Türkiye'de binalar neden çirkin?

Sadece binalar değil, restorantlar, tabelalar menüler, kıyafetler, ayakkabılar, kısaca yaşamın her noktasın da görsel vizyonsuzluk ve tasarım eksikliğimiz son derece rahatsız edici aslında.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Demek istediğim o. Bu sorunların temelinde eğitim yatıyor. Malesef eğitim sıfır bile değil, eksilerde..
 
Aslinda guzel binalar var. Mesela Tekirdağ’da Marmaraereglisi’ne bağlı fakat ilce merkezinde olmayan, otoyolun kenarinda, deniz manzarali, bahceli guzel binalar var. Yinede binalarin cogunlugu o kadar ozensiz ve kotu yapiliyorki, insanin girmeyesi geliyor. Herkes ev yapıyor. Yesil alan da azaldi. Keske hepsi belirli bir duzeyde, malzemeden calinmadan, olabildigince guzel binalar yapilsa. Diger yorum yapan arkadaslarin dedigi gibi ne kadar kalabalik bir yer ise o kadar kotu bina cogaliyor.
 
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra nüfus kıtlığı yaşamış bir ülkeyiz. O zamanlar herkes bir an önce aile kurup iş bulma derdinde ve toplum olarak hızlı yaşayan bir toplum. Yani mimari estetiği falan unutup bir an önce İstanbul'a yerleşeyim. Şuradan arsa alıp 5 kat çıkayım (o zaman tabi her yer dutluk millet kafasına göre kat çıkıyor), ev hızlı bitsin derdiyle her yer betonarme bloklarla doldu. Geçenlerde yönetmelikte kat çıkma ve diğer kurallar hakkında kural ve kısıtlama getirileceği geçiyordu haberlerde. İnşallah etkili bir karar verirler. İmar kanununda köklü değişikler yapılması gerek. Bir an önce deprem için OHAL tarzı bir şey ilan edilip önlem alınması gerekiyor.
 
Ulkemizde Türkçe yazilmis tabela gormek istiyorum artik. Her yerde İngilizce olsun Arapca olsun cok tabela var. Birde yasitlarimizin kurdugu cumlelerde İngilizce kelime -sanki Türkçe alternatifi yok- kullanmasi beni cok sinirlendiriyor. Keske dilimize de sahip çıkılsa.
 
Tamamen gelir düzeyi ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde orta-üst düzey gelirli biri zaten herhangi bir ev sahibi oldumu kendini refah düzeyi artmış olarak hissediyor. Yapı firmalarıda beklentinin sadece ev olduüunu bildiği için önemsemiyor. Fakat Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine bakıldığında gelir düzeyleri bir eve sahip olabilmek için oldukça yeterli. Örneğin ortalama bir işte beyaz yaka çalışan bir çift güzel görünümlü, garajlı ve havuzlu bir eve 4-5 sene belkide borç ödeyerek sahip olabilirler. Burda aynı bir eve sahip olabilmen için milyoner bir iş adamı olmalısın. Sonuç olarak 3. dünya ülkesiyiz, ortalama gelir düzeyimiz düşük, asgari ücret yoksulluk sınırının altında bir ülkeyiz. İhtiyaçlar ve hayatta kalmak önceliğimiz, estetik ve diğer kaygılar ancak ülkece yüksek refah seviyesine ulaştıktan sonra. Kendi fikrim tabiki.
 
Elbette artık özensiz yapılıyor ve ucuz malzeme kullanıyor gibi şeyler.
Yinede Ülkemizi kötülemek hoş olmaz.
Her karışına kurban olurum Ülkemin.
 
Yanlışa yanlış demeyi bilmezsen 100 yıl geriden takip edersin dünyayı. Bak Avrupa ülkelerini en çok eleştirenler yine kendi vatandaşları. Adamlar aldı gidiyor? Sen neredesin, ne üretiyorsun? Bu kafa yüzünden işte.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…