İstanbul'un minibüslerini bilmeyen yoktur. Tıkış tıkış olur. Böyle tutunursun ama en ufak bıraktığında geriye doğru sürüklenirsin dengeni kaybedersin. İşte bende öndeki kapının ordaki direğe tutundum, bilirsiniz arkada hemen bir koltuk olur. Yani size şöyle diyeyim o koltuğa oturursanız ve önünüze birisi gelirse 4K HD bir şekilde arka tarafını izliyorsunuz. Neyse, ben direği tuttum ama direk ıslak. Yani elim kayıyor. Sürekli arkaya düşecekmiş gibi oluyorum. 10-15 dakika sonra o dediğim koltukta oturan abi "abicim gel sen otur, yoksa üstüme düşeceksin kötü bir görüntü ortaya çıkacak" dedi. İki makara falan oturdum, oturmaz olaydım. Adam bildiğin koltuğa işemiş gibi ter akıtmış. İlk başta fark etmemiştim, ayağa bir kalktım bildiğin Johnny Sins'in kafası gibi parlıyor koltuk. İnanılmaz pis ter kokuyor. O anki stresle "acaba benim yaptığı zannederler mi?" falan triplerine girdim. Eve gidince üstümü çamaşır makinesine atıp direk banyoya girdim. Rezil bir gündü.