Linux İle Tanışma Hikayeniz

Ben buradaki birçok arkadaştan daha geç tanıştım. Etrafta duyuyorduk ama deneyimleme fırsatım olmamıştı.

Sanırım 2015 falan olması lazım ama sürekli kullanmamıştım sadece denemiştim. O zamanki bilgisayarım eski olduğundan Windows ile artık pek iş yapamaz olmuştum. Linux falan derken biraz deneyip geri sıkılmıştım. Tam anlamıyla uzun süreli kullanmaya başlamam ise 2018'de oldu.

Yeni cihazımda ise sistem kaynağı bakımından biraz daha rahatım :) Sadece mecburiyetten dolayı diskte yer açmak için ara sıra dual boot yapılandırmasından kaldırsam da aktif olarak kullanıyorum.

Dağıtımlar arasında gezmek, farklı farklı olanları deneyimlemek güzel. Pardus, Kubuntu, Xubuntu, Lubuntu, Linux Mint XFCE, Manjaro kullandım şu ana kadar. Şu anda ise OpenSuse deneyimliyorum, en sevdiğim dağıtım oldu diyebilirim.
 
Linux la ilk tanışma hikayem 2000 yılında OpenSuse ile olmuştu. Beyenmeyip tekrar windows yüklemek istediğimde bilgisayarın diskinin cortladığını öğrenmiştim :) Tabi sonra düzeltildi. Meğersem windows kızımız öyle nazlıymıki, sadece fat16 ve fat32 sistemlerde çalışabiliyormuş :) Yıl 2000 :) windows 98 windows milenyum zamanları :)
 
Linux'la ilk tanışma hikayem 2000 yılında OpenSUSE ile olmuştu. Beğenmeyip tekrar Windows yüklemek istediğimde bilgisayarın diskinin cortladığını öğrenmiştim :) Tabii sonra düzeltildi. Meğersem Windows kızımız öyle nazlıymış ki, sadece FAT16 ve FAT32 sistemlerde çalışabiliyormuş :) Yıl 2000 :) Windows 98 Windows milenyum zamanları :)

Müthiş bir hikaye 😍
 
İlk önce ben başlayayım. Ben yanlış hatırlamıyorsam bu bilgisayar ile yaklaşık 11-12 yaşlarımda Ubuntu indirerek başladım. Tabii bilgisayarım yavaş ve eski kaldığından dolayı çok verimli bir tecrübe alamamıştım. Sanırım 2 yıl önce bu dünyaya geri döndüm ve şunu anlatabilirim ki iyi ki dönmüşüm. Çok hoşlanmadığım işletim sistemi kurulumda (Anaconda) öbür arayüzlü yükleyicilere (Calamares gibi) göre bir tık zor olmasından ve dnfdragora ile iyi anlaşamadığımdan Fedora, Vm'de bir anda yavaşlama gördüğümden ve GNOME arayüzü gördüğümde içime daralma gelmesinden Ubuntu'dur. Şu an Manjaro'yu Windows ile Dual boot kullanıyorum ve Windows'un yüzüne bakmıyorum. Sizlerinkini de alabilir miyiz? Özellikle @cengover_ekin ile @Dengesiz Kokarca'nın hikayesini çok merak ediyorum :)Eki Görüntüle 984227
Bu da masaüstü düzenim. Siz de gönderir misniz?

Lise 1 veya 2'um o zaman bilgisayar dersinde hoca Linux öğrenin işinize yarar demişti bende o gün arastirmaya başladım ve öyle gitti...
 
Herkese merhabalar. Uzunca bir süredir üyeliksiz olarak forumu takip etsem de bugün aranıza katıldım ve ilk mesajımı da buraya yazmak istedim.

İlk Pardus sürümü yayımlandığı gün Linux ile tanıştım. 2005-2006 civarları olması lazım. O zamanlar liseye gidiyordum. Harici hard disk, cloud depolama falan yok o zamanlar. En büyük lüksümüz hiç silinmeyeceğine inandığımız D: sürücümüz ve DVD'ler. Pardus'u kurduktan sonra tabii ne C: kaldı ne D: :)

Gençliğin verdiği o ateşle cayır cayır oyun oynadığım için beğenmedim tabii ki. Hem de tüm diskim silinince sinirlenip sildim Pardus'u ve Windows'a geri döndüm. Tabii artık Windows'tan başka bir dünya keşfetmiştim ve ara sıra hep kurup kurup sildim Linux'u. Tabii ki bu ilk tanışmadan sonra zamanının en meşhur Linux dağıtımı olan Ubuntu'yla da haşır neşir oldum. O gün de sevmedim, bugün de sevmem Ubuntu ve türevlerini. Daha sonra uzun zaman aralıklarla Linux Mint kullandım. Bilgisayarım bozuldu netbookumda kullandım. SSD'm bozuldu usbden boot ettim. O zamanlar terminal kullanmayı da bilmediğim için benim için Cinnamon sürümü ilaç gibi gelmişti.

Gel zaman git zaman iş güç amacıyla bütün bilgisayarlarım ve dizüstülerim MacOS oldu. Bir gün MacOS'a özel torrent içeriklerin paylaşıldığı bir sitede Parallels Desktop'un crackli sürümünü görmemle benim Linux maceram başladı. O distro senin bu distro benim, neredeyse Distrowatch'taki bütün Linux dağıtımlarını kullanma fırsatı buldum. İşin ilginç yanıysa sanal makinede çalıştırdığım çoğu Linux dağıtımı, benim MacOS için dizayn edilmiş sistemimde daha performanslı çalışıyordu.

Terminal kullanmayı bilmeyen ben bu süreçten sonra birçok paket yöneticisiyle haşır neşir oldum, her işimi terminal üzerinden halleder oldum ve artık tüm bilgisayarlarımı Linux'a geçirme vakti gelmişti. Bağımsız tabana sahip distroların ilgimi çekmesiyle yükleyebileceğim Linux dağıtımlarının sayısını bir hayli düşürdüm ve tam zamanlı olarak bilgisayarıma kurduğum ilk Linux dağıtımı Gentoo oldu.

Uzun zamandır hala ilk kurduğum Gentoo'yu kullanırım. Ama Gentoo'yu kurarken görece daha düşük donanımlı bir iMac'e kurduğum için (şu anda genellikle medya amaçlı olarak yatağımın karşısında konumlandırılmış olarak kullanıyorum) ana bilgisayarıma yeniden Gentoo gibi beni kurulumda oyalayabilecek bir distro kurmak istemediğimden Fedora kurdum. Gentoo'dan sonra Fedora'nın performans sorunları beni hayal kırıklığını uğrattı ve şu anda kullandığım OpenSuse Tumbleweed'i ana işletim sistemim olarak kullanmaya başladım. Ayrıca Macbook Pro'mda da Arch Linux yüklü. Bu ikisini de uzun zamandır sorunsuz ve sıkıntısız olarak kullanmaktayım.
 
Linux ile Mart 2021'de Pardus ile tanıştım. Kurmuştum. Sıkıntısız çalışıyordu. Ama ne olursa olsun Wi-Fi tarayıcısını algılayamamıştım. O yüzden silmek zorunda kaldım. Ondan sonra yine Dual Boot ile Linux kurdum. Yine İnternet çalışmıyordu. Ondan sonra da Linux Lite kurdum. İnternet ilk defa çalışmaya başladı. Linux'un arayüzü Windows'a göre daha güzeldi. Ondan sonra Ubuntu ile başlayıp OpenSUSE'den bitirerek bütün Linux dağıtımlarını kurdum. Aralarından en beğendiğim Reborn OS Cutefish'di. Arch da kurmaya çalıştım ama başarısız oldu. 16 GB RAM'de Windows 11'de takılmalar oluyor. 😀
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı