Birinin hayat bulduğu yerde diğerleri kıyameti tadabiliyor. Bugün tüm dünyayı etkileyen iki olay yaşandı, elbette sadece biri beni ilgilendiriyor. Büyükbabam ve babamın başarısızca yönettiği "iyi ahlaklı" şirketimizi yüz yıl kadar sonra dünya markası haline getirdim, ve bugün itibariyle dünyanın zirvesindeyim. İki moruktan bana kalan hisseler kız kardeşim ve anneme bölünmesin diye ikisini de faili meçhul bir cinayete kurban ettim. Bu “talihsiz” olay beni çok da kötü etkiledi diyemeyiz, zira zirvenin tek kişilik olduğunu 10 yaşımdan beri biliyordum, asla dengim olamayan akranlarımın bir gün açlık ve sefalet içinde öleceğini biliyordum, sadece o günün bugün olacağını bilmiyordum, zaten, kimin aklına gelirdi ki!
Dünyanın ne durumda olduğu çok da önemli değil, ancak, cennet bahçesiyken nükleer bomba yiyen bir dünyanın bugün ayakta kalması bile mucize. Şu an cehennemden farkı yoksa, ben de cehennemin kralı olacağım demektir. Zaten hepimiz kendi cennetimiz için çabalıyoruz ancak cehennem yolunda yürüyoruz. Ancak dipsiz bir kuyu gibi sonu gelmeyen istek ve arzularım bununla sınırlı kalmayacak. Bu dünyayı kendi emellerime göre biçimlendireceğim, bunu yapabilecek tek kişi benim! Evet, bunu yapabilecek tek kişi benim. Benden başka kim bunları yapabilecek zekaya ve ahlaka sahip? Benden başka kim benim adalet anlayışımı anlayabilecek kadar akıllı? Hayır, böyle düşünmemeliyim, böyle düşünmemeliyim yapmamalıyım. Neden böyle düşünüyorum? Ben böyle birisi değilim, ben kötü bir insan değilim! Çocukluğumdan beri tek hayalim bu dünyayı insanların, çocukların mutlu olması, üzülmeden ve ağlamadan yaşaması için iyi bir yer haline getirmek değil miydi? Neden böyle konuşuyorum, neler söylüyorum ben?! Şirketimi, paramı ve bütün kişiliğimi bu çocukluk hayalimi gerçekleştirmek için kullanmalıyım. O kadar küçük bir olasılıkla dünyaya geliyoruz ki, başlı başına yaşamak bir mucize değil midir? Bir mucize olarak geldiğimiz bu dünyayı insanlık olarak bu hale getirdiysek, dünya kendi halinde zaten cennet değil midir?
Ah hayır, Yaratılıp önüme atılmış bir cennetin kralı olmaktansa, kendi yarattığım cehennemin tanrısı olacağım. Ne başka çocuklar ne de insanlar, umurumda değiller. Hayallerimin önündeki yolda mühim olan sadece tek bir şey var; o da kendimim! Öyle bir dünyada yaşıyorum ki, kimse kimseyi çıkarı olmadığı sürece sevmiyor, o zaman ben neden başkalarını seveyim ki? Bana ne faydaları dokunabilir, beni nasıl iyi etkileyebilirler? Zavallı varlıklar. En başta hiç doğmamaları gerekliydi, ancak bunu artık değiştiremeyiz, bu dünyayı kirletmeye geldiler bile. Bunu yaptıklarına pişman edeceğim onları. Benim dünyamı gasp ediyorlar, günahkar mahlukatlar. Bu dünyanın tanrısı benim, ve böyle olduğum sürece herkes bana hizmet etmek zorunda! Bunu onlardan istemeyeceğim, bunu yapmak zorundalar, onlara emredeceğim!
Ancak beni içten içe yoran bir düşünce, bir çıkmaz var. Bugün benim tanrı olma yolunda ilerlediğim ilk yolsa, tanrıyı indirmek için uğraşacak kahramanlar çıkacaktır. Zavallılar! Beni hedefimden alıkoyacak kimse yok, ortaya çıksa bile ona fırsat vermeden onu ortadan kaldıracağım. Bugüne dek çabalayıp elde ettiğim varlığımı söküp alabileceklerini sanmıyorum, ancak yine de her türlü önlemi almalıyım. Bu gökyüzünde kanatlarını açacak olan yalnızca benim!
Dünyanın ne durumda olduğu çok da önemli değil, ancak, cennet bahçesiyken nükleer bomba yiyen bir dünyanın bugün ayakta kalması bile mucize. Şu an cehennemden farkı yoksa, ben de cehennemin kralı olacağım demektir. Zaten hepimiz kendi cennetimiz için çabalıyoruz ancak cehennem yolunda yürüyoruz. Ancak dipsiz bir kuyu gibi sonu gelmeyen istek ve arzularım bununla sınırlı kalmayacak. Bu dünyayı kendi emellerime göre biçimlendireceğim, bunu yapabilecek tek kişi benim! Evet, bunu yapabilecek tek kişi benim. Benden başka kim bunları yapabilecek zekaya ve ahlaka sahip? Benden başka kim benim adalet anlayışımı anlayabilecek kadar akıllı? Hayır, böyle düşünmemeliyim, böyle düşünmemeliyim yapmamalıyım. Neden böyle düşünüyorum? Ben böyle birisi değilim, ben kötü bir insan değilim! Çocukluğumdan beri tek hayalim bu dünyayı insanların, çocukların mutlu olması, üzülmeden ve ağlamadan yaşaması için iyi bir yer haline getirmek değil miydi? Neden böyle konuşuyorum, neler söylüyorum ben?! Şirketimi, paramı ve bütün kişiliğimi bu çocukluk hayalimi gerçekleştirmek için kullanmalıyım. O kadar küçük bir olasılıkla dünyaya geliyoruz ki, başlı başına yaşamak bir mucize değil midir? Bir mucize olarak geldiğimiz bu dünyayı insanlık olarak bu hale getirdiysek, dünya kendi halinde zaten cennet değil midir?
Ah hayır, Yaratılıp önüme atılmış bir cennetin kralı olmaktansa, kendi yarattığım cehennemin tanrısı olacağım. Ne başka çocuklar ne de insanlar, umurumda değiller. Hayallerimin önündeki yolda mühim olan sadece tek bir şey var; o da kendimim! Öyle bir dünyada yaşıyorum ki, kimse kimseyi çıkarı olmadığı sürece sevmiyor, o zaman ben neden başkalarını seveyim ki? Bana ne faydaları dokunabilir, beni nasıl iyi etkileyebilirler? Zavallı varlıklar. En başta hiç doğmamaları gerekliydi, ancak bunu artık değiştiremeyiz, bu dünyayı kirletmeye geldiler bile. Bunu yaptıklarına pişman edeceğim onları. Benim dünyamı gasp ediyorlar, günahkar mahlukatlar. Bu dünyanın tanrısı benim, ve böyle olduğum sürece herkes bana hizmet etmek zorunda! Bunu onlardan istemeyeceğim, bunu yapmak zorundalar, onlara emredeceğim!
Ancak beni içten içe yoran bir düşünce, bir çıkmaz var. Bugün benim tanrı olma yolunda ilerlediğim ilk yolsa, tanrıyı indirmek için uğraşacak kahramanlar çıkacaktır. Zavallılar! Beni hedefimden alıkoyacak kimse yok, ortaya çıksa bile ona fırsat vermeden onu ortadan kaldıracağım. Bugüne dek çabalayıp elde ettiğim varlığımı söküp alabileceklerini sanmıyorum, ancak yine de her türlü önlemi almalıyım. Bu gökyüzünde kanatlarını açacak olan yalnızca benim!