Merhaba, öncelikle tam olarak ne okumak istediğini ve en çok neye ilginin olduğunu belirtsen iyi olur.
Edebiyat, tarih ve felsefe gibi bölümler maalesef ki bir gram değer görmüyor. Hatta bir gramdan ziyade hiç değer görmüyor diyebilirim. Bu bölümü genelde gelecek kaygısı olmayan, maddi durumu fazlasıyla iyi olan insanlar okuyup, tuzlu fiyatlara yüksek lisans yapıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam İlber Ortaylı veya Celâl Şengör bir kitabında paranız yoksa bu bölümleri (tarih-edebiyat vesaire) okumayın, varsa da yurt dışında okuyun, gibi bir şey demişti. Belki birkaç seneye düzelebilir ama pek sanmıyorum.
Eskiden Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okuyan (edebiyat öğretmenliği veya Türkçe öğretmenliği değil) hiçbir şey yapamazsa öğretmen oluyordu, lâkin şimdi o da kalkacak, sadece öğretmenliğini okuyanlar öğretmen olacak deniliyor. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Aynı şekilde tarih bölümünü okuyan da yüksek lisans yapamaz, şansı yaver gitmez veya kendini çok geliştiremezse liselerde tarih öğretmeni oluyordu. Şimdi ise sadece tarih öğretmenliği okuyanlar öğretmen olacak deniliyor. Tabii dediğim gibi ortada kesin bir şey yok. Ben bunu sadece memurlar ve öğrenciler arasında duydum. Ki öğretmen olmak da hiç kolay değil. Atamaları çok sorunlu. İngilizce ve matematik öğretmenliği ise iyi diye biliyorum.
Tarihe ve edebiyata olan sevgiyi gayet iyi biliyorum ve seni çok iyi anlıyorum. Bu sevgin gelecek kaygının önüne geçiyor ve "hayata bir kez geliyorum" mantığını uyguluyorsan okuyabilirsin. Belki geç iş bulursun, belki hak ettiğini alamazsın, lâkin gururla "Ben çok çalıştım, çok uğraştım, kendimi çok geliştirdim ve tarihçi -veya Türkolog- oldum." diyebilirsin. Bu şekilde Celâl Şengör gibi iyi bir duruma sahip olmayan ama her şeye rağmen bu bölümleri okuyup da ömrünü kitaplara ve sevdiği bölüme adayan çok yaşlı insanların var olduğunu biliyorum. Aldığın zevke bağlı bir durum. Dediğim gibi bu alanlara olan sevgin gelecek kaygının ziyadesiyle önüne geçiyorsa tercih edebilirsin. Ama kimileri de para ve gelecek daha önemli deyip, başka bir bölüme de zorlayabiliyor. Karar tamamen senin. Neticede bu bölümler (ŞİMDİLİK) değer görmüyor. Öğretmenlikleri ise bir nebze de olsa daha fazla değer görüyor. Onun harici sözelden pek fazla bölüm bilmiyorum. Var olanlar da muhtemelen bunlardan daha az değer görüyor olabilir.
Ama bu bölümler değer görmüyor diye yılda üç tane de olsa bile işe adam almayacaklar diye bir şey yok. O bölüme giden yüzlerce öğrencinin arasında en çalışkan ve başarılı öğrencilerden birisi olursan, bir yılda işe alınan o üç kişiden biri neden olmayasın ki? Böyle bir durum da var. Zaten üniversite bittikten sonraki hayat tamamen bundan ibarettir: Kendini geliştirmek. Sen kendini geliştirirsen hep en ön sırada olursun. Kötü bir üniversitede, kötü bir bölümde okusan bile kendini geliştirdiğin, bölümüne hakim olduğun takdirde geleceğinin önü fazlasıyla açılıyor. Senin dünyan gerçekten de buysa tercih et derim.