İnceleme The Last of Us Part I

THE LAST OF US PART I İNCELEME​

İnceleme sürprizbozan içeriyor.



Bir oyun klasiği.​



wp11892483-last-of-us-2023-wallpapers.jpg



Giriş Kısmı ve Hikâye:​



The Last of Us, çıktığı zamanın en çok ses getiren oyunlarından biriydi. Etkisi o kadar büyük oldu ki oyun sektöründe ve hatta dizi sektöründe bile (bkz. Last of Us dizisi) etkileri hâlâ hissedilen bir yapım. Oyun ilk çıktığında neredeyse tüm otoritelerden tam puan almıştı ve ne kadar ödül varsa da hepsini süpürmüştü. Sadece otoriteler değil, oyuncuların kendisi tarafından da tüm zamanların en çok sevilen oyunlarından olan Last of Us, oyuncu değerlendirmelerinin yapıldığı neredeyse her platformda da puanlar bakımından zirveye oynuyor. Ben de çıktığı zamanlardan beri oyunun şanını hep duymuş ve bilmiştim ancak PlayStation 2'den sonra PlayStation'ım olmadığı için hiç oynayamamıştım. "Belki bir gün oynarım." mantalitesiyle de oyunu internet üzerinden de hiç izlemedim. Ancak oyunun aşırı popüler olmasından kaynaklı olarak maalesef oyunun başındaki malum olay başta olmak üzere hikâye hakkındaki bazı şeyleri biliyordum.


Oyunun yeniden yapımının nihayet bilgisayar için çıkması ile, bu kış boş zaman ayırıp sonunda hep ününü duyduğum bu oyunu oynayabildim. Öncelikle söyleyebilirim ki oyunu oynayınca neden yıllardır bu kadar çok konuşulduğunu az çok anladım. The Last of Us kesinlikle çıktığı senenin çok üstünde bir yapım. Hikâyesi her ne kadar konu bakımından sıradan bir yapıya sahip olsa da karakter bazında duygu yoğunluğunu ve empatiyi sonuna kadar yaşatıyor. Oynanış konusunun da kesinlikle günümüzde bile yeterince iyi olduğunu söyleyebilirim, temelde 12 sene öncesinin altyapısına sahip bir oyunun başına oturduğumun farkında olarak oyunun başından oldukça tatmin olmuş şekilde ayrıldım. Oyunun PlayStation 3 için çıkan orijinal sürümü, PlayStation 4 için çıkan yeniden düzenlenmiş sürümü ve en son da bilgisayar ile PlayStation 5 için çıkan yeniden yapımı olmak üzere 3 sürümü var. Ben önceki iki sürümü daha önce hiç oynamadığım ve seriye direkt ilk oyunun yeniden yapımı ile giriş yaptığım için inceleme yaparken bu sürümü önceki sürümler ile karşılaştırıp ne gibi yenilikler var, eskiye göre iyi/kötü yanları gibi değerlendirmeler yapamayacağım. Sadece oyunu değerlendireceğim. Daha fazla uzatmadan hikâyeyi anlatmaya başlayayım. Anlatırken hikâyenin kilit kısımlarından bahsedeceğimin uyarısını da bir kere daha yapayım.


