Sevilen nesne zarar görünce olay nasıl unutulur?

Şimdi "başkalarının derdi var diye üzülmesin mi"ciler gelecek. Başkalarının derdi var diye üzülmekten çekinsin diyen yok. Ufak şeylerin sorun olmadığının farkına varsın. Her şey çok daha güzel olur.
 
Sırf ufacık bir şeye üzülebiliyor diye üzülsün mü yani? Anlıyorum. Böyle yaşamaya devam edin siz. Gelecekte yine pişman olacak sizsiniz zaten.
Muhtemelen 14-15 yaşında bazı şeyleri yeni yeni kavrayan bir çocuğa ufacık bir meseleyi sorun haline getirmeyi normalleştirin, devam böyle. Özgüven de kalmasın, hayata karşı duruş gücü de kalmasın... Ot hibi hassas, her rüzgarda sallanan bireyler çoğalsın. Sonra da hep beraber "Ne olacak halimiz?" diye ağlarsınız.
Kolay veya zor üzülebilmesinin sebepleri değişebilir. Bir sürü etken vardır, bu etkenleri kişinin nasıl anladığı da önemli. Örnek veriyorum, şiddetin hiç olmadığı, sevginin olduğu bir ortamda yetişen birey başına gelen olayları farklı yorumlarken, tam tersine bir ortamda yetişen birey aynı olayları farklı şekilde yorumlayabilir. Her insan aynı değildir, bazı kişiler duygusal olarak gelişmişken bazıları gelişmemiş olabilir. Bu farkı yapamıyorsunuz. Sizin "basit şey" diye yorumladığınız olay, farklı kişiler tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Sizin için önemsiz olan şey, onun için önemli olabilir. Bunu burada açıklamak zorunda kalmak bile üzücü.
 
Neden hep sevdiklerimiz gidiyor anlamadım bak gece gece uykum kaçtı artık sabaha kadar otururum.
Benim de çok sevdiğim ilkokul öğretmenimin hediyesini temizlikçi kırmıştı. Çok ağladım ama alıştım artık. Yine aklıma gelince üzülüyorum ama eskisi kadar değil.
 
Kolay veya zor üzülebilmesinin sebepleri değişebilir. Bir sürü etken vardır, bu etkenleri kişinin nasıl anladığı da önemli. Örnek veriyorum, şiddetin hiç olmadığı, sevginin olduğu bir ortamda yetişen birey başına gelen olayları farklı yorumlarken, tam tersine bir ortamda yetişen birey aynı olayları farklı şekilde yorumlayabilir. Her insan aynı değildir, bazı kişiler duygusal olarak gelişmişken bazıları gelişmemiş olabilir. Bu farkı yapamıyorsunuz. Sizin "basit şey" diye yorumladığınız olay, farklı kişiler tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Sizin için önemsiz olan şey, onun için önemli olabilir. Bunu burada açıklamak zorunda kalmak bile üzücü.

Kanka arkadaş ile artık tartışma olan oldu dedim ya hayat devam edeceğim.
 
Sırf ufacık bir şeye üzülebiliyor diye üzülsün mü yani? Anlıyorum. Böyle yaşamaya devam edin siz. Gelecekte yine pişman olacak sizsiniz zaten.
Muhtemelen 14-15 yaşında bazı şeyleri yeni yeni kavrayan bir çocuğa ufacık bir meseleyi sorun haline getirmeyi normalleştirin, devam böyle. Özgüven de kalmasın, hayata karşı duruş gücü de kalmasın... Ot hibi hassas, her rüzgarda sallanan bireyler çoğalsın. Sonra da hep beraber "Ne olacak halimiz?" diye ağlarsınız.
Hiçbir şeyi normalleştirmiyorum. Benim savunduğum ideoloji tam tersine, her şeyden iyi bir anlam çıkarmaya yönelik bir fikir, bu konu içerisinde yazdığım önceki mesajlarımı tekrar okuyabilirsiniz. İnsanların ne hissettikleri sizi veya beni ilgilendirmez. Her insan farklıdır, özeldir. Başka insanların ne hissettiklerini kendi zihnimize göre yorumlamak, yapılabilecek en saçma hatadır. Bir kişiyi en iyi, kendisi yorumlar.
 
Benim de çok sevdiğim ilkokul öğretmenimin hediyesini temizlikçi kırmıştı. Çok ağladım ama alıştım artık. Yine aklıma gelince üzülüyorum ama eskisi kadar değil.

Hiç beklemiyordum böyle bir şey olacağını nasıl oldu etti anlamadım daha önce telefonum ve akıllı saatim bozulmuştu onları zaten unutamıyorum bir de bu oldu kafam çok bulanık ve aşırı derecede yorgunum.
 
Hiç beklemiyordum böyle bir şey olacağını nasıl oldu etti anlamadım daha önce telefonum ve akıllı saatim bozulmuştu onları zaten unutamıyorum bir de bu oldu kafam çok bulanık ve aşırı derecede yorgunum.
Kulaklığı unutup başka sevdiğin şeylere odaklanmaya çalış. Bir de bir eşyanın üstüne çok düşme aşırı sakınırsan fazla bela alırsın(kendimden biliyorum).
 
Kolay veya zor üzülebilmesinin sebepleri değişebilir. Bir sürü etken vardır, bu etkenleri kişinin nasıl anladığı da önemli. Örnek veriyorum, şiddetin hiç olmadığı, sevginin olduğu bir ortamda yetişen birey başına gelen olayları farklı yorumlarken, tam tersine bir ortamda yetişen birey aynı olayları farklı şekilde yorumlayabilir. Her insan aynı değildir, bazı kişiler duygusal olarak gelişmişken bazıları gelişmemiş olabilir. Bu farkı yapamıyorsunuz. Sizin "basit şey" diye yorumladığınız olay, farklı kişiler tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Sizin için önemsiz olan şey, onun için önemli olabilir. Bunu burada açıklamak zorunda kalmak bile üzücü.
Hiçbir şeyi normalleştirmiyorum. Benim savunduğum ideoloji tam tersine, her şeyden iyi bir anlam çıkarmaya yönelik bir fikir, bu konu içerisinde yazdığım önceki mesajlarımı tekrar okuyabilirsiniz. İnsanların ne hissettikleri sizi veya beni ilgilendirmez. Her insan farklıdır, özeldir. Başka insanların ne hissettiklerini kendi zihnimize göre yorumlamak, yapılabilecek en saçma hatadır. Bir kişiyi en iyi, kendisi yorumlar.

Herkese göre değişken bir durum evet. Fakat kendi edindiğim tecrübelere, çevremdeki daha aklı başında, görmüş geçirmiş insanlardan duyduklarıma dayanarak söyleyebilirim ki insanların o an üzüldüğü şeylerin yarısından fazlası -çok değil, 3-4 ay sonra bile- "Buna mı üzülmüşüm?" diyebileceği şeyler. Böyle düşünmüyorum, bu bir gerçek. Bir yakınını kaybeden insanın üzüntüsü belki böyle bir şey değildir fakat kulaklığın boyasının kabarması dert edinilmemesi gereken bir mevzudur. İnsan kendini inşa eder. Mutluluğuyla, hüznüyle... Sürekli melankolik hareketler sergileyen, üzülmek için yer arayan bireylerde ya serotonin eksikliği vardır ya da ileride meydana gelir. Herkes farklıdır tarzı havalı cümlelerle yaşam koçu gibi tavsiyeler vermek güzel, iyi hissettirebilir insana ama bazı gerçekleri göz ardı edemezsiniz. Şu zamana kadar dediğinizi uygulayarak ne kadar yol katettiniz, sorunlarınızla nasıl başa çıktınız bilmiyorum ama ben bunu beceremedim, kimsenin becereceğini de düşünmüyorum. Ben başaramadığım, kimse başaramaz gibi bir düşünce içinde değilim. Ağlamak bir işe yarasaydı mezarlıklar olmazdı. Bir sorun ağlayarak çözülmez. Yerine koyulabilirse yerine konur, eksiği kapatılabilirse kapatılır, çalışılması gerekirse çalışılır, unutulması gerekirse unutulur. Bu kadar.

Kanka arkadaş ile artık tartışma olan oldu dedim ya hayat devam edeceğim.
Tabii ki edeceksiniz. Çalışıyorsa görünüşten başka bir kötü etkisi yok size. Bir yerde utandırır mı? Hayır. Hayatınızı aksatır mı? Hayır. Ne diye moralinizi bozup yarın yiyeceğiniz yemeğin keyfini kaçırıyorsunuz?
 
Herkese göre değişken bir durum evet. Fakat kendi edindiğim tecrübelere, çevremdeki daha aklı başında, görmüş geçirmiş insanlardan duyduklarıma dayanarak söyleyebilirim ki insanların o an üzüldüğü şeylerin yarısından fazlası -çok değil, 3-4 ay sonra bile- "Buna mı üzülmüşüm?" diyebileceği şeyler. Böyle düşünmüyorum, bu bir gerçek. Bir yakınını kaybeden insanın üzüntüsü belki böyle bir şey değildir fakat kulaklığın boyasının kabarması dert edinilmemesi gereken bir mevzudur. İnsan kendini inşa eder. Mutluluğuyla, hüznüyle... Sürekli melankolik hareketler sergileyen, üzülmek için yer arayan bireylerde ya serotonin eksikliği vardır ya da ileride meydana gelir. Herkes farklıdır tarzı havalı cümlelerle yaşam koçu gibi tavsiyeler vermek güzel, iyi hissettirebilir insana ama bazı gerçekleri göz ardı edemezsiniz. Şu zamana kadar dediğinizi uygulayarak ne kadar yol katettiniz, sorunlarınızla nasıl başa çıktınız bilmiyorum ama ben bunu beceremedim, kimsenin becereceğini de düşünmüyorum. Ağlamak bir işe yarasaydı mezarlıklar olmazdı.


Tabii ki edeceksiniz. Çalışıyorsa görünüşten başka bir kötü etkisi yok size. Bir yerde utandırır mı? Hayır. Hayatınızı aksatır mı? Hayır.
Ben "Ağlamak bir çözüm" demedim, mesajlarımı halen okumuyorsunuz.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı