Finisterre
Megapat
- Katılım
- 19 Nisan 2018
- Mesajlar
- 5.052
- Makaleler
- 5
- Çözümler
- 65
Şöyle bir video bırakayım o zaman:@Finisterre İlber Ortaylı'yı canlı da dinlemiş birisi olarak şöyle söyleyeyim. Adam çarptırmıyor, sorudan kaçıyor. Ve bunun kendi de farkında. Bunu bilmediğinden yapmıyor, tartışma yaratmak istemiyor. Adama Atatürk'ün inancı hakkında bir soru soruyluyor. Konu Çin kültür devrimine geliyor. Ulan noldu demeye kalmadan, Kraliçe Victoria falan filan ohooo Atatürk nerde? İşte yok çünkü adam böyle bir soruya cevap vermekten kaçınıyor. Ama bakım yanlış bilgi vermiyor. Yani yalan söylemiyor. Sorudan kaçmak hakkıdır. İstediğine cevap verir, istemediğine vermez. Şimdi adam Atatürk müslumandı dese idi bir tartışma konusu, değildi dese ayrı bir tartışma konusu. Adam me derse desin linçlenmeyecek mi? E yaşadığımız ülkenin de bazı gerçekleri var değil mi? Bu yükün altına girmek istemeyen konuyu başka yerlere çeker, cevap da vermez. Buna da kimsenin bir şey deme hakkı yok. İstek meselesi çünkü.
Ben adamın tarihi bir konuda yalan söylediğini me gördüm ne okudum. Tarihte yalansız ve kaynaklı yazan ve konuşan adama da bir şey diyemiyorum yani. Adamın anlatış tarzını beğenmiyor olabiliriz, adamı anlamıyor da olabiliriz. Ama bu adamın değerini düşürmüyor bence.
1:34'den itibaren soru soruyor, Celal yine zırvaliyor, Ilber destekliyor. Üstüne "Filistinli demek toprak satan demektir" diyor.
Karşısındaki kitleyi memnun etme var, tarihi çarpıtmak var.
Oğuzhan da sanki tüm hakikati 2 tane kilolu bireyden almış gibi "teşekkür" ediyor. Gencinden yaşlısına, bu iki sözde aydinimiza sanki "peygambermiş" muamelesi çekiliyor.
Filistin'de toprak satışı oldu, lakin bu satış ikisinin de abarttığı kadar olmadı. %10'dan düşük oranlarda satışlar oldu. Bu ne bütün halkı "toprak satıcısı" yapar ne de "büyük ölçüde satış oldu" cümlesini doğru kılar.