Tanrının ihtiyacı

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Selamlar, öncelikle kendimi tanıtayım. Biraz uzun bir yazı olacak bu yüzden buna ihtiyacınız olabilir. 17 yaşında Afyonkarahisar'da oturan bir Türk genciyim.

Şimdi konumuza geleyim.
Seni tebrik ediyorum delikanlı. Ben, senin sorgulama düzeyine 50 yaşımdan sonra geldim. "Tanrı varsa nasıl olmalı ?" sorusuna yaklaşımların çok yerinde. Senin aradığın cevapları bulmak için yığınla insan ömür tüketti. Bunların içinde adı hiç duyulmamış tarihin paradoksunda yitip gitmiş nice insan olduğu gibi Dünyaca tanınmış düşünürler de var. Sana tavsiyem gittiğin yolda aceleci olmaman. İleride çok enteresan fikirler de bulacaksın. Bunların "Büyü"süne kapılıp gidersen şaşırırsın. Her düşünceyi yi anlamaya hazmetmeye çalış.

Bir Tanrı varsa ona inanmak hakâret olur.
Tanrı'nın farkındalığına ulaşılabilir.
Tanrı'yı da maddede değil, zaman ve mekanla mâlûl olmayan ilkelerle bulabilirsin.
Ben bu ilkelere, yaratışa yansıyan tecelliler diyorum.

NOT: Şu an 67 yaşımdayım. Ömrümün otuz yılını iyi bir müslüman olabilme adına arayışla geçirdim. Bu otuz yılın son beş yılı çok bilinen bir tarikâte intisablı geçti. Yaklaşık 11 yıldır Deist'im. Karşılıklı yazışmaya girmeyeceğim. "Çorba" da bir "tuzum olsun istedim. Önünde çetin bir yol var. Dediğim gibi aslâ aceleci olma !.. Saygılar.
.
 
Son düzenleme:
Yanıtınız için çok teşekkür ederim, aklımda yüzlerce fikir var, aniden birine düşmeyeceğim sayenizde. Tekrardan teşekkürler tavsiyeniz için .
 

Bana evrim ağacı gibi evrimi destekleyen yerler yerine bilimsel bir makale gösterir misiniz siz bana bu şekilde yapıyordunuz ben de yapacağım o zaman bana bilimsel bir makale gösterin lütfen.
 
İnsan zihninden tamamen üstün ve çoğu inanca göre sonsuz zihni olan birinin düşünce yapısını tartışmak saçma değil mi ? Kısaca dogmatik bir kavramın yaptıklarını insan zihni ile tartışmak mantıklı mı ? Sınırlı insan zihnindeki ihtiyaç kavramının tanrıdaki zihinde de bulunduğunu niye düşünüyoruz ? Niye insan zihnindeki özellikleri de tanrıya verip tanrıyı alçaltıyoruz ? Tanrının ihtiyacı gibi gözüken bir davranışı sence gerçekten ihtiyacı olduğu için mi gerçekleştiriyor ?
 
Bana bilimsel bir makale gösterin lütfen.
Evrim Ağacı'nın kurucusu lisansını ODTÜ'de doktorasını Texas Tech Üniversitesi'nde evrim konusu üzerine yaptı. Yani bilip bilmediği konularda atıp tutan diğer siteler ve Youtube kanalları gibi değil haberiniz olsun.
 

İkinci paragrafınıza cevap vermek istedim. Belki başka arkadaşlar yanıt vermiştir, ama konuda dikkatimi çeken ve ilk okuduğum yanıt bu idi. Virüsü boyun eğmesi olarak örneklendirmekten ziyade, virüsun sana zararı veya faydası olarak ikiye ayırmak anlatacağım konuya daha açıklayıcı bir örnek olabilir. Tanrı kulaktan duyduğumuz şekilde, sürekli ibadet, adının anılması vs. gibi durumlardan çok kitapları da okursanız ve eminim okumuşsunuzdur, kesinlik ile yanlış anlamayın. Güzel ahlaktan bahseder. Her zaman duyduğumuz soru " şimdi bu adam Müslüman değil diye cehennemi mi gidecek?". Yediğimiz içtiğimiz, tuttuğumuz saati saatina, günü gününe oruç. Kılınan her rekat veya verilen her kuruş sadaka. Bunlar bizi güzel ahlaka daha çok iten, gelenek olarak dayatılmış yapmazsan yanarsın diye adlandırılan ibadetler. Bu bize dayatılan yapmaz isek yanacağımız (!) ibadetleri bir de, fakir yoksul kişinin karnını doyurmak, aldığın nefes, sağlıklı olduğun her an için mutlu olmak ( şükür etmek ) ve küçük kızınız rahatsız olduğu için sigarayı o gün gizli saklı içmek veya anneniz istemediği için dışarıdan erken gelmek ( nefis orucu ) gibi saydığımızda ki örnekler ibadetlere göre daha da arttırılabilir. İnsan içinden " e bu olması gereken veya keşke hep böyle olsa herkes" dedirten fiiller değil mi? Örneklerin içinde 12 saat aç kalınmalık bir durum yok veya zorla cebinizden cüzdanınızdan alınan para da. Kesinlik ile bu fiileri yerine getirmek zorunda da değilsiniz. Ama yaptığınız zaman ki günlük hayatınızda elbet birini yapmışsınızdır, içinize oturan saf huzur sizi tatmin etmiyor mu? Bakınız bu cennettir. Ne yani doyurmadım kimseyi! Huzura kavuşamayacak mıyım? Soruyu bile içinizden negatif şekilde okudunuz. Yok kavuşursun, kendi karnını doyurursun, doygunluk hissi bile seni mutlu eder. Ve mutlu olduğun için bile huzurlusundur. Din bize veya dinler bunu anlatmaya çalışıyor. Güzel ahlakı. Diğer dediğiniz, virüsün bize boyun eğmesi evet umrumda olmaz. Küflü bir ekmeği çöpe atar veya yok ederim, küflü peyniri dolabımda eser miktarda da olsa bulundururum. Küfü yok etmemem için bana yalvarıp eğilmesine gerek yok, zararlı ise bu da anlattıklarım içerisinde ahlaksız olarak nitelendirilebilir, ben o küfü ayaklarıma da kapansa ne dolapta tutarım ne de sepette. Umarım kıt örnekler verip kafa karıştırmamışımdır. Özet ile tanrı sayısal verilerin az veya çokluğundan çok, iyi-kötü ahlaka önem veriyor.
 
Bu bize dayatılan yapmaz isek yanacağımız (!)
"Şimdi bu adam Müslüman değil diye cehennemi mi gidecek?"
Bu güzel eylemlerin tamanı ve daha fazlasını yapıyorum ama Allah'a değil başka yaratıcılara inanıyorum veya hiç inanmıyorum diyelim. Bu durumda benim cennete gitmem lazım dediğinize göre.

Aslında mantıken de böyle olması lazım. Çünkü ben iyi bir insansam öteki tarafta hiçbir insan benden davacı olmaz. E zaten Tanrı "Tanrı" olduğu için, benim gibi ona kıyasla ezik bir varlığın kısacık önemsiz hayatında, kendisinin varlığını reddediyor olmasından davacı olmaz. Bu durumda kimse benden davacı olmadığına göre ben neden cehennemde yanayım ki?

Eğer gerçekten durum buysa şimdiye kadarki bütün teist-nonteist tartışmalarının altı boşalmış olur. Çünkü nonteistlerin, teistlere karşı çıkmalarının en büyük sebebi bu durumun yukarıda anlattığımız şekilde olmaması.

Gerçekten de bir insanın cennete gitmesi için iyi bir insan olması yeterli mi?

Bu sorularımın cevabını verebilirseniz çok memnun olurum.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…