Lise de olmama rağmen ailem dışarı çıkmamı istemiyor

Birey olmayı öğrenememiş bir orta doğulu'dan başka bir yorum beklenemezdi zaten. Doğu kültürlerinde problem budur işte. Asıl olay sürünün bir parçası olmaktır doğu'da, bireyin kendi başına çok bir önemi yoktur. Sürü önemlidir, birey değil. Batı kültüründe ise durum tersidir. Bireyin kendisi önemlidir ve bireyler bağımsızdır çoğu zaman. Bu yüzden de batı'da özgürlük varken, doğu'da yoktur. 25-26 yaşında hala anne babasının yanında yaşayan Türk garip karşılanmazken aynı durum bir Avrupa'lı ya da Amerikalı'da son derece garip karşılanır. Bu, batı'da bireyin bağımsız ve önemli olduğunun sadece bir örneğidir. 18 yaşına gelmiş insan da bireydir ve ailesi zerre karışamaz hiçbir şeyine. Ama sen dünyayı kendi köyünden ibaret zanneden, doğu kültürünü içselleştirmiş bir insan olduğun için anlayamıyorsun bu dediklerimi. Bak sen anla diye tane tane Bilal'e anlatır gibi yazdım. Bilgisiz ve yanlış düşüncelerinle insanları yanlış bilgilendirme.

Saçmalık. İyi o zaman arkadaşın ihtiyaçlarını sen cebinden karşıla. Aile önemlidir. Hekez sırt çevirir aile kolay kolay çevirmez. Yanlış düşünüyor olsalar bile kotü niyetli değillerdir. Aile olmak tüm toplumlarca önemlidir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Birey olmayı öğrenememiş bir Orta Doğulu'dan başka bir yorum beklenemezdi zaten. Doğu kültürlerinde problem budur işte. Asıl olay sürünün bir parçası olmaktır Doğu'da, bireyin kendi başına çok bir önemi yoktur. Sürü önemlidir, birey değil. Batı kültüründe ise durum tersidir. Bireyin kendisi önemlidir ve bireyler bağımsızdır çoğu zaman. Bu yüzden de Batı'da özgürlük varken, Doğu'da yoktur. 25-26 yaşında hala anne babasının yanında yaşayan Türk garip karşılanmazken aynı durum bir Avrupalı ya da Amerikalı'da son derece garip karşılanır. Bu, Batı'da bireyin bağımsız ve önemli olduğunun sadece bir örneğidir. 18 yaşına gelmiş insan da bireydir ve ailesi zerre karışamaz hiçbir şeyine. Ama sen dünyayı kendi köyünden ibaret zanneden, Doğu kültürünü içselleştirmiş bir insan olduğun için anlayamıyorsun bu dediklerimi. Bak sen anla diye tane tane Bilal'e anlatır gibi yazdım. Bilgisiz ve yanlış düşüncelerinle insanları yanlış bilgilendirme.
Okuduğunuzu anlamakta güçlük çekiyorsunuz sanırım. Benim yazdıklarımı bir daha okuyun. Ben dedim ki ''Onlardan fikir almalı, düşüncelerini ve öğütlerini elbette dinlemeliler çünkü bizden daha tecrübeli, daha bilgililer''. Siz bunun aksini savunarak egolu, her şeyi ben iyi bilirim, kibirli bir yapıyla ''Ailesi zerre karışamaz hiçbir şeyine'' düşüncesindesiniz. Ben karışmak kelimesine takılıyorum ve bunu savunmuyorum. Elbette karışamaz ama dediklerimi bir daha okursanız anlarsınız. Ailenin fikirleri, hatta yakınların fikirleri dinlenir, ama yine kararı o birey kendisi verir. Ben fikir alınması taraftarı biriyim. Onlar bana karışmasın hiçbir şekilde, ben istediğimi yapayim değil. Zaten bilgili anne babalar karışmaz, neyin ne olduğunu açıklar ve kararı ona bırakır. Aslında bu sadece reşit biri için geçerli değil, çocukluktan gelen bir şeydir. Küçük yaşlardaki bir çocuğa sorumluluk verilir ve işleri kendi yapması sağlanır. Madem Doğu - Avrupa muhabbetine girdiniz ben de size şunu söyleyeyim o zaman. Japonya ilkokullarında hizmetli yoktur çünkü oradaki küçük çocuklara kirlettikleri yeri kendileri temizleyip toplanması öğretilir. Öğlen yemeğinde masayı hazırlarken her çocuğa öğretmen görev verir kimisi masa örtüsünü, kimisi tabakları vs. koyar ve yine bu sayede sorumluluk duygusu aşılanır. Ama hiçbir ülkede şu öğretilmez; ailenizi önemsemeyin, onlar size reşitken ne derse desinler dinlemeyin, çünkü bireyler bağımsızdır istediğini yapar. Böyle bir sözü hiçbir gelişmiş ülke demiyor. Ama şunu diyor; ailenizin düşüncelerini önemseyin, onların fikirlerini alın ancak onlara bağımlı olmayın, fakat bağlı kalın. İşi bilenlerle konuşun, mantıklı fikirler alın, ama yine kendiniz sentezleyerek kendi düşüncenizle hayatınıza şekil verin, ona göre hareket edin. Çünkü bu sizin hayatınız, bir başkasının yaşadığı değil. Bu sizin hayatınız, sizin olmalı. İşte bunu söyler Avrupa'lılar. Bireyden değil, toplumdan güç doğar. Toplum olmak da bağlı olmayı gerektirir. Herkes kendi düşüncelerini ortaya koyar, istediği nasılsa ahlak kuralları çerçevesinde davranır, fakat aynı zamanda sosyaldirler. Fikir alırlar, tartışırlar, işin doğrusunu yanlışını her ne kadar reşit veya üstü bir yaşta olsalar dahi büyüklerinden, ailesinden öğrenirler ancak birçoğu demez ki ''bana karışamaz''. Yani bu söz ve düşünüş çok saçma bence. Karışmaktan kimse bahsetmemeli çok bencil bir düşünüş tarzı. Karışmak değil ki benim dediğim bir kez daha söylüyorum fikir almak, doğrusunu yanlışını dinlemek, öğrenmek ama yine sonunda kendi fikrini ortaya koyarak onu hayata geçirmek. Bu hayat kimin, benim. Aileyi silip atmak veya umursamazca başkalarını dinlememek, bu demek değil bağımsızlık ve bağlı olmamak. Gerçek bağımsızlık kendi fikirlerini ortaya koyarak yaşamaktır. Bu tanımın içinde aileni sil ya da kimseyi dinleme yok, olamaz.

Konuya ışık tutması için bildiğimiz insanların sözlerinde gidelim. Konfüçyus der ki; ''Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir''. Kesinlikle öyle. Ancak bu şekilde insan değişir, insanlık gelişir.

Aynı şekilde Lev Tolstoy da der ki; ''Doğru bildiğini yap, başkasının dediğini yapma. Bu en iyisidir''. Bu cümlenin konuyla doğrudan ilgisi var. Açılımı benim dediğim gibi. Doğruyu öğrenmek için öncelikle doğru nedir onu öğrenmek gerek tabii. Doğru bilgi de ya yaşayarak (tecrübe diyoruz), ya da insanlarla iletişimde olunarak öğrenilir. İşte tekrar ve tekrar söylüyorum. Doğruyu bilmek için sosyal olunmalı, kibirli değil. ''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' atasözü çok saçmadır ve en sevmediğim sözdür. Bu kısaca sizin dediğinize çıkıyor. Reşit birine ailesi karışamaz. Ben zaten başından beri bunu savunmadım. Cümlelerimde de daima aile veya başkalarıyla fikir alışverişi olması gerektiği ve doğru bilgiye ulaşıldığı zaman birey kendi nasıl istiyorsa öyle davranmalıyı savundum. Sözümün yeterince anlaşılmadığını düşünerek şu şekilde düzeltiyorum aynı mantık. ''İnsan ailesine ve insana bağlı kalmalı, bağımlı değil''.

Özgürlük kelimesini de toplumlarda nasıl karşılık bulduğunu araştırmanızı tavsiye ederim.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı