Tam olarak nereden geliyoruz?

Elementor

Hectopat
Katılım
16 Mayıs 2019
Mesajlar
3.218
Makaleler
1
Çözümler
12
Yer
Mardin
Bu sorunun tam bir net cevabı yok. Bilim insanları buna boşluk, yani hiçlik diyor. Geldiğimiz, var olmamıza sebep olan yer hiçlik..

İçinden bir sürü olasılığı dışarı salan bir şeyin hiçlik olması sizce ne kadar mantıklı? Bana göre mantıksızlığın daniskası.. Hiçlik diye anlamlandırdığımız şey bana göre bizim algılayamadığımız bir gerçeklik.. Buna ben gerçeklik demek zorundayım..

Bana kalırsa geldiğimiz yer tamamen insan bedeninin, zihninin algılayamıyacağı bir yer... Orası öyle bir yer ki onun ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bana kalırsa orası dünyadan bağımsız olarak zaman ve yaratıcılık kavramın olmadığı bir yer. Yani asıl olanın yeri... Orası birleştiğimiz, burası da parçalandığımız yer. Bir illüzyonun içindeyiz. Her şey canlı bir mekanizma ve bu mekanizmalar aslında birin parçası..

Mesela bir yaratıcı var diyelim... O yaratıcı kendi etinin bir parçasını koparıp kendi oluşturduğu aksiyonun içine bırakıyor. Sonra o aksiyonun içindeki kendi parçasına ben sizin yaratıcınızım diyor.. Bu ne kadar mantıklı? Asıl olanın parçası, yani kendine nasıl ben sizin yaratıcınızım diyebilir? Mantıksız..
Kendi bedeninden, kendi algısından çıkan enerjiye ben sizin yaratıcınızım demek mantıksızlıktır.. Yani anlayacağınız sizler birin parçalarısınız, bir olanın parçasısınız.. Yani aslında her şeyin asıl başladığı yer dünyamız veya evrenimiz değil. Buraya asıl gebe olan başka bir algı, gerçeklik...

Hiçbir şeyin kendi kendine var olamayacağını, bir enerjinin buna sebebiyet vereceğini biliyoruz. Öyleyse boşluk, yani hiçlik diye adlandırdığımız yer bir illüzyon.. Bir tek olanın parçasıyız, hepimiz biriz. Sadece farklı bir senaryoda tiyatro oynuyoruz... Benim felsefem bu kadar...

Sadece bir bakış açısı...
 
Son düzenleme:
Yaratıcının, yarattığına kendi bilgisinden bahşetmesi; yaratığın, yaratıcının bir parçası olduğu koşulunu doğurmaz. Yaratıcı bilinç, yaratığı kapsar tabii ki lakin yaratık da kendi başına bir varlıktır ve aldığı kararlar ile izin verilen ölçülerde, kendi düzenini kurma ve gücü ölçüsünde hükmetme kabiliyetine sahiptir.
 
Sadece kendini kandırıyorsun bunu sende biliyorsun. Dünyada yüzbinlerce görüş ve inanış var. Ama sadece bunlardan bir tanesi gerçek olabilir. Kendisini zeki zanneden insanlar kendince teoriler üretiyor ve dünyanın anlamını kendisinin bulduğunu zannediyor. Kendisini diğer insanlardan farklı kılmak için böyle yapıyor. İster inanın ister inanmayın , arkanızda milyonlarca sizin gibi düşünen insan olsa bile gerçek birdir . O gerçek de Allah'ın var olduğudur. Allah size kendisini göstermiyor çünkü böyle bir şeyin sözünü vermiyor , başka bir boyutta bizim göremeyeceğimiz ama onun bizi görebileceği bir şekilde gece gündüz , 365 gün 6 saat uyku halinden uzak bir şekilde orada. İman gayba(görünmeyene) imandır , Allah kendini gösterseydi zaten inanmama gibi bir şansınız yoktu.
 
Yaratıcının yarattıkları neden onun bir parçası olmak zorunda olsun?
Yoktan var edebilmek için kendinden bir parça, bir enerji kullanması gerekir.
Yok olan bir şeyi nasıl var edebiliyor, bu ne kadar mantıklı? Ancak kendinden bir parçayı koparabilir..

İhtimallerin içinde boğulmamak gerekir. Her ihtimalin olasılığı var diye sihirbaz bir yaratıcının var olması bana gerçek gelmiyor..

Hop, düşündüm ve var oldu! Hooop, düşünmeden bile var edebiliyor!

Her ihtimalde bile kendinden bir parça koparmak zorundadır. Kendinden bir düşünce koparması gibi.

Böyle bir yaratıcı var diyelim. Sana sonsuz lanet dilemez mi? Ne kadar mantıklı? Ya ne kadar şanslı, her şeye kadir, her şeyin yaratıcısı. Tadına bile varamıyacağımız kadar huzuru ve mutluluğu tadıyor.. Nasıl böyle iyi mi, böyle mantıklı geliyor mu?

Hiçbir gerçeklik böyle bir düzene, güce ev sahipliği yapmaz. İçgüdüleriniz bile böyle bir gücün mantıksızlık ötesi olduğunu kavrıyabiliyor..



Yaratıcının, yarattığına kendi bilgisinden bahşetmesi; yaratığın, yaratıcının bir parçası olduğu koşulunu doğurmaz. Yaratıcı bilinç, yaratığı kapsar tabii ki lakin yaratık da kendi başına bir varlıktır ve aldığı kararlar ile izin verilen ölçülerde, kendi düzenini kurma ve gücü ölçüsünde hükmetme kabiliyetine sahiptir.
Doğurur, yaratıcının bir paçası olduğu gerçeğini hiçbir şekilde değiştirmez..
Kendinden bir düşünce koparır, bu düşünceyi bir güce dönüştürür ve aksiyon gerçekleşir. Yoktan var edebilmek için kendinden bir enerjiyi reaksiyona döküp, o reaksiyonla beraber farklı bir enerji elde etmesi gerekir.

Bu da kendinden kopardığı bir düşünce demektir. Kendinde var olan bir düşünceyi dışarıya yansıtmak demek oluyor.. Her ihtimalde asıl yaratıcı aynı zamanda rahman ve rahim oluyor.. Kendi parçası oluyoruz..

Benim içgüdülerime göre de asıl olanın parçası biziz, onun bizden hiçbir farkı yok.. Sadece farklı bir gerçeklikteyiz, farklı bir algıdayız.. Bir tiyatro deneyimliyoruz..
 
"Hiclikten geldik" seklinde bir yazi okumadim ben bilimsel hic bir mecrada.

Big Bang'in planck oncesinde ne oldugu, ilk canlinin nasil olustugunu kimse bilmiyor.
Dinlerin de rahat rahat bu alanlarda ahkam kesebilme sebebi bu.

Bu sorunun cevabini henuz bilmiyoruz, bir gun ogrendigimizde de bunu bilimsel ilerleme sayesinde ogrenmis olacagiz, Arapca metinler sayesinde degil.
 
Kendinden bir düşünce koparır, bu düşünceyi bir güce dönüştürür ve aksiyon gerçekleşir. Yoktan var edebilmek için kendinden bir enerjiyi reaksiyona döküp, o reaksiyonla beraber farklı bir enerji elde etmesi gerekir.

Yaratıcının; zaman, mekan, gerçek veya varlık gibi kavramlarla irdelenmesi ya da ifade edilmesi mümkün değilken onun yaratma kabiliyetini koşullarla sınırlandırmak, kendi yaratıldığınız sınırlar ile alakalıdır.

Her ihtimalde asıl yaratıcı aynı zamanda rahman ve rahim oluyor..

Bir de bağışlayıcılığın ve rızkın herkese verilmesinin konu ile bir ilgisi yok.
 

Geri
Yukarı