Python mı C++ mı?

Senin amacına bağlı diyebiliriz. Ben mobil uygulama yapmak için C# yazmayı öğreniyorum. Ki artık Unity oyun motoru derslerini de izliyorum ve bu 2'li sayesinde iyi oyunlar yapacağım.

Ben Python dan başlamıştım. Ancak beni pek doyurmadı (1 ayda bıraktım). Yine de sen başlangıç olarak başlayabilirsin istersen.
 
Eğer hack siber güvenlik ggibi işlerle uğraşacağım diyorsan exploit yazma konusunda ikisi de iyidir fakat Python'da daha iyi exploit yazılır derler. Ama hack işleri derken umarım siber güvenlik demek istiyorsundur. Greetings :)
 
İlgi tarafım hayatım boyunca her zaman hack oldu bunlarla hack gibi işler yapabilir miyim?

Hackerlığın MIT üniversitesine 1960´lı yıllara uzanan geçmişini ilk elden deneyimlemiş olan Richard Stallman´ın çok güzel bir makalesi var. Eğer bu konular ilginizi çekiyorsa okumanızı tavsiye edrim:

Hack Üzerine - Richard Stallman

2000 yılı Ocak ayında, Koreyi ziyaretim esnasında «hacker» kelimesinin gerçek anlamını açık ve tam olarak tasvir eden komik bir şaka geldi aklıma.

Bir kaç GNU fanı ile beraber öğle yemeğinde tteokpaekki* yemek için bir yere oturduğumuzda garson önüme 6 adet yemek çubuğu koydu. Belki bunlar 3 kişi içindi ama aklıma, 6 çubuğu da kullanmam gerektiğini düşenmenin daha eğlenceli olabileceği geldi. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum ama bunu yapmak için bir çözüm bulabilirsem bunun bir «hack» olacağı aklıma geldi. Düşünmeye başladım ve bir kaç saniye sonra aklıma birşey geldi.

İlkönce sol elimin yardımı ile üç tane yemek çubuğunu sağ elime yerleştirdim. Çubukları tek tek kolayca kullanabilmem için onları nereye yereleştireceğimi düşünmem gerekmiş olsa da bunu yapmak o kadar da zor olmadı. Sonra diğer üç çubuğu sağ elimin yardımı ile sol elime yerleştirdim. diğer elimdeki üç çubuğu düşürmeden bunu yapmak zor oldu. Bir kaç denemeden sonra bunu da becerdim.

Sonra altı tane yemek çubuğunu nasıl kullanacağımı bulmam gerekti. Bu daha da zordu. Sol elimdekileri kullanmayı beceremesem de sağ elimdekileri kullanmayı başardım. Bir kaç dakikalık deneme ve ayarlamadan sonra bir parça yemeği çubuklarla üç değişik yönden yakalayarak ağzıma atmayı başardım.

Pratik kullanım için pek de kolay bir yol değildi, iki yemek çubuğu kullanmak tamamen mükemmel çözümdü. Ama yemekte bana eşlik edenlerin de takdir ettiği gibi, üç çubukla yemek yemek, zor ve hiç düşünülmemiş birşey olduğundan bir «hack değeri»ne sahipti. Faydalı olup olmamasına bakmadan şaka amaçlı olarak zor birşeyler yapmak «hack» yapmak idi.

Kore’de geçen olayları anlattığım bir arkadaşım, bir eline 4 yemek çuğu yerleştirip onu iki çift halinde kullanarak iki parça yemeği ağzına atmayı başardı. Arkadaşım, benim yaptığım hack’e tüğ dikmişti. Yaptığı eyleme hack denebilir miydi? Bence denebilirdi. Öyleyse o bir «hacker» mıydı? Hack yapmayı ne kadar sevdiğine bağlıydı bu.

Hack toplulukları 1960 ve 1970’li yıllarda MIT ve diğer üniversitelerde ortaya çıktı. «Hack Etme», yazılım yazmaktan pratik şakalara, hatta MIT kampüsünün çatı ve tünel sistemlerini keşfetmeye uzanan çok geniş eylemleri içerirdi. Yapılan MIT ve bilgisayar ile alakası olmayan diğer eylemler hackerların «hack etmek» den anladığına göre değişiyordu: Örneğin 1950’lerin notası olmayan tartışmalı John Cage parçası 4’33” bir beste olmaktan çok bir hack idi bence.1300’lü yıllarda Guillame de Machaut tarafından yazılan üç parçalı palindromik(tersinden okununca da aynı olan) eser «Ma Fin Est Mon Commencement», güzel olduğu gibi iyi bir «hack» idi. Afacan çocuklar, «hack» e değer verdi.

Hack gibi çok çeşitli bir kavram hakkında bir tanım yapmak zor olsa da bence bu eylemlerin ortak noktası şakacılık, zekilik ve keşiftir. Öyleyse «hack etmek» demek mümkün olanın sınırlarını şakacı bir zeka ile keşfetmektir. Şakacı zekayı sergileyen eylemlerin «hack değeri» vardır.

Hackerların aptal yöneticilerin dayatmak istediği kurallara pek az saygısı vardır, bu yüzden bunların etrafından dolaşmak için yollar ararlar. Örneğin MIT›de bilgisayarlarda «güvenlik» kuralları uygulanmaya başlandığında(ki bu kullanıcıların yapabilecekleri şeylerin kısıtlanması anlamına geliyordu) kimi bilgisayarları özgürce kullanmak isteyen, kimi de şakacı zekaya önem veren bazı hackerlar güvenlik kurallarını atlatacak zekice yollar keşfetti(hack etme eylemi ille de faydalı bir iş için olmak zorunda değildir.) Bazı hackerlar bunu yaparken diğerleri MIT’in Büyük Kubbesine** komik nesneler yerleştirerek, 6 aşamada gerçekleştirilen hesaplamaları 5 aşamada yapabilecek yollar bularak, sayıları Roma rakamları ile yazmayı sağlayacak programlar yazarak veya İngilizce soruları anlayabilen programlar yaparak bunu gerçekleştirdi.

Bunun yanında başka bir grup hacker, bilgisayar güvenliği sorununa başka bir çözüm buldu: «Güvenlik» bileşenlerini içermeyen «Uyumsuz Zaman Paylaşımı Sistemi»ni tasarladılar. Hackerların cennetinde, Yapay Zeka Labaratuvarının şaşaalı günlerinde güvenliği ihlal etmek diye bir şey yoktu, çünkü ihlal edilecek «güvenlik» yoktu. İşte o atmosfer içinde daha önceden yatkın olduğum hackerlığın ne olduğunu öğrendim. Üstesinden gelmemiz gereken yapay güvenlik engelleri yaratmadan şakacı zekamızı sergileyebileceğimiz pek zengin bir alan mevcuttu.

«Ben hackerım» dediğim zaman insanlar kendimi güvenlik ihlalcisi gibi takdim ederek kötü bir itirafta bulunduğumu düşünür sıklıkla. Bu kavram kargaşası nasıl oluştu acaba?

1980li yıllarda hackerların farkına varan haber medyası, gerçek hackerlığın sadece dar bir kolu olan olan ve nadiren yapılan «güvenlik ihlali» konusuna kafayı taktı. Hack etme eyleminin diğer tüm yönlerini gözardı ederek bu kavramı «güvenliği ihlal etme» anlamında kullanmaya başladılar. Bunu düzeltme konusunda yaptığımız tüm girişimlere rağmen medya bu tanımı yaymaya devam etti. Bunun sonucu olarak da çoğu insan biz hackerların gerçekte ne yaptığı ve ne düşündüğü konusunda yanlış bir fikre sahip oldu.

Yanlış anlaşılmayı düzeltmek için hack etme ile güvenlik ihlali arasına bir ayrım koyarak-güvenlik ihlali için «crack etme» (kırma-Ç.N.) terimini kullanarak bize yardımcı olabilirsiniz. Bunu yapan kişiler «cracker»lardır. Bazıları aynı zamanda hacker olabilir, tıpkı satranç oyuncusu veya golfçü olabilecekleri gibi. Ama çoğunluğunun hackerlık ile alakası yoktur.

* Kısa bir «t» harfi ile «takpekii» şeklinde telaffuz edilir.

** MIT’de Büyük Kubbeye çıkmak yasaktır, bir bakıma bu güvenliği ihlal anlamına gelir. Buna karşın MIT müzesi, en güzel kubbe şakalarını ve şakacıların kubbeye koydukları komik nesneleri büyük bir gururla sergiler. MIT yönetimi böylece «güvenlik ihlali» nin ille de kötü bir şey olması gerekmediğini ve mütemadiyen kınanması gerekmediğini üstü kapalı olarak kabul eder. Güvenlik ihlalinin yanlış olup olmadığı, ihlalcinin yasal olmayan erişimden sonra ne yapmak istediğine bağlıdır. insanlara zarar veremek kötü, toplumu eğlendirmek iyidir.

Stallman’ın “On Hacking” adlı yazısının ingilizce olan aslına aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:

http://stallman.org/articles/on-hacking.html
 
Hackerlığın mıt üniversitesine 1960´lı yıllara uzanan geçmişini ilk elden deneyimlemiş olan richard stallman´ın çok güzel bir makalesi var. Eğer bu konular ilginizi çekiyorsa okumanızı tavsiye edrim:

Hack üzerine - richard stallman.

2000 yılı ocak ayında, koreyi ziyaretim esnasında «hacker» kelimesinin gerçek anlamını açık ve tam olarak tasvir eden komik bir şaka geldi aklıma.

Bir kaç GNU fanı ile beraber öğle yemeğinde tteokpaekki* yemek için bir yere oturduğumuzda garson önüme 6 adet yemek çubuğu koydu. Belki bunlar 3 kişi içindi ama aklıma, 6 çubuğu da kullanmam gerektiğini düşenmenin daha eğlenceli olabileceği geldi. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum ama bunu yapmak için bir çözüm bulabilirsem bunun bir «hack» olacağı aklıma geldi. Düşünmeye başladım ve birkaç saniye sonra aklıma bir şey geldi.

İlkönce sol elimin yardımı ile üç tane yemek çubuğunu sağ elime yerleştirdim. Çubukları tek tek kolayca kullanabilmem için onları nereye yereleştireceğimi düşünmem gerekmiş olsa da bunu yapmak o kadar da zor olmadı. Sonra diğer üç çubuğu sağ elimin yardımı ile sol elime yerleştirdim. Diğer elimdeki üç çubuğu düşürmeden bunu yapmak zor oldu. Bir kaç denemeden sonra bunu da becerdim.

Sonra altı tane yemek çubuğunu nasıl kullanacağımı bulmam gerekti. Bu daha da zordu. Sol elimdekileri kullanmayı beceremesem de sağ elimdekileri kullanmayı başardım. Bir kaç dakikalık deneme ve ayarlamadan sonra bir parça yemeği çubuklarla üç değişik yönden yakalayarak ağzıma atmayı başardım.

Pratik kullanım için pek de kolay bir yol değildi, iki yemek çubuğu kullanmak tamamen mükemmel çözümdü. Ama yemekte bana eşlik edenlerin de takdir ettiği gibi, üç çubukla yemek yemek, zor ve hiç düşünülmemiş bir şey olduğundan bir «hack değeri»ne sahipti. Faydalı olup olmamasına bakmadan şaka amaçlı olarak zor bir şeyler yapmak «hack» yapmak idi.

Kore’de geçen olayları anlattığım bir arkadaşım, bir eline 4 yemek çuğu yerleştirip onu iki çift halinde kullanarak iki parça yemeği ağzına atmayı başardı. Arkadaşım, benim yaptığım hack’e tüğ dikmişti. Yaptığı eyleme hack denebilir miydi? Bence denebilirdi. Öyleyse o bir «hacker» mıydı? Hack yapmayı ne kadar sevdiğine bağlıydı bu.

Hack toplulukları 1960 ve 1970’li yıllarda mıt ve diğer üniversitelerde ortaya çıktı. «Hack etme», yazılım yazmaktan pratik şakalara, hatta mıt kampüsünün çatı ve tünel sistemlerini keşfetmeye uzanan çok geniş eylemleri içerirdi. Yapılan mıt ve bilgisayar ile alakası olmayan diğer eylemler hackerların «hack etmek»den anladığına göre değişiyordu: Örneğin 1950’lerin notası olmayan tartışmalı john cage parçası 4’33” bir beste olmaktan çok bir hack idi bence. 1300’lü yıllarda guillame de machaut tarafından yazılan üç parçalı palindromik(tersinden okununca da aynı olan) eser «ma fin est mon commencement», güzel olduğu gibi iyi bir «hack» idi. Afacan çocuklar, «hack» e değer verdi.

Hack gibi çok çeşitli bir kavram hakkında bir tanım yapmak zor olsa da bence bu eylemlerin ortak noktası şakacılık, zekilik ve keşiftir. Öyleyse «hack etmek» demek mümkün olanın sınırlarını şakacı bir zeka ile keşfetmektir. Şakacı zekayı sergileyen eylemlerin «hack değeri» vardır.

Hackerların aptal yöneticilerin dayatmak istediği kurallara pek az saygısı vardır, bu yüzden bunların etrafından dolaşmak için yollar ararlar. Örneğin mıt›de bilgisayarlarda «güvenlik» kuralları uygulanmaya başlandığında(ki bu kullanıcıların yapabilecekleri şeylerin kısıtlanması anlamına geliyordu) kimi bilgisayarları özgürce kullanmak isteyen, kimi de şakacı zekaya önem veren bazı hackerlar güvenlik kurallarını atlatacak zekice yollar keşfetti(hack etme eylemi ille de faydalı bir iş için olmak zorunda değildir.) bazı hackerlar bunu yaparken diğerleri mıt’in büyük kubbesine** komik nesneler yerleştirerek, 6 aşamada gerçekleştirilen hesaplamaları 5 aşamada yapabilecek yollar bularak, sayıları ROM'a rakamları ile yazmayı sağlayacak programlar yazarak veya İngilizce soruları anlayabilen programlar yaparak bunu gerçekleştirdi.

Bunun yanında başka bir grup hacker, bilgisayar güvenliği sorununa başka bir çözüm buldu: «Güvenlik» bileşenlerini içermeyen «uyumsuz zaman paylaşımı sistemi»ni tasarladılar. Hackerların cennetinde, yapay zeka labaratuvarının şaşaalı günlerinde güvenliği ihlal etmek diye bir şey yoktu, çünkü ihlal edilecek «güvenlik» yoktu. İşte o atmosfer içinde daha önceden yatkın olduğum hackerlığın ne olduğunu öğrendim. Üstesinden gelmemiz gereken yapay güvenlik engelleri yaratmadan şakacı zekamızı sergileyebileceğimiz pek zengin bir alan mevcuttu.

«Ben hackerım» dediğim zaman insanlar kendimi güvenlik ihlalcisi gibi takdim ederek kötü bir itirafta bulunduğumu düşünür sıklıkla. Bu kavram kargaşası nasıl oluştu acaba?

1980'li yıllarda hackerların farkına varan haber medyası, gerçek hackerlığın sadece dar bir kolu olan olan ve nadiren yapılan «güvenlik ihlali» konusuna kafayı taktı. Hack etme eyleminin diğer tüm yönlerini gözardı ederek bu kavramı «güvenliği ihlal etme» anlamında kullanmaya başladılar. Bunu düzeltme konusunda yaptığımız tüm girişimlere rağmen medya bu tanımı yaymaya devam etti. Bunun sonucu olarak da çoğu insan biz hackerların gerçekte ne yaptığı ve ne düşündüğü konusunda yanlış bir fikre sahip oldu.

Yanlış anlaşılmayı düzeltmek için hack etme ile güvenlik ihlali arasına bir ayrım koyarak-güvenlik ihlali için «crack etme» (kırma-C. N.) terimini kullanarak bize yardımcı olabilirsiniz. Bunu yapan kişiler «cracker»lardır. Bazıları aynı zamanda hacker olabilir, tıpkı satranç oyuncusu veya golfçü olabilecekleri gibi. Ama çoğunluğunun hackerlık ile alakası yoktur.

* Kısa bir «t» harfi ile «takpekii» şeklinde telaffuz edilir.

** Mıt’de büyük kubbeye çıkmak yasaktır, bir bakıma bu güvenliği ihlal anlamına gelir. Buna karşın mıt müzesi, en güzel kubbe şakalarını ve şakacıların kubbeye koydukları komik nesneleri büyük bir gururla sergiler. Mıt yönetimi böylece «güvenlik ihlali»nin ille de kötü bir şey olması gerekmediğini ve mütemadiyen kınanması gerekmediğini üstü kapalı olarak kabul eder. Güvenlik ihlalinin yanlış olup olmadığı, ihlalcinin yasal olmayan erişimden sonra ne yapmak istediğine bağlıdır. İnsanlara zarar veremek kötü, toplumu eğlendirmek iyidir.

stallman’ın “on hacking” adlı yazısının İngilizce olan aslına aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:

http://stallman.org/articles/on-hacking.html

Çok sag ol keyifle okudum.
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Yeni konular

Geri
Yukarı