Filmlere Romanlara konu olan, toplum içinde sık sık rastlanan ve belki de bu yazıyı okuyan pek çok kişinin deneyimlemiş olduğu putlaştırıcı sevgiyi kısaca inceleyeceğiz.
Putlaştırıcı Sevgi nedir?
Putlaştırıcı sevgi kısaca sevilen kişide kendini arama ve onu tüm mutluluğun, ışığın sevgini kaynağı olarak görme diye tanımlanabilir. Bu sevgi türünü deneyimlemiş olan kişiler kendini tüm güçlerinden yoksun bırakır ve "sevdiği" kişide -yani bir put gözüyle bakma- kendimi bulacağım derken aksine kendini kaybeder, yitirir. Bununla birlikte hayal kırıklıkları, kendini çaresiz hissetme başlar.
Kişi bundan kaçmak için başka birini putlaştırmaya başlar ve bu sürer gider. Bu sevginin en belirgin özelliği birden başlayıp, ilk anlarında çok şiddetli olmasıdır. Romanlarda, filmlerde ve müziklerde bu sevgi gerçek sevgi olarak tanımlanır ve bu "aşkın" şiddeti sanki sevginin büyüklüğüymüş gibi lanse edilir. Tam tersine bu puta tapanın açlığını ve umutsuzluğunu gösterir.
Ya bu Putlaştırıcı Sevgi iki kişide aynı anda görülürse?
Filmlerin ve romanların işlediği konu burada başlıyor. İnsanlara bunu "gerçek aşk", ve "gerçek sevgi" olarak tanıtıyorlar. Aslında bu tanıttıkları iki kişinin çılgınca bir bencilliğidir.
Kendini tanımayan ve sevemeyen bir başkasını asla sevemez! Sadece bencilliğini ortaya çıkarır.
Siz siz olun bir kişiyi asla putlaştırmayın. Emin olun sağlıklı ve doğru bir sevgi bencillikle veya tapınmayla olmaz.
"Bencil kişi kendini çok fazla değil çok az sever, hatta kendinden nefret eder."
-Erich Fromm
Kaynak: Erich Fromm, Sevme Sanatı
(Erich Fromm'un bu yapıtı hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilmiş ve bir manifesto olarak görülmüştür.)
Not: Bu yazıyı yayımlama nedenim bu gözlemi çok sevmiş olmamdır.
Putlaştırıcı Sevgi nedir?
Putlaştırıcı sevgi kısaca sevilen kişide kendini arama ve onu tüm mutluluğun, ışığın sevgini kaynağı olarak görme diye tanımlanabilir. Bu sevgi türünü deneyimlemiş olan kişiler kendini tüm güçlerinden yoksun bırakır ve "sevdiği" kişide -yani bir put gözüyle bakma- kendimi bulacağım derken aksine kendini kaybeder, yitirir. Bununla birlikte hayal kırıklıkları, kendini çaresiz hissetme başlar.
Kişi bundan kaçmak için başka birini putlaştırmaya başlar ve bu sürer gider. Bu sevginin en belirgin özelliği birden başlayıp, ilk anlarında çok şiddetli olmasıdır. Romanlarda, filmlerde ve müziklerde bu sevgi gerçek sevgi olarak tanımlanır ve bu "aşkın" şiddeti sanki sevginin büyüklüğüymüş gibi lanse edilir. Tam tersine bu puta tapanın açlığını ve umutsuzluğunu gösterir.
Ya bu Putlaştırıcı Sevgi iki kişide aynı anda görülürse?
Filmlerin ve romanların işlediği konu burada başlıyor. İnsanlara bunu "gerçek aşk", ve "gerçek sevgi" olarak tanıtıyorlar. Aslında bu tanıttıkları iki kişinin çılgınca bir bencilliğidir.
Kendini tanımayan ve sevemeyen bir başkasını asla sevemez! Sadece bencilliğini ortaya çıkarır.
Siz siz olun bir kişiyi asla putlaştırmayın. Emin olun sağlıklı ve doğru bir sevgi bencillikle veya tapınmayla olmaz.
"Bencil kişi kendini çok fazla değil çok az sever, hatta kendinden nefret eder."
-Erich Fromm
Kaynak: Erich Fromm, Sevme Sanatı
(Erich Fromm'un bu yapıtı hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilmiş ve bir manifesto olarak görülmüştür.)
Not: Bu yazıyı yayımlama nedenim bu gözlemi çok sevmiş olmamdır.