İntergalaktik Technopat turboz üçüncü sezon beşinci bölüm: Düşmanın ellerinde

Aserd

Hectopat
Katılım
5 Eylül 2020
Mesajlar
450
Makaleler
1
Çözümler
1
Yer
North buganda
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Screenshot-2021-06-21-at-16.27.03-550x252 (1).png


Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

@Efeisot Kmr @The10thDoctor @Ellie Williams @377660 @ThePentium @Amazing Jaagub


Ne yapacaklarını bilmeseler de bilgisayarcılara karşı bir hamle yapmak zorunda olduklarını biliyorlardı.
‘’Dosyalarını çalalım.’’ dedi Sumenus.

‘’Silahlarını inceleyelim.’’ dedi Ellie.

‘’Hangarlarını patlatalım.’’ dedi Burak.

‘’Zaten hangar kontrol edecek güce sahip olmuşlarsa bizim yapabileceğimiz pek bir şey kalmamıştır.’’ diyebildi Efeisot.

Pentium usta onların bu kadar umutsuz kalmalarına oldukça kızmış gibiydi. Ona göre umutsuz insanlar güçsüz insanlardı.

‘’Eğer Balgün’ü gerçekten seviyorsanız yüreğinizi koyun ortaya!’’ diye bağırdı evin ortasında.

‘’Ama ne yapacağız? Elimizden bir şey geliyor sanki.’’

‘’Sen öyle düşündüğün için gelmiyor Efeisot. Bir hangarı patlatmak veya bir uçağı havada parçalamak, bunlar sadece inancının gücü ile ölçülecek şeylerdir. İnancın ne kadar yüksekse düşmanına vuracağın darbe de o kadar yüksek olur. Ben bunca yıl o akılsız bilgisayarcılar kıymetli mallarımıza konsun diye yaşamadım ve şimdi onların hükmünde yaşamayı da reddediyorum. Ayağa kalkıp ölene kadar savaşacağım, belki düşmana bir mermi bile vuramayacağım ama sevdiğim şeyleri korurken öleceğim için bu benim için bir sorun olmayacak. Kalkın şimdi, gerçekten seviyorsanız onu korursunuz zaten.’’

Pentium ustanın söyledikleri ile şöyle bir silkelenip toparlandı grup. Usta sanki onlara sert bir tokat atmış ve etkisini hemen geri almıştı.

Ustanın sözleri grubu morallendirmişti, belliydi.

Efeisot onun ne kadar çok yaşadığını bilmediğinden sözlerine karşı çıkmaya çalışmış ama onun sözlerinden tekrar cevabını almıştı. Ölecek veya yaşayacaklardı, bu önemli değildi. Yapmaları gereken tek bir şey vardı o da harekete geçmek.

İçleri büyük bir kararlılıkla dolmuşken harap olmuş evlerinin camından bir kontrol amirinin geldiğini gördüler ve camı hafiften açıp konuşmayı dinlemeye başladılar.
‘’Bana vereceğin askerler geldi mi komutan?’’

‘’Evet efendim, size vereceğim beş asker hazırda bekliyor.’’

‘’Güzel, yolla gelsinler.’’ dedi ve tekrar gemisine doğru yola koyuldu amir. Siyah uzunca bir ceketi vardı ve yüzü taktığı şapka yüzünden belli değildi. Sadece memnuniyetsiz suratının kıvrımları gözüküyordu camdan.

‘’Çabuk.’’ dedi Efeisot ve evin arka tarafından şimşek gibi çakarak hemen yanlarında bulunan ordu karargahına girdiler. Karargâh oldukça büyük bir şekilde hazırlanmış ancak şimdilik içine yeterli asker konulamamıştı. Efeisot çadırların içinde beş tane adam gördü ve hemen grubunu harekete geçerek ellerindeki ekran kartlarını düşmanlarının kafasına vurdular. Çok sert bir darbe olmamakla birlikte kesinlikle bayıltıcı bir hamleydi bu.

Baygınların üstlerindeki kıyafetleri giydikten sonra hazırlardı.

‘’Göndereceğim takım sizdiniz değil mi? Baştan aşağıda zırh giydiğiniz için bir yüzünüzü indirin bakalım.’’

‘’Buyurun.’’ dedi hepsi. Amir askerleri getirtmişti ama daha önce yüzlerine hiç bakmamıştı onların. Yani teknik olarak hiçbir işe yaramamıştı bu hamlesi.

Grup oradan ayrılıp düşmanın gemisine girdiklerinde Burak’ın sırtında garip bir his, bir kıpırdanma vardı.

‘’Sen ne yapıyorsun burada lan?’’ dedi Burak gördüğü karşısında.

‘’E, gitar alacağım dedin ben de geldim işte. Orada duraydım da askerler beni öldürse miydi?’’

Burak biraz baktıktan sonra konuştu:

‘’Haklı, karşı argüman bulamadığım için susuyorum.’’
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Hayatta öyle bir konuşma yapamam ben. Güzel konuşma olmuş. Hikaye de heyecanlanıyor. Bir bölümde böyle uzun çatışma olsa ben çok daha severim herhalde. Gene mükemmel bir metin. Teşekkürler.
 

Geri
Yukarı