Merhabalar. Başlıktaki gibi, Uncharted 1'i hem hikayesi hem de nasıl bir oyun olduğunu uzun uzun anlatacağım. Hikaye ile başlayıp oyun hakkındaki düşüncelerimle bitireceğim. Hikaye bölümü uzun ve detaylı olacak bilginiz olsun. Keyifli okumalar diyorum ve başlıyorum.
Hikaye
Oyuna kendisini Sör Francis Drake'in soyundan geldiğini iddia eden Nathan Drake ve gazeteci Elena Fisher'ın Panama açıklarında buldukları Sör Francis Drake'e ait olduğu düşünülen tabutu kaçak şekilde açmalarıyla başlıyoruz ama tabutun içi boş çıkıyor. Ancak tabutta Francis Drake'in günlüğünü buluyoruz. Derken teknemiz korsanlar tarafından saldırıya uğruyor. Elena ile püskürtebildiğimiz kadarını geri püskürtünce tam gemi batarken imdadımıza Victor Sullivan koşuyor. Hemen Sully'nin uçağına biniyoruz ve güvenli bir sahile gidiyoruz. Ancak Elena Fisher'ın derdi görüntüleri yayınlamak olduğu için Drake ve Sully, işleri sağlama almak için Elena'yı bırakıp gidiyor. Sonrasında günlükteki koordinatı takip ediyorlar ve antik bir yere gidiyorlar ama hazine bulamıyorlar. Hatta daha kötüsü, bu mekanın yıllar önce İspanyollar tarafından yağmalandığını keşfediyorlar. Ama oradan çıkarken aradıkları hazinenin bir heykel olduğunu, yani El Dorado olduğunu öğreniyorlar. Neyse işte sonrasında bir denizaltıya benzeyen bir enkazda El Dorado'nun nerede olduğunu öğreniyorlar ama tam o sırada davetsiz misafirleri ve oyunun baş düşmanları Roman ile Navarro ortaya çıkıyor. Sully vuruluyor, Nate kaçıyor derken Elena köstebek deliğinden çıkar gibi karşımıza çıkıyor ve yeni yol arkadaşımız Elena ile Sully'nin uçağıyla topukluyoruz. İlerlediğimiz esnada uçak bombalanıyor ve paraşütle ormana dağılıyoruz. Gerçi Nate'in paraşütü delik olsa bile başrol avantajı ile sağ kalıyor. Sonra Elena'yı bir kalede buluyoruz ama Eddy ile tanışıyoruz. Eddy ara kötü karakter denilebilir. Buradaki korsan denilebilecek düşmanların lideri. Ancak Elena sayesinde arabadan kaçıyoruz. Fakat aksilikler bizi bırakmadığı için uçurumda köşeye sıkışıyoruz, yine de denize atlayarak sağ kalıyoruz. Mahvolmuş bir yıkık şehre giriyoruz. Ancak Elena sağolsun Sully'nin ölmediğini öğreniyoruz. Sonrasında şehirdeki kütüphaneye girip Sully'yi görüyoruz. Sully meğersek ölü taklidi yapmış ama cebindeki Francis Drake'in günlüğü sayesinde hayatta kalmış. Sonrasında biraz ilerleyince yeraltında Elena ile beraber Francis Drake'in ölüsünü buluyoruz. Elena yukarı çıkıyor ama biz çıkamadan Eddy ortaya çıkıyor ve tam çatışacakken bir anda mutantımsı yaratıklar bize saldırmaya başlıyor. Ne olduğunu anlamadan Eddy ile birlik olup yaratıkları öldürsekte Eddy son anda yaptığı şov yüzünden mefta oluyor. Biz de tek başımıza halledip sıvışıyoruz. Neyse sonrasında kabin gibi bir yere gidiyoruz. Elena kabinde kalıyor biz de tünele giriyoruz. Tünelde bir yığın yaratığı ortadan kaldırınca Francis Drake'in son notunu okuyoruz. Meğersek bu yaratıklar İspanyollar. El Dorado'nun laneti yüzünden buna dönüşmüşler ve Francis Drake'de durdurmaya