Sıkıcı bir insan olmaktan korkmak

Katılım
15 Mayıs 2021
Mesajlar
410
Yer
İstanbul
Üzülerek söylüyorum ki; hayat dolu, bir sürü hobisi ve aktivitesi olan, maddi durumu ortalamanın üzerinde olan bir kıza aşık oldum. Kız maddi durumunun da katkısıyla çok yeri gezmiş, çok büyük bir eve sahip, çok kitap okumuş, 5 yıldızlı otellerde falan tatiller yapmış. "Bir eli yağda, bir eli balda" diye tabir edebileceğimiz bir hayat yaşıyor baba evinde. Pek çok hobi edinmiş, çok fazla arkadaşı olan, rengarenk bir kişilik. Üstüne üstlük çok güzel bir kız.

"Bu kız bana bakmaz" diye sürekli kendime telkinler yapıp kendimi yatıştırmaya çalışmama rağmen, kafam durmadan duygusallığa, depresifliğe kayıyor. Zihnim bana sürekli "haydi bu kız sana bakmadı, e ileride başka bir kıza aşık olsan, o da sana bakmayacak" diyor. Bu da başlıktaki maruzatıma bağlı (başlık size biraz alakasız gözüktüyse özür dilerim). Bunu şöyle açabilirim:

Z kuşağındaki önemli bir kesim gibi; pek fazla arkadaşı olmayan, asosyal, vaktinin çoğunu internette geçiren, maddi durumu ortalama (hatta ortalamanın altında olan) bir gencim. Hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyal ilişki durumlarımdan ötürü gelecekten pek umutlu olamıyorum maalesef. Hayat dolu, neşeli, çok fazla hobisi olan (yani adam akıllı bir "hayat"ı olan) insanları görünce imreniyorum onlara. "Ben bu yaşıma kadar ne biçim yaşamışım? Eğer hayat denen şey buysa, ben nasıl bu yaşıma kadar gelmişim?" diye üzülüp duruyorum; ancak şu saatten sonra dünyanın en hayat dolu insanı bile olsam, en azından, zamanı geri alamayacağımı ve hayatımın en verimli yıllarının "hayatsız bir asosyal" olarak damgalanacağını biliyorum.

Aşık olduğum o kızı hak etmediğimi biliyorum; ama içim içimi kemiriyor. Tut ki bu kız bana bakmadı (ki zaten bakmayacak), başka bir kıza aşık olsam, mesela o kız bana hobilerinden, gezdiği bin bir çeşit yerden, bildiği dillerden falan bahsedecek. Bende ise bunların hiçbiri yok. Çünkü en basitinden tüm bunları yapmama yarayacak kadar param yok. O kızın gözünde "sıkıcı" bir adam olacağım. Çünkü o kızla ortak nokta(ları)mız olmayacak. Daha fazla mahcup olup daha da fazla içime kapanacağım. Zaten pek yakışıklı olduğum da söylenemez. Hal böyleyken, hoşlandığım hiçbir kız bana bakmayacak. -Ne var ki, hep en mükemmellerinden hoşlanıp dururum ben- Hem ne diye baksınlar ki bana? Hangi özelliğimi beğenecekler? Tut ki kız beni beğendi, ailesi o kızı benim gibi bir vasıfsıza verecek mi? Haydi kızlarını verseler, ben o kıza baba evindeki konforu sağlayabilecek miyim?

Bunları düşününce kalan üç kuruşluk neşem de kaybolup gidiyor.

Eminim ki bu forumda da illaki birilerinin kafasından bunlar -ya da bunlara yakın başka kaygılar- geçiyordur. Biz ne yapacağız böyle arkadaşlar? Sonumuz ne olacak böyle? İçinizden ne geçiyorsa yazın. Hepsini okuyacağım.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Aşık olduğum o kızı hak etmediğimi biliyorum.

Bu düşünce bana göre yanlış dostum evet kızla aranda sınıfsal fark olabilir belki fakat eğer kızın da sana karşı ilgisi varsa en azından ilişki gittiği yere kadar gitsin ne kaybedebilirsin ki en fazla? Kendini böyle ezik görüp geri çekilmek bence mantıksız.
 
Üzülerek söylüyorum ki; hayat dolu, bir sürü hobisi ve aktivitesi olan, maddi durumu ortalamanın üzerinde olan bir kıza aşık oldum. Kız maddi durumunun da katkısıyla çok yeri gezmiş, çok büyük bir eve sahip, çok kitap okumuş, 5 yıldızlı otellerde falan tatiller yapmış. "Bir eli yağda, bir eli balda" diye tabir edebileceğimiz bir hayat yaşıyor baba evinde. Pek çok hobi edinmiş, çok fazla arkadaşı olan, rengarenk bir kişilik. Üstüne üstlük çok güzel bir kız.

"Bu kız bana bakmaz" diye sürekli kendime telkinler yapıp kendimi yatıştırmaya çalışmama rağmen, kafam durmadan duygusallığa, depresifliğe kayıyor. Zihnim bana sürekli "haydi bu kız sana bakmadı, e ileride başka bir kıza aşık olsan, o da sana bakmayacak" diyor. Bu da başlıktaki maruzatıma bağlı (başlık size biraz alakasız gözüktüyse özür dilerim). Bunu şöyle açabilirim:

Z kuşağındaki önemli bir kesim gibi; pek fazla arkadaşı olmayan, asosyal, vaktinin çoğunu internette geçiren, maddi durumu ortalama (hatta ortalamanın altında olan) bir gencim. Hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyal ilişki durumlarımdan ötürü gelecekten pek umutlu olamıyorum maalesef. Hayat dolu, neşeli, çok fazla hobisi olan (yani adam akıllı bir "hayat"ı olan) insanları görünce imreniyorum onlara. "Ben bu yaşıma kadar ne biçim yaşamışım? Eğer hayat denen şey buysa, ben nasıl bu yaşıma kadar gelmişim?" diye üzülüp duruyorum; ancak şu saatten sonra dünyanın en hayat dolu insanı bile olsam, en azından, zamanı geri alamayacağımı ve hayatımın en verimli yıllarının "hayatsız bir asosyal" olarak damgalanacağını biliyorum.

Aşık olduğum o kızı hak etmediğimi biliyorum; ama içim içimi kemiriyor. Tut ki bu kız bana bakmadı (ki zaten bakmayacak), başka bir kıza aşık olsam, mesela o kız bana hobilerinden, gezdiği bin bir çeşit yerden, bildiği dillerden falan bahsedecek. Bende ise bunların hiçbiri yok. Çünkü en basitinden tüm bunları yapmama yarayacak kadar param yok. O kızın gözünde "sıkıcı" bir adam olacağım. Çünkü o kızla ortak nokta(ları)mız olmayacak. Daha fazla mahcup olup daha da fazla içime kapanacağım. Zaten pek yakışıklı olduğum da söylenemez. Hal böyleyken, hoşlandığım hiçbir kız bana bakmayacak. -Ne var ki, hep en mükemmellerinden hoşlanıp dururum ben- Hem ne diye baksınlar ki bana? Hangi özelliğimi beğenecekler? Tut ki kız beni beğendi, ailesi o kızı benim gibi bir vasıfsıza verecek mi? Haydi kızlarını verseler, ben o kıza baba evindeki konforu sağlayabilecek miyim?

Bunları düşününce kalan üç kuruşluk neşem de kaybolup gidiyor.

Eminim ki bu forumda da illaki birilerinin kafasından bunlar -ya da bunlara yakın başka kaygılar- geçiyordur. Biz ne yapacağız böyle arkadaşlar? Sonumuz ne olacak böyle? İçinizden ne geçiyorsa yazın. Hepsini okuyacağım.
Benimle çok yakın özellikte biri vay be. Biz burda ne kadar yazsak da nafile. Unutma sen technopat üyesisin tek üstün yanın bu olur(!) . 🗿
 
Kendin hakkında yazdıklarının neredeyse %90'ı kendi kuruntularından ibaret. Sen hangi delile göre, neye göre o kızın sana bakmayacağı kanısına vardın? Sana birkaç soru soruyorum: O kız sana bakıyor mu, nasıl bakıyor, seviyor mu, seni sevdiğini anlayabiliyor musun?
Sadece bu sorulara cevap verebilir misin?
 
Dostum üzülerek söylüyorum fakat çok ağır bir eziklik psikolojisine girmişsin. İlk önce kendinden bunu at. Sınıfsal farklara gelince de kızın sana karşı bir ilgisi varsa işler olacağına varır ama yoksa zaten eninde sonunda "bende böyle birini sevmiştim." dersin.
 
@Roiberic von Nische Dostum kendi yaşıtlarımda gözlemlediğim bir şey var. Ben buna ergenlik sendromu diyorum. Bu sendrom hayatının bir anında geliyor ve kişiden kişiye etkisi belli bir süre sürüyor. Bu 3 yıla yayılıyor ikinci yıl çok sancılı oluyor genelde gördüğüm kadarı ile.

Yani şunu diyeyim, hayatımızın bazı dönemlerinde ailemize, eğitim sistemine, yaşadığımız hayata, geçmişteki yetiştirilme tarzımıza, ekonomik durumumuza, yaşıtlarımıza, siyasi iklime, geleceğe olan bakış açımızda hatta dini inancımıza karşı bile çok çok büyük bir karamsarlık oluyor. Kendine dahi saygı duymuyorsun ki yazdıklarına göre evet, sen de kendine hiç saygı duymuyorsun. Pek çok şeyi derinlemesine sorguluyor ve genellikle işin karanlık tarafı ilgini çekiyor.

İşte her şeyi sorguladığın "hayatta tutunacak bir dalın kalmıyor." Ne uğruna yaşadığını bilmediğin ve yarın ne olacağını kestiremediğin için kalbinde kocaman bir boşluk oluşuyor. Ve bu boşluğu da maalesef platonik aşk dolduruyor. Aslında sen o kızdan çok o kızın sende bıraktığı etkiyi, kafandaki hayalini, içinde doldurduğu boşluğu seviyorsun hatta sevmek yanlış bir sözcük olur sen o kıza saplantı ile bağlanıyorsun. Maalesef bu da sana zarar veriyor.

Ama dediğim gibi, bu dönem de geçecek. Tüm bu yukarıda yazdığım şeyleri olduğu gibi kabullenmeye başlayacaksın. Bu yaşadıkların seni ürkütmesin. Bu dönem bizlerin gelişimi için çok değerli. Asıl bu dönemde hayata karşı bakış açımızın ölene kadar ne olacağının temellerini atıyoruz.

Şöyle diyebilirsin "e sınıf arkadaşım tamam da ben şimdi ne yapacağım?"
Dostum öncelikle kalbini bir hançer ile dolduruyorsun. Evvela o hançeri oradan sökmeni öneriyorum. Yaz tatili gelmeden açıl o kıza. Bak eğer açılmazsan bir yaz boyu o hançeri kalbinde taşıyacaksın ve bu senin canını çok yakacak. Üstüne üstlük önünde seni bekleyen bir sınav ve hedeflerin var. Anlıyorum kendine saygın kalmadı ama kendine bu kötülüğü de etme. Git açıl, sonra ne olursa olsun ha %99.9 ret yiyeceksin ama mert gibi bu ihtimali bilmene rağmen karşısına çık ve içinden geçenleri söyle.
Bu kalbindeki hançeri bir anda çekip atacaktır tabi bunun etkisiyle o kalp bir süre kanayacak, varsın kanasın. Kalbin pıhtılaşır ama o hançere alışamaz.

Bu hançeri söktük mü? Tamaaam. Zaten yolu yarıladık. Şimdi de sana çok insani bir gerçeği hatırlatayım: İnsan sosyal bir varlıktır.
Kişi, sevmeye ve sevilmeye muhtaçtır. Aileni çocukluğundaki kadar sevmiyor olabilirsin. Onlara eski saygını duymuyor olabilirsin. Korkarım ki bunlar senin için çok büyük kayıplar zira bu dünyada sen öldüğünde arkandan ağlayacak bir onlar var. Bunu sende biliyorsun. Sana nasıl davranırlarsa davransınlar seni karşılıksız seven yalnızca onlar var bu hayatta. O halde onlara yaklaş. İnan bana aileni sevmek ve kendine o eve ait hissetmek bile insana çok büyük bir güven veriyor. Hayatında seni destekleyen ve sana önem veren insanlar olduğunu biliyor ve o özgüven ile sağlam adımlar atıyorsun.

Gene aynı maddeden gidecek olursak, asosyal olma. Arkadaşların olsun. Dışarıya çıkabileceğin insanlar olsun. Ya şu derdini buraya dökmeni gerektirmeyecek, seni anlayarak dinleyebilecek insanlar olsun hayatında. Derdini sürekli kendi içine döke döke kendini eriteceksin, yapma bunu kendine.

Daha çok şey söylenebilir belki ama şu son söyleyeceğim şeyi yapmadıktan sonra gerisi lafugüzâf!
Kendine saygı duy. Bak bu çok önemli. Kolay bir cümle, bak 3 sözcük ile yazıyorum ama senin bütün hayatı o 3 sözcüğe bağlı işte. Kendine saygı duymayan adama ne bir başkası saygı duyar ne de hayatın kendisi.
Kendine saygı duymayan adam, kendini önemsemiyor demektir. O halde ne birisi je de hayat seni önemsemeyecektir.
Kendine saygı duymayan adam, kendine zarar verir. E o halde hem insanlar hem de hayat sana zarar verecektir. Kendine saygı duymayan adam, kendini sevmiyor demektir. O halde ne hayat ne de insanlar seni sevmeyecektir. Bunu ben sonsuza kadar götürebilirim. Bak 3 sözcükle yazdığım cümlenin önemini görüyor musun?

Yaşam dediğin şey ortalama 70 yıl. Çok kısa bir süre. Bu kısıtlı süreyi kendini ezikleyerek, bur şeylere isyan ederek ve mutlu olmadan mı geçireceksin? Hayır, sen bunu yapmayacak kadar akıllı ve mutlu olmayı hak edecek kadar değerlisin. Ne kadar değerli olduğunu sen de görmelisin.

Sesli konuşmaya ihtiyacın varsa müsait bir zamanda konuşurum. Çünkü ben senin aksine sana defer veriyorum.

O halde iyi günler dilerim, benim "değerli" sınıf arkadaşım.
 
@Roiberic von Nische Dostum kendi yaşıtlarımda gözlemlediğim bir şey var. Ben buna ergenlik sendromu diyorum. Bu sendrom hayatının bir anında geliyor ve kişiden kişiye etkisi belli bir süre sürüyor. Bu 3 yıla yayılıyor ikinci yıl çok sancılı oluyor genelde gördüğüm kadarı ile.

Yani şunu diyeyim, hayatımızın bazı dönemlerinde ailemize, eğitim sistemine, yaşadığımız hayata, geçmişteki yetiştirilme tarzımıza, ekonomik durumumuza, yaşıtlarımıza, siyasi iklime, geleceğe olan bakış açımızda hatta dini inancımıza karşı bile çok çok büyük bir karamsarlık oluyor. Kendine dahi saygı duymuyorsun ki yazdıklarına göre evet, sen de kendine hiç saygı duymuyorsun. Pek çok şeyi derinlemesine sorguluyor ve genellikle işin karanlık tarafı ilgini çekiyor.

İşte her şeyi sorguladığın "hayatta tutunacak bir dalın kalmıyor." Ne uğruna yaşadığını bilmediğin ve yarın ne olacağını kestiremediğin için kalbinde kocaman bir boşluk oluşuyor. Ve bu boşluğu da maalesef platonik aşk dolduruyor. Aslında sen o kızdan çok o kızın sende bıraktığı etkiyi, kafandaki hayalini, içinde doldurduğu boşluğu seviyorsun hatta sevmek yanlış bir sözcük olur sen o kıza saplantı ile bağlanıyorsun. Maalesef bu da sana zarar veriyor.

Ama dediğim gibi, bu dönem de geçecek. Tüm bu yukarıda yazdığım şeyleri olduğu gibi kabullenmeye başlayacaksın. Bu yaşadıkların seni ürkütmesin. Bu dönem bizlerin gelişimi için çok değerli. Asıl bu dönemde hayata karşı bakış açımızın ölene kadar ne olacağının temellerini atıyoruz.

Şöyle diyebilirsin "e sınıf arkadaşım tamam da ben şimdi ne yapacağım?"
Dostum öncelikle kalbini bir hançer ile dolduruyorsun. Evvela o hançeri oradan sökmeni öneriyorum. Yaz tatili gelmeden açıl o kıza. Bak eğer açılmazsan bir yaz boyu o hançeri kalbinde taşıyacaksın ve bu senin canını çok yakacak. Üstüne üstlük önünde seni bekleyen bir sınav ve hedeflerin var. Anlıyorum kendine saygın kalmadı ama kendine bu kötülüğü de etme. Git açıl, sonra ne olursa olsun ha %99.9 ret yiyeceksin ama mert gibi bu ihtimali bilmene rağmen karşısına çık ve içinden geçenleri söyle.
Bu kalbindeki hançeri bir anda çekip atacaktır tabi bunun etkisiyle o kalp bir süre kanayacak, varsın kanasın. Kalbin pıhtılaşır ama o hançere alışamaz.

Bu hançeri söktük mü? Tamaaam. Zaten yolu yarıladık. Şimdi de sana çok insani bir gerçeği hatırlatayım: İnsan sosyal bir varlıktır.
Kişi, sevmeye ve sevilmeye muhtaçtır. Aileni çocukluğundaki kadar sevmiyor olabilirsin. Onlara eski saygını duymuyor olabilirsin. Korkarım ki bunlar senin için çok büyük kayıplar zira bu dünyada sen öldüğünde arkandan ağlayacak bir onlar var. Bunu sende biliyorsun. Sana nasıl davranırlarsa davransınlar seni karşılıksız seven yalnızca onlar var bu hayatta. O halde onlara yaklaş. İnan bana aileni sevmek ve kendine o eve ait hissetmek bile insana çok büyük bir güven veriyor. Hayatında seni destekleyen ve sana önem veren insanlar olduğunu biliyor ve o özgüven ile sağlam adımlar atıyorsun.

Gene aynı maddeden gidecek olursak, asosyal olma. Arkadaşların olsun. Dışarıya çıkabileceğin insanlar olsun. Ya şu derdini buraya dökmeni gerektirmeyecek, seni anlayarak dinleyebilecek insanlar olsun hayatında. Derdini sürekli kendi içine döke döke kendini eriteceksin, yapma bunu kendine.

Daha çok şey söylenebilir belki ama şu son söyleyeceğim şeyi yapmadıktan sonra gerisi lafugüzâf!
Kendine saygı duy. Bak bu çok önemli. Kolay bir cümle, bak 3 sözcük ile yazıyorum ama senin bütün hayatı o 3 sözcüğe bağlı işte. Kendine saygı duymayan adama ne bir başkası saygı duyar ne de hayatın kendisi.
Kendine saygı duymayan adam, kendini önemsemiyor demektir. O halde ne birisi je de hayat seni önemsemeyecektir.
Kendine saygı duymayan adam, kendine zarar verir. E o halde hem insanlar hem de hayat sana zarar verecektir. Kendine saygı duymayan adam, kendini sevmiyor demektir. O halde ne hayat ne de insanlar seni sevmeyecektir. Bunu ben sonsuza kadar götürebilirim. Bak 3 sözcükle yazdığım cümlenin önemini görüyor musun?

Yaşam dediğin şey ortalama 70 yıl. Çok kısa bir süre. Bu kısıtlı süreyi kendini ezikleyerek, bur şeylere isyan ederek ve mutlu olmadan mı geçireceksin? Hayır, sen bunu yapmayacak kadar akıllı ve mutlu olmayı hak edecek kadar değerlisin. Ne kadar değerli olduğunu sen de görmelisin.

Sesli konuşmaya ihtiyacın varsa müsait bir zamanda konuşurum. Çünkü ben senin aksine sana defer veriyorum.

O halde iyi günler dilerim, benim "değerli" sınıf arkadaşım.
Bu yazıya daha ne cevap verilebilir ki? Sağolasın hocam. Gerçekten sağolasın. Bu kadar uğraşmışsın. Sağolasın.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı