Gerçekten öyle. Pandemi zamanı paragöz okulumuz sınavları yüz yüze yapma zahmetine girdiğinden beridir kendi sağlığımla hiçmihiç ilgilenmiyorum. Bu tek örnek değildi ama son noktaydı. İnsan sağlığını geçtim canının bir kıymetinin olmadığını çoktandır anlamış bulunmaktayım. Hatta anlamanın da ötesinde.Kirli beslenince de olur ancak her şekilde beslenmeye çok para gidiyor.
Takviye gıdası var, beyaz veya kırmızı et alması var, protein veya karbonhidrat içeren besinleri alması var, var da var.
Arkadaşım da bedelli yaptı. Yapmadan önce çok söyledim kendisine de. "Olum saçmalama 6 la 6 ay, ilk ay zaten acemilik. 5 ay göz açıp kapayana kadar geçip gidecek" diye. Aynı kafadaydık. "İyi sistem, canavar makina". Ama bedellide ısrar etti. Hayali bir motor sahibi olmaktı. İstediği tarzda çok güzel motorlar da vardı. Üzerine para artar, babasına geri verebilirdi. "Baba bak sen bu parayı bana verdin ama askerliğimi de yaptım, hayalimi de gerçekleştirdim, bu da ondan geriye kalan" gibisinden. Ama istemedi. Bazen düşünürdüm benim öyle bir imkanım olsa (ki bu yalnızca maddi değil, ailenin isteğine bağlı bir durum aynı zamanda) o paranın tümünü faize yatırır, askerlik bittikten sonra faiziyle çekerdim. Bir kısmıyla belki sistemi alır (Onun zamanında sistemler bu kadar uçuk değildi) geriye kalanın da kaymağını aynen cebe. Alt kısmı da valideye. Ama tabii herkesin yaşadığı hayatlar farklı. Hayaller işteBen de 2014'ten beri imzamda yer alan laptopu kullanıyorum. Kötü bir sistem de sayılmaz. Bu zamana kadar iyi kötü idare etti. Güncel olmayan oyunlarda tabii ki. Ben de hep iyi bir bilgisayarım olsa ayarları kökleyip rahat rahat oynasam dedim, oynayamadığım oyunları yayıncılardan izledim, ulan yayıncılar da ne kazanıyor köpek gibi sistem dizmişler dedim, kıskandım. Ben de alayım dedim ama her seferinde fiyatlar bu hayalin gerçekleşmesine engel oldu. Her seferinde de fiyatlar artmaya artmaya ve artmaya devam etti. Kardeşim bu sene başka ilde üniversiteye başladı. Haliyle bir laptop ihtiyacı var. Oyun oynayan birisi değil. Bendeki laptop hayli işini görür. Laptoplara saçma paraları vermektense ben bir kasa alayım benim laptopu ona vereyim dedim. 1 aydır araştırma halindeyim. Madem bu yükün altına gireceğim, iyi bir sistemim olmalı içindeki her parça kaliteli olmalı dedim. R5 5600X ve 3060 Ti ana parçalarım olarak belirledim. 16-17k sadece kasanın maliyeti. Monitör ise 3K. 20k gibi bir fiyat beni hayalime ulaştırabilir. Ya herro ya merro yani. Yaklaşık 4 senedir çalışıyorum. Şükür iyi kötü kazancım var. Askerliği bedelli yaptım 30k para uçtu. Sonrasında doğru dürüst birikim yapamadım. Bu devirde paranın gerçekten kıymeti yok. Bir şekilde gidiyor anlayamadan. Ben de 27 yaşındayım. 20k sistemi nakit versem birikimimin büyük çoğunluğu yok olacak. Taksitle almaya çalışsam 20klık bir kredi kartı gerek ve vade koyacak. Kredi çeksen bir dert. Girdim bir işin altına ama çıkabilecek miyim bilmiyorum. Dediğin gibi elin conisi bu kadar araştırmaya girmeden bu kadar kafa patlatmadan her parçayı maksimuma getirip pizza yerken sipariş veriyor. En çok dokunan da bu.
Gerçekten öyle. Pandemi zamanı paragöz okulumuz sınavları yüz yüze yapma zahmetine girdiğinden beridir kendi sağlığımla hiçmihiç ilgilenmiyorum. Bu tek örnek değildi ama son noktaydı. İnsan sağlığını geçtim canının bir kıymetinin olmadığını çoktandır anlamış bulunmaktayım. Hatta anlamanın da ötesinde.
Barış okan belovacıklı'ya yöneltilen "sakatat" sorusu zamanında beni derinden üzmüştü. "parayla mutluluk satın alınamaz" saçmalığından tiksindirmişti. Ne diyelim.
Arkadaşım da bedelli yaptı. Yapmadan önce çok söyledim kendisine de. "olum saçmalama 6 la 6 ay, ilk ay zaten acemilik. 5 ay göz açıp kapayana kadar geçip gidecek" diye. Aynı kafadaydık. "iyi sistem, canavar makine". Ama bedellide ısrar etti. Hayali bir motor sahibi olmaktı. İstediği tarzda çok güzel motorlar da vardı. Üzerine para artar, babasına geri verebilirdi. "baba bak sen bu parayı bana verdin ama askerliğimi de yaptım, hayalimi de gerçekleştirdim, bu da ondan geriye kalan" gibisinden. Ama istemedi. Bazen düşünürdüm benim öyle bir imkanım olsa (ki bu yalnızca maddi değil, ailenin isteğine bağlı bir durum aynı zamanda) o paranın tümünü faize yatırır, askerlik bittikten sonra faiziyle çekerdim. Bir kısmıyla belki sistemi alır (onun zamanında sistemler bu kadar uçuk değildi) geriye kalanın da kaymağını aynen cebe. Alt kısmı da valideye. Ama tabii herkesin yaşadığı hayatlar farklı. Hayaller işte
Bir ürünü almakla sahip olmak ayrı şeylerdir. Kredi çekersin, veya takside girersin ve o ürünü satın alırsın fakat sahip olamazsın. 1 senelik taksitse 1 senenin sonunda o ürüne sahip olmuş olursun. İnsanoğlu olarak gerçekten çok tuhaf yaratıklarız. Kağıt üzerinde yazılı olan her teminat bizim için orta dünya cücelerinin altın ve değerli taşlara verdikleri değerler kadar paha biçilemez. Ya o ürünün taksidini 1 ay geciktirirsen ne olur? Önce uyarılar ve ikazlar gelir. Ardından banka, onun ardından da haciz memurları devreye girer. Sahip olduğun (!) bir üsürn seni çok daha kötü bir bataklığa sürükler.
Aldığım her ürünün parasını önce biriktirir, ardından ürünü satın alırım. Aksi halde zaten o ürünü kullanmaya çekinirim. Zira ona sahip değilimdir. Bu da satın alım işlerinin bir başka yüzü. Yeni dünya düzenine hoş geldin -_-
Okurken acaba "cebindeki telefonu çıkar" diyecek misin diye düşündüm.Dünya nüfusunun yarısının hanesinde (evde ortak kullanım bile dahil) bir bilgisayar olmadığını düşünürsek o kadar da şikayet edilecek bir durum göremiyorum. Oyunlar sigaran olmuşsa ve şu konu senin için bu kadar hassas ise bunun artık psikolojik bir soruna dönüştüğünü söylemeliyim. Burada ortaokul, lise çağında çocuklar oyun performansından krize giriyor ama bu onlar için anlaşılabilir bir durum ve o yaşlarda tepkileri normal. Bir yetişkin için değil. Bu artık bir istekten çok takıntıya dönüşmüş gibi.
Konusunu bile açmaya değmiyor. Artık bu coğrafyada insanlar zengin ve fakir olmak üzere ikiye ayrılıyor maalesef.Gerçekten öyle. Pandemi zamanı paragöz okulumuz sınavları yüz yüze yapma zahmetine girdiğinden beridir kendi sağlığımla hiçmihiç ilgilenmiyorum. Bu tek örnek değildi ama son noktaydı. İnsan sağlığını geçtim canının bir kıymetinin olmadığını çoktandır anlamış bulunmaktayım. Hatta anlamanın da ötesinde.
Barış Okan Belovacıklı'ya yöneltilen "sakatat" sorusu zamanında beni derinden üzmüştü. "Parayla mutluluk satın alınamaz" saçmalığından tiksindirmişti. Ne diyelim.
Okurken acaba "cebindeki telefonu çıkar" diyecek misin diye düşündüm.
Hocam sisteminiz nedir acaba?Benim sistem Ray Tracing açıkken 40 FPS ancak veriyor çok üzülüyorum, yıllardır Ray Tracing ile 60 FPS verecek güçlü bir sisteme sahip olamadım desem ne dersin? Eminim cevabın "cebindeki telefonu çıkar" tadında olur. Telefon da, bilgisayar da insani ihtiyaçtır günümüzde buna bir lafım yok ancak FPS ve grafikler görecelidir.
Biz daha alamadan sıkıldık.Hocam gerekirse RTX bilmem kaç alın en sonunda sıkılıyorsunuz 11 yıl sonunda kendime iyi bir sistem alabildim 1 ay geçmeden sıktı sadece YouTube girmek ve anime izlemek için açıyorum bilgisayarı bir de Technopat'ta takılmak.
Emin ol iyi bir bilgisayarın olunca ondan bile sıkılacaksın er ya da geç. Kendimden biliyorum.