak içeriyor olmasıdır. Bu kimyasallara biz molekül adını veriyoruz.

Hayat molekülleri 4 grupta toplanır: Lipitler (Yağlar), Nükleik Asitler, Proteinler ve Şekerler.

Bu 4 molekülün altında da bir sürü alt birim ve kombinasyonlarda bulunmaktadır.

Bu alt birim ve kombinasyonlara örnek vermek gerekirse mesela Nükleit asitlerin oluşabilmesi için nükleotit, fosfat grubu ve şekerlerin bulunması gerekiyor. (Şekerler aynı zamanda bir gruptur yukarıda yazdığım gibi)

Yağların oluşması içinde gliserol ve yağ asitleri gerekmekte. Proteinlerin oluşması içinde aminoasitler olması lazım.

Kaldı geriye Şekerler onlar nasıl oluşur, bu grup içindeki en basit yapılı molekül diyebiliriz kendisi için. Şekerler kendi başlarına var olabilirler ve bu sayede nükleit asitlerin de yapısına doğrudan katılabiliyorlar.

Bu moleküllerin her birinin farklı rolleri vardır.

Lipitler: Sadece yağ anlamına gelmez, vücudumuzda bulunan yağlar, steroller, bal mumları, monogliseritler, digliseritler, trigliseritler, fosfolipitler, vitaminler(yağda çözünen) vb. verilen genel bir adlandırmadır.

Lipitlerin en önemli görevleri arasında hücre zarlarının oluşumunu sağlamak vardır. Bu canlılığın oluşması için olmazsa olmazdır.

Nükleik asitler: Yönetici moleküller olarak da bilinir. DNA ve RNA'nın genel adıdır. Temel görevleri canlının ne olduğunun ve nasıl olduğunun bilgisinin kodlanması, iletimidir. Nükleik asitler evrimsel tarihimizde proteinlerle karşılıklı olarak evrim geçirmişlerdir.Yönetici molekül olma ifadesi buradan gelir. Bu nedenle diğer molekülleri yönetici bir role sahipler.

Proteinler: Çeşitlilik ve adaptasyon kabiliyetleri dolayısıyla canlılık içerisindeki en önemli yapı taşlarının başında gelir. Canlılığı sağlayan, sürdüren tüm biyolojik faaliyetlerin içerisinde yer alırlar. Bir çoğu başka kimyasal tepkimeleri hızlandırıcı görevler alırlar. Bir çok farklı tipi hücredeki diğer yapıların oluşmasına katkı sağlarlar. Hücre içi ve hücre dışındaki iletimde de rol alırlar. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir,proteinler geniş bir çeşitliliğe sahiptir.


1953 yılında Miller ve Urey isimli, ABD’li iki bilim adamı, dış ortamdan yalıtılmış bir cam kabın içerisine su, metan, amonyak, hidrojen ve karbonmonoksit doldurdular. Daha sonra bu kabı ısıtarak buharlaşma sağladılar ve dünya atmosferindeki yıldırımların benzetimi için de bir çift elektrot vasıtası ile kıvılcımlar çakmasını sağladılar. Isıtma ve soğutma döngüsü bir hafta süreyle devam ettirildi ve sonuçta sistem içerisindeki karbonun %10-15’lik kısmının organik bileşikler oluşturduğu, karbonun %2’lik kısmının ise canlıların hücrelerini oluşturan proteinlerin yapımında kullanılan aminoasitleri oluşturduğunu gözlemlediler. Deney sonucunda, yeryüzünde mevcut olan 20 farklı aminoasitten 5 tanesinin oluştuğu gözlemlendi ise de, 2008 yılında tekrarlanan deneyde, gelişen teknolojinin de yardımıyla, 22 farklı aminoasidin oluştuğu kanıtlandı. Ayrıca, DNA ve RNA gibi kalıtsal bilgi taşıyan moleküllerin yapı taşları olan nükleik asitlerin de oluştuğu gözlemlendi.

Bu deneyin önemi, cansız varlıklar olan hidrojen atomu ve su, metan gibi çeşitli bileşiklerden, canlıların yapı taşları olan aminoasitlerin sentezlenebileceğinin gösterilmiş olmasıdır. Ayrıca, kuyrukluyıldızlar ve meteorlarda da aminoasitlerin bulunduğu tespit edilmiştir. Örneğin, 1969 yılında Avustralya’ya düşen Murchison isimli göktaşı üzerinde 70 farklı aminoasit bulunduğu keşfedilmiştir.

Dolayısıyla, yeryüzündeki hayatın temelini oluşturan aminoasitler, Dünya koşullarında da oluşmuş olabilir, yeryüzüne düşen meteorlar tarafından da taşınmış olabilir. Neticede, yeryüzünde hayatın başlaması için gerekli koşullar mevcut idi.

Dünya’nın 4,55 milyar yıl yaşında olduğunu biliyoruz. Bilim adamlarına göre, 4 milyar yıl kadar önce ilk olarak RNA molekülü oluştu. Daha sonra bu molekül çift sarmal yapıya bürünerek, çok daha kararlı bir molekül olan DNA molekülü oluştu. Bu molekül zamanla bir hücre zarı ile çevrelenerek, ilk ilkel tek hücreli organizmalar ortaya çıkmış oldu. Bunların ilk örnekleri ise, resimde görülen Stromatolitleri oluşturan siyanobakteriler ve bunların 3,8 milyar yıldır yeryüzünde yaşadıkları biliniyor.

700 milyon yıl öncesine kadar, tek hücreliler dünyaya hakim oldular ve birbirleri ile rekabet ederek geliştiler, kendilerini geliştiremeyenler ise doğal seçilim kanunları gereğince yok oldular. 700 milyon yıl önce ise, tek hücrelilerin karşılıklı iş birliği maksadıyla birleşmeleriyle çok hücreliler ortaya çıkmaya başladı. 550 milyon yıl önce Kambriyen Dönemi’nde ise çok hücreli türlerin ortaya çıkışında müthiş bir patlama yaşandı. Bugün yeryüzünde yaşamakta olan Hayvanlar alemine ait 35 Filum ve Bitkilere ait 12 Filum’un tamamı bu dönemde ortaya çıktı. Biz insanlar olarak, bu filumlardan Kordalılar (Chordata) filumuna dahil oluyoruz.

Bugün itibarı ile, insan dahil, yaşayan 8.700.000 civarındaki türün tamamının ortak atası, yaklaşık 2 milyar yıl önce yaşamış bir tek hücreli mikroorganizmadır.

Sonuç olarak, hayatın ortaya çıkışı bir mucize değildir. İnorganik maddelerin, kimya ve fizik yasalarına tabi olarak, uygun bir ortamda, zamana dayalı olarak tepkimeye girmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur.

Kitap olarak Çağrı Mert Bakırcı'nın-Evrim Kuramı ve Mekanizmaları kitabını tavsiye ederim. Burada dediğin sorunun cevapları var. Kitap okuyamam diyorsan Evrim Ağacı Abiyogenez makalelerine bak.
 
Bunu deyip teorinin ne demek olduğunu bilmemekte gülünç. Bilmediğiniz şeyleri niye ısrarla aynı şekilde savunmaya çalışırsınız anlamış değilim.


Canlılık cansızlıktan oluştu. Aminoasitler dünya koşullarında da oluşmuş olabilir, meteorlar aracılığıyla da oluşmuş olabilir. Aminoasitler hayatın temel taşını oluşturur ve canlı değil bunlar.



Böyle bir ihtimal var.


Hayır. İlk insan asla var olmadı. Bitwise güzel açıklamış, ben de değineyim. Hiçbir canlının ilki yoktur. Evrim kademeli ve sürekli bir süreçtir. Tüm türler uzak ve yakın akrabalarına kademeleri ve yavaş değişimlerden geçerek ataları aracılığıyla bağlanır. Bit türün diğer bir diğer türe dönüştüğü nesli tam ve kesin olarak tespit etmek mümkün değil. Çünkü bir anda oluşmazlar, birden bire var olmazlar.


Cansız maddelerden oluştu, bu cansız maddelerde atomlardır, aminoasitlerdir, proteinler vb. yani kısaca hayat molekülleridir, bunlar cansız nesnelerdir.

Cansızlıktan canlılık nasıl oluştu, bu evrimin konusu değil, Abiyogenez'in konusudur.
"EvRİm bİR tEOriDir GerÇEK dEĞiLDir" diyenlere ne diyoruz? Bilgisi olmadan fikir sahibi olmak. Cevap verip kendimizi yormaya gerek bile yok ya, ağzı olan konuşuyor canım ülkemde. Ayrıca bilimsel bir tartışmada dini alet edecekler az sonra damlarlar, iyi seyirler.
 
Bilinci olmayan maddeler, görevlerini nasıl yerlerine getirebildiler?
Son olarak da demek istedim kimyasallar bu görevlerini bilerek, düşünerek yapmıyorlar. Hepsi kademeli bir şekilde gerçekleşen hadiselerdir. Her bir adımın bir öncekine ve bir sonrakine bağlandığı çok uzun süreli süreçlerdir bunlar. Şu benzetmeyi de yapabiliriz domino taşlarından örnek verelim, domino taşları nasıl ki yıkılmaları gerektiğini ve yıkılmalarının zamanını bilmiyorsa ve fiziksel bir etki altında yıkılıyorsa, canlılığın oluşumunda da moleküllerin görevler kazanması da aynı şekilde olmaktadır.
 
"bEn aTAyiStİM" düşüncesindekilere göre;
Öncelikle suda iki protein tesadüfen bir araya gelmiş ve bir balık olmuş.
Sonra o balık yüzmüş, kıyıya çıkmaya çalışmış, kertenkele olmuş(!)
Daha sonra ağaca tırmanmaya çalışıp maymun olmuş ve koltuk altlarını kaşıyıp insan olmuş. İşte böyle(!)
Galiba o evrimin son hali sen oluyorsun, çünkü biz bir düzenle evrildik :)
 
@BERWAR Çok teşekkürler, yazdıklarınızı bir sonra ki gün rahat bir kafayla dikkatlice okuyacağım. 15 yaşındayken "yeryüzündeki en büyük gösteri" kitabını almıştım, evrimi ilk kez duyduğumda o anki heyecanla anında almıştım. Haliyle dil ağırlığından ötürü ve temelsiz olmamdan kaynaklı kitabı yarım bırakmak zorunda kaldım.
 
@Jiw Çağrı Mert Bakırcı'nın dili çok güzel, anlaşılır ve sade. Richard Dawkins kitaplarını oku, Yeryüzündeki En Büyük Gösteri güzel bir kitap. Richard Dawkins'in dili bana da biraz ağır geliyor. Carl Sagan okumamışsan onu da oku, bu adam efsane. Şahsen en saygı duyduğum bilim adamlarından biri budur, artık hayatta değil maalesef. Kozmos belgeselinin mimarı kendisi.

15 yaşındayken anlamaman normal, hala da insan bazen daha anlamıyor o kadar ki geniş bir konu. Benimde anlamakta halen zorlandığım kitaplar var elbette.
Bilgisi olmadan fikir sahibi olmak.
Bu ülke insanının en büyük sendromu bu dediğin işte.
 
@Jiw Çağrı Mert Bakırcı'nın dili çok güzel, anlaşılır ve sade. Richard Dawkins kitaplarını oku, Yeryüzündeki En Büyük Gösteri güzel bir kitap. Richard Dawkins'in dili bana da biraz ağır geliyor. Carl Sagan okumamışsan onu da oku, bu adam efsane. Şahsen en saygı duyduğum bilim adamlarından biri budur, artık hayatta değil maalesef. Kozmos belgeselinin mimarı kendisi.
Şu anki kitabımı bitirir bitirmez Evrim Kuramı ve Mekanizmaları kitabını alacağım. Yerzündeki En Büyük Gösteri kitabını okurken bilmediğim çok fazla şeye rastlıyordum, onu araştırırken başka bir bilmediğim şey çıkıyordu, karmaşaydı tamamen :D Carl Sagan bilirim, bir çok videolarını izledim, ancak Kozmos belgeselini maalesef.
 
Kitabını okurken bilmediğim çok fazla şeye rastlıyordum, onu araştırırken başka bir bilmediğim şey çıkıyordu.
Bizim evrim konusundaki bilgimiz bir hiç niteliğinde. Evrim ile ilgili insan kitap okuduğunda ne kadarda bilgisiz olduğunu bir kez daha anlıyor. O kadar bilmediğimiz konu var ki evrim hakkında. Çağrı Mert Bakırcı'nın o dediğim kitaptan sonra iki kitabı daha çıktı, onları daha okumadım. 1 aydan fazladır kitap okumaya ara vermişim.
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı