Okulu bırakmak mı yoksa devam mı etmek daha mantıklı?

WolreaG

Hectopat
Katılım
1 Şubat 2022
Mesajlar
5.225
Makaleler
4
Çözümler
4
Yer
İzmir
Daha fazla  
Sistem Özellikleri
RX 570, 8 GB RAM, i5-4590
Cinsiyet
Erkek
Merhaba, ben 17 yaşında birisiyim ve lise 3'e gidiyorum. Hayatım hep konuşamamakla ve bunun üzerine çalışmalarla geçti. Bu sorunum üzerine çok çalıştım ve şu an iyi kötü konuşabiliyorum ama çok zorlanarak. Derslerde başarılı değildim, çalışmayı sevmezdim. Babam sanayide çalıştığı için tornavida, çekiç gibi şeylere alışığım, kendimi bildim bileli yazları babamın yanında olurdum.

2023 bana pek iyi gelmedi, başarısızlıklar yılı oldu. Konuşma problemimi aşamadım, derslerde başarılı olamadım, hayatımda ki kararsızlıklar ile baş etmekten yorulmadım fakat hangi yöne gideceğim bilmiyorum. Babam bana ya iyi yer oku ya da benim işimi veya daha kolay bir ticaret işini öğren diyordu ve ben 11. sınıfın başına kadar okuyacağım diyordum ve babamın yanında çalışmak istemiyordum. Fakat derslerin zorluğu, gelecekteki planlarımın dengesiz olması benim psikolojimi bir hayli bozdu. Okusam mı? Sanayiye gidip meslek mi öğrensem? Bu yaştan sonra öğrenebilir miydim ki? Geleceğim nasıl olacak gibi gibi sorular ile kendimi parçalayıp duruyorum. Okumak benlik evet ben düzenli olmasam bile dengeli ve sakin birisiyim, ben sakindim. Okul benlikti ama çalışma hevesim bir gram yoktu. Ne yapmam lazım kararsızım. Babam okumamı ve büyük adam olmamı istiyor, annem ise başarılı olup takım elbise ile beni görmek istiyor ama yapamıyorum, dersler bana göre değil evet çalışsam yaparım belki ama ben çalışmıyorum. Kekemeliği belki de abartıyorum ve bu durum çıkmaz yola götürüyor beni.

Ne yapmalıydım? Günde 2 saat sesli kitap okumak mı? Ders çalışmak mı? Okulu bırakıp babamın yanında iş sahibi olmak mı? Hayatımın en güzel yıllarında bunları düşünmem üzüyor beni ama hayatın böyle olduğunu, tozpembe olmadığını, paranın kolay kazanılmadığını biliyorum. Babamın eve yorularak geldiğini biliyorum ve bunları bende yaşayacağım ama iyi imkanlarla zamanında yaşamak istiyorum.

Ben kararsızım abilerim, ablalarım ve yaşıtlarım. Okulda başarılı değilim, geleceğim ne olacak? 5 yıl sonraki oğuz 2023 yılında yaşamış Oğuz'a ne diyecek, memnun mu acaba? 10 yıl sonra keşke okusaydım adam olsaydım diyecek miyim? Yoksa aksine mutlu bir iş sahibi olup kendi halimde evlenip, çocuk ve toruna karışıp mutlu mu öleceğim? Bunları belirlemenin zamanı bence, fakat nasıl olacak bilmiyorum. Yarın okulumdaki rehberlik hocası ile konuşacağım ve bu durumu düzeltmek için uğraşacağım. Şahsı fikirlerimi demem gerekirse, bu yıl okulu bitireyim, babamın yanına gideyim yazın ve babamın işini iyice öğreneyim. Elimde bileziğim olsun, ve bu sırada konuşmamı yeneyim. Bence güzel fikir ama bunlar saf düşünceler, kararsızlık kötü bir şey...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bunlara sen karar vereceksin sen hangi alanda iyiysen ona göre hayatını şekillendireceksin. Şu anki eğitim sistemi denen şey saçmalıktan ibaret en azında liseyi bitirirsen kendi sevdiğin alanın üzerine yoğunlaşırsın. Bu arada rehberliğin sana hiçbir faydası olmaz saçma bir şeyler anlatır gönderir seni.
 
Zor olsa da bende deniyorum. Eğitimi seçtim ben hem olmak istediğim yer ve iş açışından hem de Türkiye'de üniversite gerekli olduğunu düşündüğüm için ama ne yapmak istediğine bağlı. Konuşma sorunu bende de vardı sağlam bir irade ile özgüveni kurarak düzeliyor. Spor başlamak öz güven arttırıyor ya da kişisel olarak kimse kimseden üstünn değildir kafasındayım hep konuşma sorunumu öyle çözmüştüm. Spora 4 ay gittim hocam bu arada kısa.
 
Merhaba Oğuz,

Öncelikle, henüz 17 yaşındasın. Bu dönemlerinde karar verme konusunda zorluk çekmen gayet doğal. Ancak bu, kararsızlık sürecini sürdürebileceğin anlamına gelmiyor elbette. Hepimizin kararsızlık yaşadığı, kafamızın karmakarışık olduğu dönemler olmuştur, yalnız değilsin. Yazdıklarını okudum, olgun bir kişiliğe sahip olduğun belli. Seni anlayabiliyorum, gel beraber bu durumunu bir istişare edelim.

İlk olarak bahsettiğin konuşamama durumu gerçekten can sıkıcı bir durum. Seni birçok aktiviteden alıkoyuyordur, mutlu olacakken sırf bu yaşadığın durumdan ötürü olamıyorsundur vs. Dostum, belki biraz basit, klişe bir yorum olacak ama; bu durumu aşmak istiyorsan eğer üzerine gitmen gerekiyor... Başka bir yolu yok. Mesela neler yapabilirsin? Gittiğin herhangi bir kafede, restoranda garsonlarla kısada olsa sohbet etmeye çalışabilirsin. Yolda tanımadığın insanlara selam vermeyi, çalışan işçilere hafif yüksek sesle "kolay gelsin" gibi şeyler söyleyerek adım atmaya başlayabilirsin. Başlangıçta kolay olmayacak ama sen üzerine gittikçe düşüncelerin ona göre şekillenecek, daha rahat olacaksın bir süre sonra. Birde lütfen bunu bir sorun veya problem olarak görme. Bu durumu emin ol sen dahil milyonlarca insan yaşıyor, hatta daha kötüsünü yaşayanlar var, bizzat şahit oldum. Herkesin yaşantısı, psikolojisi birbirinden farklıdır. Herkes konuşkan, atılgan veya sosyal olmak zorunda değil dolayısıyla tekrar yazıyorum bunu bir problem olarak görme. Üzerine gidildikten sonra çözülemeyecek hiçbir şey yoktur, yeter ki iste ve harekete geç.

Okulda başarılı olmadığını düşünüyorsun ve geleceğinle alakalı plan yapmada ikilemde kaldığını söylüyorsun. Şimdi, geleceğinle alakalı plan yapmada ikilemde kalmanı anlarım ancak başarılı olmadığını, olamayacağını düşünüyorsan sitem ederim. Başarılı olamamak diye bir şey yoktur, başarılı olmamak vardır. Bu da gerçek anlamda istememekten ve kişinin kendine uygun bir plan yapıp uygulayamamasından kaynaklanıyor ki sende zaten istesen başarabileceğini biliyorsun, farkındasın. Aynı şekilde yapamamak yoktur; yapmamak, yapmayı istememek vardır. Benim sana naçizane tavsiyem okulunu okuyup bitirmendir sevgili Oğuz. Bu devirde inan sanayi gibi yerlerde kir, pas içerisinde çalışmak çok zor, yorucu. Hele çırak olduğun dönemlerde ustan sertse birde daha da zor. Şöyle bir düşün, hayal et; sabahın 7'sinde kalkıyorsun, hazırlanıp doğru sanayiye... Hava güneşliyse sıcaktan bunalıyorsun, daralıyorsun. İngiliz anahtarını çevirirken alnından akan ter eline düşüyor adeta. Bu sırada ustan yeri geldiğinde sana kızacak, bağırıp çağıracak, belki de hakaretlere maruz kalacaksın. Hayatın gerçekleri maalesef böyle, sende biliyorsun. Bu şekilde akşama kadar devam ediyorsun. Hava soğuksa, mevsim kışsa daha da beter... Yine sabahın soğuğunda kalkıp işe gidiyorsun. Akşama kadar çalışıyorsun, bir bakıyorsun elleri buz kesmiş. Bir yerden sonra nasır tutmayada başlar. Bu döngü böyle devam edecek. Bir yerden sonra alışırsın, başlangıçta çektiğin kadar acı çekmezsin tabii ama yine de ömrünün sonuna kadar böyle bir hayat yaşamak şahsen çok zor olur. Yaşadığın hayattan gerçek anlamda zevk alacağını zannetmiyorum. Bir kere her sabah işe gitmeden önce (30 yaşlarına geldiğinde) bu zamanlarını düşünerek psikolojini daha da alt üst edersin. "Keşke elimdeki okuma fırsatını kullanabilseydim. Belki şu an çok daha iyi bir hayat yaşıyor olurdum." gibi "keşkeler" ile geçen bir hayatın olur. Bu durum, sanayiyi seçtikten sonra pişman olursan yaşayacağın bir senaryo. Pişman olmayıp tam aksine mutlu olursan ne âlâ. Sanayide çalışma yolunu seçmeden önce kendine bir sor: "Bu işi gerçekten istiyor muyum?". Kendini en iyi sen tanıyorsun.

Ticaret konusuna gelirsek; ticaret yapmanın birçok avantajı olduğu kadar dezavantajı da vardır, riskli bir iştir. Doğru yapılırsa kârlı bir iştir ancak dediğim gibi risklidir. Herkese uygun bir iş değildir. Çok çalışman ve özveri göstermen gerekir. Piyasayı takip etmen, risk alarak doğru zamanda doğru yatırımlar yapman gerekir vs. Az önce yazdığım gibi kendini en iyi sen tanıyorsun. Eğer kendini bu işe uygun görüyorsan, yapabileceğine inanıyorsan neden olmasın? Özellikle kendi işimin patronu olmak istiyorum düşüncesindeysen gayette mantıklı bir tercih olur.

Dostum, eline iki adet büyük bir kağıt ve kalem al, masanın başına otur ve hayal kurarak planlama yapmaya başla. Öncelikle bir kağıda gelecekte kendini nerede görmek istiyorsun onu yaz ama tek cümle halinde değil. İçinden geleceğinle alakalı neler geçiyorsa kağıda dökmeni rica ediyorum. Diğer bir ricam, kendine seni motive eden, güne enerjik başlamanı sağlayan bir söz bulup bir kağıda yazmanı ve sabahları kalktığında okuyabileceğin bir yere yapıştırmanı istiyorum. Mesela bu söz beni her uyandığımda motive eder, güne daha enerjik başlamamı sağlardı: "Başarının bedelini bir dönem için ödemeyenler, başarısızlığın bedelini bir ömür öderler." Bu sözü her okuduğumda başarabileceğime, hedeflerime ulaşabileceğime inandım ve öyle de oldu. Okumayı seçersen (ki seçmelisin) okula gittiğinde rehber hocanla güzel bir ders çalışma planı yaparsın ve "başlıyorum!" diyerek ertelemeden başlamalısın.

Son olarak şunları yazarak yorumumu bitireceğim. Sevgili Oğuz, bundan sonra kararlı ve net olmalısın. Hiçbir zaman bir konu hakkında "Yarın yaparım, şu gün başlarım." gibi cümleler kurmamalısın. Artık eski Oğuz olmayacak, hayatını yeniden şekillendireceksin ve bu yolda emin adımlarla ilerleyeceksin, ardına bakmayacaksın. İlerde dediğin gibi mutlu bir iş adamı olup, evlenip çoluk çocuğa, toruna karışarak güzel bir hayat yaşaman, hayatını bu şekilde idame ettirmen için umutsuz olmaman ve hedeflerine ulaşabilmen için, annenin ve babanın karşısına takım elbiseli, eğitim hayatını başarıyla tamamlamış, kendinden emin, öz güvenli bir genç olarak çıkmak istiyorsan (yukarıda yazdığım söze istinaden) bir dönem bedel ödemen gerekecek. Gerektiğinde (dersleri anlama konusunda) kendini zorlayacaksın. Bu iş, yoğun bir efor ve en önemlisi "sabır" ister. Eğitim serüvenin tamamlandığında harcadığın eforun karşılığını en iyi şekilde alacaksın. Çevrende hedeflerinle alakalı olumsuz konuşanlar varsa dinlemiyorsun ve her daim kendini dinleyerek yoluna devam ediyorsun. Sabırlı ve metanetli olursan, umutsuz olmazsan şu hayatta yapamayacağın şey yok, inan bana.

Başarabileceğine, hayatını çok güzel bir düzene koyabileceğine inanıyorum. Sende kendine inan ve harekete geç. Hiçbir şey için geç değil, daha önünde uzun bir ömrün var. Gelecek hayatında sana başarılar diliyorum. Hayatında her şey gönlünce olsun. 😉








 
Merhaba ben de 17 yaşındayım ve yaklaşık 1.5 senedir sanayideyim, sormak istediğin aklına takılan soru varsa sorabilirsin. Baban hangi mesleği yapıyordu bu arada?
 
Merhaba Oğuz,

Öncelikle, henüz 17 yaşındasın. Bu dönemlerinde karar verme konusunda zorluk çekmen gayet doğal. Ancak bu, kararsızlık sürecini sürdürebileceğin anlamına gelmiyor elbette. Hepimizin kararsızlık yaşadığı, kafamızın karmakarışık olduğu dönemler olmuştur, yalnız değilsin. Yazdıklarını okudum, olgun bir kişiliğe sahip olduğun belli. Seni anlayabiliyorum, gel beraber bu durumunu bir istişare edelim.

İlk olarak bahsettiğin konuşamama durumu gerçekten can sıkıcı bir durum. Seni birçok aktiviteden alıkoyuyordur, mutlu olacakken sırf bu yaşadığın durumdan ötürü olamıyorsundur vs. Dostum, belki biraz basit, klişe bir yorum olacak ama; bu durumu aşmak istiyorsan eğer üzerine gitmen gerekiyor... Başka bir yolu yok. Mesela neler yapabilirsin? Gittiğin herhangi bir kafede, restoranda garsonlarla kısada olsa sohbet etmeye çalışabilirsin. Yolda tanımadığın insanlara selam vermeyi, çalışan işçilere hafif yüksek sesle "kolay gelsin" gibi şeyler söyleyerek adım atmaya başlayabilirsin. Başlangıçta kolay olmayacak ama sen üzerine gittikçe düşüncelerin ona göre şekillenecek, daha rahat olacaksın bir süre sonra. Birde lütfen bunu bir sorun veya problem olarak görme. Bu durumu emin ol sen dahil milyonlarca insan yaşıyor, hatta daha kötüsünü yaşayanlar var, bizzat şahit oldum. Herkesin yaşantısı, psikolojisi birbirinden farklıdır. Herkes konuşkan, atılgan veya sosyal olmak zorunda değil dolayısıyla tekrar yazıyorum bunu bir problem olarak görme. Üzerine gidildikten sonra çözülemeyecek hiçbir şey yoktur, yeter ki iste ve harekete geç.
Bu durum için elimden geldiğince çalışmaya başlayacağım, evet dediğinizi yapıyorum. Kolay gelsin, hayırlı işler gibi cümleleri esnaflara söylerim fakat bunlarla olmuyor. Evde kitap okumak, bir süre sonra ailemle sohbet etmek, sonra dışarıdaki insanlarla sohbet etmem lazım. Ve bunları yaparak kekemeliğin aldığı hapishaneden çıkıp kendi ellerimde kekemeliği oyuncak haline getirebilirim, birisine heyecanlandığımı 'kekeleyerek' anlatmak güzel olabilir.
Okulda başarılı olmadığını düşünüyorsun ve geleceğinle alakalı plan yapmada ikilemde kaldığını söylüyorsun. Şimdi, geleceğinle alakalı plan yapmada ikilemde kalmanı anlarım ancak başarılı olmadığını, olamayacağını düşünüyorsan sitem ederim. Başarılı olamamak diye bir şey yoktur, başarılı olmamak vardır. Bu da gerçek anlamda istememekten ve kişinin kendine uygun bir plan yapıp uygulayamamasından kaynaklanıyor ki sende zaten istesen başarabileceğini biliyorsun, farkındasın. Aynı şekilde yapamamak yoktur; yapmamak, yapmayı istememek vardır. Benim sana naçizane tavsiyem okulunu okuyup bitirmendir sevgili Oğuz. Bu devirde inan sanayi gibi yerlerde kir, pas içerisinde çalışmak çok zor, yorucu. Hele çırak olduğun dönemlerde ustan sertse birde daha da zor. Şöyle bir düşün, hayal et; sabahın 7'sinde kalkıyorsun, hazırlanıp doğru sanayiye... Hava güneşliyse sıcaktan bunalıyorsun, daralıyorsun. İngiliz anahtarını çevirirken alnından akan ter eline düşüyor adeta. Bu sırada ustan yeri geldiğinde sana kızacak, bağırıp çağıracak, belki de hakaretlere maruz kalacaksın. Hayatın gerçekleri maalesef böyle, sende biliyorsun. Bu şekilde akşama kadar devam ediyorsun. Hava soğuksa, mevsim kışsa daha da beter... Yine sabahın soğuğunda kalkıp işe gidiyorsun. Akşama kadar çalışıyorsun, bir bakıyorsun elleri buz kesmiş. Bir yerden sonra nasır tutmayada başlar. Bu döngü böyle devam edecek. Bir yerden sonra alışırsın, başlangıçta çektiğin kadar acı çekmezsin tabii ama yine de ömrünün sonuna kadar böyle bir hayat yaşamak şahsen çok zor olur. Yaşadığın hayattan gerçek anlamda zevk alacağını zannetmiyorum. Bir kere her sabah işe gitmeden önce (30 yaşlarına geldiğinde) bu zamanlarını düşünerek psikolojini daha da alt üst edersin. "Keşke elimdeki okuma fırsatını kullanabilseydim. Belki şu an çok daha iyi bir hayat yaşıyor olurdum." gibi "keşkeler" ile geçen bir hayatın olur. Bu durum, sanayiyi seçtikten sonra pişman olursan yaşayacağın bir senaryo. Pişman olmayıp tam aksine mutlu olursan ne âlâ. Sanayide çalışma yolunu seçmeden önce kendine bir sor: "Bu işi gerçekten istiyor muyum?". Kendini en iyi sen tanıyorsun.
Haklısınız başarılı olamamak diye bir şey yok olmamak vardır ve ben aslında bir yandan olmamak istiyorum. Sanayi gibi yerlerde çalışmak evet zor, yazın babamın yanında o sıcak demirleri tutarak bir yerlere götürmek çok zor oluyordu, 10-12 kg'lik demirleri ellerimde zıplata zıplata götürdüğümü hatırlıyorum. Haklısınız sanayi yorucu bir iş fakat yapana da güzel ekonomik şartlar tanıyor. Bu devirde okumayı ben mantıklı bulmuyorum ve bu yüzdende ders çalışmadığım söylenebilir. Okuyan binlerce kişi var ama hangileri başarılı? sorusunu her gün kendime soruyorum. Okunacaksa ya çok iyi bir yer okunmalı yada hiç okunmamalı, iyi yerden kastım da mühendislik bölümleri, sağlık bölümleri. Fakat benim bu anlattıklarınız arasında büyük bir avantajım var. Benim babam evet sanayide çalışıyor ve tanınıyor, onun oğlu olmak bana büyük bir şans tanıyor. Mesela İzmir'de Urla taraflarında bir üniversite var adı İYTE, bu üniversitenin mimarları ve mühendisleri babamı tanıyor ve babam orada bir binanın büyük bir bölümünü yaptı. (Korkuluk, kapı, cam, güneş kesici ve çatı gibi) Bende yazın orada çalıştığım için tanıyorlar ve bu yönden avantajım var, babamın yaptığı işler sonucunda öneriler ile beraber işler geldikçe geliyor ama babam yaşı gereği tabii yapamıyor. Bir yandan da eniştem oto döşemeci ve bu yaz oraya gideceğim koltuk takmayı öğreneceğim ve kılıf değiştirmeyi. Benim hedefim aslında şöyle fakat açıklayamadım çünkü çok uzun olacaktı konuda. Okulumu bitiririm, oto döşemeciliği öğrenirim. Sonra çatı, cam, pencereleri öğrenirim ki zaten biliyorum yapım aşamalarını fakat profesyonelleşebilirim, bu iki işi iyice öğrenip bir dükkan üzerinde kendimce yapabilirim ama ana işimi gelenekten gelecek şekilde demirlerle yapmayı düşünüyorum, tanınan bir isim olduğumuz için yaşadığım bölgede avantaj sağlayabilir. Tabii iş zor fakat para insanı cezbetmiyor değil, ve parayı seven bir kişiliğim olduğunu rahatça söyleyebilirim. (Söylemeyi unutmuşum, çırak olacağım fakat ya babamın yanında yada eniştemin yanında. Babam sert olsa bile bir şey olmaz, eniştemde aynı şekilde. Sonuçta iş öğreneceğim, ikisinden birisi olmazsa kötü olur muhtemelen)
Ticaret konusuna gelirsek; ticaret yapmanın birçok avantajı olduğu kadar dezavantajı da vardır, riskli bir iştir. Doğru yapılırsa kârlı bir iştir ancak dediğim gibi risklidir. Herkese uygun bir iş değildir. Çok çalışman ve özveri göstermen gerekir. Piyasayı takip etmen, risk alarak doğru zamanda doğru yatırımlar yapman gerekir vs. Az önce yazdığım gibi kendini en iyi sen tanıyorsun. Eğer kendini bu işe uygun görüyorsan, yapabileceğine inanıyorsan neden olmasın? Özellikle kendi işimin patronu olmak istiyorum düşüncesindeysen gayette mantıklı bir tercih olur.
Ticaret evet tehlikeli bir iş onu zamanla öğrenebilirim, deneyim edinmek lazım. Fakat işimin patronu olmak istediğim yok değil, birisinin bana "şunu yap", "bunu getir" demesi hiçbir zaman hoşuma gitmedi.
Dostum, eline iki adet büyük bir kağıt ve kalem al, masanın başına otur ve hayal kurarak planlama yapmaya başla. Öncelikle bir kağıda gelecekte kendini nerede görmek istiyorsun onu yaz ama tek cümle halinde değil. İçinden geleceğinle alakalı neler geçiyorsa kağıda dökmeni rica ediyorum. Diğer bir ricam, kendine seni motive eden, güne enerjik başlamanı sağlayan bir söz bulup bir kağıda yazmanı ve sabahları kalktığında okuyabileceğin bir yere yapıştırmanı istiyorum. Mesela bu söz beni her uyandığımda motive eder, güne daha enerjik başlamamı sağlardı: "Başarının bedelini bir dönem için ödemeyenler, başarısızlığın bedelini bir ömür öderler." Bu sözü her okuduğumda başarabileceğime, hedeflerime ulaşabileceğime inandım ve öyle de oldu. Okumayı seçersen (ki seçmelisin) okula gittiğinde rehber hocanla güzel bir ders çalışma planı yaparsın ve "başlıyorum!" diyerek ertelemeden başlamalısın.

Son olarak şunları yazarak yorumumu bitireceğim. Sevgili Oğuz, bundan sonra kararlı ve net olmalısın. Hiçbir zaman bir konu hakkında "Yarın yaparım, şu gün başlarım." gibi cümleler kurmamalısın. Artık eski Oğuz olmayacak, hayatını yeniden şekillendireceksin ve bu yolda emin adımlarla ilerleyeceksin, ardına bakmayacaksın. İlerde dediğin gibi mutlu bir iş adamı olup, evlenip çoluk çocuğa, toruna karışarak güzel bir hayat yaşaman, hayatını bu şekilde idame ettirmen için umutsuz olmaman ve hedeflerine ulaşabilmen için, annenin ve babanın karşısına takım elbiseli, eğitim hayatını başarıyla tamamlamış, kendinden emin, öz güvenli bir genç olarak çıkmak istiyorsan (yukarıda yazdığım söze istinaden) bir dönem bedel ödemen gerekecek. Gerektiğinde (dersleri anlama konusunda) kendini zorlayacaksın. Bu iş, yoğun bir efor ve en önemlisi "sabır" ister. Eğitim serüvenin tamamlandığında harcadığın eforun karşılığını en iyi şekilde alacaksın. Çevrende hedeflerinle alakalı olumsuz konuşanlar varsa dinlemiyorsun ve her daim kendini dinleyerek yoluna devam ediyorsun. Sabırlı ve metanetli olursan, umutsuz olmazsan şu hayatta yapamayacağın şey yok, inan bana.

Başarabileceğine, hayatını çok güzel bir düzene koyabileceğine inanıyorum. Sende kendine inan ve harekete geç. Hiçbir şey için geç değil, daha önünde uzun bir ömrün var. Gelecek hayatında sana başarılar diliyorum. Hayatında her şey gönlünce olsun. 😉
Tamam kalemi ve sayfayı aldım ve yazdım. Tamam rehberlik hocasına gideceğim ve konuşacağım nasıl başlamalıyım hala geç mi diye, fakat benim okumaya pek gönlüm yok ama belki bir yol bulurum ve başka sınavlara girip güzel yerlere gelebilirim. Bu kadar mesajı sıkılmadan yazdığınız için benim konuma kıymetli yorumlarınızı kattığınız için çok teşekkür ederim. 🙂

Merhaba ben de 17 yaşındayım ve yaklaşık 1.5 senedir sanayideyim, sormak istediğin aklına takılan soru varsa sorabilirsin. Baban hangi mesleği yapıyordu bu arada?
Babam demir ile ilgili çoğu şeyi yapıyor. Çatı yapar, pencere, korkuluk. Yani kısaca demir ve aleminyum ile ilgili herşeyi yapıyor.
 
Sizin için doğru olan iş sahibi olmanızdır, hem okuyup hem çalışmanız mümkün.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı