Ben de bir köpek sahibi ve bir kaç köpeği de eğitmiş bir acemi olarak olarak pitbull alınmaması taraftarıyım. Amerikan filmlerinde gördüğümüz, kocaman çiftlik gibi yerleşim yerlerine, geniş arazilere daha uygunlar. Çünkü "yorgun köpek mutlu köpek" diye bir söz var, hatta bir çok eğitimin de başında geliyor ve şartlar uygun olmadığında pitbull'u sağlıklı bir şekilde yormak imkansıza yakın.
Genetik faktörler ve saldırganlık konusu, sosyalliğin olduğu hemen her yerde gündeme gelecek bir risk. Biz insanların iç güdülerimiz ve vücut dillerimiz köpeklerinki gibi net değil. O an birisine sınırlı ya da bir şeyden rahatsız olmuş birisi bir köpeğin yanından geçerken köpek yanlış sinyal alabilir. Pitbull gibi koruyucu bir ırk, sırf sahibini korumak için saldırabilir.
Bir zamanlar mafyalar ve yer altı topluluklarında bu köpekleri dövüştürmek çokça modaydı, bilirsiniz. Köpeği dövüşmek için şöyle ikna ediyorlardı; daha gözü kapalı bebekken bahisçiye veriyorlar ve köpeği o büyütüyordu. Aralarında bir bağ kurulduktan sonra yavru ile adam baş başa iken birileri gelip adamı dövüyormuş gibi yapıyorlar, adam bağırıyor ve pitbull yavrusu da, boyuna posuna bakmadan havlayıp onları durdurmaya çalışıyordu. Yani hayvanı sinirlendirerek değil, içindeki sevgiyi suistimal ederek saldırmayı öğretiyorlardı.
Diyelim ki elinizde pitbull'unuz, artık aileniz oldu. Yolda yürüyorsunuz, öbür elinizde de telefon, biriyle konuşuyorsunuz. Tam kötü bir haber geldi ve o esnada yanınızdan, köpeklerden hafifçe rahatsız an birisi geçiyordu. Pitbull sizin kokunuzu alır, moralinizin bozulduğunu anlar, yanınızdan gecenin ruh halini ve gerginliğini sezer ve %90 saldırır. Bunu da size olan sevgisinden yapar. Kızsanız bir dert, karşı taraf kendini savunurken ona bir şey yapsa dert (ki son zamanlarda bir çok yakın dövüş eğitiminde pitbull'lara karşı "göz çıkarma" hareketleri gösteriliyor). Karşı taraf sizi şikayet edip mahkemeye onu elinizden aldırsa ayrı dert.
Her yanı dert ve üzüntü riski.
Bu arada kanunlardaki sıkıntı şu; ülkemizde hiç bir hayvanın aile kaydı yok. Kanun pitbull yasak diyor, polisi görünce "bu kırma" diyorsunuz. O da uğraşmıyor zaten. Kayıtlı bir şekilde aldıysanız ve veterineriniz işini doğru yapıyorsa, zabıta baskınları oluyor. Zaten kapıdan hayvana bakıp gidiyorlar,daha çok aksesuar var mı yok mu önemli onlar için. Veteriner biraz çakalsa sizi beyan etmiyor, zabıta falan da gelmiyor.
Yani kısaca ülkemizde bu tarz bir kanunu çiğnemek sakız çiğnemekten daha kolay.
Vicdanen o hayvanların özel, yer yer sıkıntılı ve sürekli özel ilgi, para, zaman, emek, bilgi, eğitim isteyen hayvanlar olduğunu hatırlamak; bu bilgilere, deneyime ve imkanlara sahip değilseniz onların barınakta kalmalarının onlar için daha sağlıklı olduğunu hatırlamak, elimizdeki en iyi çalışan denetim mekanizması olacaktır..
Bu arada, Husky'ler İstanbul şartlarında, hatta apartmanlarda çok rahat yaşıyorlar. Ege, Akdeniz bölgeleri onlar için bahar ve yaz aylarında zor olabiliyor. O dönemlerde de tıraş ettirerek sorunu çözüyorsunuz.
Eğitim işi de şöyle; bir köpeğin zekası ikiye ayrılır, yüklü gelen zeka ile sonradan edinilen zeka. Mesela Golden'lar insan eğitimini çok iyi alırlar ve insan alışkanlıklarını çok güzel edinirler. Küçük köpekler akrobatik eğitimleri rahat alırlar. Ama kendilerinde yüklü gelen fikir, akıl gibi şeyler daha az ve esnektir. Sürünün büyüğüne nasıl davranacakları, sevgilerini nasıl göstereceklerini de sonradan öğrenirler. Yüklü gelen bir davranış modelleri yoktur.
Husky ise "başına buyruk" olarak bilinir. Çünkü öyle gel, git, otur komutlarını oyun için çok fazla yapmaz, lazım olunca yapar. Ama kendi içinde yüklü gelen karakteri çok dolu doludur ve sizi tanır, sever, sayar, peşinizden yürür; bu duyduğu saygıyı da köpek diliyle gösterir. Asildir. Çocuklara ve olumlu yaklaşan insanlara karşı çok olumlu yaklaşır. Konuşamayan bir insan gibidir yani. İnsan grubuna da iyi adapte olur. Pitbull sadece bir kişiye adapte olur.
Şu bence Husky konusunu düşünün derim. Dost almış olursunuz.