Türkiye İstanbul sözleşmesinden çekildi

Bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim, güzel bir şekilde açıklıyor.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair kanundur. Bu sözleşmenin kabulünün maddesidir. Sana üstte daha 2 ay önce iftira atılan bir babanın haberini söyledim. Adam mahkeme kararıyla tutuklu kalıyor, kızları iftira attıklarını sonradan kabul ediyor. Bu tür mahkemelerde her gün olmadığı için masum olan birisi 2 veya 3 ay hapis yattıktan sonra dışarı çıkıyor, tamam mı? Mesele savcının soruşturma açması değil olayı mahkemeye taşıdığında mahkemenin suçsuz kişiye bile hapis kararı vermesi. Nasıl suçlu olup serbest kalanlar varsa masum olup içeride yatanlar da var. Anladın mı şimdi? Kimse kadın diye bi iftira sonucu beni hapiste yatırtamaz. Kadınlar yalan söylemez diye bir şey de yok. Önce zihnimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Zihnimizi değiştirmek konusunda haklısın. Fakat bahsettiğin kanun senin de dediğin gibi Türk Ceza Kanunu içerisindeki bir madde. İstanbul Sözleşmesinde geçen bir madde değil. Ayrıca maddeleri okuyarak sadece kadını mı koruyor yoksa mağdurdan mı bahsediyor anlayabilirsiniz.

MADDE 8 – (1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da
Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay
ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.
(2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet
uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da
Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin
değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.
(3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya
belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu

Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.
(4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir
talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir
tutanakla derhâl tebliğ edilir.

Aynı şekilde bu kanunda geçen tanımlara da bakabilirsiniz.
MADDE 2 – (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile
veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel,
cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti,
c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
ç) Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya
kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu
Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı,
d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle
veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve
baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda
meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
e) Şiddet mağduru: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan
ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya
etkilenme tehlikesi bulunan kişileri,
f) Şiddet önleme ve izleme merkezleri: Şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici
tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği,
çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esası ile yürüten merkezleri,
g) Şiddet uygulayan: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları
uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişileri,
ğ) Tedbir kararı: Bu Kanun kapsamında, şiddet mağdurları ve şiddet uygulayanlar
hakkında hâkim, kolluk görevlileri ve mülkî amirler tarafından, istem üzerine veya resen
verilecek tedbir kararlarını,
ifade eder.

Görüldüğü üzere şiddet mağduru olarak geçen tanımdan da anlayabileceğiniz gibi şiddetin kadınla ilgili değil mağdurla ilgili olduğunu görebilirsiniz. Yani burada mağdur erkek de olabilir, kadın da olabilir, küçük çocuk da olabilir, yaşlı bir insan da olabilir.
 
6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair kanundur. Bu sözleşmenin kabulünün maddesidir. Sana üstte daha 2 ay önce iftira atılan bir babanın haberini söyledim. Adam mahkeme kararıyla tutuklu kalıyor, kızları iftira attıklarını sonradan kabul ediyor. Bu tür mahkemelerde her gün olmadığı için masum olan birisi 2 veya 3 ay hapis yattıktan sonra dışarı çıkıyor, tamam mı? Mesele savcının soruşturma açması değil olayı mahkemeye taşıdığında mahkemenin suçsuz kişiye bile hapis kararı vermesi. Nasıl suçlu olup serbest kalanlar varsa masum olup içeride yatanlar da var. Anladın mı şimdi? Kimse kadın diye bi iftira sonucu beni hapiste yatırtamaz. Kadınlar yalan söylemez diye bir şey de yok. Önce zihnimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Kadının değil, mağdurun beyanı esas kanunlarda diye biliyorum. Cinsiyetinden vs bağımsız. Sebebi de bu tip şiddet suçlarının şikayet edilmesini teşvik etmek. Çünkü hem kanıt göstermek zor, hem de mağdurun baskı ve korku ile olayı saklamaya zorlanması çok olası. Siz şikayet sonrası mağduru korumaya alarak, bu suçların şikayet edilmesinin önünü açıyorsunuz. Sanıyor musunuz ki eşi, babası, akrabası vs tarafından şiddete, tecavüze uğrayan insanların gidip polise sunacak delilleri var? Mağduru korumak ve sessiz kalmak zorunda hisseden kişilere ulaşmak için mağdurun beyanını esas almak zorundasınız süreci başlatıp o kişiyi koruyacak önlemleri almak için. İftira olaylarının önüne geçmek için alınacak önlem, tamamen alakasız İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak mıdır?

Ayrıca ortalık kameralar önünde adam döven, alenen ölüm tehditleri savunup tutuksuz yargılanan insanlardan geçilmiyor. İnsanlar sosyal medya baskısıyla zar zor tutuklanabiliyor. Onlarca haber geliyor her ay “defalarca şikayet etmesine rağmen korunmaya alınmadı, şahıs tutuklanmadı” diye. Son birkaç yılda bile yüzlerce kadın bu şekilde, daha önce şikayet ettiği kişiler tarafından öldürüldü. Hani kadının iftira atmasıyla herkes kolayca hapse giriyordu?
 
Kadının değil, mağdurun beyanı esas kanunlarda diye biliyorum. Cinsiyetinden vs bağımsız. Sebebi de bu tip şiddet suçlarının şikayet edilmesini teşvik etmek. Çünkü hem kanıt göstermek zor, hem de mağdurun baskı ve korku ile olayı saklamaya zorlanması çok olası. Siz şikayet sonrası mağduru korumaya alarak, bu suçların şikayet edilmesinin önünü açıyorsunuz. Sanıyor musunuz ki eşi, babası, akrabası vs tarafından şiddete, tecavüze uğrayan insanların gidip polise sunacak delilleri var? Mağduru korumak ve sessiz kalmak zorunda hisseden kişilere ulaşmak için mağdurun beyanını esas almak zorundasınız süreci başlatıp o kişiyi koruyacak önlemleri almak için. İftira olaylarının önüne geçmek için alınacak önlem, tamamen alakasız İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak mıdır?

Ayrıca ortalık kameralar önünde adam döven, alenen ölüm tehditleri savunup tutuksuz yargılanan insanlardan geçilmiyor. İnsanlar sosyal medya baskısıyla zar zor tutuklanabiliyor. Onlarca haber geliyor her ay “defalarca şikayet etmesine rağmen korunmaya alınmadı, şahıs tutuklanmadı” diye. Son birkaç yılda bile yüzlerce kadın bu şekilde, daha önce şikayet ettiği kişiler tarafından öldürüldü. Hani kadının iftira atmasıyla herkes kolayca hapse giriyordu?
İnsanların hapse girmesi ile tecavüz ve işkencelere maruz kalıp öldürülmesini bir tutuyor bu arkadaş. Özgecan'ı unuttunuz mu? Hiçbir suçu yokken tecavüze uğradı öldürüldü yakıldı. Annesinin feryadını aklınızdan çıkartabilir misiniz?

Bu ülkede kadınlarımızı koruyamıyoruz arkadaşlar. Hala gelip sözleşmede eşcinsellik var aile yapımızı bozuyor diye videolar atıyorsunuz. Sözleşmede eşcinsel kelimesi bile geçmiyor. Din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim fark etmeksizin uygulanması geçiyor. Bu madde anayasada da geçiyor. Anayasayı da mi kaldıracaksınız?

Gerçi bu ülkede onu da yapacaklar. Neye değer verdiysek onu elimizden alacaklar. Herif il sınırını bile değiştiriyor. Bu yetkiyi ona verenler utanır mı sanmam. Utanacak karakterleri var mı onu da sanmam.
 
Sözleşmenin içeriği yanlış hatırlamıyorsam kadın haklarıyla ilgili olağanüstü ve sıradışı üstünlükler getiriyordu. Sanki haberlerde arada bir gördüğümüz kadına şiddet haberlerinden dolayı bütün Türk erkeklerini karalamaya çalışıyorlar. Oysa kim ne derse desin dünyanın asıl yükünü erkekler çekiyor ve bu sözleşme sayesinde artık insan olma haklarıda elinden alınıyor. Zaten hiç kabul edilmemeliydi bu sözleşme.
 
Sözleşmenin içeriği yanlış hatırlamıyorsam kadın haklarıyla ilgili olağanüstü ve sıradışı üstünlükler getiriyordu. Sanki haberlerde arada bir gördüğümüz kadına şiddet haberlerinden dolayı bütün Türk erkeklerini karalamaya çalışıyorlar. Oysa kim ne derse desin dünyanın asıl yükünü erkekler çekiyor ve bu sözleşme sayesinde artık insan olma haklarıda elinden alınıyor. Zaten hiç kabul edilmemeliydi bu sözleşme.
Okudunuz mu sözleşmeyi? Kaç kere anlatacağız bilmiyorum ama hiç anlamayacağınız kesin.

Sözleşmenin orijinali: https://rm.coe.int/1680462545
 
Sözleşmenin içeriği yanlış hatırlamıyorsam kadın haklarıyla ilgili olağanüstü ve sıra dışı üstünlükler getiriyordu. Sanki haberlerde arada bir gördüğümüz kadına şiddet haberlerinden dolayı bütün Türk erkeklerini karalamaya çalışıyorlar. Oysa kim ne derse desin dünyanın asıl yükünü erkekler çekiyor ve bu sözleşme sayesinde artık insan olma hakları da elinden alınıyor. Zaten hiç kabul edilmemeliydi bu sözleşme.
Nedir o üstünlükler?
 
Sözleşmenin içeriği yanlış hatırlamıyorsam kadın haklarıyla ilgili olağanüstü ve sıradışı üstünlükler getiriyordu. Sanki haberlerde arada bir gördüğümüz kadına şiddet haberlerinden dolayı bütün Türk erkeklerini karalamaya çalışıyorlar. Oysa kim ne derse desin dünyanın asıl yükünü erkekler çekiyor ve bu sözleşme sayesinde artık insan olma haklarıda elinden alınıyor. Zaten hiç kabul edilmemeliydi bu sözleşme.
Okumadan, sorgulamadan internetteki troll tayfanın dediklerine inanan bir kişi daha..
Daha sözleşmenin ne olduğunu bilmeden hiç kabul edilmemeliydi diyorsun. Siz insanlar çıldırmışsınız..

Git bir araştır sözleşmeyi, hatta sağlam kaynaklardan araştır.
 
Okumadan, sorgulamadan internetteki troll tayfanın dediklerine inanan bir kişi daha..
Daha sözleşmenin ne olduğunu bilmeden hiç kabul edilmemeliydi diyorsun. Siz insanlar çıldırmışsınız..

Git bir araştır sözleşmeyi, hatta sağlam kaynaklardan araştır.
Sağlam kaynak aramasına gerek yok, sözleşmenin orijinalinin linkini attım yukarıdaki iletimde. Açıp bakacak mi şüpheliyim.

Konudan bağımsız bu ülkeye ne geldiyse siyasal islamcilardan geldi. Yakında şeriat da getirilir, hilafet de getirilir. Bir de bunu savunurlar. Karşı çıkınca da Allah'ın kanunlarına karşı mi çıkıyorsun derler. Yapacaklar hocam göreceksiniz. Tek tek önce Atatürk'ü silecekler, sonra anayasayı mahvedecekler. Türklüğü yok edecekler. Araplaşacağız. Umarım 2023 seçimlerinde bu dazlaklar kalmaz.
 

Geri
Yukarı