T129 atak helikopteri projesinin doğuş hikayesi

  • Konuyu başlatan Jira
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 8
  • Görüntüleme 577
Katılım
22 Kasım 2016
Mesajlar
25.487
Makaleler
24
Çözümler
105
Yer
İstanbul
Savunma sanayiye meraklı, her Türk gencinin okuması gereken bir kesittir. Helikopter yapmayı ilk kez, bu günlerde öğrendik. Darısı MMU'ya ve MMU için çalışan mühendislerimize, askerlerimize.

2001 yılında Kara Kuvvetleri karargâhında savunma araştırma şubesi müdürü olarak görev yapıyordum. ABD Bell şirketinden alınacak olan AH-1Z silahlı helikopterlerinin sözleşme görüşmeleri devam ediyor. Yurt dışı görevinden gelince dönemin GG.P.P başkanı bana “albayım sen de bu sözleşme görüşmelerine giriyorsun” dedi. Sözleşme görüşmeleri ABD'lilerle devam ediyor. Bell şirketi temsilcileri var, kendini beğenmiş ABD'liler, helikopterin mevcut konfigürasyonuna dokundurtmayacaklarını söylüyor. Bizim de o dönemki kara havacılık perspektifi içerisinde helikopterlerin özellikle envanterimizdeki AH-1P helikopterlerinin aksine kızak yerine tekerlekli olması isteniyor. ABD'liler de “bizimkiler kızaklıdır, dokundurtmayız” diyor.

Böyle günlerce devam edip gidiyor. Sonunda bir üsteğmen bana yanaştı, “komutanım siz bana bir saatinizi ayırırsanız ben size önemli bir şey anlatacağım. Asıl burada önemli olan bu helikopterin görev bilgisayarıdır” dedi. “nedir bu görev bilgisayarı” dedim. “bunun yazılımını bizim yapmamız lazım komutanım” dedi. “nasıl yapacağız” dedim. “komutanım bu görev bilgisayarının yazılımına dahil olalım” dedi. “zorlayalım, tamamını Türkiye cumhuriyeti yaptığı takdirde biz çoğu şeye hâkim oluruz” dedi. “tamam, ertesi gün gündeme getirelim” dedim. Başladık gündeme getirmeye. ABD'liler “dokundurtmayız, açmayız, biz size böyle vereceğiz, hiç karıştırmayız” dediler.

Bir haftanın sonunda epey ilerleme kaydedildi ve dediler ki, “yüzde 95 yazılımını size açarız.” kahve molasında o heyet başkanına dedim ki, “yüzde 95'i veriyorsunuz da bu yüzde 5'i niye vermiyorsunuz? Nedir buradaki kritiklik?” “albayım, siz bana bu helikopterin bir gün ABD'ye karşı kullanılmayacağının garantisini verebiliyor musunuz? Veriyorsanız bu yüzde 5'i de verelim” dedi. Bu beni çok rahatsız etti. Hemen gn. P. P başkanımıza gittim. “komutanım böyle diyorlar” dedim. “sözleşme görüşmelerini kesin. O üsteğmeni de bana getir” dedi.

Gittik, üsteğmenimiz de anlattı. Peki ne yapacağız? TÜBİTAK Mam'da bir doçent hanımefendi var, kendisi bu işleri biliyor. Onu davet edelim” dedi. Ssb de o zaman emekli generalimiz vardı havacılık daire başkanı Celal Paşa, onunla da koordine ettik, bitiştiren Sokak'taki SSB binasında bir toplantı yaptık. O hanımefendi de geldi, “bunlar olabilir, bana bir hafta müsaade edin” dedi. Bir hafta sonra toplandık. Bir matris hazırlamış. 17 kalem var. 17'ye bölmüş. Alta da firmaları sıralamış. Hiç unutmuyorum, birinci sıraya yazmış, “netaş bu görev bilgisayarının kutusunu yapar, AYESAŞ şurayı yazar, MAM şurayı yapar, MİLSFOT şurayı yapar” vs. sonunda diyor ki “biz bunu yaparız.” “Nedir bunun maliyeti?” diye sorduk. “80.000 TL verirseniz biz bu işi çalışıp gelelim” dediler.

SSB tarafından AR-GE 2001 diye bir proje başlatıldı. AR-GE 2001'de o görev bilgisayarı laboratuvarda çalıştı. Yazılım da yapılınca top o yana dönüyor, bu yana dönüyor. Her şey tamam. AR-GE 2004 projesi peşinden geldi. TUSAŞ'a bir helikopter verildi. ASELSAN, MAM ve TUSAŞ'ın katılımıyla AS-MA-TA diye bir konsorsiyum kuruldu, laboratuvar ortamında geliştirilen sistem AH-1S helikopteri üzerine giydirildi ve 2007 yılının Eylül ayında bu helikopter bu görev bilgisayarıyla atışa gitti.

Şereflikoçhisar'a atışa gittik. Orada yabancılar da gelmiş, büyükelçiliklerden gelenler var, firma temsilcileri var ve içimizdeki İrlandalılar da var. “bunlar yapamaz, edemez” diye arkada konuşuyorlar. “şu yırtık pantolonlu kızın yazdığı, bu at kuyruklu küpeli oğlanın yaptığı mı vuracak?” Böyle konuşmalar. Çok üzüldüm ben. Vecdi Gönül Bey o zamanki milli savunma bakanımız, “ne oldu generalim, niye böyle üzgünsün” dedi. “Arkada çok önemli bir ekip var. Başarısızlığı bekleyen, kınaları hazırlamışlar. Başarısız olursak yakılacak kına” dedim. “İnşallah ellerinde kalır” dedi. Helikopter; dört, beş km mesafeden füzeyi attı ve hedefi göbeğinden vurdu. Benim gibi bazı arkadaşlarımız ağlayıp birbirine sarılırken; öbür tarafta da “aa cidden vurdu ya” diyen bir güruh oluştu.

Buralardan kazanılan tecrübelerle ise zamanı geldiğinde aşağıdakini yaptık. Büyük başarı, büyük azim...

9,512.jpg
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı