Üzgünüm ama tamamen haklı. Geçtiğimiz günlerde Kadir Topbaş'ında katıldığı bir panele katılmıştım. Konuştuğu bir çok şey kendi reklamlarını yapmakla geçti, hiç depreme karşı yaptıklarıyla ilgili konuşmadı desem yeridir.
Tek mantıklı söylediği şey "...Bir ev veya daire satın almadan önce sadece mutfağına, balkonuna, manzarasına bakmak olmasın; binanın deprem dayanıklılık raporunu da talep etsinler, gösteremezlerse kaymakamlığa gidip belgeyi istesinler." dedi. Onun dışında depreme dayanıksız olan zeminlerde de ranta izin vermediklerini belirtti ama tabii ki salondaki hemen herkesin bu cümleye bir tarafıyla güldüğünü çok net gözlemledim.
Birde profesyonel desteğin ulaşma süresi için 72 saate kadar ulaşılamazsa neredesiniz siz demelerini istedi. Ama tabii ki yine salondaki herkes bir tarafıyla baktı zira kimse o sırada bir yakınına zarar gelirse eğer 72 saat dayanamaz. Bunu o da, bizler de çok iyi biliyoruz.
----
Bunların dışında İTÜ'den programa katılan Profesörlerden birisi Türkiye'de depreme dayanıklı ev algısının çok yanlış anlaşıldığını, depreme dayanıklı bir evin bir deprem esnasında çok ağır hasar bile alabileceğini fakat depreme dayanıklı bir evin içindeki kişileri mümkün olduğu kadar en az hasar vermesi gerektiğinin altını çizdi ki bu çok doğru bir tespit.
Ek olarak aslında çok kolay bir biçimde depreme dayanıksız olan binaların kolonlarının milyon liralar harcanmadan üretimi çok basit olan bir polimer madde ile kaplandığında, kaplanmamış haline kıyasla yaklaşık olarak 10-15 kata kadar daha fazla salınıma karşı koyma ve dayanıklılığını yitirmeme özelliğini ortaya koyan bir video izletti. Bu arada videoda yapılan deney Dünya'da bir ilk olarak 1'e1 ölçekte inşa edilen iki bina üzerinde denenmiş. Bu açıdan da bazı noktalarda Dünya'da yapılmayanı yapmanın verdiği zevk tabii ki de bir başka.
----
Yine bunlarında dışında İTÜ'den katılan bir başka Profesör ise depremin sosyal kısmıyla ilgilendi ve bazı sorular sorup kendi cevapladı. Bunlardan aklımda kalan birkaçını yazayım.
"
- Dünyada metropol olup deprem riskiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan kaç şehir mevcut?
- Cevap 3. Tokyo, San Francisco, İstanbul.
- Geçtiğimiz yıllarda Japonya'da olan 9 şiddetindeki depremi hepimiz duyduk. Peki depremde yüzlerce katı olan bir gökdelende meydana gelen hasarı biliyor musunuz?
- (Kısa bir video izletir) Binanın nasıl sallandığını görüyorsunuz değil mi? Ve tek hasar binanın bazı bölgelerindeki camların patlaması, o kadar.
- Peki San Francisco'daki bir depremde gökdelenin hali ne oluyor?
- (Kısa bir video izletir) Şiddeti 5,5 - 6 civarındaydı yanlışım yoksa. Bina yine salınıma uygun inşa edildiği için esneyip depremin zararını absorbe etti.
- Peki olası bir İstanbul depreminde bunu yapabilecek bina sayısı kaç?
- Bir elin parmağını geçmez. Neden? Bizim bina inşaat yönetmeliklerimiz çok mu kötü? Hayır, hatta 99 depremi öncesi çıkartılmış olan 75 ve 98 yılı yönetmeliklerine göre o binalar inşa edilmiş olsa o manzaraları görmezdik.
- Depreme karşı çok mu tecrübesiziz?
- Hayır, ama tecrübelerden ders çıkarmayı bilmiyoruz, denetlemiyoruz. Sadece rant peşinde koşturuyoruz. İnsan hayatı hiçbirimizin önemi içinde değil.
- (Birkaç görsel gösterir 99 depreminden) Bakın buradaki yapısal hataları görebiliyor musunuz? Şu kolondaki yönetmeliğe göre olması gereken x kuralı (teknik bir kelime kullandı hatırlamıyorum) 25cm kalınlıktan ve 2 metreden kısa olamaz. Ama burada 15cm kalınlıkta ve 1 metre uzunluğunda. (Başka bir görsel) Bina 3 katlı. 2 katında kolon yarıya kadar bile gelememiş, üstüne tuğla örüp 3 kata çıkmışlar. Oraya da göstermelik bir kolon koymuşlar. Şimdi bu bina nasıl depremde dayansın?
"
şeklinde birkaç açıklaması olmuştu.