Saygının sınırları

Finisterre

Megapat
Katılım
19 Nisan 2018
Mesajlar
5.053
Makaleler
5
Çözümler
65
Mesele aslında kısa. Bir tarafta X görüşüne saygı duyulmasını bekleyen ve saygı görmezse saygı da duymayacağını belirten bir kesim var diyelim, diğer tarafta da bu karşılıklı ilişkiden ziyade herhangi bir koşul altında o görüşe saygı duymayan bir kesim olsun. Konuyu daha net hale getireyim:

X görüşünü kabul eden ve etmeyen bireyleri ele alalım. Örnek olarak da bu X görüşü iki taraf için de aynı değerde olmasın. Yani bir taraf X görüşünü akılcı bulurken diğer taraf aksine gerici, çağ dışı bulsun. Örnekleyeceğimiz bireyleri de A ve B olarak isimlendirelim.

A bireyi X görüşünün tutucu, bilimden uzak, tek gerçek havasını sevmiyor. B bireyi de X'in akılcı olduğunda ısrar etsin. Dolayısıyla akılcı bulduğu bu duruma saygı duyulmasını bekleyecek, aksi durumlarda tavır alacak, hatta belki de kendisi de maruz kaldığı gibi davranacak.

A bireyi için durumun farklı olduğunu söylemiştik. Akıl dışı, mitolojik, hikaye bir duruma ciddi yaklaşım isteniyor kendisinden. Talep eden talebinde samimi olsa da talep edilen şey A bireyi için absürd.

Soru gelsin: Akla yatmayan bu görüş, sırf başkasının aklına yatıyor diye saygı duyulacak bir şey midir? Burada takınılması gereken tavır "onun aklına yatıyor olmasına saygı duyuyorum" mudur, yoksa "böylesi bir şey aklına yatıyorsa sana saygı duymuyorum" mudur?
 
Mesele aslında kısa. Bir tarafta X görüşüne saygı duyulmasını bekleyen ve saygı görmezse saygı da duymayacağını belirten bir kesim var diyelim, diğer tarafta da bu karşılıklı ilişkiden ziyade herhangi bir koşul altında o görüşe saygı duymayan bir kesim olsun. Konuyu daha net hale getireyim:

X görüşünü kabul eden ve etmeyen bireyleri ele alalım. Örnek olarak da bu X görüşü iki taraf için de aynı değerde olmasın. Yani bir taraf X görüşünü akılcı bulurken diğer taraf aksine gerici, çağ dışı bulsun. Örnekleyeceğimiz bireyleri de A ve B olarak isimlendirelim.

A bireyi X görüşünün tutucu, bilimden uzak, tek gerçek havasını sevmiyor. B bireyi de X'in akılcı olduğunda ısrar etsin. Dolayısıyla akılcı bulduğu bu duruma saygı duyulmasını bekleyecek, aksi durumlarda tavır alacak, hatta belki de kendisi de maruz kaldığı gibi davranacak.

A bireyi için durumun farklı olduğunu söylemiştik. Akıl dışı, mitolojik, hikaye bir duruma ciddi yaklaşım isteniyor kendisinden. Talep eden talebinde samimi olsa da talep edilen şey A bireyi için absürd.

Soru gelsin: Akla yatmayan bu görüş, sırf başkasının aklına yatıyor diye saygı duyulacak bir şey midir? Burada takınılması gereken tavır "onun aklına yatıyor olmasına saygı duyuyorum" mudur, yoksa "böylesi bir şey aklına yatıyorsa sana saygı duymuyorum" mudur?
Ben hümanist bir insan değilim. Her fikre ve görüşe saygım yok. Zaten her fikre saygım var diyen yalan atıyordur. Bunun ucu çok açık her fikre saygımızın olması imkansız. Onun aklına yatıyorsa saygı duymuyorum derdim ben. Ama konuya göre değişir menemen soğanlı mı soğansız mı tartışması olsa saygı duyarım mesela ama ideolojik ve toplumu ilgilendiren bir konu ise saygım olmayabilir. Dedğim gibi konuya göre değişir.
 
Ama konuya göre değişir menemen soğanlı mı soğansız mı tartışması olsa saygı duyarım mesela ama ideolojik ve toplumu ilgilendiren bir konu ise saygım olmayabilir.
İnsan özgürlüğü gibi konulara dokunmayan, soft konular daha saygı duyulası oluyor sanırım. Yani kırmızıyı mı daha çok seversin maviyi mi sorusuna verilecek cevaplar; dinin nedir, siyasi görüşün nedir gibi soruların cevapları ile eş değil.
 
İnsan özgürlüğü gibi konulara dokunmayan, soft konular daha saygı duyulası oluyor sanırım. Yani kırmızıyı mı daha çok seversin maviyi mi sorusuna verilecek cevaplar; dinin nedir, siyasi görüşün nedir gibi soruların cevapları ile eş değil.
Evet biraz daha toplumu ve bireyi ilgilendiren konularda daha temkinli oluyorum.
 
Mesele aslında kısa. Bir tarafta X görüşüne saygı duyulmasını bekleyen ve saygı görmezse saygı da duymayacağını belirten bir kesim var diyelim, diğer tarafta da bu karşılıklı ilişkiden ziyade herhangi bir koşul altında o görüşe saygı duymayan bir kesim olsun. Konuyu daha net hale getireyim:

X görüşünü kabul eden ve etmeyen bireyleri ele alalım. Örnek olarak da bu X görüşü iki taraf için de aynı değerde olmasın. Yani bir taraf X görüşünü akılcı bulurken diğer taraf aksine gerici, çağ dışı bulsun. Örnekleyeceğimiz bireyleri de A ve B olarak isimlendirelim.

A bireyi X görüşünün tutucu, bilimden uzak, tek gerçek havasını sevmiyor. B bireyi de X'in akılcı olduğunda ısrar etsin. Dolayısıyla akılcı bulduğu bu duruma saygı duyulmasını bekleyecek, aksi durumlarda tavır alacak, hatta belki de kendisi de maruz kaldığı gibi davranacak.

A bireyi için durumun farklı olduğunu söylemiştik. Akıl dışı, mitolojik, hikaye bir duruma ciddi yaklaşım isteniyor kendisinden. Talep eden talebinde samimi olsa da talep edilen şey A bireyi için absürd.

Soru gelsin: Akla yatmayan bu görüş, sırf başkasının aklına yatıyor diye saygı duyulacak bir şey midir? Burada takınılması gereken tavır "onun aklına yatıyor olmasına saygı duyuyorum" mudur, yoksa "böylesi bir şey aklına yatıyorsa sana saygı duymuyorum" mudur?
Buradaki saygı durumu çatışma durumuyla bir ilişkiye sahip. Eğer sen bana bu konuda saygı duymazsan, ben de senin düşüncene saygı duymam bana absürd geliyor. Bunun en temel sebebi zaten karşı görüşte olduğun bir konuya saygı duymuyorsundur ve o karşı görüşte olduğun konu hakkındaki her olumsuzlama, anti çözüm seni besliyordur. Her insan içgüdüsel olarak haklı çıkma arzusuna sahiptir. Bu noktada odaklanılması gereken şey saygı duymak değil, eylem aralığıdır. Saygı duymadığın görüşe veya bu görüşe sahip kişilere karşı eğer eylem içerisine girersen, öteki taraf da bunu sana yapabilir. Genel olarak düşünce özgürlüğünde sana uymayan şeylere saygı duyman gerekmez, ama eylemsiz kalman gerekebilir. Ben her görüşe saygı duyuyorum diyen bence yalan söylüyordur. Her görüşe karşı kendine uymasa bile fikri ve hareketsel bir eylemsizlik sergilemesi saygı duyduğu anlamına gelmez.

Avrupa ve birçok diğer bölgede farklı görüşlerin rahatça uygulanması veya kabul görmesi de bu eylemsizlik durumundan kaynaklanır. Senden olmayana karşı saygı duymak zorunda değilsindir fakat bir eylem yapmana da gerek yoktur. Çünkü düşünceler doğruluğu kanıtlansa bile değişmeyecek zihni tutkulardan oluşur. Böyle bir durum var ise salın gitsin çünkü kimse görüş benimsemek zorunda değildir. Ve dahi siz kendi görüşünüzü benimsetmeye çalıştıkça beyin ana düşüncesine daha sıkı tutunur. Görüş ve hislerde kişi tamamen kendi insiyatifiyle çözülebilir.

Türkiye gibi ülkelerde ise karşıt görüşler tehtid kodlamasına sahip olduğu için iş biraz daha karmaşık. Senin gibi düşünmeyen veya davranmayan her birey kodlamaya göre tehtid durumundadır.
 

Geri
Yukarı