stevesm1221
Hectopat
- Katılım
- 25 Ağustos 2018
- Mesajlar
- 2.943
- Makaleler
- 3
- Çözümler
- 9
Blood and Wine DLC'si ile eklenen Toussaint diyarına gelince ana oyundaki Novigrad, Velen gibi yerlerin ne kadar çöp olduğunu anladım. Peki neden Toussaint diğer tüm ana hikaye ile eklenen yerlerden daha iyi?
1- Toussaint'ın milleti.
Diğer yerlerde insanların önünden geçerken yere tükürürler, hakaret ederler, canavarmışsın gibi bakarlar ama Toussaint milleti böyle değil. Asla birinin yere tükürüp hakaret ettiğini görmedim. Aksine yanlarından geçerken "Slayer of the beast!" diyerek övüyorlar. Turnuvaları kazanmışsanız "en büyük saygılarımla", "turnuvanın galibi! Bu ne büyük bir şeref!" gibi şeyler söylüyorlar. Bunun oynanışa etkisi ise diğer yerlerde biri kötü söz söylediğinde veya yere tükürdüğünde aşırı sinirlenmen. Ancak bu durum Toussaint'de yok. Bir de oyuna iyice kendinizi veriyorsanız psikolojik olarak daha rahat bir şekilde orada kalabiliyorsunuz ve daha iyi moraliniz oluyor.
2- Muhteşem müzikler.
Müzikler bütün ana hikayedekilerle yarışacak kadar güzel. Hatta The Slopes of the Blessure kendi başına birçok sevilen oyun müziği ile yarışabilir. Onun dışında (bunun için linç yiyebilirim) For Honor! For Toussaint! müziği Silver for Monsters'dan daha iyi ve canavarlarla savaşırken daha fazla gazlıyor seni. Bunun oynanışa etkisi ise muhteşem müzikleri sayesinde diyarda zaman geçirirken daha fazla zevk almanız ve canavarlarla savaşırken For Honor! For Toussaint! müziğinin bayağı iyi bir şekilde gazlaması.
3- Muhteşem manzaralar.
Bir şey söylemeye gerek yok. Fotoğraflar konuşsun. Bu muhteşem ötesi manzaraları diğer yerlerde nereye giderseniz gidin bulamazsınız.
4- Ev.
Diğer yerlerde sadece atınla seyahat edip, geceyi çalılıkların arasında meditasyon yaparak geçirirken, burada sana ait bir evin var ve modifiye edebileceğin bir görev var. Zırh askılığı, silah askılığı, daha iyi bir yatak, eve iç ve dış bakım, atın için ahır gibi şeyleri ücreti karşılığında yapabiliyorsunuz. Ki bu durum Toussant'ı eviniz gibi benimsemek için çok iyi bir adım olmuş.
5- Yan görevler.
Diğer yerlerde kontrat alıyorum, kontrat al - canavarı öldür - paranı al şeklinde ve bir iki konuşmayla geçiştiriliyor. Ancak Toussaint'daki tüm yan görevler özenle yapılmış diye çok çok güzel oluyor. Mesela 1-2 örnek vereyim:
Kontrat tahtasındaki öylesine bir görevde üzüm bağlarındaki canavar sorununu hallettiğinde bir şaraba ismini veriyorlar ve o şarabı evine yolluyorlar sık sık. Diğeri ise yine kontrat tahtasındaki öylesine bir görevde özel bir kılıç için sınavdan geçiyorsun ve o kılıç, öldürdüğün her düşmanla vuruş oranını artırıyor ve seviyene göre yükseliyor. Yani her seviye atladığında kılıcını yükseltmene gerek kalmıyor.
Notlar:
Şu, şu müzikten nasıl daha iyi ya? Hayır bu böyle değil, şöyle diyebilirsiniz. Yazıda milyon tane öznel cümle kullandığımdan tüm konunun ``bana göre`` olduğunu anlamak zor değil. Tabii ki benim gibi düşünen birçok kişi var.
Kaer Morhen?
Oranın da manzarası ve müzikleri çok güzel ancak bir yerleşim yeri değil. Demirci, tüccar gibi çalışanlar yok. Yan görevler yok.
Sonuç:
Blood and Wine'a başladığımdan beri diğer yerlere adımımı bile atmadım ve yan görevler dahil sadece 1-2 görev kaldı koskoca haritada. Tabii haritada gözükmeyen birçok muhteşem görevler de var, (atınla konuşman gibi) onları da haritada dolaştıkça bulmaya çalışacağım. Tüm görevleri yaptıktan sonra diğer yerlere kalan görevleri halletmek için gideceğim ki ondan sonra Toussaint'a geri dönüp birkaç günde bir o muhteşem haritada ve manzarada zaman geçirmek için oyuna gireceğim.
Konuyu açmamın sebebi ise burada benim gibi düşünen var mı görmek için ve sadece ana hikayeyi bitirip eklenti paketlerini oynamayarak çok büyük hata yapmış kişileri bilgilendirmek için. Eklenti paketi 15 saat civarı oynama süresi vâat etse de ben 35. saatimi çoktan devirdim.
1- Toussaint'ın milleti.
Diğer yerlerde insanların önünden geçerken yere tükürürler, hakaret ederler, canavarmışsın gibi bakarlar ama Toussaint milleti böyle değil. Asla birinin yere tükürüp hakaret ettiğini görmedim. Aksine yanlarından geçerken "Slayer of the beast!" diyerek övüyorlar. Turnuvaları kazanmışsanız "en büyük saygılarımla", "turnuvanın galibi! Bu ne büyük bir şeref!" gibi şeyler söylüyorlar. Bunun oynanışa etkisi ise diğer yerlerde biri kötü söz söylediğinde veya yere tükürdüğünde aşırı sinirlenmen. Ancak bu durum Toussaint'de yok. Bir de oyuna iyice kendinizi veriyorsanız psikolojik olarak daha rahat bir şekilde orada kalabiliyorsunuz ve daha iyi moraliniz oluyor.
2- Muhteşem müzikler.
Müzikler bütün ana hikayedekilerle yarışacak kadar güzel. Hatta The Slopes of the Blessure kendi başına birçok sevilen oyun müziği ile yarışabilir. Onun dışında (bunun için linç yiyebilirim) For Honor! For Toussaint! müziği Silver for Monsters'dan daha iyi ve canavarlarla savaşırken daha fazla gazlıyor seni. Bunun oynanışa etkisi ise muhteşem müzikleri sayesinde diyarda zaman geçirirken daha fazla zevk almanız ve canavarlarla savaşırken For Honor! For Toussaint! müziğinin bayağı iyi bir şekilde gazlaması.
3- Muhteşem manzaralar.
Bir şey söylemeye gerek yok. Fotoğraflar konuşsun. Bu muhteşem ötesi manzaraları diğer yerlerde nereye giderseniz gidin bulamazsınız.
4- Ev.
Diğer yerlerde sadece atınla seyahat edip, geceyi çalılıkların arasında meditasyon yaparak geçirirken, burada sana ait bir evin var ve modifiye edebileceğin bir görev var. Zırh askılığı, silah askılığı, daha iyi bir yatak, eve iç ve dış bakım, atın için ahır gibi şeyleri ücreti karşılığında yapabiliyorsunuz. Ki bu durum Toussant'ı eviniz gibi benimsemek için çok iyi bir adım olmuş.
5- Yan görevler.
Diğer yerlerde kontrat alıyorum, kontrat al - canavarı öldür - paranı al şeklinde ve bir iki konuşmayla geçiştiriliyor. Ancak Toussaint'daki tüm yan görevler özenle yapılmış diye çok çok güzel oluyor. Mesela 1-2 örnek vereyim:
Kontrat tahtasındaki öylesine bir görevde üzüm bağlarındaki canavar sorununu hallettiğinde bir şaraba ismini veriyorlar ve o şarabı evine yolluyorlar sık sık. Diğeri ise yine kontrat tahtasındaki öylesine bir görevde özel bir kılıç için sınavdan geçiyorsun ve o kılıç, öldürdüğün her düşmanla vuruş oranını artırıyor ve seviyene göre yükseliyor. Yani her seviye atladığında kılıcını yükseltmene gerek kalmıyor.
Notlar:
Şu, şu müzikten nasıl daha iyi ya? Hayır bu böyle değil, şöyle diyebilirsiniz. Yazıda milyon tane öznel cümle kullandığımdan tüm konunun ``bana göre`` olduğunu anlamak zor değil. Tabii ki benim gibi düşünen birçok kişi var.
Kaer Morhen?
Oranın da manzarası ve müzikleri çok güzel ancak bir yerleşim yeri değil. Demirci, tüccar gibi çalışanlar yok. Yan görevler yok.
Sonuç:
Blood and Wine'a başladığımdan beri diğer yerlere adımımı bile atmadım ve yan görevler dahil sadece 1-2 görev kaldı koskoca haritada. Tabii haritada gözükmeyen birçok muhteşem görevler de var, (atınla konuşman gibi) onları da haritada dolaştıkça bulmaya çalışacağım. Tüm görevleri yaptıktan sonra diğer yerlere kalan görevleri halletmek için gideceğim ki ondan sonra Toussaint'a geri dönüp birkaç günde bir o muhteşem haritada ve manzarada zaman geçirmek için oyuna gireceğim.
Konuyu açmamın sebebi ise burada benim gibi düşünen var mı görmek için ve sadece ana hikayeyi bitirip eklenti paketlerini oynamayarak çok büyük hata yapmış kişileri bilgilendirmek için. Eklenti paketi 15 saat civarı oynama süresi vâat etse de ben 35. saatimi çoktan devirdim.
Son düzenleyen: Moderatör: