İyi nedir?

Andar Han

Megapat
Katılım
17 Aralık 2019
Mesajlar
8.083
Makaleler
3
Çözümler
54
Temelde çözülmesi elzem sorulardan bir tanesi; iyi nedir? Sözlük anlamı ile istenç ve beğeni barındıran bir "iyi" nasıl herkes için ortaklaşabilir?

İyi; bence (zannımca, bana göre vs.) ya da bireysel bir hadise değildir. Bireysel şekilde bakıldığı ya da çözüm arandığı vakit, bir şekilde kötüye sebep olur ya da bulaşır lakin iyi ve kötü birbirinin zıttı yollardan geçmek zorunda değil midir?

Nedir ki bu iyi?

Saçma sapan sorular vardır bir de bunun hakkında, kıyılabilecek canları kıyaslayan şekilde; "Birini mi tercih edersin? Yoksa beşini mi?" iyi de bu hâl hangi kötülükler vesilesiyle hasıl oldu? Belli değil. Kimin bunda payı ne kadar? Ve bu kimlerin, iyi ve kötü ile ilişkileri nedir? Belli değil. Bu kadar belirsizlikten hangi iyi çıkacak acaba? O da belli değil.

Ortak paydaya ulaşacak olan tanım nerede? Bu hiç belli değil.

Aslında aranan, kişisel cevaptan çok genele dair cevap olmalı lakin amalar ve fakatlar...

Aynı döngüde duralım
İnsan çıkmazında
Kendimizden geçelim.
 
Son düzenleme:
Temelde çözülmesi elzem sorulardan bir tanesi; iyi nedir? Sözlük anlamı ile istenç ve beğeni barındıran bir "iyi" nasıl herkes için ortaklaşabilir?

İyi; bence (zannımca, bana göre vs.) ya da bireysel bir hadise değildir. Bireysel şekilde bakıldığı ya da çözüm arandığı vakit, bir şekilde kötüye sebep olur ya da bulaşır lakin iyi ve kötü birbirinin zıttı yollardan geçmek zorunda değil midir?

Nedir ki bu iyi?

Saçma sapan sorular vardır bir de bunun hakkında, kıyılabilecek canları kıyaslayan şekilde; "Birini mi tercih edersin? Yoksa beşini mi?" iyi de bu hâl hangi kötülükler vesilesiyle hasıl oldu? Belli değil. Kimin bunda payı ne kadar? Ve bu kimlerin, iyi ve kötü ile ilişkileri nedir? Belli değil. Bu kadar belirsizlikten hangi iyi çıkacak acaba? O da belli değil.

Ortak paydaya ulaşacak olan tanım nerede? Bu hiç belli değil.

Aslında aranan, kişisel cevaptan çok genele dair cevap olmalı lakin amalar ve fakatlar...

Aynı döngüde duralım
İnsan çıkmazında
Kendimizden geçelim.
Güzel düşünmüşsün tebrik ederim. Bende yorum yapayım;
"İyi ve kötü tabiri; İnsan, kendi ve kendi dışı, eylemler veya olgular sonucunu pozitif veya negatif etkilemesinin öznel olarak ifadesidir."
(Kısa ve Genel kanı açıklandı.)

Öznel ile nitelendirmemiz tamamen bencillik ile alakalıdır. İnsan doğası gereği bencildir. Herhangi bir eylemi uygularken bile kendini düşünür.
Örnek olarak; Bir anne çocuk yetiştirirken, ileride kendisine bakacağını düşünerek ona bakar. Yani karşılıksız sevgi değildir! Hatta çocuğa bakarken ki tatmin hissi bile kendisi içindir.
(Bencillik tanımlandı.)

Bencillikten (yani kendi çıkarlarından) yola çıkarak insanların her şeye iyi diyememesi bu yüzdendir.
Örnek olarak; Bir askerin ülkesi için bir başka ülkenin sivillerini öldürmesi, kendi toplumu için 'iyi' diye nitelendirilebilirken karşı taraf için 'kötü' olarak yorumlanabilir.
(Bencillik, iyi ve kötü ile ilişkilendirildi.)

Halkın büyük bir kesiminin iyi ve kötü olarak kabul gördüğü durumlarda vardır. (İnsan hayatına son vermek, Sadaka vermek vb.) Bunlar büyük bir kesim tarafından iyi ve kötü kabul edilse de bunun tersini düşünenlerde vardır.
(İstisnalar açıklandı.)
 
Son düzenleme:
Aslinda utiliteryen bir bakis acisiyla en az 2 durumu birbiriyle kiyaslayip hangisinin digerinden ustun olduguna karar vermece.

Satranc ornegini verebilirim, 2 farkli satranc tahtasindaki taslarin durumuna bakip hangisinin digerinden daha "ustun" olduguna karar verebiliyorsak o halde "iyi hamle" taniminin bunun uzerinden yapabiliriz. Yapay zeka bu sekilde calisiyor, gayet de basarili :)

Ancak satrancta beyaz icin iyi olan sey, siyah icin kotu. Birinin net kazanci digerinin net kaybi. ( Zero sum game )

Gercek hayatta birinin net kazanci digerinin net kaybina esit degil. Sizin kazancinizin 10'da biri baska birinin kazancinin 1.000.000'da biri. Alinan kararlar 2 kisiyi degil, milyonlari bagliyor. Iste bu yuzden utiliteryen bir sekilde dogru olan hamleyi gercek hayatta bulamiyoruz. Hem cok fazla parametre var, hem de yapilan hamlenin sonuclarini gorecek kadar uzun yasamiyoruz hicbirimiz.
 
Aslinda utiliteryen bir bakis acisiyla en az 2 durumu birbiriyle kiyaslayip hangisinin digerinden ustun olduguna karar vermece.

"İyi ve kötü tabiri; İnsan, kendi ve kendi dışı, eylemler veya olgular sonucunu pozitif veya negatif etkilemesinin öznel olarak ifadesidir."

Sanırım, iki tanımın da ortak paydası ve anımızdaki tanımın da çatısı bu. Fakat iş bu noktada tıkanıyor.

"Benim varlığıma (burada da pek çok farklı yol var tabii ki fakat tamamen hazza binaen iyi oluşturulmasındaki tutarsızlığa değinmek isterim) yararlı olan iyidir" şeklinde tanımladığımızda "iyi" bizim ruh halimizle bile değişen bir olgu olacaktır ki insan; herhangi bir olay için, farklı zamanlarda farklı seçimlerin iyi olduğunu düşünebilecek potansiyelde ve bunu da yapabilecek kapasitededir.

Diğer taraftan, kimin gücü kime yeterse minvalinde bir iyi, sürekli mevcut olacaktır ve olmaktadır.

Bunun bertarafı mümkün müdür?

Tabii ki iş tek bir kavramla ilerlememeli, yararcı mantıkta mutluluğu, haz ile eşlemezsek ya da bireyin tek başina her şeye yetemeyeceği ve kendi işinin düzgün işlemesi için sorunlarından arınmış diger bireylere de ihtiyacı olduğu veya birinin sorununun doğrudan veya dolaylı diğerini de etkilemesi sebebiyle, herkesin birbirine destek olmasının gerekliliği fark edilirse de yine ben merkezli hareket edilmiş lakin ortak paydaya ulaşmak için çaba sarf edilmiş olabilecektir.

Zaten merkeze; ben ya da bizi koymamız, herhangi birine aşırı yatkın davranmamız durumunda, hemen hemen aynı sonuca çıkıyoruz.
 
Son düzenleme:
@Andar Han
İyilik ve doğruluk aynı şey değildir. Sorunuz bu konuda biraz bulamaç olmuş. Onun için ben iyilik nedir sorusuna cevap vereceğim. Zira iyiliğin cevabı bence bulunur da doğruluk nedir onu bulmak... Bilemiyorum.

Bir şey herkes için iyi ya da herkes için kötü olamaz. Çoğunluk için, belki. Ancak herkes için asla. Çünkü iyilik, göreceli bir şeydir. Peki iyilik nedir? Bunu iki yönlü ele almak istiyorum.

1- Sizin yaparken iyi olduğunu düşündüğünüz ve aynısı size yapıldığında da rahatsız olmadığınız, zarar görmediğinizi düşündüğünüz yani iyi olduğunu düşündüğünüz şey iyidir. Örneklerle daha da oturacaktır sanırım. Misal:
Siz hırsızlık yaparken zevk alıyorsanız, bu iyi bir şey olarak gözükebilir sizin için. Ancak bir başka hırsız gelip de sizi soyduğunda eğer siz bundan rahatsız oluyorsanız bu kötü bir şeydir. Olmuyorsanız da gene aynı mantıkla bakacak olursak iyi bir şeydir.
Misal: Bir çocuğu güldürmek sizi mutlu ediyorsa ve birileri sizi güldürdüğünde de mutlu oluyorsanız bu, iyi bir şeydir. Yani bir çocuğun yüzünü güldürmek size göre bir iyiliktir.
Aşırı örnek vererek sıkmak istemiyorum ilk yönü bir temel idi. Şimdi ikince yöne geçelim.

2- Bir de şöyle düşünelim. İçki içmek iyi bir şey midir? Duruma göre değişir. Dikkat ederseniz bu ikinci örnek ile uymuyor. Yani deminki gibi soymak ve soyulmak gibi bir şey yok. O zaman bu şöyle olacak:
Örneğin ben bir dağ başında, tek başıma kafayı çekiyorum. Sarhoş oluyorum, dağı bayırı yıkıp dökuyorum ve etrafa bağırıyorum. Ben herhangi bir varlığa zarar verdim mi? Hayır. Peki ben yaptığımdan memnun muyum? Atıyorum ki memnunum. E o zaman iyi bir şeydir yani. He yok, ben içtikten sonra milleti rahatsız ediyorsam gene 1. yöne geliriz, yani eğer ben içip de milleti rahatsız etmekten ve başkasının içip beni rahatsız etmezinden zevk alıyorsam bu iyi bir şeydir.
Uç örnekler veriyorum ki kafanızda otursun. Bu iki cevabında sizi tatmin etmediğinin farkındayım zira siz iyiliği değil doğruluğu sormuşsunuz. Ne iyi olan her şey doğrudur ne de doğru olan her şey iyidir. Bir insanı öldürerek milyonlarca insanı kurtarmak; bur insanı öldürdüğünüz için kötülüktür ama milyonlarca insanı kurtardığınız için doğrudur. Doğruluk ve iyilik iki ayrı kümedir. İyilik tamamen kişinin zevkine göre ancak doğruluk, olaylar silsilesini iyi analiz etmeye göre gerçekleşir. İyilik bir inançtır ancak doğruluk mutlaktır. Eğer kişi bir yapılan bir şeyin iyi olduğuna inanıyorsa o doğrudur. Adamın vicdanına ne diyecen? Bu felsefi olarak bir problem de değil. Yalnızca çoğunluğun etik dışı yani kötü kabul ettiği şeyleri iyi kabul edenler dışlanırlar o kadar. Toplum düzenleri de böyle oluşur zaten.

Doğruluğa dönelim. Mesela siz bana diyorsunuz ki "Ya Ali, bence o kızla ayrılmakla yanlış iş yaptın". atıyorum ben de doğru yaptığımı düşünüyorum. Doğruluk mutlak demiştim oysa? Neden böyle bir ayrıma düştük? Çünkü yukarıda da dediğim gibi doğruluk, olaylar silsilesini analiz etmekten geçer. Eğer sizin analizinize, mantığınıza göre yapılan doğru ise doğrudur yanlış ise yanlıştır. Ama siz ne düşünürseniz düşünün doğru bir tanedir ancak o doğruyu da kimse bulamaz. Ben o kızla ayrılarak çok şey kazanmış ve çok şey kaybetmişimdir. Bir kâr-zarar hesabı yaptığımda yapılanın doğru olduğu hükmüne varıyorsam o bana göre doğrudur ama belki sizin hesabınıza göre yanlıştır. Bunu da belirleyen sizin düşünce sisteminiz, ahlaki tutumlarınız, kültürünüz gibi pek çok etmendir. Yalnız ne olursa olsun doğru bir tanedir ama l doğruyu bulmak demin söylediğim üzere belli ahlaki, kişiye özel mantık gibi süzgeçlerden geçtiği için asla bulunamaz. (Belki bir robot ancak bunu bulabilir.)

Demişsiniz ki "ki insan; herhangi bir olay için, farklı zamanlarda farklı seçimlerin iyi olduğunu düşünebilecek potansiyelde ve bunu da yapabilecek kapasitededir." İyi kelimesi eeeh pek gitmiyor. Eğer bir konuda iyilik inancınız değişirse evet ama sizin buradaki kastınız doğruluk. Evet zaman zaman doğruluk algılarımız değişebilir. Çünkü analiz sonuçlarımız yeni öğrendiğimiz şeylerle, yeni fikirlerle değişecektir. Misal:
Atatürk'ün harf devrimini yaparak yanlış yaptığını düşünüyorsunuzdur ama ileride başka bir bakış açısından durumu analiz ederek Atatürk haklıymış da diyebilirsiniz. Ama bak şu olmaz. "Atatürk harf devrimini yaparak iyi yaptı mı?" o iyi sözcüğünün oradaki anlamı "doğru" sözcüğüdür. Türkçede iyi sözcüğü doğru sözcüğü yerine kullanılabilir.
Yapılan bir icraatın iyiliği-kötülüğü değil, doğruluğu-yanlışlığı olur.
Doğruluk uzun konu hocam elim yoruldu :D
İyi günler, saygılar.

Küçük bir toparlama yapayım. İyilik, size karşı olduğunda size hoş gelendir. Kötlük, size yapıldığında size hoş gelmeyendir.
Doğruluk, kişiden kişiye değişen bir yorum farklılığıdır ancak mutlak bir doğru evet vardır.
"Türkiye'nin piyasa faizlerini arttırması doğru mu?" Sorusuna herkes farklı bir muhakeme ile farklı yanıtlar verebilir. Siz ise kendi muhakemenizi başkalarına anlatarak sizin doğru yorumunuzu kabul etmeleri için insanları ikna edebilirsiniz. Ancaaaak bir laf var ki:
"Yanlış bir işi tüm dünyada yapsa yanlıştır, doğru bir işi ise koca dünyada yalnız tek bi kişi yapsa da o doğrudur." Doğru bir tanedir. İnsanların görevi ise ortaya çıkan sorunlarda yapılması gereken doğru çözümü bulmaktır.
 
Son düzenleme:
İyilik ve doğruluk aynı şey değildir. Sorunuz bu konuda biraz bulamaç olmuş.

Iyilik ve doğruluğun karıştığını nereden çikardinız? Doğru nesne ile ilişkilidir, iyi de ahlak ile ilgili bir olgudur ve konu da "iyi" etrafında dönüyor.

1- Sizin yaparken iyi olduğunu düşündüğünüz ve aynısı size yapıldığında da rahatsız olmadığınız, zarar görmediğinizi düşündüğünüz yani iyi olduğunu düşündüğünüz şey iyidir.

Zaten sorunlara vesile olan tanım bu ki kavram sadece benim algımla şekilleniyor.

Eğer bir konuda iyilik inancınız değişirse evet ama sizin buradaki kastınız doğruluk. Evet zaman zaman doğruluk algılarımız değişebilir.

Doğruluk, nesnel ya da nesne ile ilişkili bir olgudur. Varlığın nitelikleri ile uyuşması gerekir ve gerçekle bağlantılıdır. Kavramı tartışmanın pek de bir gereği yok. "Bana göre doğru" diye bir şey zaten yoktur.

Bireye göre olan, iyi veya kötüdür (ki nesnelliğe doğru yönlenmesi nasıl sağlanır? Soru da bu aslında). Yasalara ya da verilere göre de doğru veya yanlış belirlenir.
 
Son düzenleme:
Sonuna kadar okumanı rica ediyorum 🙏
@Andar Han genele yaymak için insanları ikna etmen lazım. Mutlak bir iyilik yok. İnsanları kendi iyilik inancına çekmen gerekir. Kaldı ki bu bir inanç. Senin bu iyilik inancın yalnızca sana has.
Nasıl yaparsın? İnsanlar genelde bir şeyin sizin deyiminizle bir nesnesel olgunun doğru olduğuna ikna edilirse, o insan oradaki eylemi de iyilik olarak nitelendirecektir. Misal:
"Ali, eroin kullanmak yanlıştır
- Niye?
+ Çünkü eroin zihnini olumsuz etkiler. Olumsuz etkilenen bir zihin ise düşünemeyen aptal ve ne yaptığını bilmeyen bireyler meydana getirir. Düşünemeyen ve ne yaptığını bilmeyen başı boş kişilerse barış ortamını bozar, barış ortamının olmadığı yerde ise güvenlik yoktur. Dolayısıyla dünyayı ve kendini bir felakete götürmemen için eroin içmemen lazım.
- Ow, sanırım haklısın dostum.

Bak beni eroin kullanımının yanlış olduğuna ikna ettin. İnsan ise genel olarak yanlış gördüğü şeyleri kötülük addedeceği için, ben diyeceğim ki: Ya eroin ben kullansam da bir başkası kullansa da beni ve toplumu rahatsız ediyor. Demek ki yanlış bir şeydir.
Tebrikler! Bir şeyi genele yaymak için ne yapacağımızı öğrendik. Şimdi siz ne diliyordunuz? A, iyilik. Ondan da bir örnek:

+ Arkadaşlar, gelin toplum olarak hepimiz aramızdaki yoksullara zekat verelim.

- Ya niçin?

+ Verelim ki yurdumuzda yoksulluk dinsin. Yoksulluk dinsin ki kardeşlerimiz dara düşüp de soygunculuk etmek mecburiyetine düşmesin. Herkesin refahı yüksek olsun ki; ülkemizde bilim, felsefe, spor gibi aktiviteler daha rahatça ve ekonomik sıkıntı çekmeden yapılabilsin. Verelim ki yoksulun sermayesi olsun, olsun ki üretsin. Üretsin ki refaha erelim.. işte falandı filandı

- Bu bey doğru söyler efendiler. Bu iş doğrudur. Görülüyor ki zekat vermek "İYİ" bir şeydir.

İyilik tamamen göreceli bir kavramdır. Bu diyalogta ben "Zekat vererek işsizliği arttırırız ya da boş boş yatan adamlara ben ne para verecem ulan, ben enayi miyim? diyebilir, hatta "Zekat vermek yanlış bir şeydir" diyebilir, bunun üstüne "Zekat vermek kötülüktür." diyerek toplumu sizin istemediğiniz bir genellemeye de çekebilirdim. Toplumu ikna ederseniz yaaani mutlak iyilik gibimsi bir şey bulursunuz. Mesela bugün toplumun çoğu ne diyor? "Misafirperverlik iyi bir şeydir." Niye diyor bunu? Çünkü zamanında gene insanlar misafire iyi bakma eylemini doğru kabul etmiş ve bu sayede misafirperverlik iyilik haline dönüşmüş.

Heh şimdi gelelim sana. Ne demişsin?
"Saçma sapan sorular vardır bir de bunun hakkında, kıyılabilecek canları kıyaslayan şekilde; "Birini mi tercih edersin? Yoksa beşini mi?" iyi de bu hâl hangi kötülükler vesilesiyle hasıl oldu? Belli değil. Kimin bunda payı ne kadar? Ve bu kimlerin, iyi ve kötü ile ilişkileri nedir? Belli değil. Bu kadar belirsizlikten hangi iyi çıkacak acaba? O da belli değil."
Arkadaş, konu iyilik diyorsun da bak bu örneklerde konu iyilik değil. "Doğruluk." Orada senin yapacağın tercihin ahlakı yok. Seni o tercihe götüren sürecin ahlakı var. Tercihin ya doğru olacak ya da yanlış. Gerçi sen doğruluğa inanmadığın için zor. Sana ne kadar ifade etsem de reddeceksin muhtemelen. Ama ben rica ediyorum gel gene de soruyu çözelim. Mesela ne olsun soru:
"Bir tren geliyor ve o trenin yönünü değiştirme hakkı yalnızca size ait. Trenin düz gittiği istikamette 1 adet nobel ödüllü profesör var ve henüz daha çok genç ve dinamik. Sizin yönünü çevirme hakkı olduğunuz yerde ise 2 adet inşaat işcisi, 1 yaşlı adam ve 2 kız çocuğu var. Ne yapacaksın?"

Ne demiştim? Tercihe götüren sürecin ahlakı (senin tabirinle iyiliği yahut kötülüğü) olur ama tercihin ahlakı olmaz. Şimdi sen "O iki kız çocuğunu öldürmem iyilik olmayacak." diyebilirsin. Ama mesela tercihin profesörü öldürmek oldu. Bunun sonunda size şunu diyemeyiz: "Andar Han bu kararı alarak iyi yaptı" oradaki iyi sözcüğü doğru sözcüğünün yerine kullanılmıştır. O sözün doğrusu şöyle olmalı "Andar Han bu kararı alarak DOĞRU yaptı." Bu bir problem. Problemlerin sonucu iyi olmaz, doğru olur.

"Bu hal hangi kötülükler ile hâsıl oldu" demişsin. Kötülüklerle o duruma gelemezsin zaten. Yanlışlarla gelirsin. O insanların o raylarda ne işi var? O raylarda olmalarının hasıl olması kötlük değil hata! Yanı yanlışlar. O raylara giderek hata etmişler.

Neyse bu uzar gider de sana göre iyi olan bir şeyi nasıl genelletebilirsinin cecabı: İnsanlara yapılan işin doğru olduğunu kanıtlayarak/ insanları buna ikna ederek. Olduğunu söylemiş oldum.
İyi geceler.
Saygılar.
 
İyilik tamamen göreceli bir kavramdır.

Iyiliğin göreceliğini ortadan kaldıran doğruluktur. Aslında iyinin tanımı, "dogruya uygun olanın yapılması" olarak nitelenirse, görecelik de bir nebze olsun azlatilabilir. Bu durumda da iş doğrunun peşinde olmaya gider. Doğru da yalnızca; verilerle, bilgi ile, uygulananların sonuçlarının değerlendirilmesi ile inşa edilirse o vakit iyi de anlamı ile eş bir seviyeye ulaşabilir.

Ne demiştim? Tercihe götüren sürecin ahlakı (senin tabirinle iyiliği yahut kötülüğü) olur ama tercihin ahlakı olmaz.

Tercihin ahlakı olmaz olur mu? Bizi o tercihe götüren tüm bilgi, bizim o olayı değerlendirip bir karar vermemiz ister istemez ahlak ile ilişkilidir. Tercihin ahlakı olmaz ifadesi, iradenin üzerindeki yükü ve insanı görmezden gelen bir tespit olur. Seçmemek de ya da o problemin bir parçası olmamak da bir seçimdir ve olaylara tesirimiz olmaması sebebiyle nötr kalmış oluruz. Bir karar almamız için bizi zorlayan bir yasa varsa, "yanlış" olarak nitelenebilir. Ama iyi ve kötü, insanın tercihlerinde, doğruluğun da üzerine çıkabilen değerlendirmelerdir.

Bir annenin suç işleyen çocuğunu koruyup kollaması anne için çocuğuna yapılmış bir iyilik olarak değerlendirilmiştir. Ama suçu belirleyen kanunlara göre yanlıştır.

Gerçi sen doğruluğa inanmadığın için zor.

Bunu da ifademi yanlış anladığınız için yazdığınızı düşünüyorum. "Bana göre doğru" yoktur derken, bu cümlenin ifade edilmesindeki hataya işaret etmiştim. Doğru göreceli olamaz, olmamalıdır. Bir konu ya da olay hakkındaki tüm verilerin bilinmesi sonucunda doğru veya yanlış birbirinden ayrılabilir. Fakat hem iyi ve kötü hem de doğru ve yanlış "bence" ile belirlenirse ne doğru olur, ne de iyi.
 
İyi; bence (zannımca, bana göre vs.) Ya da bireysel bir hadise değildir. Bireysel şekilde bakıldığı ya da çözüm arandığı vakit, bir şekilde kötüye sebep olur ya da bulaşır lakin iyi ve kötü birbirinin zıttı yollardan geçmek zorunda değil midir?

Nedir ki bu iyi?

Saçma sapan sorular vardır bir de bunun hakkında, kıyılabilecek canları kıyaslayan şekilde; "birini mi tercih edersin? Yoksa beşini mi?" iyi de bu hâl hangi kötülükler vesilesiyle hasıl oldu? Belli değil. Kimin bunda payı ne kadar? Ve bu kimlerin, iyi ve kötü ile ilişkileri nedir? Belli değil. Bu kadar belirsizlikten hangi iyi çıkacak acaba? O da belli değil.

Ortak paydaya ulaşacak olan tanım nerede? Bu hiç belli değil.

Aslında aranan, kişisel cevaptan çok genele dair cevap olmalı lakin amalar ve fakatlar...

Aynı döngüde duralım.
İnsan çıkmazında.
Kendimizden geçelim.

Ahmet isimli bir adamın karısı ağır bir hastalıkla mücadele etmektedir ve tedavi için çok pahalı ilaçlara ihtiyacı vardır. Ancak Ahmet'in maddi durumu bu ilaçları satın alacak kadar yeterli değildir. Karısının iyileşmesi için çaresizlik içinde olan Ahmet, bir gün eczaneye gider ve karısının ihtiyacı olan ilaçları çalmaya karar verir.

Ahmet, eczaneden ilaçları çalarak karısının tedavisine yardımcı olmayı amaçlasa da, bu eylem aslında hırsızlıktır ve yasalara aykırıdır. Ahmet'in niyeti ne olursa olsun, bu eylem kötü niyetli bir davranıştır çünkü başkalarının haklarına saygı duymadan, yasa dışı bir şekilde ilaçları alır.

Ahmet'in yaptığı şey Ahmet'in karısı için iyi, eczacı için kötü bir olaydır.

Yani iyi ve kötü kişiden kişiye ve baktığın açıya göre değişir.
 
Ahmet isimli bir adamın karısı ağır bir hastalıkla mücadele etmektedir ve tedavi için çok pahalı ilaçlara ihtiyacı vardır. Ancak Ahmet'in maddi durumu bu ilaçları satın alacak kadar yeterli değildir. Karısının iyileşmesi için çaresizlik içinde olan Ahmet, bir gün eczaneye gider ve karısının ihtiyacı olan ilaçları çalmaya karar verir.

Ahmet, eczaneden ilaçları çalarak karısının tedavisine yardımcı olmayı amaçlasa da, bu eylem aslında hırsızlıktır ve yasalara aykırıdır. Ahmet'in niyeti ne olursa olsun, bu eylem kötü niyetli bir davranıştır çünkü başkalarının haklarına saygı duymadan, yasa dışı bir şekilde ilaçları alır.

Ahmet'in yaptığı şey Ahmet'in karısı için iyi, eczacı için kötü bir olaydır.

Yani iyi ve kötü kişiden kişiye ve baktığın açıya göre değişir.

Bu örnekte; Ahmet'in geçmişini bilmiyoruz tabii de sağlık sigortası yaptırmamış olmasının ya da yaşadığı yerdeki sağlık sisteminin, eğer ki Ahmet çalışıyorsa, çalışmasına rağmen ailesinin sağlığını bile garantiye alamamasının payı nedir?

Bu da üstteki tren örneğindeki gibi, sadece butona basan mı iyi ve kötü olarak değerlendirilecek? O durumun inşasına vesile olan iradenin değerlendirilmesi olmayacak mı?

Kusurlu bir ortamda, insanların çaresizlik içindeki davranışlarına bakarak iyi ve kötüyü birbirinden ayırmak pek de kolay olmaz.

Ahmet hırsızdır ve hırsızlık kotüdür. Ama iş biraz daha karışık gibi.
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı