Lisede ne yapılmalı?

O biraz sizin kişiliğinize kalmış bir şey bazıları daha dün tanıştığı insan ile sevgili oluyor. Bu arada lisede kız arkadaşı boş verin. Üniversite sınavına çalışın şöyle İzmir'de güzel bir üniversite bulun ondan sonrası zaten ciddi ciddi kızlar teklif ediyor, hatta ağabeyimden biliyorum. Kızlar son senelerde dersi falan bırakıyor. Sevgili arıyor, ayrıca üniversite muhteşem bir şey, size tavsiyem hayvan gibi çalışıp güzel bir üniversiteye girmeniz.

Henüz lise tercihimi yapmadım. Ama bakacagız. Bu puanla sadece mesleğe gidilir.
 
9.sınıfın ilk yılı arkadaş ortamım çok kötüydü, bir kıza takmıştım, sınavları takmıyordum, kendim gibi değildim sonuç olarak sınıfta kaldım. İkinci yılımda kendim oldum, arkadaşlar az ve özdü, derslere çok odaklanmama rağmen çok rahat geçtim.
 
Ben bu sene 9.sınıftım. İlk gün okula gittiğimde biraz heyecan vardı. Ama iyi insanlar var emin olabilirsin. 11. sınıflarla sürekli top oynadım, arkadaşlarla her cuma gezdim, halı saha yaptım. İlk senem gayet iyi geçti ikinci dönemi saymazsak. Kendin ol, biraz hoşgörülü ol, kafadengi birini bulursun zaten. Kavga etme ilk günlerden ama kendini de ezdirme.

İlk izlenim her zaman çok önemli oluyor. İlk hafta "özgüvensiz" olursan herkes seni öyle tanır.
 
Şimdi nasıl bir tavsiye verebilirim bilmiyorum ancak liseye başlangıcımı anlatabilirim sanırım. Çünkü en az senin kadar asosyal (belki daha fazla) biriydim ve bunu lisede çok fena aştım.

Lise'ye kadar hep asosyal biriydim ve gruplarda hep "olmasa da olur" elemandım. Lisede bu böyle olmayacak dedim kendi kendime ancak yapabildiğim tek şey 3-4 kişilik ufak bir asosyal grubun parçası olabilmekti. En azından artık gruptaki "olmasa da olur" eleman değildim :D Şans eseri 9. sınıf ikinci dönemde okul değiştirme fırsatım oldu ve tekrar denedim. İlk gün direkt sınıfın "dersi sabote etme" grubunda muhabbete dahil oldum. Çok sevmediğim bir konu olan futbol konuşuluyordu ama takıldım biraz daha yanlarında. İlk tenefüsle beraber bir tık daha derslerle ilgili, bir tık da oyun oynayan 2 elemanla tanıştım bunlar aracılığıyla. Bir süre onlarla takıldıktan sonra onların aracalığı ile de daha böyle oyunlara ilgi duyan, esprili samimi bir elemanla tanıştım. O da çok sosyal değildi ama sosyal olma potansiyeline sahipti. Anime izlediğini duymuştum. Benim de o sıralar yapacak işim yoktu, bir ara muhabbet olsun diye "kanka bu sıralar çok boşum ya anime izlemeye falan bile başlayabilirim" dedim. Bir kaç anime önerdi, Anime izlemeye başladım. Sosyal olacağım derken animeci olmadım tabii ki :D Anime izliyordum, hala izliyorum ama yani animenin hayatımızdaki muhabbeti şu seviyede. Haftada bir gün falan "hacı bunu izledim iyiydi ha" "ha şu da güzeldir diyorlar ona da bak" "bakarım eyvallah". Düzenli konuşmaya muhabbet etmeye başladık biz bununla. Bunun çevresi biraz daha genişti fazladan bir dönemin artısı sanırım. Bir gün CS 1.6 turnuvası atma fikri atıldı ortaya. Son tanıştığım arkadaşı çağırdılar, o da beni çağırdı ve maça çıkmış oldum. O zamana kadar çoook fazla CS oynamıştım gerçekten ve yargı dağıttım o maç. Adım lisede AWP'ye çıktı, her CS maçına çağırmaya başladılar. Birkaç günde bir CS atıyoruz öyle bir CS ortamı oluştu lisede. Biz bu elemanla iyice samimi olmaya başladık. Derslerde yan yana oturuyoruz, bize bir özgüven de geldi tabii o da CS'yi iyi oynuyordu dönemde bizi tanımayan erkek yoktu zaten. Derslerde espriler yapıyoruz ama aynı zamanda başarılıyız. Hocalarla samimi olduk, hocalarla bile derste muhabbet edince insanlar da etrafımızda toplanmaya başladı yavaş yavaş. Ben yazılımcı adamım, o zamanlar da yazılımcıydım :D Akıllı tahtaların yeni dönemleriydi sanırım ben akıllı tahtaları uzaktan kontrol edebileceğim basit çaplı programlar yazıp yüklüyorum. Hocaları trollüyoruz, hocalar da gülüyor onlar da bizi trollüyor falan. Kendi dönemimde iyice tanınan biri oldum. 11. sınıfta falan bir anda kantinin karşısına masa tenisi masaları kuruldu. 9. sınıf 1. dönemde yurtta kalmıştım diğer lisemdeyken ve dönem boyu yaptığım tek şey günde 6 saat masa tenisi oynamaktı. Yine iyi olduğum bir şey gelince bu sefer de oralarda takılmaya başladık. Üst dönemler alt dönemlerle falan kapışıyoruz muhabbet ediyoruz. Zaten tüm hocalar beni tanıyor seviyor tüm 11'lerle samimiyim. Özgüven patlaması yaşıyorum, servisteki üst dönemlerle de kanka takılıyoruz. Alt dönemler abi diyor. Masa tenisiyle birlikte biraz daha nerd alt dönemlerle de samimi olmaya başladım. Yemekhane yerine her gün kantinde takıldığım için yemekhaneci ablayla da baya muhabbetimiz oldu. Millet sıra beklerken ben kantine arka kapıdan girip hem ablaya yardım ediyordum insanlara satış yapıyordum, sıkılınca da alacağımı alıp parayı atıp çıkıyordum. İşte arka arkaya şanslar silsilesi ile 12. sınıfa geldiğimde istisnasız okuldaki herkes tarafından tanınan, alt dönemlerin abi dediği ama korkarak değil samimi bularak abi dediği, kendi dönemimdeki herkesle zaten muhabbeti olan bir insan oldum. 12. sınıfta o zamana kadar çektiğimiz ödev videolarını remixleyip bir tahtaya attım. En son mezun olurken okuldaki her tahtada vardı. İzlemeyen insan kalmamıştı. Hala tahtalarda dolaşıyormuş o video sanırım.

Şimdi liseden arkadaşlara sorsak kimse benim lise değiştirene kadar insanlarla konuşmaya bile cesaret edemeyen bir insan olduğumu bilmez, tahmin bile etmez. Ha yine de lisede hiç kız arkadaş yapamadım :D Kendi sınıfımdaki tüm kızlarla da samimiydim, yan sınıflardaki kızlarla falan da samimiydim. Şiirleştiğim bir kız bile vardı :D ama hiçbiriyle dostluktan yukarıya atamadım. Zaten fen lisesiydi, 4-5 sevgili gördüm mezun olana kadar. Şuanda da bilgisayar mühendisliğü okuyorum. 3. sınıftayım. Hala çevremdeki insanların çoğunun hayatında hiç sevgilisi olmamış. Zaten bölümde 10 kız falan var sanırım (görmedim). Sap büyüdük sap öleceğiz. Olay sosyallikte değilmiş :'(


Sonuç: Hayatımın en güzel 3.5 yılını lisede geçirdim.
 

Geri
Yukarı