Scholar'da h-endeksi ile öğretim üyesinin kalitesi anlaşılır mı?

Katılım
26 Nisan 2020
Mesajlar
6.940
Makaleler
44
Çözümler
9
ODTÜ'den bir hocaya baktım. H-endeksi daha alt bir üniversitede olan öğretim üyesinden daha düşük. ODTÜ'ye giren en iyisi demek olmuyor sanırım. Doğru mu bu?
 
Sadece h-endeksine bakarak bir yorum yapamazsın. Çünkü h endeksi disiplinler arası bir dönüşüme sahip değildir, sallıyorum organik kirleticiler konusunda çalışan birisinin yayınları kolaylıkla onlarca atıf alabilirken daha niche bir konu olan mikro kirleticiler üzerine çalışan birisinin yayınları daha az atıf alır dolayısıyla birisi aslında daha nitelikli çalışmalar yapmış olmasına rağmen öbüründen daha düşük bir endekse sahip olabilir.

Bir akademisyenin başarılı olup olmadığının bence en büyük göstergesi akademisyenin endeksi ile değil çalıştığı, mezun ettiklerinin neler başardığı ile ölçülür.
 
Bir akademisyenin başarılı olup olmadığının bence en büyük göstergesi akademisyenin endeksi ile değil çalıştığı, mezun ettiklerinin neler başardığı ile ölçülür.

Biri ODTÜ, diğeri Düzce Üniversitesi gibi mi olur? Girilmesi daha zor olan bir okul ODTÜ. Akademisyen buradan bakılınca böyle mi anlaşılıyor? Ayrıca, bildiğime göre her üniversite kendine göre kabul puanları varmış öğretim üyesi alırken.
 
Türkiye'de birbirine karşılıklı atıfta bulunma kültürü olduğu için (doçent olmak için gereken şartlardan biri de atıf almaydı) kesin bir şey söylemek doğru olmaz. H-indeksini yanlış anlamadıysam, birbirine atıfta bulunan bir grup birbirinin h-indekslerini yükseltebilir.

Özellikle sosyal bilimlerde bu tür şeyleri yapmak daha kolay, bu yüzden baktığınız bölüm sosyal bilimler içerisindeyse biraz daha dikkatli bakmak gerekir diye düşünüyorum.
 
Ben de anlaşılabilir diyemiyorum. Yayın konusunda iyi olan öğretim üyesi, öğreticilik bakımından ortalamayı bile aşamayan biri olabilir (bu, bazı Batı ülkelerindeki üniversitelerde olduğu gibi ayrılmalıydı bence). Karşılıklı atıflaşmaya değinilmiş zaten.

Öğretim üyesi alımı 2000'li yıllara kadar, sanırım ALES yokken, tamamen subjektifti ve merkezi değildi (hala tam olarak sınav veya not ortalamasına dayalı, objektif merkezi bir sistem yok bildiğim kadarıyla). Hoca, asistan alırken belki onun siyasi görüşüne, belki hangi şehirli olduğuna, belki yaşam tarzına, belki bir tanıdığının ricasına, belki okul içindeki idari amirinin ricasına, belki lisans öğrenimi boyunca gösterdiği gayrete ve hatta belki de insanlığına bakarak gibi gibi subjektif kriterlerle karar verebiliyordu. Bu durumda her zaman bu işi en iyi yapacak kişinin alınması mümkün olmaz. Yani ODTÜ'ye öğretim üyesi olarak giren kişi en iyisidir diyemeyiz, evet ama mutlaka bir kıyaslama istiyorsanız ODTÜ'deki öğretim üyelerinin önemli bir kısmı, yeni kurulmuş üniversitelerin öğretim üyelerinin büyük çoğunluğundan daha kalifiyedir. Her şey h-index demek değil ama ülkenin en iyi öğretim üyelerinin de çoğunlukla (kendi bölümleri içindeki onlarca hoca içinden 3-4 tane çıksa da) ODTÜ ve ODTÜ gibi, sıralamalarda en üstleri işgal eden 7-8 devlet üniversitesinden çıkıyor olduğu bir gerçek.

Sorduğunuz sorunun bir de sosyal bilimler, tıp, mühendislik, beşeri bilimler gibi alanlara göre farklılıkları var; bölüm bölüm farklılıkları var, anabilim dalı anabilim dalı farklılıkları var.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı