The Witcher 3 Mini İnceleme

Harika bir inceleme olmuş. Oyunun iyisini de kötüsünü de yazmışsınız. Tebrik ediyorum. Ben de ufak tefek şeyler eklemek istiyorum.

Hikâye konusunda çok bir şey eleştiremeyiz aslında. Çünkü 3. oyunun hikayesi böyle olmak (Ciri ve Yen'i bulmak üzere, savaş teması üzerine kurulması) zorunluydu. Çünkü 2. oyun bu şekilde bitmişti ve böyle devam etmesi gerekiyordu. Ben de hikâye anlatışını pek beğenmiyorum. Çünkü görevler, bir süre sonra çok benzerleşiyordu. O bilgiyi öğrenmek için şu adama git, o adam sana o görevi versin. Sonra o görevi yap ve bilgiyi al. Aslında böyle bir hikayeyi başka nasıl anlatabilirlerdi orası da ayrı konu.

Oynanış kısmına katılıyorum. Özellikle at mekanikleri ve buglar insanı deli ediyordu. Fakat savaş mekanikleri benim için o kadar da kötü değildi. Arada sırada Geralt'ın yaptığı saçma hareketler olsa da oynanış kısmı kötü değildi bana göre.

Grafikler kısmına katılıyorum. 5 yıl önce bu grafiklere ve atmosfere sahip bir oyun çıkarmak büyük bir başarıdır.

Karakter kısmına katılmıyorum. Kim Geralt ile kavga edip sonra arkadaş oldu hatırlamıyorum. Sadece yan karakterleri iddiaya girip dövüyoruz, sonrasında o da bizim için bir teklifi kabul ediyor. Hatırladığım kadarıyla bu kadar. Geralt konusuna gelecek olursak evet, duygusuz bir karakter. Çünkü bir Witcher. İnsanı insan yapan nasıl duygularıysa, Witcher'ları da Witcher yapan duygusuzluklarıdır. Küçük yaşta kaçırılıp, çeşitli mutasyonlar ve sınavlardan geçen Witcher'ların, haliyle duyguları da bu süreç içerisinde gidiyor. Ve duygusuzlaşıyorlar. Aslında, Witcher'ların içerisinde en duygulu kişi Geralt dersem yalan söylemiş olmam. İçten içe bir duygu var içinde. Fakat bunu saklıyor haliyle. Yapacak bir şey yok.

Ses kısmına da katılıyorum. Çoğu karakter bir seslendirmeciden çıktığı aşikar. Örneğin Baron'un karısı Anna, Cinci gibi. Bu gibi karakterler çoğu yan karakteri de seslendirmiş. Çevre sesleri ise genel olarak aynı. Bir de özellikle karakterlerin birbirlerinin sözünü kesip 10 saat sonra konuşmaya başlamalarına sinir oluyorum. Örneğin Geralt, "Merhabalar" diyecekken sözünü yarıda kesiyor, fakat "sözünü kesen kişi" yarım saat sonra "Buraya Giremezsin" diyor. Benim için bu konuda en sıkıntılı taraf burası oldu.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Müziklere ise lafım yok. Velen'e gittiğinde savaşın vermiş olduğu yıpranmışlığı ve gerçekten de "Sahibi Olmayan Topraklar" da bulunduğunuzu, Novigrad'a gittiğinde büyük bir şehirde olduğunuzu, kutlamaları ve iç karışıklıkları, Skellige'ye gittiğinizde ise doğa ile daha çok baş başa kalıp müzikler eşliğinde rahatladığınızı, bir canavarla kapışırken gerginliği ve aksiyonu gibi gibi her şeyi çok iyi lanse etmişler.
Teşekkür ederim kıymetli değerlendirmeleriniz için. Geralt'ın dövüp karşısındakinin arkadaş olmak istediği ilk olarak Baron dikkatimi çekmişti. Daha sonra Yen ile bir mekana girmişlerdi çıkışta bir arkadaş Geralt'tan dayak yedikten sonra hadi gel bir şeyler içelim demişti çok komik gelmişti bana bu durum. Buna benzer birkaç tane daha olmuştu ama aklıma gelmiyor maalesef.
 
35 saat oynayıp ana karakter ile bağ kuramaman normal ben ilk oynayışımda 150 saat oynadım(DLC'ler ile birlikte). Oyunu okuldan sonra gelip 2-3 saat oynayarak bayağı uzun bir sürede bitirdim. Oyunun mekanikleri güzel, büyük bir yaratık ile savaşırken takla atarak vuruşlarından kaçıyorsun ama insanlarla savaşırken kısa zıplamalar ile kaçabiliyorsun örneğin insan ile savaşırken iki kere SS yapıp geri kaçıp hızlı atak veya aard, igni atabilirsin.
 
Yalnız arkadaşın unuttuğu bir şey var: Bu oyunun evreni gerçekten çok büyük ve dopdolu, ayrıca bir kitap serisinin devamı olduğu için bir çok karakterin hatta çok alakasız karakterlerin bile hikayelerini harika sunuyor. Bi'de bunu fanboy olarak değil, 7 kitabı da ayrı ayrı bitirmiş biri olarak söylüyorum: Geralt'ın duygusuz olması ve gri tonda olması gerçekten karakterin temel yapısına uzanıyor, yani bu noktada bağ kurup kuramamak kişiden kişiye değişiyor tabiki.
 
Yalnız arkadaşın unuttuğu bir şey var: Bu oyunun evreni gerçekten çok büyük ve dopdolu, ayrıca bir kitap serisinin devamı olduğu için bir çok karakterin hatta çok alakasız karakterlerin bile hikayelerini harika sunuyor. Bi'de bunu fanboy olarak değil, 7 kitabı da ayrı ayrı bitirmiş biri olarak söylüyorum: Geralt'ın duygusuz olması ve gri tonda olması gerçekten karakterin temel yapısına uzanıyor, yani bu noktada bağ kurup kuramamak kişiden kişiye değişiyor tabiki.
Seninle tamamen aynı kasadayım. Kitaplar + İlk iki oyunu oynamadan karakterlerle senin benim gibi bağ kurmak olanaksız.
 
Evet oyunu çıktıktan yıllar sonra oynadım. İlk olarak bitirdikten sonraki hissimi yazmak istiyorum: Tuhaf. Tuhaf hissettirdi bu oyun bana iyi yanları ile kötü yanları ile tuhaf hissettirdi.

Hikaye: Oyunun hikayesi Geralt'ın sevdikleri için yapabileceği şeylerin üzerine odaklanmış. Yani Geralt sevdikleri için nelerden vazgeçer neleri feda eder ve nasıl bir yol izler. Aslında bunu oyun içinde biraz da olsa siz seçiyorsunuz. Oyunun ana görevleri güzel. Yan görevlerde güzel ancak ben çok fazla yan göreve girmedim bir an önce ana göreve odaklanıp bitirmek istedim, nedenini sonra açıklayacağım. Oyunu toplam 35 saatte bitirdim. Hikaye konusunu kısaca özetleyecek olursak Geralt'ın sevdiklerine ulaşmaktaki çabaları diyebiliriz sanırım. Ayrıca oyun içerisinde zaman zaman duygulandığım anlar oldu. Ki böyle bir konu varsa duygulanmamak elde değil.

Oynanış/Mekanikler: İşte oyunun en zayıf noktası burası. Çünkü Witcher 3'ün oynanış mekanikleri gerçekten kötü. Bu kadar zirvede yer alan bir oyun için bu mekanikler oldukça fazla görmezden gelinmiş. Geralt'ı kontol etmek zor. Hatta zor değil saçma özellikle dövüş anında Geralt o kadar olur olmadık hareketler yapıyor ki çıldırıyorsunuz. Zıplama mekaniği insana saç baş yoldurtur. Dövüş halindeyken sakın bir yere atlamaya çalışmayın ölürsünüz. Çünkü Geralt zıplamıyor. Bu arada küçük ama saçma bir ayrıntı daha, Geralt öldüğünde neden 30 metre havaya uçuyor? Bu oyunu oynarken öyle bir his veriyor ki insana karakterin ağırlığı adeta yok oluyor. Her şey hafif geliyor gözünüze koskoca dağlar tepeler, bu oyun hafif diyorsunuz. Ve oyunda bitmek bilmeyen Bug'lar mevcut, inanın oyunu kaç kez kapatıp açtığımı ve bunu yaparken ettiğim küfürleri hatırlayamıyorum. Dövüşün ortasında kılıcını çekmemekte ısrar eden Geralt, Dövüşmek istemeyen boss ve türlü Bug'lar. Bug'lardan basit bir tanesini görsellerde paylaşacağım. Merak etmeyin o adam için o ateşi yaktım :) Bu arada Ciri ile oynamak Geralt ile oynamaktan çok daha zevkli geldi bana.

Grafikler: Oyun grafik konusunda gerçekten doyurucu. Bazen gerçekten bir tabloya bakıyor gibi hissediyorsunuz. Renk paleti ve oyunun sanatsallığı mükemmel, yağmuru, karı, güneşi her anı güzel hissettiriyor. Ayrıca dikkat ettiğim bir ayrıntı daha var. CD Project Red, oyunlarda kadın figürlerini çok başarılı yapıyor. Yennefer mükemmel güzellikte, Triss öyle oyunda gördüğünüz her kadın figürü ayrı güzel olmuş bence. Bunların dışında 5 yıl öncesinin oyununun grafikleri hakkında çok da denecek bir şey yok. Grafikler gerçekten güzel.

Karakterler: Oyun içerisinde her karakterde başka bir şeyler buluyorsunuz. Bazılarını seviyor bazılarından nefret edebiliyorsunuz. Ama dikkatimi çeken noktalardan bir tanesi Geralt kimi dövse, Geralt'la arkadaş olmak istiyor. Ya neden neden? Bu adam az önce senin ağzını burnunu kırmadı mı? Sen bu adamla niye arkadaş olmak istiyorsun? Her neyse karakterlerle bütünlük kurabiliyorsunuz, onları seviyor, seviliyorsunuz. Ben bir tek ana karakter Geralt ile bağ kuramadım. Bir oyunda en önemli noktalardan biri ana karakterle bağ kurmaktır fakat bence Geralt tam bir odun. Tamam oyun gereği öyle olmalı ama öyle değil işte. Ana karakter biraz duygulu olmalı, Arthur Morgan gibi bakmalı, Vito gibi düşünmeli, Artyom gibi sessiz ama içten olmalı. Ama Geralt çok duygusuzsun.

Sesler/Müzikler: Oyunda seslendirme gerçekten kötü. Geralt'ın seslendirmesine oyunun sonuna kadar alışamadım. Yennefer ve diğer bazı karakterler güzel seslendirilmiş ama çoğu tırt. Müzikler konusuna gelecek olursak, müzikler güzel. Çevre sesleri de güzel değil oyunun sonuna kadar hep aynı ağlama sesini aynı osuruk ve kahkaha sesini duyup duyup duruyorsunuz. Bu arada müzik konusunda oyunu oynamadan önce de kulağa çok hoş gelen meşhur 'leleley' müziğini oyun içinde çok duyamadım. Hayal kırıklığı yaşadım o müziği daha çok duymak isterdim.

Puanlama:

Hikaye: 86
Atmosfer: 87
Grafikler: 93
Sesler: 75
Müzikler: 87
Mekanikler/Oynanış: 70
Karakterler: 92
Ana Karakter: 80
Sanatsallık: 92
Oyunun Finali: 87

Genel: 83
Bug konusu kişiden kişiye değişir oyunu 200 saat kadar oynadım ve bug sebebiyle save'e geri döndüğümü 1 ya da 2 kez hatırlıyorum. Yan görevleri dalsaydınız oyunun puanını 83'ten fazla verirdiniz çünkü oyunun yan görevlere verdiği özen 2015 yapımı olmasına rağmen ders niteliğinde. Her yan görevin bir hikayesi var ve birçoğu ara sahnelerle desteklenmiş. Yan görevleri yaparak alınabilen Witcher armorları oyuna farklı bir hava katıyor ve keşfetme isteğini güçlendiriyor. Mekanikler iyi değil ama asıl fiyasko düşman tipleri. İsmi farklı dış görünüşü farklı ama saldırı şeması birebir aynı bir sürü düşman var oyunda.
Geralt buz bir karakter değil arkadaşlar. Yeri geldiğinde sevinen, kendine has bir mizaha sahip olan, fikirleriyle ve eylemleriyle bağ kurabildiğimiz bir karakter. Witcher mutasyonları sebebiyle duygusuz olurlar.
Yalnız arkadaşın unuttuğu bir şey var: Bu oyunun evreni gerçekten çok büyük ve dopdolu, ayrıca bir kitap serisinin devamı olduğu için bir çok karakterin hatta çok alakasız karakterlerin bile hikayelerini harika sunuyor. Bi'de bunu fanboy olarak değil, 7 kitabı da ayrı ayrı bitirmiş biri olarak söylüyorum: Geralt'ın duygusuz olması ve gri tonda olması gerçekten karakterin temel yapısına uzanıyor, yani bu noktada bağ kurup kuramamak kişiden kişiye değişiyor tabiki.
 

Geri
Yukarı