Atatürk'ü bende severim ama yok dindi şuydu buydu diye sallayan olursa kafamın tası atıyor.
Atatürk’ün 1922 yılında Bursa’daki Öğretmenlere yaptığı konuşması;
“hanımlar!
Bir milleti, düşmüş olduğu herhangi bir felâketten kurtarmakta, bir milleti aydınlatmakta devlet adamlarının sahip olduğu büyük önem inkâr edilemez. Hatta diyebiliriz ki, bugünü görmek; milletin temizliği ve namusu, vatansever millî çabası ve özellikle hor görülen faydalı duyguları sayesinde etkili olmuştur. Fakat bugün ulaştığımız nokta gerçek kurtuluş noktası değildir. Bu düşüncemi açıklayayım: Bir milletin felâkete uğraması demek, o milletin hastalıklı olması demektir… bundan dolayı kurtuluş sosyal yapımızdaki hastalığı açmak ve tedavi etmekle elde edilir. Hastalığın tedavisi ilmî ve fennî bir şekilde olursa iyileştirici olur. Yoksa tam tersine hastalık sürekli ve tedavi edilemez bir hale gelir. Bir sosyal yapının hastalığı ne olabilir? Milleti millet yapan, ilerleten ve yükselten güçler vardır: Düşünce güçleri ve sosyal güçler…
Düşünceler, anlamsız, mantıksız safsatalarla dolu olursa, o düşünceler hastadır. Kezâ sosyal hayat akıl ve mantıktan mahrum, yararsız ve zararlı birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felç olur.”
Atatürk'ün dini Atatürk'ü ilgilendirir buna göre ona kin, öfke duyan varsa hatırlasın ki Atatürk dedesiyle omuz omuza çarpışarak bu Vatan'ı kurtardılar. aslında başından beri anlatmak istediğim de budur. din konusunda girdiğimiz ileri tartışmayı biraz düşündümde aslında en başında bunu demeliydim.