İnceleme Assassin's Creed Mirage

hudson51

Hectopat
Katılım
24 Ocak 2022
Mesajlar
1.951
Çözümler
3
Yer
Ankara
16 saatin sonunda ana + yan görevler olarak oyunu bitirdim. Açıkçası nasıl bu kadar sevildi anlam veremedim şahsen.

Mirage esasında her şeyiyle Valhalla ama daha eksiği diyebileceğimiz bir oyun. Keşke DLC olarak Valhalla'ya çıksaymış dedirtti bana. İlk olarak olumlu yanlarını anlatmam gerekirse en başta atmosfer oyunun en güçlü yanı. Bir ubi klasiği olarak geçtiği dönem ve şehir harika yansıtılmış. Oynanış kısmında ise kendi içindeki en büyük olumlu taraf gizliliğin çok güçlü şekilde ön planda tutulması. Odyssey ile arşa çıkardıkları gizliliği Valhalla ile bir nevi çöpe atmışlardı. Bunun sebebi ise Valhalla da oyunun sizi gizliliğe itecek hiçbir albenisinin olmamasıydı üstelik sizi cezalandırmıyordu da. Mirage da ise hem bölüm ve alan tasarımları gizliliğe çok daha uygun olarak tasarlanmış hem de gizli olmadığınız da oyun sizi bayağı kötü cezalandırıyor. Burada özellikle aranma mekaniğini daha da geliştirmeleri bayağı iyi olmuş.

Ezio serisi ile aşina olduğumuz aranma sistemi Mirage da çok daha etkili ve dünya ile içiçe olmuş. Üç aşamalı olan bu sistem de ilk aşama herhangi bir sıradan NPC'nin sizi savaşırken veya gizli öldürürken tanık olması ile başlıyor. Bu aşama da şehirde hala dolaşabiliyorsunuz ama özellikle halk içine çıktığınızda bazı kişilerin sizi gördüğünü ve askerleri çağırdığını görebiliyorsunuz. İkinci aşamada ise artık çatılarda okçular yer almaya başlıyor çatılardan dolaşmak sizin için zorlu oluyor. Üçüncü aşamada ise tüm şehir ve çatılar sizin için alarmda oluyor ve halk içine indiğinizde de hemen vatandaşlar sizi ispiyonluyorlar. Oyunda ki bu aranma sistemi sizi çok daha gizli olmaya itiyor ve güzel de bir eklenti olmuş.

Oyunda ki en gözüme çarpan olumlu yan ise Syndicate ve Valhalla'nın Siege of Paris DLC'sinde gördüğümüz blackbox suikast görevlerinin geri dönmesi. Bu görevlerde isterseniz dümdüz gidip hedefi öldürebilirsiniz ama bunun yerine belli başlı görevleri yaparsanız çok daha estetik ve sinematik suikastlar görebiliyorsunuz. Hatta bu görevleri hatta bazı yan görevleri de yapmanız için kostüm mekaniği gelmiş. Bu mekanikte o alana girmek için gerekli kostümü bulup giymeniz gerekiyor. Bunlar zırhınızdan farklılar. Çok iyi mi bu yenilik derseniz hala koca seride bu görevlerin en iyileri Syndicate da bence ama uzun süre sonra dönmüş olmaları güzel bir yenilik.

Unutmadan uzun süre sonra 20 saat altında biten bir AC oyunu oynamak bayağı ferahlatıcıydı. Sırf bu sebeple Mirage'a iyi gözle bakıyorum.

Yetenek ağacı ise kötü değil ama yeterli. Origins de ki gibi gereksiz şeylerde var içinde güzel/gerekli şeylerde.

Harita ise çok daha küçük ve rafine. Hatta öyle ki bu oyundaki tüm harita sanırım Valhalla da ki İngiltere de ki tek bir bölgeye eşit. Özellikle bağdad çok daha rafine ama güzel mi derseniz değil. Kendini ayıramıyor. Sokaklar çok fazla birbirine benziyor. Origins de ki iskenderiye, Odyssey de ki atina ve sparta, Valhalla da ki lunden ya da winchester gibi gördüğünüzde ayırt edeceğiniz tasarımlara sahip değil.

Oyunun olumsuz yanlarına gelirsek ise en gözüme çarpan eksiklikler hikaye ve oynanışta. Önce hikayeden girmek gerekirse Spoiler'sız olarak söyleyeceğim tek şey bu hikayenin hiçbir soruya cevap vermediği. Spoiler'lı hikaye düşüncelerimi ise en aşağıya yazacağım. Hikaye güzel başlıyor ve merak uyandırıcı da devam ediyor ama finali oldukça sönük hatta kötü. Güya bu oyun Valhalla da ki basimin belli başlı sorularına cevap verecekti ama onlara cevap vermeyi geçtim çok fazla soruyu havada bırakıyor ve yenilerini ekliyor.

Oynanış kısmında ise en büyük eksiklik direk savaş sistemi. Valhalla da savaş sistemi bence oturaklı ve güzeldi. Sırf bu yüzden oyunun gizlilik eksiğini göz ardı etmiş ve harbi harbi viking gibi oynamıştım, keyifliydi de. Mirage da ise savaş sistemini çok fazla kırpmışlar hatta sizi tek bir silaha da mahkum etmişler. Oyun da savaşlar çok fazla olmuyor ama olduğunda da sizi hiçbir şekilde eğlendirmiyor. Silah çeşitliliği ise neredeyse yok. Ufaktan bir loot olayı var oyunun ama tek silahınız kılıç olduğundan bu da amaçsız hissettiriyor. Zaten bir iki silahtan sonra bunu anlayınca hazineleri vs toplayasınız gelmiyor.

Mirage maalesef bir yan olarak bile yeterli değil. AC oyunları arasında meh diyebileceğim bir seviye de ama genel oyunlar içinde çok bayat kalıyor. Eğer AC seviyorsanız oyun sizi oyunda tutmak için yeteri kadar element barındırıyor ama yeni bir deneyim arıyorsanız orası burası değil. Yan görev olarak kötü dememin sebebi de daha önce yine böyle bir proje görmüş olmamız: Rogue. Acrogue da Unity ile aynı dönem çıkmış ve tamamen AC3/AC4 Black Flag'den kopya mekanikleri kullanıyordu ama hikayesi çok iyiydi. O kadar iyiydi ki bu aynılığı serinin hayranları olarak bayağı yedik ve pek çoğumuz içinde hikaye olarak koca seride ilk üçümüz arasındadır. Mirage'dan da böyle bir beklentim vardı ama olmadı.

Bu oyun yerine şahsen Valhalla oynarsanız daha tatmin olursunuz bence hatta.

Yine de satışlarda büyük başarı sağlaması Ubisoft'un ileriye dönük daha rafine ama güzel işler yapacağı umudunu verdi bana. Şimdi sırada ki durak ise serinin en iyi oyunlarını yapan quebec stüdyosunda. Daha önce Syndicate ve Odyssey'i yapmışlardı şimdi ise edo dönemi japonyasında geçtiğini düşündüğümüz codename Red'i yapıyorlar ve sırada onlarda. Eminim özellikle RPG sever AC fanları olarak çok daha tatmin olacağız.

Oyunun sonu ve hikaye hakkındaki düşüncelerim...

Oyunun sonu tam anlamıyla felaket. Oyunun en başında basim halifenin sarayına arkadaşı nehal ile gizlice girip halife ve eskilerin düzeni (bizim bildiğimiz adıyla tapınakçıların) toplantısını görüyor. Daha sonra ise halifenin, düzene çalıştığını ve hatta onlara bir eser getirdiğini öğreniyoruz. Bu eser ise Revelations da gördüğümüz ve Altair'in anılarını gördüğümüz anı diskleri. Basim bu eseri yanlışlıkla aktif ettiğinde bir tür sorgu/işkence sahnesine tanık oluyoruz. Daha sonra basim bunlara anlam veremiyor ve hatta halifeye yakalanıyor. Sonrasında ise nehal halifeyi öldürüyor ve basim de kaçıyor. Böylece hikayemiz ve gizli olanlara (suikastçılara) girmemiz de burada başlıyor. Sonrasında olaylar oluyor ve düzen üyelerini avlıyoruz. Her suikastte ise basim gizli olanlar arasında rütbe atlıyor ama kendisini de sorguluyor kimim ben tarzı hatta rüyalarında onu avlamaya çalışan bir cin bile var.

Oyunun sonunda ise öğreniyoruz ki (Valhalla'dan da bildiğimiz üzere) nehal aslında hiç yokmuş, o lokinin bilinciymiş. Nehal ve Basim'in rüyalarında gördüğü cin aslında aynı kişiler yani onlar loki. Loki düzenbaz bir tanrı olduğundan hayatı boyunca Basim'i etkisi altına almak için hem cin olarak onu korkutuyor hem de nehal olarak onu destekliyor. Valhalla da biliyorduk ki aesir ısu'ları yani viking tanrıları kendilerini ragnarok yani güneş patlamasından korumak için kendi bilinçlerini Ydgrassil'e yani süper bilgisayara yüklüyorlar. Odin, Eivor'un bedeninde uyanıyor. Loki ise Basim'in bedeninde uyanıyor. Amaçları ise zamanı gelince bu bilinçlerin ortaya çıkıp o bedeni ele geçirmeleri. Valhalla da Eivor'un Odin ile olan savaşını görmüş ve Eivor'un yendiğine tanık olmuştuk. Hatta Odin ile bir nevi arkadaş olmuş ve Amerika kıtasında ondan bir şeyler öğrenmiş ve eivor hayatını öyle sonlandırmıştı.

Mirage da ise alamut kalesinin altında bir ısu yerleşkesi olduğunu öğreniyoruz. Oyunun en başında gördüğümüz sorgu/işkence sahnesi ise burada devam ediyor. Basim nehal ile bu yerleşkeye giriyor. Önce ustası roshan ile savaşıyor ve onu da yeniyor. Sonrasında ise yerleşkeye girince oyunun başında gördüğümüz disklerden çok daha fazlasını görüyoruz ama içindekileri göremiyoruz. Daha sonrasında ise bir hücreye geliyoruz. Basim bu hücreyi açtığında Nehal'in orada olduğunu görüyor. Sonrasında ise başka bir diski çalıştırınca sorgu sahnesinin devamını görüyoruz. Basim de tam da burada sorgu da işkence görenin/Nehal'in/Cinin aslında kendisi olduğunu anlıyor. Sonrasında ise cin ile artık barışıyor, onu kabulleniyor hatta Nehal'i de kabulleniyor ve nehal ile bir oluyorlar.

Peki bunlar ne demek? Oyun kötü sonla bitiyor demek. Loki, hem nehal hem de cin olarak Basim'i tamamen manipüle ediyor ve onu ele geçiriyor. Sorgu/işkence sahnesi ise Basim'i işte burada tufaya düşüren şey. Sorgu sahnesinde işkence edilen kişi loki, işkence eden ise açıklanmıyor ama Odin. Valhalla'nın dawn of ragnarok DLC'sinde öğreniyoruz ki Odin'in en sevdiği oğlu baldr devler tarafından öldürülüyor ve Odin de bunu kaldıramayıp hem koca bir katliam yapıyor, hem Ragnarok'a ön ayak oluyor hem de kafayı sıyırıp oğluna dair saplantıya giriyor. Hatta forgotten saga ek içeriğinde Odin'in yeraltı dünyasına gidip oğlu Baldr'a ulaşmaya hatta diriltmeye çalıştığını görüyoruz. DLC'nin sonunda ise Loki'nin devlere Baldr'ın zayıf noktasını söylediğini hatta hapishanesinden kaçtığını öğreniyoruz. Mirage da ise işte bu hapishanenin alamutta ki ısu yerleşkesi olduğu ortaya çıkıyor.

Mitolojiye göre Odin Baldr'ın ölümünden sonra lokiyi hapsediyor hatta işkence ediyor. Mirage da ki işkence sahnesi de işte bu anı. Lakin bu anının dawn of ragnarok sonrası mı yoksa öncesi mi geçtiği bilinmiyor. Sonunda ise basim uyanıyor ama basim olarak değil, loki olarak. Sesinden bile anlayabiliyorsunuz. Hatta oyun sonunda Basim/Loki kendisine işkence eden kişi olan Odin'in hala yeryüzünde yürüyorsa ondan intikam alacağını söylüyor. Kartalı enkidu ise gelirken Basim'in yüzünü çiziyor ve Valhalla da gördüğümüz yüzündeki yara oluşuyor Basim/Loki de buna tebessüm ediyor. Burada da büyük ihtimal Loki'nin bedeni ele geçirdiğini ve enkidunun hissettiğini anlıyoruz.

Yapımcıların Valhalla da dediğine göre ise basim aslında hiç yok olmuyor sadece loki ile birleşiyorlar. Basim hala orada duruyor, kişiliği ve benliği de orada duruyor ve Loki'nin de anılarına sahip oluyor artık ama pek inandırmıyor oyun sizi buna. Oyun sadece tek bir anıyı anlatmak için size koca bir oyunu oynatıyor. Bu açıdan tam bir fecaat. Anıyı ise doğru düzgün anlatmıyor bile. Özellikle Mirage da Odin veya lokiden hiç bahsedilmiyor bile. Anıdaki kişiler bile belli değil.

1335669.jpeg


1329072.jpeg
 
Açıkçası korsana düşse de gömülsem dediğim tek oyun Mirage. Eski çağ İslam şehirlerini çok severim. Özellikle Bağdat'ı. Sırf Bağdat atmosferi için bile oynarım bu oyunu. Oyunun kısa olması ise ayrı içine çekti beni. 20 saatte bitmesi oldukça güzel bana göre çünkü son çıkan vallahha bir hayli baymıştı. Tadında bırakmak en iyisi. Yalnız, bana öyle geliyor ki Bağdat sokaklarında dolaşmaktan hiçbir şekilde hikaye kısmında ilerleyemeyeceğim. İncelemeniz için çok teşekkür ederim.
 
Açıkçası korsana düşse de gömülsem dediğim tek oyun Mirage. Eski çağ İslam şehirlerini çok severim. Özellikle Bağdat'ı. Sırf Bağdat atmosferi için bile oynarım bu oyunu. Oyunun kısa olması ise ayrı içine çekti beni. 20 saatte bitmesi oldukça güzel bana göre çünkü son çıkan vallahha bir hayli baymıştı. Tadında bırakmak en iyisi. Yalnız, bana öyle geliyor ki Bağdat sokaklarında dolaşmaktan hiçbir şekilde hikaye kısmında ilerleyemeyeceğim. İncelemeniz için çok teşekkür ederim.

İslam şehirlerini sevip korsana düşmesini beklemen şaşırtmadı kral.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı