Bu durumda faiz düşürmek mantıklı bir iş mi? Tüm dünya faizi artırırken biz düşürüyoruz mantıklı bir şeyde ben mi bilmiyorum?
Kısa cevap : Hayır değil.
Rakamlar tamamen farazidir, mantığını anlatmak için rakamları değiştiriyorum. Günümüzde hiç bir banka 100 liranın üstüne her ay 35₺ eklemez. Sadece mantığını anlatabilmek için bu sayıları kullanıyorum.
Yanlış bilgi içeriyorsa durumun bilgililerinden özür dilerim dilimin döndüğü kadarıyla faiz neden doları yükseltir onu anlatmaya çalıştım.
Daha uzun cevap :
Halkın enflasyon karşısında alabileceği en kolay önlem parasını farklı paralara veya madene çevirmektir. En yaygını ise faiz aracı olan mevduat fonlarıdır. Bu bankaya paranızı ödünç verip vade sonunda paranızın kazandığı ek parayı elde etmeye denir.
Öncelikle mevduat faizi ve politika faizi olarak 2 farklı faiz çeşidi var. Politika faizi PPK(Para Politikaları Kurulu) tarafından belirlenen faiz türüdür. Bu faiz öncelikle bankaları ilgilendirir. İkincil faiz türü ise mevduat faizi, bu halkı ilgilendiren faiz türüdür. Bu iki faiz türü birbiriyle orantılıdır. Yani TCMB faiz oranını düşürdüğü zaman bankalar da buna istinaden faiz oranlarını aşağıya çekerler. Yani sizin 2022 başında bankaya koyduğunuz 100 liranız düne kadar vade sonunda size %14 kâr getirecekken, bugün itibariyle %13 kâr getirmeye başlayacak. Bu faiz etkisidir.
X kişisi faiz kararını görünce bankadan parasını çekmeye karar verip reel yatırım araçlarına yönelir, bunlar dolar, euro, altın hatta hiperenflasyon durumunda tuvalet kağıdı gibi araçlardır. X kişisini parasını bankadan çekip dolara yatırım yaptığı zaman piyasada dolar arzını azaltıp talebini arttırır. Böylece piyasada dolaşımda olan dolar azalıp X kişisinin yastık altına gider. İhracat için gerekli olan dolar miktarı aynı kalır ancak dolaşımda var olan dolar miktarı azaldığı için arz talep dengesi oturmaz ve dolar fırlamaya başlar. Çünkü X kişisi gibi binlerce insan faizden çekilip dolara yatırım yapmaya başlar. Y firması geç aksiyon aldığı için piyasada yeterli dolar bulamaz, böylece Z ürünü ülkeye 10 birim girecekken dolar yetmediği için 6 birim girer. Z ürünü ülkede çok satılan bir üründür dolayısıyla A marketi bu ürüne zam yapar. Rekabet kurulu B ve C marketine "A marketi bu fiyattan satıyor, sizin de minimum bu fiyattan, maksimum bu fiyattan satmanız gerek." diyerek ultimatom verir. Böylece dün 5 lira olan Z ürünü bugün 10 lira olur. Bunu gören halk harcamalarını kısmaya başlar, zarar etmeye başlayan firmalar zorunlu olarak daha çok zam yapar.
Bunun işsizliğe etkileri ise şöyledir, asgari ücretli bir çalışanın iş yerine maliyeti 10 bin₺, bu iş yerinin alması gereken ürünler dün daha ucuz, bugün daha pahalı. İş yeri işçi çıkarmaya başlar, işçi çıkarmasına rağmen her gün ürünlere zam geldiği için işten çıkarmalar durmaz ancak para yetişmemeye devam eder. Böylece yoğun işsizlik ve piyasada durgunluk başlar ve hiper enflasyon oluşur.
Bunların hepsinin en kolay çözümü yabancı yatırımcıya güven kazandırmak. Üzülerek söylüyorum ancak aklı başında hiç kimse kayyumla seçilmiş belediye başkanlarının korkutulduğu, görevden alındığı bir ülkeye son teknoloji ürünü olan ürünlerini üretmek için fabrika açmaz. Çünkü yatırımcıda şu korku oluşur;
"Halkın seçimlerinin umursanmadığı bir ülkede yarın fabrikama el konabilir mi? Fabrikam soyulursa, doğal afetle karşılaşırsa, bürokrasi işlerinde tıkanırsa devletten yardım bekleyebilir miyim?"
Kendinizi yatırımcı yerine koyduğunuz zaman bu sorulara cevabınız hayırsa enflasyon ve faiz probleminin neden durdurulamadığını göreceksiniz.