Benim üzüldüğüm nokta düzgün bir eğitimden geçmemiş birisi tarım-hayvancılık sorunları sosyoekonomik sorunlar, sanayi geriliği, alım gücü gibi basit sorunları bilmediğinden sadece gözüyle gördüğü yolları, köprüleri icraat diye düşünmesinden ötürü o kişileri desteklemesi. Celladına aşık olmuşsa bir millet, müstahaktır ona her zillet diye bir şiir var ya.
İstanbul'da yaşıyorum, asgari maaşla çalışıyorum haftada 6 gün çalışıyorum saatte "7 Türk Lirası" kazanan biri olarak para biriktiremiyorum , yollarda herkes bir şey yetiştirme telaşında. Hayat Türkiye'de Böyle...
"Akılsız başın cezasını ayaklar çeker" onlar kendi akılsız başlarının cezasını çekiyorlar. Sende ilerde onlar gibi olmak istemiyorsan kendine çeki düzen vermelisin. İnsanları boş ver sen kendini düşün. 40 yaşında bir arkadaşım vardı. 4 senedir kendisi için hiçbir şey yaptığını 1 adım ileri gittiğini görmedim. Son zamanlarda iyice saçmalamaya başlamıştı. Çok takıntıları vardı. bu yüzden görüşmeyi kestim. Oysa kültür seviyesi yüksekti, toplumun çoğundan daha kültürlüdür. Kaliteli, nitelikli, eğitimli ve kültürlü insanlarla görüşmeni, kendini de geliştirmeni tavsiye ederim. Çoğu insan akılsızlıkları yüzünden mutsuz olur, bazıları da benim gibi şansız ve hayatı aksiliklerle dolu olduğu için bazıları da nankör ve doyumsuz olduğu için.
Türkiye şartlarında hayatın sınavdan geçiyor maalesef. Bak mesela yukarda insanlar yazmış mutlu değilim olamıyorum. Ben cidden insanımıza üzülüyorum acıma anlamında değil yurt dışında asgari ücretli adam bile birkaç ay kendini kısarak istediği şeyleri alabilirken bizde maaşı harcamasan yine zar zor bir şeyler alabiliyorsun.
Herkes atomu parçalayamaz. Ama bunu yapacak gençlerin önünü açacak insanları desteklemek işte bütün mesele bu. TUBİTAK'a hayvanat bahçesi müdürü atayanları destekleyerek olmuyor işte. Mesele zihniyet.
Alışırsın. Bir yerden sonra insan takmıyor artık. Geleceğini düşünen zaten Türkiye'den kaçar. Ülkede bulunan çoğunluk gelişime ve medeniyete karşıysa bu ülkeden bir '''' olmaz. Kaçan kurtulur kardeşim. Huzur, mutluluk, kariyer hepsi yurt dışında.
Dediğiniz ile konunun gram alakası yok. Herkes okuyacak gibi bir şey yok. Bu ülkenin temizlik görevlisine de, inşaat işçisine de, nakliyeci insana da ihtiyacı var.
Tamamen örnek veriyorum. Mühendis tatile 5 yıldızlı otele gitsin, o temizlik görevlisi 3 yıldızlı otele gitsin. Mühendis Mercedes'e binerken, temizlik görevlisi de Fiat'a binsin. Mühendis yılda 5 kere yurt dışına çıkıyorsa, temizlik görevlisi de 1 kere yurt dışına çıksın... Bunun gibi olması lazım. Ülkede fakir ile zengin arasında uçurum var. Bir taraf Mercedes'e biniyor, bir taraf otobüs parası bulamıyor. Yani bunun olmaması lazım. Örnek veriyorum Almanya'da et alamıyorum, iyi beslenemiyorum diyen birini gördünüz mü? Onların hepsi mi okumuş? Hayır. Sadece aradaki gelir dağılımı uçurum değil. Türkiye, Avrupa gelir dağılımı eşitsizliğinde ikinci ülke.
Yoksa kimse ben çalışmadan para alayım derdinde veya okumadığım halde okumuş biri kadar para alayım derdinde değil. Sadece arada bu kadar uçurum olmasın. Asgari ücretli adam da ailesini arada bir sinemaya, restoranta veya tiyatroya götürebilsin. Bunu sağladığınız zaman kimse halinden şikayet etmez. Herkes güzel bir şekilde yaşar.
İşin özeti insanların mutsuz olmasının en büyük sebebi ekonomik şartlar.