çalışıyormuş. Nate gerçeği öğrenince planını 180 derece değiştirerek kahramanlık rolüne bürünüyor. Amacı artık El Dorado'yu yok edip laneti sonlandırmak. Sonra yaratıklaşmış İspanyolların arasından sıvışıp kabine dönüyoruz ancak Elena'yı Roman ile Navarro kaçırmış. Sonrasında hızla kurtarmak için ilerlerken sinematik giriyor. Önemli bir sinematik bu. El Dorado'yu ilk defa gözlerimizle görüyoruz. Ancak Roman ile Navarro da cabası. Roman El Dorado heykelini açıyor ve sonra lanet ona da vuruyor. Roman yaratığa dönüştüğü gibi Navarro muhtemelen para hırsıyla hiç tereddüt etmeden ateş ediyor. Elena ile helikopterle El Dorado'yu götürürken son anda biz helikoptere atlıyoruz yani heykele, gemide çatışıyoruz ve Navarro'yu da alt edip elimiz boş şekilde Elena ile gidecekken Sully nereden bulduğu bilinmez şekilde kasa kasa altınla geliyor ve oyun bitiyor.
Oyun Hakkındaki Görüşlerim
Nihayet hikaye bölümünü bitirdim, gereksiz uzun oldu ama olsun. Detaylı oldu. Neyse. Bu oyun benim ilk oynadıklarımdan biridir yeri de özeldir. Bu oyun 2007'de çıktı. Şuan sadece PlayStation 3, 4 ve 5'de (PS5'de geriye dönük uyumluluk sayesinde) oynanıyor. Belki ileride remake olarak çıkar ilk 3 oyun da PC'ye de gelir o zaman. Bu oyunu ilk oynadığım zamanı hatırlamıyorum. Neyse bu oyun zor bir oyun. En son oynadığımda zor modda oynadım canım çıktı oynarken o derece. En çok Elena ile yıkık şehirde jetski ile hem bomba patlatırken hem de adamları temizlediğimiz yerde zorlandım. Başta ben Elena otomatik ateş edecek sandım meğersem ben ateş ediyormuşum. Zorda beceremedim, normalde beceremedim kolayda zar zor geçtim orayı. Bir de o mutant İspanyolların dolu olduğu bahsettiğim tünel. Hayır yaratık falan zorlamadı. Labirent gibi yer. 2 saat dolandım en sonunda buldum gitmem gereken yeri. Şuan 2. oyunu yarıladım. Bitirince belki onun incelemesini de yazarım bilmiyorum. Bir diğer zorlandığım yer ise Elena'yı ormanda aradığımız yerdi. Dakika başı mermim bitiyor, araya dalıyorum geliyor biri arkadan indiriyor beni. Bir de ben bu oyunu bitirmiştim 1 kere ama hiç bir şey hatırlamadığım yani tarihin fırsatı elime geçip tekrar oynamak yerine hikayesini izledim. Bu yüzden aldığım zevk düştü. Neyse ki 3. oyunun çöl sahneleri ve uçak sahnesi dışınca hiç hatırlamıyorum onu düzgün oynarım artık. Oyunun grafikleri eskimiş kabul edilmesi gereken bir gerçek. PS4 paketi olsa bile PS3 oyunu, ama yine de oyunun ilk 2 saatinden sonra dalıyorsunuz hikayeye. Açık dünya olmadığı için bu oyun çok iyi. Her oyunun açık dünya olduğu bu dönemde açık dünya olmayan bir oyunu oynamak çok iyi geldi. Genel puanım: 10/8. Bir Uncharted 2 etmez ama sağlam oyun. Nedense kimse ilk oyunu çok sevmiyor ama bence güzel bir oyun. 4. oyundan daha iyi bence. Neyse. İnceleme bu kadardı. Eklemek istediğiniz şeyleri ekleyebilirsiniz. Yanıldığım yer varsa onu da hatırlatabilirsiniz bana. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum, yarım saatten fazla sürmüş bu arada yazması. İyi günler.
Hikaye
Oyuna kendisini Sör Francis Drake'in soyundan geldiğini iddia eden Nathan Drake ve gazeteci Elena Fisher'ın Panama açıklarında buldukları Sör Francis Drake'e ait olduğu düşünülen tabutu kaçak şekilde açmalarıyla başlıyoruz ama tabutun içi boş çıkıyor. Ancak tabutta Francis Drake'in günlüğünü buluyoruz. Derken teknemiz korsanlar tarafından saldırıya uğruyor. Elena ile püskürtebildiğimiz kadarını geri püskürtünce tam gemi batarken imdadımıza Victor Sullivan koşuyor. Hemen Sully'nin uçağına biniyoruz ve güvenli bir sahile gidiyoruz. Ancak Elena Fisher'ın derdi görüntüleri yayınlamak olduğu için Drake ve Sully, işleri sağlama almak için Elena'yı bırakıp gidiyor. Sonrasında günlükteki koordinatı takip ediyorlar ve antik bir yere gidiyorlar ama hazine bulamıyorlar. Hatta daha kötüsü, bu mekanın yıllar önce İspanyollar tarafından yağmalandığını keşfediyorlar. Ama oradan çıkarken aradıkları hazinenin bir heykel olduğunu, yani El Dorado olduğunu öğreniyorlar. Neyse işte sonrasında bir denizaltıya benzeyen bir enkazda El Dorado'nun nerede olduğunu öğreniyorlar ama tam o sırada davetsiz misafirleri ve oyunun baş düşmanları Roman ile Navarro ortaya çıkıyor. Sully vuruluyor, Nate kaçıyor derken Elena köstebek deliğinden çıkar gibi karşımıza çıkıyor ve yeni yol arkadaşımız Elena ile Sully'nin uçağıyla topukluyoruz. İlerlediğimiz esnada uçak bombalanıyor ve paraşütle ormana dağılıyoruz. Gerçi Nate'in paraşütü delik olsa bile başrol avantajı ile sağ kalıyor. Sonra Elena'yı bir kalede buluyoruz ama Eddy ile tanışıyoruz. Eddy ara kötü karakter denilebilir. Buradaki korsan denilebilecek düşmanların lideri. Ancak Elena sayesinde arabadan kaçıyoruz. Fakat aksilikler bizi bırakmadığı için uçurumda köşeye sıkışıyoruz, yine de denize atlayarak sağ kalıyoruz. Mahvolmuş bir yıkık şehre giriyoruz. Ancak Elena sağolsun Sully'nin ölmediğini öğreniyoruz. Sonrasında şehirdeki kütüphaneye girip Sully'yi görüyoruz. Sully meğersek ölü taklidi yapmış ama cebindeki Francis Drake'in günlüğü sayesinde hayatta kalmış. Sonrasında biraz ilerleyince yeraltında Elena ile beraber Francis Drake'in ölüsünü buluyoruz. Elena yukarı çıkıyor ama biz çıkamadan Eddy ortaya çıkıyor ve tam çatışacakken bir anda mutantımsı yaratıklar bize saldırmaya başlıyor. Ne olduğunu anlamadan Eddy ile birlik olup yaratıkları öldürsekte Eddy son anda yaptığı şov yüzünden mefta oluyor. Biz de tek başımıza halledip sıvışıyoruz. Neyse sonrasında kabin gibi bir yere gidiyoruz. Elena kabinde kalıyor biz de tünele giriyoruz. Tünelde bir yığın yaratığı ortadan kaldırınca Francis Drake'in son notunu okuyoruz. Meğersek bu yaratıklar İspanyollar. El Dorado'nun laneti yüzünden buna dönüşmüşler ve Francis Drake'de durdurmaya çalışıyormuş. Nate gerçeği öğrenince planını 180 derece değiştirerek kahramanlık rolüne bürünüyor. Amacı artık El Dorado'yu yok edip laneti sonlandırmak. Sonra yaratıklaşmış İspanyolların arasından sıvışıp kabine dönüyoruz ancak Elena'yı Roman ile Navarro kaçırmış. Sonrasında hızla kurtarmak için ilerlerken sinematik giriyor. Önemli bir sinematik bu. El Dorado'yu ilk defa gözlerimizle görüyoruz. Ancak Roman ile Navarro da cabası. Roman El Dorado heykelini açıyor ve sonra lanet ona da vuruyor. Roman yaratığa dönüştüğü gibi Navarro muhtemelen para hırsıyla hiç tereddüt etmeden ateş ediyor. Elena ile helikopterle El Dorado'yu götürürken son anda biz helikoptere atlıyoruz yani heykele, gemide çatışıyoruz ve Navarro'yu da alt edip elimiz boş şekilde Elena ile gidecekken Sully nereden bulduğu bilinmez şekilde kasa kasa altınla geliyor ve oyun bitiyor.
Oyun Hakkındaki Görüşlerim
Nihayet hikaye bölümünü bitirdim, gereksiz uzun oldu ama olsun. Detaylı oldu. Neyse. Bu oyun benim ilk oynadıklarımdan biridir yeri de özeldir. Bu oyun 2007'de çıktı. Şuan sadece PlayStation 3, 4 ve 5'de (PS5'de geriye dönük uyumluluk sayesinde) oynanıyor. Belki ileride remake olarak çıkar ilk 3 oyun da PC'ye de gelir o zaman. Bu oyunu ilk oynadığım zamanı hatırlamıyorum. Neyse bu oyun zor bir oyun. En son oynadığımda zor modda oynadım canım çıktı oynarken o derece. En çok Elena ile yıkık şehirde jetski ile hem bomba patlatırken hem de adamları temizlediğimiz yerde zorlandım. Başta ben Elena otomatik ateş edecek sandım meğersem ben ateş ediyormuşum. Zorda beceremedim, normalde beceremedim kolayda zar zor geçtim orayı. Bir de o mutant İspanyolların dolu olduğu bahsettiğim tünel. Hayır yaratık falan zorlamadı. Labirent gibi yer. 2 saat dolandım en sonunda buldum gitmem gereken yeri. Şuan 2. oyunu yarıladım. Bitirince belki onun incelemesini de yazarım bilmiyorum. Bir diğer zorlandığım yer ise Elena'yı ormanda aradığımız yerdi. Dakika başı mermim bitiyor, araya dalıyorum geliyor biri arkadan indiriyor beni. Bir de ben bu oyunu bitirmiştim 1 kere ama hiç bir şey hatırlamadığım yani tarihin fırsatı elime geçip tekrar oynamak yerine hikayesini izledim. Bu yüzden aldığım zevk düştü. Neyse ki 3. oyunun çöl sahneleri ve uçak sahnesi dışınca hiç hatırlamıyorum onu düzgün oynarım artık. Oyunun grafikleri eskimiş kabul edilmesi gereken bir gerçek. PS4 paketi olsa bile PS3 oyunu, ama yine de oyunun ilk 2 saatinden sonra dalıyorsunuz hikayeye. Açık dünya olmadığı için bu oyun çok iyi. Her oyunun açık dünya olduğu bu dönemde açık dünya olmayan bir oyunu oynamak çok iyi geldi. Genel puanım: 10/8. Bir Uncharted 2 etmez ama sağlam oyun. Nedense kimse ilk oyunu çok sevmiyor ama bence güzel bir oyun. 4. oyundan daha iyi bence. Neyse. İnceleme bu kadardı. Eklemek istediğiniz şeyleri ekleyebilirsiniz. Yanıldığım yer varsa onu da hatırlatabilirsiniz bana. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum, yarım saatten fazla sürmüş bu arada yazması. İyi günler.
