Karşıdakini bilmek ya da anlamak

Andar Han

Megapat
Katılım
17 Aralık 2019
Mesajlar
7.950
Makaleler
3
Çözümler
53
İnsan; kendi içinde bir fikre sahiptir, sahip olduğu fikir neticesinde karşıdakine anlamlar yüklemeye meyillidir ve yüklemektedir. Karşıdakini, kendi bildiği ile değerlendirir ama karşıtına bildiğini aktarma konusunda tereddüt edebilmekte ya da onun hakkında bildiğini ondan gizlemektedir. Halbuki bir insana yapılabilecek en büyük kötülük, o insanın yaptığı yanlışın ona hatırlatılmamasıdır. İnsan, sürekli kendini onaylayanlardan hiç bir şey öğrenmez. Ama hayat bizim, öğrenme ile olan ilişkimizle alakalı değil midir?
 
Karşıdakine bildiklerini söylemek... bence hem bütün sorunları bitirecek hem de her şeyin sonunu getirebilecek bir şey:) Bir yerde okumuştum, bir dünyayı tek bir gecede yok etmek isteseydiniz dilindeki perdeyi kaldırmanız yeterli olurdu diye. İlk başta "Ne diyo la bu?" dedim ama sonra düşününce gerçekten asıl kıyametin bu olabileceğini düşündüm. Herkesin herkesle ilgili fikrini ve düşüncesini birbirine direkt söylediği günü:) Supernatural dizisinin bir bölümünde de işlenmişti hatta bu konu. Herkes bütün düşüncelerini dile döküyordu ve sonunda herkes birbirini öldürüyordu.

Karşıdakini anlamak ve empati... insan denilen canlıda zaten olmayan bir özellik diyebilirim:) Arada kendini zorlayıp deneyenler oluyor ama doğasında yok o belli:)
 
Karşıdakine bildiklerini söylemek... Bence hem bütün sorunları bitirecek hem de her şeyin sonunu getirebilecek bir şey:) Bir yerde okumuştum, bir dünyayı tek bir gecede yok etmek isteseydiniz dilindeki perdeyi kaldırmanız yeterli olurdu diye. İlk başta "Ne diyor la bu?" Dedim ama sonra düşününce gerçekten asıl kıyametin bu olabileceğini düşündüm. Herkesin herkesle ilgili fikrini ve düşüncesini birbirine direkt söylediği günü:) Supernatural dizisinin bir bölümünde de işlenmişti hatta bu konu. Herkes bütün düşüncelerini dile döküyordu ve sonunda herkes birbirini öldürüyordu.

Karşıdakini anlamak ve empati... İnsan denilen canlıda zaten olmayan bir özellik diyebilirim:) Arada kendini zorlayıp deneyenler oluyor ama doğasında yok o belli:)

Doğru, amaçlar ile alakalıdır. Amaç, bünyenin ya da varlığın sürekliliğini sağlamak olduğu vakit, doğru da insanın kendisi olur. Amaç, aklın sürekliliği ise doğru tüm akılların birleştiği vakit peyda olur.
 
Doğrular konusu karmaşık zaten. Yani gerçekten doğru hangisi o bile karışıyor bazı durumlarda. Hani diyorlar ya "hırsızın hiç mi günahı yok diye?" bazen o hale bile geliyor konu. İnsan öldürmek yanlış derler ama savaşta en çok insan öldürene madalya verirler. Bu gibi konularda en çok sevdiğim söz İsan'nın zinadan ölüm cezasına çarptırılan bir kadını korurken "İlk taşı en günahsız olanınız atsın" demesidir. Onlar çok mu doğruydu ki yanlış olanı cezalandırma hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Gerçi bu olay yaşanmadı diyenler de var ama olsun, sözün manası güzel benim için:)
 
Doğrular, yanlışlar, iyiler, kötüler, hayaller, gerçekler hepsi çorba. Anlamlar neydi? Bilmiyoruz. Bilmek istiyor muyuz? Bunun için uğraşıyor muyuz? Bence(ki en sevmediğim kelime), biz anlamları kendimize çekmek için uğraşıyoruz, onların ne dediğini önemsemiyoruz. Bizim algıladığımızdan ötede bir dünyanın varlığında hemfikiriz ama bizim algıladığımız iyiden öte bir iyi olabileceğinde hemfikir olamıyoruz. Kötüyü yermekte sınırsızız ama iyinin övülmesine tahammül edemiyoruz.
 
Bana kalırsa insanların birbirlerini anlaması için ilk önce birbirlerinin haklı olduğu tarafları kabullenmesi gerekiyor. Göz göre göre inkar etmek aptallıktan ibarettir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı