İkisine de önem vermeye çalış. Kendini geliştirmenin etkisi önce sende başlar. Sen değişirsin, sonra çevren değişir, sonra iş hayatın değişir, aşk hayatın değişir, hayata bakış açın değişir ve sınavlarda da yardımcı olur. Yanisi değişip durur. Benim arkadaşlar üniversite sınavına girecek diye kitap okumayı bıraktı. Aslında üniversite sınavına girecek birisinin kitap okumaya başlaması mantıklı olan, bana göre. Her neyse sürekli tekrardan kısa ama çok güzel kitaplardan başlatmaya çalışsam da pek oralı olmuyorlar. Diğeri ise "İngilizcenin benim okuduğum bölüm ve ilerleyen hayatımda pek alakası olmayacak" diyerek dil öğrenmeyi bıraktı. Ne kadar başarısız olursak olalım, bizi kurtaracak tek şey okumak, okutmak olacaktır. Kaldı ki vaktim yok, demek çok saçma. "Sınava az kaldı, ben ders çalışacağım." diyen arkadaşlarımın derse de pek çalıştığını göremiyorum. Ayriyeten 24 saatin 8 saati uykuyla geçse, sanki geriye kalan 16 saat ders ile geçecekmiş de, bundan dolayı kişisel gelişimlerine vakit ayıramıyorlarmış gibi bir izlenim yaratıyorlar. Hayır, gerçekten 1 günün 8 saati uykuyla, 16 saati ders ile geçse bile insan en kötü 7.5 saat uyur, 30 dakika okur, değil mi? Kitap okumanın sınavda hiçbir işe yaramayacağını düşünmek de bence doğru değil. Aksine çoook ama çoook işimize yarayacağını, bizlere fazlasıyla artı olarak döneceğine inanıyorum. Tabi bu yazımdan anlaşılacağı üzere yine de ders ağırlıklı devam etmek gerekir. Fakat arada belgesel izlemek, dil öğrenmeye çalışmak, yahut bize bir şeyler katacağına inandığımız bir eylemi gerçekleştirmek veya gün içerisinde 30 sayfa bile kitap okumak hiçbir şey kaybettirmez ama çok şey kazandırır. Umarım sorunun cevabını verebilmişimdir, başarılar.