The Last of Us Part I_2024.09.12-18.38.png



Joel Miller, 12 yaşındaki kızı Sarah ile yaşayan bir inşaat mühendisidir. Bir gece, Sarah babasına doğum günü dolayısıyla sürpriz yapar ve ona bir saat hediye eder. Daha sonrasında babasıyla televizyon izlerken uyuyakalır. Sarah gece yarısı uyandığında evde babasını bulamaz ve bir şeylerin ters gittiğini anlar. Televizyona ve dışarı baktığında dışarıda bir kaos olduğunu görür. Kordiseps mantarının mutasyona uğramış bir formu insanlar arasında yayılarak konakları zombileştirmektedir ve dünya genelinde büyük bir pandemi başlamıştır. Bu sırada Joel büyük bir panikle eve giderek Sarah'ya bir şeylerin ters gittiğini ve acilen kaçmaları gerektiğini belirtir. Bu sırada kordiseps tarafından ele geçirilen komşuları Cooper gelir ve Joel onu vurarak öldürür. Sonrasında kızını da alıp evden ayrılır. Joel, kızıyla birlikte kardeşi Tommy'nin arabasına atlar ve oradan uzaklaşırlar. Ancak kaçmaya çalışırken kaza yaparlar ve araç kullanılamaz hâle gelir. Sarah bacağından yaralanır, Joel onu kucağına alarak Tommy ile birlikte kaçmaya devam eder. Hastalıklılar tam onlara yetişmek üzereyken bir asker ile karşılaşırlar ve asker hastalıklıları öldürür. Joel, askerden yardım istese de asker hastalığın onlara da bulaşmış olma ihtimalinden dolayı onlara silah doğrultur. Asker komutanıyla iletişime geçerek iki kişiyle karşılaştığını belirtir. Telsizde kendisine söylenenden sonra "Ama küçük bir kız var." dese de aldığı emri uygular ve onlara ateş eder. Ateşin etkisi ile Joel ile Sarah savrulurlar. Asker tam Joel'ın işini bitirecekken geride kalan Tommy yetişerek onu öldürür. Ancak Joel kafasını kaldırıp baktığında kızı Sarah'nın vurulduğunu görür. Sarah aldığı yaranın etkisiyle Joel'in kollarında ölür.


Buradan sonra hikâye 20 yıl ileri sarar. Pandemi hâlâ ilk günkü etkisiyle devam etmektedir ve Joel, Tess adında kaçakçılık yapmaya başlamıştır. 20 sene önce kızıyla birlikte duygularını ve insanlığını da kaybeden Joel, herhangi bir amacı veya ilkesi olmadan sadece hayatta kalmaya odaklanmıştır. Bir gün, Joel ile Tess, Robert adlı bir başka kaçakçının silahlarını çalması üzerine onun peşine düşerler. Robert'ı yakaladıklarında, onlardan çaldığı silahları sattığını söyler ve zaman ister. Silahlar Ateşböcekleri adında milis bir gruba satılmıştır. Bunun üzerine Tess, Robert'ı öldürür. Tam bu sırada köşeden Ateşböcekleri'nin lideri Marlene çıkar. Tess silahları ondan ister ancak Marlene, o silahlar için para ödediğini söyleyerek eğer geri istiyorlarsa kendisi için şehir dışına bir teslimat yapmaları gerektiğini söyler. İkili kabul etmek zorunda kalır. Marlene ikiliyi "teslimata" götürdüğünde teslim edilecek şeyin aslında Ellie adında 14 yaşında bir kız çocuğu olduğu ortaya çıkar. Joel bu işi yapmaya sıcak bakmasa da kabul etmek zorunda kalır.


The Last of Us Part I_2024.09.12-18.52_2.png



Joel ile Ellie şehir sınırında bir dairede Tess'i beklerler. Tess gelince de askerlere yakalanmadan şehir dışına çıkmak için yola koyulurlar. Ancak yolda devriyedeki askerler tarafından yakalanırlar. Askerler onların hastalıklı olup olmadığını anlamak için cihazla kontrol gerçekleştirirler. Bu sırada çıkan bir arbede sırasında Joel ile Tess askerleri öldürür. Ancak sonrasında cihaza baktıklarında Ellie'nin sonucunun pozitif olduğu görülür. Ellie 3 hafta önce ısırılmasına rağmen hastalık kapmadığını, bağışıklığının olduğunu söyler. Ateşböcekleri Ellie'yi bu yüzden, onun sayesinde bir aşı geliştirebilmek umuduyla istiyordur. Joel başta buna inanmasa da Tess'in telkinleri sonucu yola devam etmek zorunda kalır. Üçü Ateşböcekleri ile buluşacakları noktaya geldiklerinde burada Ateşböcekleri'nin cesetleri ile karşılaşırlar. Ayrıca Tess'in de hastalıklılar tarafından ısırıldığı ortaya çıkar. Tess yarasını göstererek sadece birkaç saat önce ısırılmasına rağmen yaranın belirginleştiğini, Ellie'nin üç hafta önce ısırılmasına rağmen belirtisinin olmadığını söyler ve bağışıklığının gerçek olduğunu belirtir. Joel'a Ellie'yi salgının başındaki olaylardan beridir görüşmediği ve bir Ateşböcekleri üyesi olan Tommy'ye götürmesini söyler. Askerlerin binaya yaklaştığının duyulması üzerine Tess onlara zaman kazandırmak için binada kalacağını, Joel ile Ellie'ye kaçmalarını söyler. Joel ile Ellie binadan kaçmayı başarır, Tess ise askerler tarafından öldürülür.


Joel ile Ellie yollarına devam ederler. Joel'ın planı aslında Ellie'yi Tommy'ye teslim ederek Tommy'nin Ellie'yi Ateşböcekleri'ne teslim etmesini sağlamak ve onu başından savmaktır. Joel, sonunda Tommy'ye ulaştığında onun Jackson'da eşi Maria ile birlikte bir yerleşim yeri kurduklarını görür. Joel, kardeşi ile yalnız kaldığında ona Ellie'nin bağışıklı olduğunu ve Ateşböcekleri'ne ulaştırılması gerektiğini söyleyerek bunu kendisi için Tommy'den yapmasını ister. Tommy bunu istemez ve Joel ile tartışırlar. Tam bu sırada yerleşim yeri basılır. Çatışma atlatıldıktan sonra abisinin telaşla Ellie'nin yanına gidip durumunu kontrol ettiğini gören ve aslında Joel'in yanında Ellie'ya zarar gelmesinden korktuğu için onu kendisine teslim etmek istediğini anlayan Tommy, Maria'ya Ellie'yi alıp Ateşböcekleri'ne götüreceğini, bunu yapması gerektiğini söyler. Maria memnuniyetsiz karşılasa da kabullenmek zorunda kalır. Ancak Joel'ın kendisini bırakacağını anlayan Ellie, bir ata binip kaçmıştır. Onun izini süren Joel ile Tommy Ellie'yi terk edilmiş bir çiftlikte bulurlar. Burada Joel ile Ellie arasında bir tartışma geçer. Ellie, Joel'ın kendisini başından atmak istemesine çok üzülmüştür. Ellie, Maria'nın kendisine Sarah'dan bahsettiğini söylese de Joel araya girerek Ellie'nin çok derin bir yarayı deştiğini belirtir. Ellie kendisinin de büyük kayıplar yaşadığını, Joel hariç değer verdiği herkesin ya öldüğünü ya da onu terk ettiğini belirtir ve Joel'a başkasının yanında daha güvende olmayacağını, sadece daha çok korkacağını söyler. Joel ise Ellie'ye onun kızı olmadığını, kendisinin de babası olmadığını söyleyerek herkesin kendi yoluna gideceğini belirtir. Joel'ın bunu söylemesi üzerine Ellie daha fazla ısrar etmez ve durumu kabullenmek zorunda kalır. Üçü ata binip Jackson'a doğru yola çıkarlar. Ancak yolda Joel'ın içinden bir şey Ellie'yi bırakmaya razı gelmez ve Tommy'ye Ateşböcekleri laboratuvarının nerede olduğunu sorar. Laboratuvar Doğu Colorado Üniversitesindedir. Ellie'ye atı Tommy'ye geri vermesini söyler ve ikili birlikte tekrar yola çıkarlar.


The Last of Us Part I_2024.09.16-01.29.png



İkili üniversiteye vardıklarında burasının da terk edilmiş olduğunu görür. Etrafta buldukları bir kayıt cihazından edindikleri bilgilere göre laboratuvar Salt Lake City'deki bir hastaneye taşınmıştır, yeni adres orasıdır. Fakat bu sırada üniversite haydutlar tarafından basılır ve Joel kaçmaya çalıştıkları esnada sırt üstü bir demir parçasının üstüne düşerek ciddi şekilde yaralanır. Ellie yaralı hâldeki Joel'ı ata bindirerek bölgeden uzaklaştırır. Buradan sonra hikâyede kış mevsimine geçilir. Joel hâlâ yaralıdır ve ikili terk edilmiş bir evi kış geçene kadar barınak olarak kullanmaktadır. Ellie bu süre zarfında Joel'u hayatta tutmuş, kendi hayatını riske atarak dışarı çıkıp ona yiyecek getirmiş ve ona bakmıştır. Bir gün, avlanırken David adında biri ile karşılaşır. David, Ellie'nin avladığı geyik karşılığında ona takas teklif eder. Ellie ise geyik karşılığında penisilin ister. David de yanındaki adamını kamptan penisilin getirmesi için gönderir. İkili beklerken sığındıkları kulübe hastalıklılar tarafından basılır. Hastalıklılar savuşturulduktan sonra David bir süre önce erzak bakınması için birkaç adam gönderdiğini fakat gönderdiği adamların yanında küçük bir kız çocuğu olan bir adam tarafından öldürüldüklerini söyler. Ellie ona silah doğrultur. David ise adamına ilacı Ellie'ye vermesini söyler. Ellie ilacı alır ve Joel'ın yanına döner.


Ertesi gün kaldıkları yer David'in adamları tarafından basılır. Ellie, onları oradan uzaklaştırmak ve Joel'ı bulmalarını engellemek için adamları peşine takarak onları başka tarafa çeker. Fakat bir süre sonra David tarafından yakalanarak kaçırılır. Ellie kendine geldiğinde David'in grubunun kampında olduğunun farkına varır. David bir çeşit yamyam grubunun lideridir. Ellie kendine geldiğinde David ona kendilerine katılmasını söyler ve Ellie'nin eline dokunarak ona özel olduğunu söyler. Ellie ise onun parmağını kırar. Bu sırada Joel da aldığı ilacın etkisiyle biraz toparlanır ve Ellie'yi aramaya koyulur. David'in adamlarından bazılarını kıstırarak Ellie'nin yerini öğrenir. Bu sırada yamyam David ve arkadaşı James de Ellie'yi doğramak için masaya yatırırlar. Ellie bu sırada kendisinin hastalıklı olduğunu, David'i ısırdığı için ona da hastalık bulaştığını söyler. David inanmasa da Ellie ondan kolunu sıyırmasını ister ve söylece yarayı görürler. David ile James'in yaşadığı kısa süreli şaşkınlıktan faydalanan Ellie masadaki kasap bıçağını alıp James'in boğazını keser, sonrasında da kaçar. David onu kasabadaki bir restorana kadar takip eder ve burada ikili arasında yaşanan mücadele sonucu yangın çıkar. Ellie ile David burada ölümüne dövüşürler. Öte yandan Joel da yetişir ve yanan restoranı fark eder. İçeri girdiğinde Ellie'nin pedofili bir aşağılık olan David'i öldürdüğünü görür. Ellie'nin şokta olduğunu gören Joel büyük bir panikle onun yanına gider ve onu sarıp sarmalar. Yanına gittiğinde ona sarılırken "Oh, baby girl. It's okay." der. "Baby girl" lafı Joel'in daha önceden sadece kızı Sarah için kullandığı bir laftır. Joel, tekrar kaybetmekten korktuğu için bağlanmaktan çekinse de Ellie onun içine gömdüğü babalık içgüdüsünü yeniden gün yüzüne çıkarmıştır. Ellie, Joel için artık onun kızı ve yaşamdaki yegane amacı olmuştur.


The Last of Us Part I_2024.09.16-16.18_2.png



Artık mevsimlerden ilkbahar olmuştur. İkili Salt Lake'teki hastaneye varmak üzeredir. Hastaneye ulaşabilmek için yer altındaki yolları kullandıkları sırada Ellie suya düşer ve boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Joel onu kurtarmak için kalp masajı yaparken iki Ateşböcekleri askeri gelerek Joel'â ellerini kaldırmasını söyler. Joel kalp masajına devam edince Ateşböcekleri askeri silahının kabzası ile ona vurarak bayıltır. Joel gözünü açtığında kendini Ateşböcekleri'nin hastanesinde bulur, başında Marlene vardır. Hemen Ellie'yi sorar. Marlene Ellie'nin iyi olduğunu fakat Joel'ın onu göremeyeceğini, onu ameliyata hazırladıklarını söyler. Ellie, doktorlar tarafından aşı geliştirmek için ameliyata alınacaktır fakat bunun yapılabilmesi için beynindeki mantarın çıkarılması gerekmektedir, bu da onun ölümüne yol açaçaktır. Marlene, Joel'ın buna izin vermeyeceğini bildiği için onu alıkoyar. 20 sene önce kızı Sarah'yı kaybetmenin acısını yaşamış bir baba olan ve aynı acıyı Ellie'de de yaşama korkusundan dolayı gözü dönen Joel yanındaki askerden kurtulur ve önüne çıkan herkesi öldürerek Ellie'nin ameliyat edileceği odaya doğru gider. Ameliyathaneye geldiğinde Ellie'nin narkoz verilerek uyutulduğunu ve ameliyatın başlamak üzere olduğunu görür. Doktorlardan biri Ellie'nin insanlığın son umudu olduğunu, onu bırakmayacağını söyleyerek Joel'a neşter çeker. Ancak her ne kadar Ellie insanlığın son umudu olsa da Ellie'siz bir insanlık Joel'ın umurunda değildir, onsuz yaşayamayacağının farkındadır. Joel, 20 sene önce kaybettiği insanlığını ve hayattaki anlamı Ellie'de bulmuştur, insanlığı yakmak pahasına da olsa onu kaybetmeye niyeti yoktur. Bundan dolayı Joel, doktorun elindeki neşter ile (veya oyuncunun tercihine bağlı olarak herhangi başka bir silah ile) doktoru öldürür. Sonrasında Ellie'yi kollarına alarak gözyaşları içinde onu hastaneden dışarı çıkarır.


Kaçmak için otoparka geldiklerinde Marlene ile karşılaşırlar. Marlene, Joel'a Ellie'yi götürse bile eninde sonunda zaten ya yaratıklar ya da haydutlar tarafından öldürüleceğini söyler. Joel'a doğru şeyi yapması için hâlâ vaktinin olduğunu belirterek silahını indirir ve onlara doğru yaklaşır. Ancak Joel, Marlene'i vurur. Marlene son nefesini vermek üzereyken kendisini öldürmesine gerek olmadığını söyler fakat Joel "Peşinden gelirsin." diyerek tetiği bir kere daha çeker ve Marlene'i öldürür. Arabada Ellie kendine gelince Joel ona kendisi gibi birçok bağışıklı insanın olduğunu ve bunun bir işe yaramadığını, o yüzden onu oradan götürdüğünü söyler. İkili bir süre sonra Tommy'nin yaşadığı kasaba olan Jackson'a gelirler. Kasabanın girişinde Ellie, Joel ile konuşmak ister. Ellie hayatta kaldığı ve aşının geliştirilmesini sağlayamadığı için suçluluk duymaktadır. Burada Ellie, Joel'dan hastanede yaşananlarla ilgili anlattıklarının doğru olduğuna yemin etmesini ister. Joel yemin eder. Hikâye bu şekilde sonlanır.


The Last of Us Part I_2024.09.16-17.24.png



Oyunun hikâyesi aslında fazlasıyla alışıldık temalar üzerinden ilerliyor. Kıyamet sonrası dünya, mantarlar tarafından canavarlaştırılmış insanlar, başta iyi anlaşamayıp sonradan aralarında güçlü bir bağ kuran ana karakterler vs. Eğer biraz bile film/dizi izleyen veya kitap okuyan biriyseniz bu temalarla sayısız defa karşılaşmışsınızdır. The Last of Us'ın olayı zaten daha önce hiç görülmemiş bir olay örgüsüne sahip olması değil. Bunu karakterler bazında şaheser seviyesinde bir sunumla oyuncuya aktarması. Ve evet, The Last of Us video oyunu düzeyinde benim gördüğüm en iyi hikâye sunumu ve karakter üzerinden hikâye anlatımına sahip yapımlardan biri. Oyun bu konuda tam anlamıyla bir başyapıt. Oyundaki karakterler o kadar başarılı anlatıyor ki oyunun açılış sahnesinden son anına kadar iliklerinize kadar hikâyedeki duygu yoğunluğunu hissedebiliyorsunuz ve karakterlerle empati yapabiliyorsunuz. Mesela Joel'ın oyunun sonunda yaptıklarını ele alalım. İnsanlığın belki de tek kurtulma umudunu yok etti. Ama ben şuna eminim ki ben de dahil tek bir kişi bile oyunu oynarken bunu yaptığı için Joel'a kızmamıştır. İşte bu oyun bu kadar güçlü bir karakter anlatımına ve empati yaptırabilme özelliğine sahip. Joel 12 yaşındaki kızının ölümüne kendi kollarında tanık olmuş bir baba. Bu acıyı tatmış bir baba isterse tüm dünya, insanlık yok olsun bunu bir daha yaşamayı kabullenemez. Nitekim kızı gibi bağ kurduğu Ellie'nin hayatını tüm insanlığı yok etme pahasına kurtardı. Ben de oyunu oynarken kendimi onun yerine koyduğumda "Evet, ben de aynısını yapardım." diyebildim. Bu, oyunun bu konudaki başarısını gösteriyor. Bunu öyle her oyun yapamaz, hatta izlediğimiz çoğu dizi/film de yapamaz.


Öte yandan ben başta iyi anlaşamayıp sonrasında bağ kuran ana karakterler temasını çok seven biriyim. Bu açıdan da Ellie ile Joel'ın hikâyesini deneyim etmek benim için oldukça keyifli oldu. Sadece, sanırım oyunun süresinin de fazla uzun olmamasından kaynaklı olarak, Joel ile Ellie'nin ilişkisi iyi anlaşamayan ana karakterlerden bağ kuran ana karakterlere biraz fazla hızlı geçiyor. Joel onu ilk teslim aldığı andan itibaren başından atmaya çalışırken birdenbire Ellie ile çiftlikte tartıştıktan sonra fikrini değiştirip ona kızı gibi davranmaya başlaması garip hissettiriyor. Bu geçişin biraz daha zamana yayılarak gerçekleşmesi hikâye işlenişi bakımından çok daha sağlıklı olurdu. Onun dışında hikâye ile ilgili bir şikâyetim yok. Ana karakterler olsun Marlene, Tommy gibi yan karakterler olsun oyun karakterler bazında da gayet kaliteli ve yan karakterlerin varlığı hikâyede hissediliyor. Hikâye sunumu zaten detaylıca bahsettiğim gibi şaheser. İşlenişteki ufak tefek sorunlar haricinde oyunun hikâye açısından bir problemi yok.



The Last of Us Part I_2024.09.13-23.41-min.png



Oynanış:​



The Last of Us'ın yine çıktığı senelerin ilerisinde olduğu bir diğer konu da oynanış. Şunu söyleyebilirim ki bu oyun teknik anlamda oldukça iyi yaşlanmış bir oyun. Oyun keşfe açık çizgisel haritalarda kaynak kontrolü ve kıyamet sonrası gerilim unsurlarını ön planda tutarak ilerliyor. Öncelikle oynanışın en temel unsurlarından biri olan ateşli silahları ve yakın dövüşü ele alalım. Oyun ateşli silah çatışmalarını gerçekçi çizgide tutmayı tercih etmiş. Nişan almak diğer aksiyon oyunları ile karşılaştırıldığında belirgin şekilde daha zor. Öyle istediğiniz gibi her seferinde düşmanları kafadan vuramıyorsunuz ve boşa sıktığınız mermi sayısı oynadığınız diğer oyunlara kıyasla daha fazla oluyor. Nişangâh sabit şekilde durmuyor, hafif sallanıyor. Bu da nişan almayı zorlaştıran bir unsur. Ateşli silah çeşitliliği yeterli düzeyde. Birkaç farklı çeşit tabanca, tüfek, ok, bomba ve pompalı tüfekler oyunda bulunabiliyor. Ayrıca etraftan topladığınız malzemelerle bu silahları özelleştirebiliyorsunuz. Silahın sallanmasını engellemek, dürbün takmak, şarjör kapasitesini artırmak gibi özellikler özelleştirme yaparak eklenebiliyor. Yapılan bu özelleştirmeleri oyun içinde silahlar üzerinde fiziki olarak da görebiliyorsunuz. Vuruş hissine geldiğimizde ise ateşli silahlarla vuruş hissinin bugün bile harika olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Düşmanlar aldıkları mermi darbelerine oldukça tatmin edici tepkiler veriyorlar. Güçlü silahlarla ateş edildiğinde düşmanların uzuvlarını koparmak, kafalarını patlatmak ve bomba kullanarak da onları paramparça etmek mümkün. Zaten zor nişan alınılan bir oyunda isabet ettirdiğinizde bu kadar sağlam bir vuruş hissi ile karşılaşmak ekstra bir tatmin duygusu sağlıyor.


Yakın dövüş silahları da çeşitlilik olarak iyi düzeyde. Sopa, balta, bıçak, demir çubuk gibi birkaç farklı çeşit yakın dövüş silahı var. Bu silahlar oldukça işlevsel. Ateşli silahlarda merminiz kalmadığında yakın dövüş silahlarını kullanarak düşmanlarınızı oldukça tatmin edici şekilde indirebiliyorsunuz. Yakın dövüş silahlarında da vuruş hissi çok iyi. Ateşli silahlarla yaraladığınız veya öncesinde birkaç yakın dövüş darbesiyle sersemlettiğiniz düşmanları demir çubuk, balta gibi silahlarla bitirebiliyorsunuz. Ve bu son vuruşlara özel oldukça iyi bitiriş animasyonları var. Yakın dövüşte çevre kullanımını da çok beğendim. Yumruk yumruğa bile dövüşüyor olsanız düşmanınızın kafasını tutup sağa sola vurarak işini bitirebiliyorsunuz. İşin kısacası oyun savaş mekanikleri konusunda standartları aşmış bir kaliteye sahip. Animasyonlar akıcı, vuruş hissi iyi, silah çeşitliliği ve özelleştirmeler iyi. Keyif almamak mümkün değil.


Düşman çeşitliliğine gelirsek, öncelikle oyunda hem insan düşmanlarla hem de kordiseps mantarının canavarlaştırdığı yaratık insanlarla savaşıyoruz. Öncelikle zombilerin farklı türleri var ve hepsinin kendine göre özellikleri var. Koşucular, Takırdayanlar, Sporlar, Şişkinler gibi. Mesela insanlar belirli bir süre Sporların olduğu ortamda solunum yaparsa enfekte oluyorlar, bu yüzden Sporların olduğu ortamlarda maske takılması gerekiyor. Takırdayanlar ise kör, ancak işitme özellikleri aşırı gelişmiş olduğu için en ufak patırtıda dahi yerinizi tesipt edebiliyorlar, yani onların olduğu ortamlarda sessiz olmalısınız. Düşmanların öyle rastgele sağa sola saldıran zombiler olması yerine böyle spesifik özelliklere sahip olmaları oynanışı çeşitlendiren ve kalite katan bir unsur bana kalırsa. Düşman çeşitliliği öyle pek geniş değil, birkaç çeşit zombi ve normal insanlar var fakat zombi düşmanların bu spesifik özellikleri çeşitlilik illüzyonunu iyi sağlıyor.


The Last of Us Part I_2024.09.13-22.05.png



Oyun hem gizliliğe hem de sıcak çatışmaya imkan veren bir dizayna sahip. Ses çıkartmayıp düşmanların arasından geçip gidebilmeniz veya onları sessizce öldürebilmeniz mümkün. Veya etrafta bulunan taş, şişe gibi eşyaları başka bir yöne fırlatarak düşmanların dikkatini dağıtıp o şekilde de ilerleyebilirsiniz. Gizlilik için oyunda bulunan "dinleme modu" adında bir mod var. Bu moddayken düşmanlarınızı dinleyebiliyor ve duvarın içinden yerlerini görebiliyorsunuz. Bu da gizlilik konusunda kolaylık sağlıyor. Bunlar dışında arkasından gizlice yaklaştığınız bir düşmanı rehin alıp (insan düşmanlar için geçerli) diğer düşmanları şaşırtabilir ve uygun zamanı yakaladığınızda önce rehinenizi sonra da diğer düşmanları ortadan kaldırabilirsiniz. Yani oyun bu konuda da çeşitlilik sağlıyor. Oynanış konusundaki çeşitlilik çizgisel bir oyundan beklenmeyecek düzeyde iyi. Bunlar dışında oyunda üretim ve bir de minik yetenek ağacı sistemi bulunuyor. Etraftan bulduğunuz eşyalarla sağlık çantası, bomba vs. gibi materyaller üretebiliyorsunuz. Yetenek ağacı kısmında da daha hızlı üretim yapabilme, daha hızlı sağlık çantası kullanabilme gibi özellikler açılabiliyor.


Bölüm tasarımına geldiğimizde, yeterince iyi olduğunu ama özellikle oyunun başlarında oynanışın diğer özelliklerinin biraz gölgesinde kaldığını söyleyebilirim. Oyun ilk başlarda bölüm tasarımı konusunda biraz kendini tekrar ediyor. Sonradan oyun açılsa ve bu konuda da çeşitlense de bölüm tasarımı diğer özellikler gibi başyapıt seviyesinde değil. Yeterince iyi, ancak muhteşem değil. Ayrıca Ellie ile oynadığımız karlı bölüme ayrı bir parantez açmak istiyorum. Oyun daha önce de söylediğim gibi oynanış konusunda gerçekçi davranan bir oyun. Karlı bölümde 14 yaşında bir kız çocuğu olan Ellie'yi kontrol ediyoruz ve onunla birçok sıcak çatışmaya giriyoruz. Oyunun önceki bölümlerde "gerçekçi oynanış" mesajını dibine kadar verip karlı bölümde Ellie ile insan ve zombi düşmanları teker teker indire indire gitmemize olanak sağlaması bana pek mantıklı gelmedi. Takdir edersiniz ki 14 yaşında bir kız çocuğunun zombi, insan demeden düşmanları bir bir indirerek ilerlemesinin "gerçekçilik" yönünden pek bir mantıklı yanı yok. Oynanış konusundaki en büyük eleştirim buydu. Bir diğer eleştirim ise yapay zekâ. Düşman yapay zekâsı sırıtmasa da yanımızdaki dost karakterlerin yapay zekâsı pek iyi değil. Özellikle gizlilik yapmaya çalıştığınızda yanınızdaki dostlarınızın saçma sapan hareketler yaptığını ve düşmanlarınızın ayaklarının dibinde dolandığını görebiliyorsunuz. Neyse ki gizlilik yalnızca düşmanlar sizi tespit ettiğinde bozuluyor. Yine de buna çözüm bulsalar daha iyi olurmuş.


The Last of Us Part I_2024.09.16-01.24-min.png



Grafikler ve Performans:​



Oyunun grafikleri iyi. Bunun yeni nesil için yapılmış bir yeniden yapım sürümü olmasına rağmen açıkçası oynarken çok yeni nesil hissiyatına kapılamadım ben ancak rahatsız etmez. Özellikle bazı yağmurlu bölümlerde ışıklandırma ve atmosfer çok iyi. Karakter modellemeleri, kaplamalar vs. de oldukça hoş duruyor. Performans konusunda ise çok büyük sorunlar olmasa da oyunun bazı ufak tefek sorunları var. Oyunu 1080p en yüksek ayarlarda FSR kapalı şekilde 85-100 FPS arası bir performansta oynadım ve performans genel olarak iyi olsa da yer yer anlık takılmalar maalesef oluyordu. Bu zaten genel olarak konsol özel oyunlarının bilgisayar sürümlerinde olan bir sorun. Zamanla daha fazla özel oyunu bilgisayara getire getire optimizasyonu daha iyi yapmayı umarım öğrenirler. Onun dışında oyunu oynarken herhangi bir hatayla veya çökme gibi teknik problemlerle karşılaşmadım.


Son Söz:​



Duygu yoğunluğu yüksek bir hikâyeye ve başyapıt niteliğinde bir hikâye sunumuna, teknik açıdan da oldukça kuvvetli ve çeşitli bir oynanışa sahip olan The Last of Us Part I, kesinlikle ilk çıktığı senenin oldukça üstünde bir kaliteye sahip.


96/100

 
Son düzenleme:
İnceleme üzerinde biraz daha düşündüm ve oyunun zayıf yönleri olarak bahsettiğim kısımların en fazla 3-4 puanlık bir kesintiyi gerektirecek düzeyde olduğuna karar verdim. Bundan dolayı oyuna verdiğim puanı yükselttim.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı