Lisede 3 defa okul değiştirme başarıyı etkiler mi?

Hocam her zaman kendi elinde olmuyor bazı şeyler. Ben ilçede oturduğumuz dönemde oranın en iyi ilkokuluna gidiyordum. Sınıfım ilçenin en iyi öğrencilerini barındırıyordu. Bir çok sınıf arkadaşımla aynı mahalledendik. Hocalar da çok iyi idi. O döneme göre öğrenci yığılması gibi bir şey de yoktu. Sıralarda 2şer kişi oturuyorduk ve eğitimi çok iyi idi.

Ama ben 3. sınıfı bitirdikten sonra ablam nedeniyle bağlı olduğumuz şehre taşınmak zorunda kaldık. O dönemde Anadolu lisesi sadece şehirde vardı. Annemler kiralık ev bulana kadar 1-2 ay yine aynı okulumda devam ettim ve sonra kiraladıkları eve yakın olan bir okula kaydoldum ve açıkçası her ne kadar sevdiğim arkadaşlarım olsa da okulun seviyesi ortalamanın oldukça altında idi.

5. sınıf sonunda Anadolu lisesi sınavlarına girdim ama kazanamadım. (sınav giriş belgem ne olduysa bana hiç ulaşmadığından, bu tür durumlar için ayrılmış bir okulda 3 hocanın önünde tek başıma sınava girmem de etkilidir.) Evin çok yakınında olan ortaokul hasarlı olduğundan o sene daha uzak bir yerde eğitim verdiğinden babamın çalıştığı yere yakın olan ortaokula (o dönemin en iyi okullarındandı) yazıldım. 1 sene okuduktan sonra evimizin yakınındaki okulun tadilatı bittiğinden oraya geçiş yaptım.

Böylece tekrardan tüm hocalarım değişmiş ve tekrardan tanımadığım bir ortama girmiştim. Yeni okulumda İngilizce hocamız vekil hocaydı ve yeterli değildi. Bu nedenle İngilizce konusunda özellikle lisede çok sorun yaşayacaktım. Hatta bu okulda bizim sınıfta da olmak kaydıyla bir çok sınıf tekrarı yapan öğrenci vardı. 1-2 sen de değil daha uzun süredir geçemeyenler de vardı. Bir keresinde bunlardan biri bir çok öğrenciyi hırpalayıp rahatsız ettiği için tüm öğrencilerle özel görüşüp disipline gönderip okuldan attılar.

Ortaokulu da orada bitirip Anadolu lisesi, fen lisesi ve öğretmen lisesi sınavına girdim ve bu kez öğretmen lisesini yedek listeden kazanarak oraya yazıldım. Bizim orada fen lisesi zaten yoktu. En iyi liseler Anadolu lisesi, Anadolu Öğretmen lisesi ve bu ikisinin ardından bir okulun açtığı süper lise kısmı geliyordu. Okulun kendi binası olmadığından başka bir okulun üst katını kullanıyordu ve bu nedenle çok öğrenci almıyordu. 36şar kişilik iki hazırlık sınıfı aldılar o sene. Hazırlık sınıfını İngilizceden dolayı telafi sınavında geçebildim. Lise 2. sınıfta kendi binamıza kavuştuk ve okulu neredeyse biz öğrenciler taşıdık.

En güzel yıllarım lisede idi. Çok sevdiğimiz bir kaç hocamız ve çok iyi şimdi bile devamlı irtibatta olduğumuz arkadaşlarımız var. Üniversite sınav sistemi biz lise 2'de iken değişti ve ÖYS tamamen kalkıp sadece ÖSS konularıyla soru tarzı biraz değişerek ve okul puanının çok önem kazandığı bir sistem geldi. Hazırlık ve 1. sınıfta okul puanı çok önemli olmadığından sınavlar çok önem vermemiştik ve 5 üzerinden 4 ve üstü olan pek fazla kişi yoktu o zamanlar ki benim 3,5 tan biraz yukarıdaydı. Sayısalda ne kadar iyi olsam da sözelde pek başarılı değildim ve özellikle en fazla kredisi olan İngilizcede çok sıkıntılıydım.

Notları yükseltme çalışmalarımız ise sınavda çıkmayacak olan ÖYS konularına hocaların fazla yoğunlaşması nedeniyle hüsrana uğradı. Lise sonda sınıftan sadece bir kişi kıl payıyla takdir alabilmişti. Yine de dershanede kendimizi oldukça geliştirip son senemizde il sırlamasında ilk ona atabilecek hale rahatça getirdik. Hatta ikinci dönem dershane denemelerinde genellikle ilk sırada yer alıp ÖSS öncesi Türkiye geneli en popüler deneme sınavıyla en önemli kıyaslamada da o zamana kadarki en yüksek netlerime ulaşıp il birincisi olmuştum. 180 dakikalık sınavda 176 soruyu 135 dakikada çözmüştüm. en iyi halimdeydim. Türkiye derecesi olmazdı evet ama güzel bir yere yerleşebilirdim.

Ama bu sefer de sınava 1 ay kala Türkiye geneli deneme sonuçlarının açıklandığı gün aile içi saçma sapan işler nedeniyle moral motivasyonum zirveden en dibe hızlı bir çöküş yaşadı. sonraki denemelerde süreyi yetiştiremez haldeydim. Kısa sürede tekrar süreyi iyi kullanır hale gelmek zor oldu ama yeterli de olmadı. Zirvem olan 183 puana bir daha yaklaşamadım. Sınavda 174 yapabildim sadece ve okul puanı da yeterince iyi olmadığından istediğim yerlere gitmem imkansızdı. O zamanki rehberlik hocaları zaten sözde rehberlik yaptığından ne istediğim bölümlerin olduğu düşük puanlı okulları yazdım ne de bir sene daha mezuna kalıp tekrar sınava girmeyi seçtim. Tam tersi istemediğim bölümleri yazıp aralarından gelene gittim.

Sonrasında işler daha da sarpa sardı. İlk sene hazırlık okudum ama geçemedim. Zaten yazın ailemle görüşüp kayıt dondurdum ve tekrar sınava hazırlanmak için dershaneye yazıldım. Daha önceden gittiğim dershaneye hocaları da tanıdığımdan cüzi bir ücretle kaydoldum. Ama bir sene İngilizce dışında hiç bir şey görmediğimden önceki halimin gerisinde idim. Eskisine dönmek her seferinde daha zor oluyor. Yine de tüm bunlara rağmen öncekiyle aynı puan ama daha iyi sıralama ile bu sefer istediğim bölümün olduğu bazı yerleri yazdım ama yeterince düşük yerleri yazmamışım. En sona ailem için yazdığım bölüme girdim.

Yine ilk sene hazırlık okudum ve geçemedim. 2. senemde hala sınavı veremeyince sınavsız yatay geçiş hakkımı kullanarak aynı şehirdeki başka bir okula geçtim. Orada iken de 2. senemin sonunda hastalandım ve 8 aylık bir tedavi gördüm. (Devlet yurdu odalarında sigara içenler sağ olsun) Okula geri dönüş pek iyi olmadı ve KPSS ile neredeyse hiç alım da olmaması nedeniyle tekrardan sınava girmeye karar verdim. Bu sefer yüksekten de uçmadım. Orta üstü bir puanla orta üstü yerlere girebilecektim. Bu sefer de abam müdahil oldu ve tercihler yine isteğim dışına çıktı. Bu kez de uzaktan ilişki sıkıntılı imiş onun depresyonuyla uğraştım ve okulu yine bıraktım.

Bazı kurslara gittim ve sertifikalar aldım ama hiç işe yaradıkları da olmadı. En azından 2 yıllık bir bölüm bitirmek için YGS'ye girmeye karar verdim başvuruya bir hafta kala. Bunu duyan bir aile dostumuz da ilimizdeki üniversiteye yeni açılan bölümü önerdi. LYS'ye de girip orayı zorlamamı istedi. Evet yine aynı şey ve yine tamam dedim. YGS konuları artık birazcık soru çözmemle yeterli oluyordu bu nedenle ilk sınavda rahatça iyi puan aldım. LYS ise ayrı bir olay. Zaten düzgün bir hazırlık yapacak vakit de yoktu ben de sadece matematik ve geometriye yoğunlaştım ve yazacağım yer için gayet yetecek puanı aldım.

Kayıt zamanı gelince son okuldan kaydımı sildirirken bu sefer de askerlik çıkmasın mı? hemen tüm evrakları hazırlayıp kayıt yaptırıp dondurdum ve gidip birliğime teslim oldum. Daha önceden yaşadığım rahatsızlık nedeniyle de hastaneye sevk isteğinde bulundum. Önce il hastanesi ardından komşu ildeki askeri hastaneye sevk oldum ve orada da yatış verdiler. Yapılan tetkikler sonucu askerden muaf oldum. 1 ay askerlik yapıp eve döndüm ve hemen dondurulan kaydı açtırdım. Gecikmeli de olsa okula başladım.

Yaşanan o kadar şeyden sonra öğrencilik artık eskisi gibi değildi. Benden en az 12-13 yaş küçük sınıf arkadaşlarımla anlaşmakta sorun yoktu. Asıl mesele derslere çalışmak konuları anlamak ve sınavlara hazırlanmak. Artık kafa eskisi kadar alamıyor. İlk sene fena değil ama giderek dersleri veremez oldum. Devamsızlık yapmaya başladım. Başka şeyler de araya girdi ve yine ayrıldım. Bir yerde geçici çalışmaya başladım. Sonra daimi bir başka iş buldum. Açık öğretimden bir bölüme yazıldım ve şimdi de liseden arkadaşlarımın açtığı işin başında duruyorum.

Bu yaşadıklarımda benim bir çok hatam oldu ama tümünün sorumluluğunu da alamam. En büyük hatam ise başkalarının memnuniyetini kendi mutluluğumun önüne almak oldu. Daha dik başlı olabilseydim olaylar farklı olabilirdi. Ama bir yandan da bu kadar yaşadığım şeylerden bazılarını yok sayacak farklı seçenekleri seçmek ister miydim emin değilim.

Çok uzun yazdım kusura bakmayın. Tamamını okuyan olursa da sabrı için teşekkür ederim.
Hocam, gerçekten diyecek bir şey bulamadım; gerçekten geçmiş olsun ve yazdığım o mesajdan dolayı kusura bakmayın. Benim demeye çalıştığım şey sadece liseyi kendi isteğiyle değiştirmek isteyenler için geçerliydi.

Emin olun ki sizi çok iyi anlıyorum, her ne kadar sizin kadar zorlanmasam da. Ben ilk ve ortaokulu güya "güzide" olarak bilinen bir yerde okudum. Ama emin olun ki bu yer yüzünden okuldan ve akademik ortamlardan her zaman nefret ettim. İlkokul öğretmenimiz kafasına göre ders hariç her şeyden bahsediyordu ve kafasına göre gözüne kestirdiği iki tane çocuğu dövüp aşağılıyordu. Ailem de sağ olsun (!) bu durumu anlattığımda hiçbir şey yapmadı. Aslında, her ne kadar öğretmenlerimiz berbat olsa da- ders hariç her şeyi anlatıyorlardı, mesela matematik yerine ilk ve ortaokul öğretmenlerinin anılarını falan öğreniyorduk ki bunları öğrenmek ne kadar gereklidir siz düşünün- beşinci sınıfa kadar okulun çevresi fena değildi.

Beni sakın yanlış anlamayın ancak beşinci sınıftan sonra okula sonradan gelen Kürt kökenli insanlar yüzünden okul tamamen kötü bir hal aldı. Okulun olduğu yer çok karışık bir yerdi aslında. Yani, çok fazla yabancı kökenli insanın bulunduğu, küçük yaşta "ülkücü" olan veya küçük yaşta sigara içen, alkol ve uyuşturucu kullanan ve hayvanlara eziyet eden insanların olduğu bir okulda okudum. İşin kötüsü, bu okula yeni gelenler ile okulda daha önceden bulunan insanların anlaşmazlıkları yüzünden bizim eğitim çöp oldu.

Ben, küçüklüğümden beri her zaman okumayı ve öğrenmeyi seven birisiyim fakat bu öğrendiğim şeyleri hiçbir şekilde "ezber" olarak görmedim. Genel kültürüm ve sosyal bilgim iyidir, diye düşünüyorum. İngilizceyi de bu sayede öğrendim. Ayrıca her daim teknolojiye de ilgim vardı. Fakat aynı şeyleri hiçbir şekilde matematik ve fen bilimleri için söyleyemeyeceğim. Dediğim gibi, bu insanlar kendi aralarında sürekli "savaş" halinde olduğu için hiçbir şekilde doğru düzgün alamadık ve ben gerçekten psikolojik olarak aşırı bunalmıştım. Size yemin ediyorum ki liseye kadar bana ne sahip çıkan ne de yardım eden hiç kimse yoktu, buna kendi güzel (!) ailem de dahil. Ayrıca, bahsettiğiniz okullardan bir tanesindeki gibi burada da sınıfta kalan bir sürü insan vardı. Hatta bir tanesi bizden fazlasıyla büyüktü ve gerçekten çok tuhaf bir durumdaydı; liseye giriş sınavına ikinci kez girecekti, bu kişi...

Daha sonra TEOG sınavına girdim. Bu şu anki LGS sınavı gibi bir şey ama bu sınava bütün herkesin girmesi gerekiyordu, bir okula yerleşebilmek için. Ben bu sınava boynum tutulmuşken ve sayısal bilgim sıfır bir şekilde girdim. Yaşadığım yer kalabalık bir yer olduğu için doğal olarak "güzide" olan okullara girmem imkansızdı ve uzakta bir Anadolu lisesine yerleştim. Fakat, okullar başlamadan nakil yaparak o okulu değiştirdim ve daha yakın olan bir çok programlı liseye geçtim.

Şimdi, buradan sonrasında şans benim yüzüme güldü ve hayatımın son beş yılı gerçekten çok iyi geçiyor. Lisenin birinci sınıfından itibaren daha iyi arkadaşlar edindim, sahip olduğum bilgi bütünlüğünü geliştirme fırsatına eriştim. Kısacası, her şey çok daha iyiydi. İkinci sınıfa geçtiğimde başka bir şehre taşınmak zorunda kaldım, maalesef.

Yeni geldiğim yerde de her şey çok iyi ilerledi ve burada da iki tane lise değiştirdim, dördüncü sınıfa kadar okul değiştirmedim. Son yıldaysa, mevcut okulumdaki çevreyi pek beğenmediğim için yine nakil yaptım. Ve gerçekten ama gerçekten son yıl da mükemmeldi, diyebilirim. Ve benim şansıma, lisede hiçbir zaman kötü bir öğretmene denk gelmedim. Bir kere bile arkadaşlarımla ciddi bir problem yaşamadım ya da ilk ve ortaokuldaki gibi berbat bir çevrem olmadı. Geçen yıl ben de üniversite sınavına girdim fakat bana göre berbat bir sonuç aldığım için bu yıl yine girdim ve bir aksilik olmazsa bu yıl okula başlayacağım.

Hocam, dediğiniz şeylerde kesinlikle haklısınız. Kesinlikle bunların hepsi bizim isteğimizle olmuyor ve gerçekten ufak bir "aksaklık" sonucu her şey berbat bir hal alıyor. Sizin İngilizce ile yaşadığınız problemi ben de matematik ve fen bilimleri ile yaşadım ve hala da yaşamaktayım ancak ileride bu derslerle alakalı bir planım olmadığından pek de önemsediğim bir şey değil.
 
Etkiler illaki. Ortama uyum sağlamak falan da sıkıntı.
 
Hocam, gerçekten diyecek bir şey bulamadım; gerçekten geçmiş olsun ve yazdığım o mesajdan dolayı kusura bakmayın. Benim demeye çalıştığım şey sadece liseyi kendi isteğiyle değiştirmek isteyenler için geçerliydi.

Emin olun ki sizi çok iyi anlıyorum, her ne kadar sizin kadar zorlanmasam da. Ben ilk ve ortaokulu güya "güzide" olarak bilinen bir yerde okudum. Ama emin olun ki bu yer yüzünden okuldan ve akademik ortamlardan her zaman nefret ettim. İlkokul öğretmenimiz kafasına göre ders hariç her şeyden bahsediyordu ve kafasına göre gözüne kestirdiği iki tane çocuğu dövüp aşağılıyordu. Ailem de sağ olsun (!) bu durumu anlattığımda hiçbir şey yapmadı. Aslında, her ne kadar öğretmenlerimiz berbat olsa da- ders hariç her şeyi anlatıyorlardı, mesela matematik yerine ilk ve ortaokul öğretmenlerinin anılarını falan öğreniyorduk ki bunları öğrenmek ne kadar gereklidir siz düşünün- beşinci sınıfa kadar okulun çevresi fena değildi.

Beni sakın yanlış anlamayın ancak beşinci sınıftan sonra okula sonradan gelen Kürt kökenli insanlar yüzünden okul tamamen kötü bir hal aldı. Okulun olduğu yer çok karışık bir yerdi aslında. Yani, çok fazla yabancı kökenli insanın bulunduğu, küçük yaşta "ülkücü" olan veya küçük yaşta sigara içen, alkol ve uyuşturucu kullanan ve hayvanlara eziyet eden insanların olduğu bir okulda okudum. İşin kötüsü, bu okula yeni gelenler ile okulda daha önceden bulunan insanların anlaşmazlıkları yüzünden bizim eğitim çöp oldu.

Ben, küçüklüğümden beri her zaman okumayı ve öğrenmeyi seven birisiyim fakat bu öğrendiğim şeyleri hiçbir şekilde "ezber" olarak görmedim. Genel kültürüm ve sosyal bilgim iyidir, diye düşünüyorum. İngilizceyi de bu sayede öğrendim. Ayrıca her daim teknolojiye de ilgim vardı. Fakat aynı şeyleri hiçbir şekilde matematik ve fen bilimleri için söyleyemeyeceğim. Dediğim gibi, bu insanlar kendi aralarında sürekli "savaş" halinde olduğu için hiçbir şekilde doğru düzgün alamadık ve ben gerçekten psikolojik olarak aşırı bunalmıştım. Size yemin ediyorum ki liseye kadar bana ne sahip çıkan ne de yardım eden hiç kimse yoktu, buna kendi güzel (!) ailem de dahil. Ayrıca, bahsettiğiniz okullardan bir tanesindeki gibi burada da sınıfta kalan bir sürü insan vardı. Hatta bir tanesi bizden fazlasıyla büyüktü ve gerçekten çok tuhaf bir durumdaydı; liseye giriş sınavına ikinci kez girecekti, bu kişi...

Daha sonra TEOG sınavına girdim. Bu şu anki LGS sınavı gibi bir şey ama bu sınava bütün herkesin girmesi gerekiyordu, bir okula yerleşebilmek için. Ben bu sınava boynum tutulmuşken ve sayısal bilgim sıfır bir şekilde girdim. Yaşadığım yer kalabalık bir yer olduğu için doğal olarak "güzide" olan okullara girmem imkansızdı ve uzakta bir Anadolu lisesine yerleştim. Fakat, okullar başlamadan nakil yaparak o okulu değiştirdim ve daha yakın olan bir çok programlı liseye geçtim.

Şimdi, buradan sonrasında şans benim yüzüme güldü ve hayatımın son beş yılı gerçekten çok iyi geçiyor. Lisenin birinci sınıfından itibaren daha iyi arkadaşlar edindim, sahip olduğum bilgi bütünlüğünü geliştirme fırsatına eriştim. Kısacası, her şey çok daha iyiydi. İkinci sınıfa geçtiğimde başka bir şehre taşınmak zorunda kaldım, maalesef.

Yeni geldiğim yerde de her şey çok iyi ilerledi ve burada da iki tane lise değiştirdim, dördüncü sınıfa kadar okul değiştirmedim. Son yıldaysa, mevcut okulumdaki çevreyi pek beğenmediğim için yine nakil yaptım. Ve gerçekten ama gerçekten son yıl da mükemmeldi, diyebilirim. Ve benim şansıma, lisede hiçbir zaman kötü bir öğretmene denk gelmedim. Bir kere bile arkadaşlarımla ciddi bir problem yaşamadım ya da ilk ve ortaokuldaki gibi berbat bir çevrem olmadı. Geçen yıl ben de üniversite sınavına girdim fakat bana göre berbat bir sonuç aldığım için bu yıl yine girdim ve bir aksilik olmazsa bu yıl okula başlayacağım.

Hocam, dediğiniz şeylerde kesinlikle haklısınız. Kesinlikle bunların hepsi bizim isteğimizle olmuyor ve gerçekten ufak bir "aksaklık" sonucu her şey berbat bir hal alıyor. Sizin İngilizce ile yaşadığınız problemi ben de matematik ve fen bilimleri ile yaşadım ve hala da yaşamaktayım ancak ileride bu derslerle alakalı bir planım olmadığından pek de önemsediğim bir şey değil.
Yok hocam ne kusuru. Sadece bilgi amaçlı yazdım. Bende durum biraz da içe kapanık olmam ve yeterince kendimi ifade edemeyip özellikle aileme karşı gelip kendi hedeflerimin peşine gitmememden kaynaklı. İlkokul 1. sınıfta zatürree olmuştum ve hastaneye kaldırılmıştım. Hastaneye gidişi falan hiç hatırlamıyorum. Tedavi ile daha iyi duruma geldiğim dönemi hatırlıyorum sadece. 18 serum ve 48 iğne ile tedavi oldum ama bundan sonra hep bu durum hayatımı kontrol etti.

Özellikle şehre taşındıktan sonra mahallede maç yaptıklarında kolay kolay izin alıp gidemezdim. Senin bünyen zayıf kendini yormaman lazım diye babam engellerdi. Bu şekilde devam etti ve boyum uzadıkça kilom aynı ölçüde artmadığından sıskaydım. Mahallemizde yaşıtım kimse olmadığından daha ufak olan çocuklarla oynardım ve abilik yapardım. Yan mahalleye maça gidemezdim.

Lisede beden derslerinde arkadaşlarla maç yaparken kısa sürede nefes nefese kalıyordum. Ciğerlerim normalde olması gerekenden zayıf kalmıştı. Sağlam sigara içen arkadaşlar rahat rahat oynardı ama ben dayanamazdım. O nedenle daha çok kalede oynardım. Üniversitede iken de sigara dumanından etkilenip hastalık kapmam bundan kaynaklıydı.

Kilo olarak artık o kadar zayıf değilim ve gücüm de yerinde sayılır ama yaşadığım rahatsızlığın da etkisiyle efor sarf ederken dikkat etmem gerekiyor. Sigara içilen yerlerde duramam, toz ve dumandan çabuk etkilenirim, temizlik ürünleri (çamaşır suyu gibi) beni kötü etkiler. Bu durumlar nedeniyle de her işi yaparım deme imkanım hiç yok.

Hastanede çalışan bir babaya sahip olup ciğerlerin bu kadar zayıf kalmasına sebebiyet vermesini anlamlandıramıyorum. Kendisine hiç söylemedim tabi ama tüm hayatımı etkileyen bir durum bu. Zatürreeden sonra beni özellikle spora teşvik etmesi gerekirken geri tuttu. Üstelik amcamın oğlu küçükken motosiklet çarpması sonucu sağ kol ve bacağında güç kaybı yaşadı. Bana sık sık bunu atlatması için ona ne egzersizler yapmaya zorladığını ama onun dinlemediğini bana anlatır. E o zaman bana niye tam tersi davrandın desem artık ne işe yarayacak.

İşte lisede en azından söz dinleyen efendi çocuk olmayı bırakabilseydim kendi hedefimde diretseydim farklı olabilirdi. Karşı koyar hale gelmem çok sonra oldu ama artık çok geç. Şimdi bile bazen alışmış bana yön vermeye çalışıyor. Ama dediklerine he he deyip geçiyorum. Ne karşılık verip tartışma başlatıyorum ne de dediklerine uyuyorum kendimce bir orta yol oluşturdum.

Lisedeyken kitap okuduğum için ya da ders çalıştığım için bile azar işittiğim oldu daha ne diyeyim. Aile tamam önemli ama bizim her şeyimizi kontrol etmelerine de izin vermemeliyiz. Bu hayat bizim ve son kararı biz vermeliyiz. Bu bakımdan yeni nesli çok asi görse de bence bu açıdan daha iyi. Erkek kardeşimle aramda 15 yaş var ve ona laf geçiremiyorlar. Arada bana diyorlar sen konuş şununla diye ama ben de ona destek veriyorum genelde.
 
Yok hocam ne kusuru. Sadece bilgi amaçlı yazdım. Bende durum biraz da içe kapanık olmam ve yeterince kendimi ifade edemeyip özellikle aileme karşı gelip kendi hedeflerimin peşine gitmememden kaynaklı. İlkokul 1. sınıfta zatürree olmuştum ve hastaneye kaldırılmıştım. Hastaneye gidişi falan hiç hatırlamıyorum. Tedavi ile daha iyi duruma geldiğim dönemi hatırlıyorum sadece. 18 serum ve 48 iğne ile tedavi oldum ama bundan sonra hep bu durum hayatımı kontrol etti.

Özellikle şehre taşındıktan sonra mahallede maç yaptıklarında kolay kolay izin alıp gidemezdim. Senin bünyen zayıf kendini yormaman lazım diye babam engellerdi. Bu şekilde devam etti ve boyum uzadıkça kilom aynı ölçüde artmadığından sıskaydım. Mahallemizde yaşıtım kimse olmadığından daha ufak olan çocuklarla oynardım ve abilik yapardım. Yan mahalleye maça gidemezdim.

Lisede beden derslerinde arkadaşlarla maç yaparken kısa sürede nefes nefese kalıyordum. Ciğerlerim normalde olması gerekenden zayıf kalmıştı. Sağlam sigara içen arkadaşlar rahat rahat oynardı ama ben dayanamazdım. O nedenle daha çok kalede oynardım. Üniversitede iken de sigara dumanından etkilenip hastalık kapmam bundan kaynaklıydı.

Kilo olarak artık o kadar zayıf değilim ve gücüm de yerinde sayılır ama yaşadığım rahatsızlığın da etkisiyle efor sarf ederken dikkat etmem gerekiyor. Sigara içilen yerlerde duramam, toz ve dumandan çabuk etkilenirim, temizlik ürünleri (çamaşır suyu gibi) beni kötü etkiler. Bu durumlar nedeniyle de her işi yaparım deme imkanım hiç yok.

Hastanede çalışan bir babaya sahip olup ciğerlerin bu kadar zayıf kalmasına sebebiyet vermesini anlamlandıramıyorum. Kendisine hiç söylemedim tabi ama tüm hayatımı etkileyen bir durum bu. Zatürreeden sonra beni özellikle spora teşvik etmesi gerekirken geri tuttu. Üstelik amcamın oğlu küçükken motosiklet çarpması sonucu sağ kol ve bacağında güç kaybı yaşadı. Bana sık sık bunu atlatması için ona ne egzersizler yapmaya zorladığını ama onun dinlemediğini bana anlatır. E o zaman bana niye tam tersi davrandın desem artık ne işe yarayacak.

İşte lisede en azından söz dinleyen efendi çocuk olmayı bırakabilseydim kendi hedefimde diretseydim farklı olabilirdi. Karşı koyar hale gelmem çok sonra oldu ama artık çok geç. Şimdi bile bazen alışmış bana yön vermeye çalışıyor. Ama dediklerine he he deyip geçiyorum. Ne karşılık verip tartışma başlatıyorum ne de dediklerine uyuyorum kendimce bir orta yol oluşturdum.

Lisedeyken kitap okuduğum için ya da ders çalıştığım için bile azar işittiğim oldu daha ne diyeyim. Aile tamam önemli ama bizim her şeyimizi kontrol etmelerine de izin vermemeliyiz. Bu hayat bizim ve son kararı biz vermeliyiz. Bu bakımdan yeni nesli çok asi görse de bence bu açıdan daha iyi. Erkek kardeşimle aramda 15 yaş var ve ona laf geçiremiyorlar. Arada bana diyorlar sen konuş şununla diye ama ben de ona destek veriyorum genelde.
Hocam, fazlasıyla haklısınız ve gerçekten çok üzüldüm duruma; gerçekten geçmiş olsun, diyorum. Emin olun bu şekilde maalesef Türkiye'de harcanan bir sürü insan var. Sırf aile "töreleri" yüzünden bir sürü yetenek, bir sürü potansiyel kaybediliyor. Benim bir akrabam da böyle bir durumun içindeydi. Adama zorla mimarlık okuttular ama üçüncü sınıfta okulu bıraktı. O kadar masrafa rağmen kendisi gitti tekrar sınava girdi ve şu an hukuk okuyor, en azından bir süreden sonra sizin de dediğiniz gibi istediği şeyin peşinden gitmeye çalışıyor ve kimsenin lafına göre hareket etmiyor.
Her ne kadar sizi teselli etmeye çalışsam da geçmişi maalesef değiştiremiyoruz veya ondan hiçbir şekilde kurtulamıyoruz...
 
2 ortaokul 3 lise değiştirdim babam asker diye eğitim hayatım zaten bitikti ama kalp olarak çok etkiledi o kadar alışamadım ki insanları bırakmaya vedalaşmaya yüzüm olmazdı bir yerde sağlık sorunun var mı diye sorduklarında kalbim yarım diyesim geliyor.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı