Kahraman F-16 Pilotumuz: Oğuz Yenen

Katılım
22 Kasım 2016
Mesajlar
25.476
Makaleler
24
Çözümler
105
Yer
İstanbul
5 Haziran 2002'de kullandığı F-16 arıza yapınca rahatlıkla uçaktan atlayabilecek durumdayken uçağı kurtarmak ister. 3 denemenin ardından maalesef başaramaz ve şehir olur.

Olayın olduğu gün 4'lü kolun 4 numarası yani en son uçağı olarak kalkmış pilotumuz. Tam Ege yolunda uçağın aşırı süratlendiğini fark edip gaz kesmek istemiş ancak uçak kumandaya itaat edip gaz kesmemiş. Havacılıkta bu duruma "overspeed'e gitme" derler ve süratin çok düşmesinde olduğu gibi çok artması da uçağın uçuş performansını bozar, yapısal hasar verir.

Gaz kolu takılan bir F-16 karşısında pilotumuz hemen Çiğli kule ile irtibata geçip emercensi bildirmiştir.

gaz kolu takılı kalan ve sürekli hızı artan bir uçağın durdurmak için yapılacaklar bellidir;

A. Tüm yükler (droplar/yani kanat altı yakıt tankları, gövde altı yakıt tankı ve taşınan mühimmat) atılır. Böylece maksimum kanat alanı kazanılır. (göğüsleme denen manevra yapılır yavaşlamak için)

B. Kokpitten ana yakıt pompası kapatılır. (yakıt yok yanma yok motor duracak)

C. Hemen iniş yapılır, inişte hook atılır ve pist sonu ağ bariyeri açılır.

Emergensi alan Çiğli kulesi şaşırır. Çiğli o dönemde eğitim üssüdür ve F-16'nın emergensi durumlarını bilen yetkililer bulundurmaz. Çiğli kule bu emercensiyi aldığında panikle otomatikman klasik tepkiyi vermiş ve havadaki trafiği boşaltarak hemen iniş izni vermiş.

Bir süre sonra kule, pilota "uçağı denize çevir ve atla" diyor. Pilot kabul etmiyor. Bu arada yükü de atmıyor. İkinci deneme yine başarısız olunca bayağı bayağı "emir veriyorum git atla" modunda sert müdahaleler yaşanıyor ama pilot yine atlamıyor. Pilottan 3. deneme geliyor ve uçak piste teker koyduğunda zaten "overspeed" olduğu için orada yapılması gereken en mantıklı hareket doğrudan çekip atlamak oluyor ancak pilotumuz atlamıyor.

Şehit pilotumuz "ben bu uçağı kurtarırım" diye ısrarcı olduğundan 3. denemede duramayıp girdiği ağ bariyerini parçalayıp pist dışına çıkmış ve orada şehadet mertebesine ulaşmıştır.


Ruhun şad olsun, ışıklar içinde ol kahraman...

Kaynak: F-16'yı Kurtarmak Pahasına Şehit Olan Kahraman Pilot: Oğuz Yenen

ucak_dustu_0.jpg


pw1Gggfab7M1h4V6-636673359461131919.jpg



93-0002.jpg
 
Son düzenleme:
Uçaktan atlama yolunu tercih etmesi için tonla sebep varken kurtarmayı deneyen kahraman bir pilot. Çiğli meydanı yakınlarına geldiğinde deniz üzeri bütün mühimmatı atıp ana yakıt akışını kesip mootru stall etseydi son yaklaşmayı bşarabilirdi. Ama tabii bu dediklerim evinde elinde kahveyle ve sakin kafayla alınabilecek kararlar. O an düşünebiliyor olmak bile bir başarı.
 
Bu ülke böyle onurlu,gururlu, kahraman insanları da gördü, ülkesinin kötülüğünü isteyen onursuzları da gördü.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Bu ülke böyle onurlu,gururlu, kahraman insanları da gördü, ülkesinin kötülüğünü isteyen onursuzları da gördü.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
Bu olayın hala böyle olduğunu düşünen bir sürü insan var. MANPADS tehlikesi olan bir bölgede hiçbir pilot bu riski almaz. Zaten elimizde SOM ve Popeye gibi seyir füzeleri varken neden alsın?
 
Pilotlarımızın vatanına bağlı olması çok güzel ancak bazı durumlarda mantığını çalıştırıp uçağı terk etmeyi sorun etmemesi gerekir. Uçak her yerden bulunur, bir şekilde yapılır. Unutmayın; ölü/şehit olan asker ölmüştür ve artık vatana hizmet edemez, yaşayan asker ancak vatanı koruyabilir. Şehit olmak çok büyük bir şeref gibi gözükse de vatanınızı koruma ihtimalinizi daha da azaltan bir durumdur. Herkes asker olabilir ancak herkes pilot olamaz. Bazıları diyor ki "Yerimizi doldurulur." ancak bu da yanlış ki bir pilotun yerini doldurmak yıllar ve yıllar alır. Risk almadan halledilebilecek konularda pilotların risk almaması gerektiğini düşünüyorum.
 
@Cruslan Hayat düşündüğün kadar basit değil. O koltukta o anları sen yaşasaydın sen de ''bir takım mantıklı hareketleri'' göremeyebilirdin. Yaşanılan anlardaki psikolojik gel-gitleri evinde kahve yudumlarken de anlayamazsın.

Bu yüzden şehidimize tek diyeceğimiz, Allah rahmet eylesin.
 
@Cruslan Hayat düşündüğün kadar basit değil. O koltukta o anları sen yaşasaydın sen de ''bir takım mantıklı hareketleri'' göremeyebilirdin. Yaşanılan anlardaki psikolojik gel-gitleri evinde kahve yudumlarken de anlayamazsın.

Bu yüzden şehidimize tek diyeceğimiz, Allah rahmet eylesin.
Bir Amerikan pilotu 400 milyon dolarlık uçakta sorun yaşadığında rahat rahat fırlatma kolunu çekebiliyorsa bir Türk pilotunun da o kolu rahatça çekebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Uçağın yeri doldurulabilir ama bir pilotun yeri o kadar kolay doldurulamıyor.
 
Bir Amerikan pilotu 400 milyon dolarlık uçakta sorun yaşadığında rahat rahat fırlatma kolunu çekebiliyorsa bir Türk pilotunun da o kolu rahatça çekebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Uçağın yeri doldurulabilir ama bir pilotun yeri o kadar kolay doldurulamıyor.

Çok basit yorumlar bunlar. Milliyeti ne olursa olsun hiçbir pilot ya da askeri eleman, kullandığı uçağa ya da araca obje gözüyle bakmaz. Adete evladı ya da bir parçası haline gelir o. Bu duygu bile başlı başına deneme yapmak için bir sebep.

Buradan oturup yargılamak kolay tabii. Ancak unutmamalısın ki 2002 senesinde o araçlar hiç de öyle kolay kolay alınamıyordu. Yani duygusal ve psikolojik olarak birçok etmen var. Nitekim ben ABD tarafında da benzer hikayelere şahit oldum. Yani genel olarak bu psikoloji, dışarıdan anlaşılabilecek ya da yargılanabilecek bir olay değil.

Dediklerin mantıken doğru ancak insan robot değildir. Bu tarz hikayeler birçok millette bulunmakta ve zaten bu psikoloji sayesinde bu adamlar, uçakların bunca ekstrem güç gerektiren karakteristikleriyle başa çıkabiliyor.

Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.
 

Geri
Yukarı