Tanrıyı Tanıma Problemi

Neden kimse verdiğim örnekleri anlamak istemiyor?

Bir taşı suya attığınızda suyun dibine doğru akmasıyla, hava da süzülmesi veya o taşın 10 km yüksekten atılınca vereceği tepki bir değildir. Buradaki balıkta kendi dünyasına göre yorum yapmayacak demek istiyorum. Yaratıcı bu fizik yasalarının dışındadır. Yazıda bahsettiğiniz balık bu durumu akledebilecek zekada ve akılda olsaydı. Yaratıcıyı yine bizler için yarattığı fizik yasalarının dışında tutardı.

Özetle, yaratıcı bizler için olan yasalara tabii değildir. Olması zaten onun yaratıcı olmasına aykırıdır.

Öncelikle verdiğin örnekten yaptığın çıkarım yanlış. Bir taş suyun içinde de olsa havadan aşağıda düşse biz o taşın hareketlerini klasik mekaniğe göre yani F = m*a ile açıklayabiliriz. Balıklar bizim kadar zeki olsaydı zaten bunu bilirlerdi. Bu da bize her yerde fizik yasalarının geçerli olduğunu söyler. Termodinamik yasaları bize der ki evrende ki bütün süreçler tersinemezdir yani entropi her zaman artar. Eğer ki sihirli bir el gelip bu evrene müdahale etseydi ya entropi belirli zamanlarda sabit kalır ya da hiç artmazdı ve bu müdahalelerinin sonuçlarını elbette görür olurduk ama göremiyoruz. Bu da bize evrenin ideal bir evren olmadığını, tanrı gibi süper güçlü bir varlığın müdahalesinin olmadığını ve sürekli düzensizliğe yani entropinin artacağını söyler. Ayrıca bir kural koyuyorsun ama o kurallar sana işlemiyor çok garip.
 
İncil'in kitap değil de öğreti olmadığını bilmeyip bir grup insan tarafından mushaflaştırılınca da "İncil değiştirildi yav..." diyen, "Mushafı insan yaptı. Elbette beşer şaşar." deyip de kendi kitaplarını mushaflaştıranların insan olduğunu unutup, yere göğe sığdıramayanlardan uzak durunuz.

Onun bir kitap ya da öğreti olması durumu neden değiştirsin ki?

Önemli olan gelen bilgidir.

Ayrıca, Kuran ile arasındaki fark, insan eliyle yazılmaları değil. İnsan yorumu olup olmamalarıdır. Dünya'nın neresine giderseniz gidin, hatta ateist bir ülke de 1000 yıllık Kuran bulsanız günümüzdekiyle aynıdır.

Öncelikle verdiğin örnekten yaptığın çıkarım yanlış. Bir taş suyun içinde de olsa havadan aşağıda düşse biz o taşın hareketlerini klasik mekaniğe göre yani F = m*a ile açıklayabiliriz. Balıklar bizim kadar zeki olsaydı zaten bunu bilirlerdi.

Verdiğim örneği anlamazsanız elbette yanlış gelir. Ya da anladınız da konuyu farklı yönlere mi çekmeye çalışıyorsunuz bilmiyorum. O taşın hareketlerini biz biliyoruz balık değil. Balıklar bizim kadar zeki olsaydı diyorsunuz. İşte balıklar bizim kadar zeki değil.

Her şeyi kendi algıladıkları şekilde yorumluyorlar. İşte o sudaki balıklar Dünya'daki biz oluyoruz. Bizler için yaratılmış, yasalar içinde, yasalara tabi olmayan bir varlığı değerlendirmeye çalışıyoruz. Gerçekten yazdığım yazıları farklı farklı anlatımlarla tekrar tekrar yazdırıyorsunuz bana...

Bu da bize her yerde fizik yasalarının geçerli olduğunu söyler. Termodinamik yasaları bize der ki evrende ki bütün süreçler tersinemezdir yani entropi her zaman artar. Eğer ki sihirli bir el gelip bu evrene müdahale etseydi ya entropi belirli zamanlarda sabit kalır ya da hiç artmazdı ve bu müdahalelerinin sonuçlarını elbette görür olurduk ama göremiyoruz

Yani özetle diyorsunuz ki bir yaratıcı olsaydı, canlılar ölmezlerdi ?

Bu durumun doğa da nasıl bir sonucunu beklerdiniz?

Canlıların ölmemesi mi gerekirdi?

Bunu zaten yaratıcı belirtiyor her canlı ölümü tadacaktır, sizin için ölümü yarattım diyor.

Ayrıca, büyük resimdeki düzeni neden görmezden geliyorsunuz?

Günlerin, mevsimlerin ardı ardına gelmesi bir düzen değil midir?

Ölen insanların yerine yenilerinin doğması bir düzen değil midir?

Ayrıca bir kural koyuyorsun ama o kurallar sana işlemiyor çok garip.

Asıl yasaları yoktan var edene o yasanın işlemesi tuhaf bir durum olurdu.
 
Onun bir kitap ya da öğreti olması durumu neden değiştirsin ki?

Önemli olan gelen bilgidir.
Şu an kendin ile çelişiyorsun.

Madem önemli olan gelen bilgi, bu bilginin not alınması, yazılması gereklidir. İsa Mesih'in sözleri arasında, Muhammed'e inen vahiyleri gibi "Bu kitap, bana indirildi." gibi bir ayet veya bir söz yoktur.

Bana güvenmeyin, kaynağından okuyun.

He ama dersen ki, "Önemli olan anlayış." Eee, zaten ben de bunu söylüyorum. O zaman da birilerinin yanlış yorumlamasını veya doğru yorumlamasını eleştiremezsin. Kime göre doğru, neye göre doğru?

Kitap ya da öğreti olması neyi değiştirir? sorusunu örneklendireyim;

Karşımızda, 500 milyonu aşkın bir inanana sahip olan bir Budizm örneği var. Buda'nın öğretileri, günümüzde kitaplaştırılsa da zamanın konsey üyeleri tarafından farklı yörelere, farklı kültürel ve anlayış bakımından yayılması için çalışılmıştır.

Sence ortada bir metin olsa, değiştirilme imkanı var mıydı? Elbette vardı. Ne dedik, "Beşer, şaşar." (bkz: İslam Mezhepleri) Ama yine de ortada hakem olarak danışılacak bir referans noktası olurdu.(siz seversiniz. bkz: Hakem Vak'ası)

Yazılı bir metnin olduğu, açık açık kuralların belli olduğu bir dini inançta bile bu kadar fazla fıkhi ayrılık görülüyorsa, var gerisini kendin düşün.

Ayrıca, Kuran ile arasındaki fark, insan eliyle yazılmaları değil. İnsan yorumu olup olmamalarıdır. Dünya'nın neresine giderseniz gidin, hatta ateist bir ülke de 1000 yıllık Kuran bulsanız günümüzdekiyle aynıdır.
Ateist bir ülkedeki Kur'an'ın değiştirilmeyeceği konusunda hem fikiriz. Keza ateist bir birey, dindar bir birey kadar ahlak yoksunu değildir. Bunu hakaret olarak algılamayın. Dini inanca sahip birisi, dininin doğru olması ister. Bundan yana bir sorunum yok.

Bak yine söylüyorum, bunu sen iddia ediyorsun. O zaman kanıt sunman gerekir. Farklı el yazmaları gördüm. Farklı mushaflar gördüm. Arapçam ama yok araştırmacıların haklarında yazıldığı makaleleri okudum. Bunu ben kanıtlamak zorunda değilim. Sen kanıtlamak zorundasın.

Mesela şu an; John Locke'nin İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme adlı eserini okuyorum. Okurken farklı anlamlar olduğunu fark ettim. Benim okuduğum ile bölümün başlığı birbiriyle eşleşmiyordu. Anlamsız geliyordu. Orjinaline baktığımda farklı çevirildiğini gördüm. Ki, bu eser günümüzden yaklaşık olarak 330 yıl önce yazıldı ve orjinali mevcut iken, nasıl oluyor da 1400 yıl önce mushaflaştırılıp, sonrasında ise orjinalleri Halife Osman tarafından yakılan bir metnin değişmediğini iddia edersin?

İddia edersen, ben de kanıt isterim. Bu benim doğal hakkım değil mi?
 
Onun bir kitap ya da öğreti olması durumu neden değiştirsin ki?

Önemli olan gelen bilgidir.

Ayrıca, kuran ile arasındaki fark, insan eliyle yazılmaları değil. İnsan yorumu olup olmamalarıdır. Dünya'nın neresine giderseniz gidin, hatta ateist bir ülke de 1000 yıllık kuran bulsanız günümüzdekiyle aynıdır.

Verdiğim örneği anlamazsanız elbette yanlış gelir. Ya da anladınız da konuyu farklı yönlere mi çekmeye çalışıyorsunuz bilmiyorum. O taşın hareketlerini biz biliyoruz balık değil. Balıklar bizim kadar zeki olsaydı diyorsunuz. İşte balıklar bizim kadar zeki değil.

Her şeyi kendi algıladıkları şekilde yorumluyorlar. İşte o sudaki balıklar dünya'daki biz oluyoruz. Bizler için yaratılmış, yasalar içinde, yasalara tabii olmayan bir varlığı değerlendirmeye çalışıyoruz. Gerçekten yazdığım yazıları farklı farklı anlatımlarla tekrar tekrar yazdırıyorsunuz bana...

Yani özetle diyorsunuz ki bir yaratıcı olsaydı, canlılar ölmezlerdi?

Bu durumun doğa da nasıl bir sonucunu beklerdiniz?

Canlıların ölmemesi mi gerekirdi?

Bunu zaten yaratıcı belirtiyor her canlı ölümü tadacaktır, sizin için ölümü yarattım diyor.

Ayrıca, büyük resimdeki düzeni neden görmezden geliyorsunuz?

Günlerin, mevsimlerin ardı ardına gelmesi bir düzen değil midir?

Ölen insanların yerine yenilerinin doğması bir düzen değil midir?

Asıl yasaları yoktan var edene o yasanın işlemesi tuhaf bir durum olurdu.

Hocam asıl siz benim demek istediğimi anlamıyorsunuz. Biz bir balık değil insanız. Çevremizi anlayıp yorumluyor hatta belirli yasalarla tahmin ediyoruz. Balıklar bizim kadar zeki olsaydı da demek istediğim bu yani insanlar olarak bizden sonsuz zeki bir varlığın olup olamayacağını kestirebilir ve tahminde bulunabiliriz. Biz şunu biliyoruz ki yaşadığımız evrende bulunan her şey bu evrenin yasalarına uymak zorundadır. Eğer ki dersen ki bilim ilerliyor gelecekte tam tersi olur. Olmaz çünkü termodinamik yasaları gelecekte tersine dönmeyecek kütle çekimi durduk yere yok olmayacak. Mevsimlerin art arda gelmesi dünyanın güneş etrafında dönmesi, dağların muazzam güzellikte olması, ölenlerin yerine yenilerinin doğması düzensizlik olmadığı anlamına gelmez tam tersi düzensizliğin ta kendisidir.
 
Dinsiz bireylerden bazılarının tanrıyı kabul etmeme nedenleri bazılarının zatı-şahaneleri tanrı olmasından kaynaklanmaktadır.

@just chillin

Çünkü bizim dünyamızda tanrı ve tanrılar vardırlar, bazıları sürgündeki tanrılardır bazıları düşmüş melekler, lakin insanlar onları mimarilerden o mimarilerdeki rutinden pratikten bilirler.

Kitaplar da bu mimarilerdeki sadıklarımızın bir ürünüdür.

Bunlardan en azıtmışı da Kenan'a topuklayan Ziggurat çalışanları, bin yıldır aynı teraneler bıktırdı artık.

Dinsiz bireylerin bir kısmında tanrıyı kabul etmelerinin şartı onu bizzat görmeleri veyahut başka bir yolla deneyimlemeleridir. Ancak; tanrı direkt kendisi yeryüzüne inse ve bizimle iletişime geçse bile, onun tanrı olduğundan nasıl emin olur ve inanabiliriz?

Bu problemin oluşmasının asıl sebebi tanrıyı nasıl tanıdığımızdır. Tanrının kendisi ve sıfatları sonsuzdur, daha üst seviyesi yoktur. Bizim tanrıyı görüp, tanrı olduğunu idrak edebilmemiz için sonsuzu tecrübe etmiş olmamız gerekir. Eğer sonsuzu tecrübe etmezsek, yeryüzüne inen varlığın tanrı tanımına uyup uymadığını anlayamayız. Bilakis onun tanrı olduğunu bilemeyiz. Yeryüzünde gördüğümüz kişi şu ana kadar bu sıfatları en yüksek seviyede taşıyan bir varlık olsa bile, daha üstü olmadığından nasıl emin olabiliriz?

Bu sebeplerle, belki tanrı direkt yeryüzüne inse bile tanrının varlığı konusunda kesin bir sonuca varamayabiliriz.

O değil de kaç oldu şu tanrılarla antlaşma için mevduat miktarı bilginiz var mı?

Güncel Türkiye için?

Şu an kendin ile çelişiyorsun.

Madem önemli olan gelen bilgi, bu bilginin not alınması, yazılması gereklidir. İsa Mesih'in sözleri arasında, Muhammed'e inen vahiyleri gibi "Bu kitap, bana indirildi." gibi bir ayet veya bir söz yoktur.

Bana güvenmeyin, kaynağından okuyun.

He ama dersen ki, "Önemli olan anlayış." Eee, zaten ben de bunu söylüyorum. O zaman da birilerinin yanlış yorumlamasını veya doğru yorumlamasını eleştiremezsin. Kime göre doğru, neye göre doğru?

Kitap ya da öğreti olması neyi değiştirir? sorusunu örneklendireyim;

Karşımızda, 500 milyonu aşkın bir inanana sahip olan bir Budizm örneği var. Buda'nın öğretileri, günümüzde kitaplaştırılsa da zamanın konsey üyeleri tarafından farklı yörelere, farklı kültürel ve anlayış bakımından yayılması için çalışılmıştır.

Sence ortada bir metin olsa, değiştirilme imkanı var mıydı? Elbette vardı. Ne dedik, "Beşer, şaşar." (bkz: İslam Mezhepleri) Ama yine de ortada hakem olarak danışılacak bir referans noktası olurdu.(siz seversiniz. bkz: Hakem Vak'ası)

Yazılı bir metnin olduğu, açık açık kuralların belli olduğu bir dini inançta bile bu kadar fazla fıkhi ayrılık görülüyorsa, var gerisini kendin düşün.


Ateist bir ülkedeki Kur'an'ın değiştirilmeyeceği konusunda hem fikiriz. Keza ateist bir birey, dindar bir birey kadar ahlak yoksunu değildir. Bunu hakaret olarak algılamayın. Dini inanca sahip birisi, dininin doğru olması ister. Bundan yana bir sorunum yok.

Bak yine söylüyorum, bunu sen iddia ediyorsun. O zaman kanıt sunman gerekir. Farklı el yazmaları gördüm. Farklı mushaflar gördüm. Arapçam ama yok araştırmacıların haklarında yazıldığı makaleleri okudum. Bunu ben kanıtlamak zorunda değilim. Sen kanıtlamak zorundasın.

Mesela şu an; John Locke'nin İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme adlı eserini okuyorum. Okurken farklı anlamlar olduğunu fark ettim. Benim okuduğum ile bölümün başlığı birbiriyle eşleşmiyordu. Anlamsız geliyordu. Orjinaline baktığımda farklı çevirildiğini gördüm. Ki, bu eser günümüzden yaklaşık olarak 330 yıl önce yazıldı ve orjinali mevcut iken, nasıl oluyor da 1400 yıl önce mushaflaştırılıp, sonrasında ise orjinalleri Halife Osman tarafından yakılan bir metnin değişmediğini iddia edersin?

İddia edersen, ben de kanıt isterim. Bu benim doğal hakkım değil mi?
 
"Ölmeden önce hiçbir şeyi bilemeyiz, o sebeple bu konu hakkında yorumlamalar yapmayın. Sorgulamayın. Düşünmeyin."

Neyi bilemeyeceğimizi nasıl anlıyoruz?

@443595 arkadaşa katılıyorum. Tanrı'nın var olduğuna inanmak şahsen Kattrilyon'da bir olacak ihtimale inanmaktan daha mantıklı geliyor ki zaten bu yapılan bütün şeyler kur'an-ı kerim olsun Hadis'i şerifler olsun hepsi bütün bir insanlığı kandırılmış için yapılamaz bunu yapacak bir güç kimsede yok.
 
Seni etiketleyince de bu erkeği neden etiketliyorsun diye demiyorsun ama.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Bu kadını neden etiketleyip duruyorsun.
 
Bunu bilemeyiz. Evrenin sınırları aşılmadı. Evrenin dışında neler var onu bile bilmiyoruz. Çok fazla belirsizlik var.

Bunu görmeye bizlerin ömürleri yetmez ki anca o kadar gidilebilecek teknolojiye henüz ulaşamadık. Işık hızına yaklaşsak bile yıllar sürecek gitmemiz anca 2200 2300'lü yıllar gibi duruyor. O zamana uçarız bu Diyar'dan var mı yok mu o zaman görürüz.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı