İsrail-Filistin ilişkileri

Katılım
3 Haziran 2016
Mesajlar
19.105
Makaleler
9
Çözümler
112
Yer
Bursa
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Öğrenci
Açılan alakasız konular dönüp dolaşıp bu başlığa bağlandığından bu konuyu açmak istedim. Gelin burada konuşalım, tartışalım.

Kendi fikrimi açıklayarak başlarsam: İki ülke de benzer şekilde haklı ve haksız bence. Ayrıca iki ülkenin de yöneticileri şeref yoksunu kişiler, kesinlikle masum değiller. Evet, Filistin de öyle. İsrail'in Filistin sivil bölgelerini bombaladığı kadar Filistin'i yöneten terör örgütü de İsrail sivil bölgelerinde canlı bomba patlattı, roketler attı. Daha dün sivillere 130 tane roket attık diye övünüyorlardı. Kim olursa olsun sivile saldırmak hoş bir şey değil.

Bu savaşta kim haklı? İki ülke de haklı ve haksız. Bölge Osmanlı kontrolündeyken böyle kıyımlar olmuyor, insanlar barış içine yaşıyordu. 1.Dünya Savaşı sırasında İngilizler gelip Araplara isyan ederlerse kendi devletlerini kurabileceklerini söylerler. Araplar da safça her şeyin altın tepside verileceğine inanır, İngilizleri dinleyip isyan bayraklarını çekerler ama bilmedikleri bir detay vardır: İngilizler aynı şekilde ABD'yi yanlarına çekmek için Yahudilere de bölgede devlet kurma sözü vermiştir. İşte karışıklık burada başlar. Savaş bitip bölgenin kontrolünü İngilizler aldığında yoğun Yahudi göçü başlar. Aynı bölge iki tarafa da vaat edildiğinden tahmin edeceğiniz gibi olaylar çıkmaya başlar. Özellikle Hitler'in Yahudi soykırımından sonra bölgeye olan Yahudi göçü iyice hızlanıp olaylar büyüyünce İngilizler bölgeden çekilip olayı Birleşmiş Milletler'e kilitlemeye arar verir. BM aylarca süren incelemeleri sonrası bölgeyi hemen hemen eşit şekilde 2'ye bölüp Kudüs'ü tarafsız bölge yapmayı teklif eder. Yahudiler bu teklifi kabul edip kendi devletlerini kurarlar ancak Araplar yüzyıllardır yaşadıkları bu bölgeyi tamamen kendi hakları olarak gördükleri için bölüşmek istemez, savaş açarlar. Milis kuvvetleri şeklinde olan düzensiz Arap birlikleri İsrail'i yenemezler. Bunun karşılığında İsrail her kazanan devletin yaptığı gibi topraklarını genişletir. Araplar yenilginin acısını atlatamadı, İsrail ise komşularının onu yok etmek için birleştiğini hiç unutmadı. İki taraf da yeni bir savaşın er ya da geç kaçınılmaz olduğunu biliyordu ve o savaş 1960'lı yıllarda çıktı. 6 Gün Savaşı olarak adlandırılan savaş ezici İsrail üstünlüğüyle bitti. Mısır'dan Sina Yarımadası gibi bölgeleri alan İsrail sonuç olarak topraklarını 4'e katlamış oldu. Mısır daha sonra yalvar yakar topraklarını geri alsa da İsrail aldığı diğer bölgeleri vermedi. O günden beri Filistin canlı bomba gibi alçakça yöntemlerle İsrail sivillerine saldırıyor, İsrail ise aynı alçaklıkla karşılık veriyor.

Kısanın da kısası özet bu şekilde. En azından benim bildiğim kadarı bu. Sonuç olarak olayların arkasında yine İngiliz haltları var. Ben iki milleti de aynı oranda haklı olarak görüyorum. Bu konuyu açmamın asıl nedeni de tartışılacak konunun olmaması. Forumda bu konuya yoğun ilgi var ve bu nedenle alakasız konular kirleniyor 🙂
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Açılan alakasız konular dönüp dolaşıp bu başlığa bağlandığından bu konuyu açmak istedim. Gelin burada konuşalım, tartışalım.

Kendi fikrimi açıklayarak başlarsam: İki ülke de benzer şekilde haklı ve haksız bence. Ayrıca iki ülkenin de yöneticileri şeref yoksunu kişiler, kesinlikle masum değiller. Evet, Filistin de öyle. İsrail'in Filistin sivil bölgelerini bombaladığı kadar Filistin'i yöneten terör örgütü de İsrail sivil bölgelerinde canlı bomba patlattı, roketler attı. Daha dün sivillere 130 tane roket attık diye övünüyorlardı. Kim olursa olsun sivile saldırmak hoş bir şey değil.

Bu savaşta kim haklı? İki ülke de haklı ve haksız. Bölge Osmanlı kontrolündeyken böyle kıyımlar olmuyor, insanlar barış içine yaşıyordu. 1.Dünya Savaşı sırasında İngilizler gelip Araplara isyan ederlerse kendi devletlerini kurabileceklerini söylerler. Araplar da safça her şeyin altın tepside verileceğine inanır, İngilizleri dinleyip isyan bayraklarını çekerler ama bilmedikleri bir detay vardır: İngilizler aynı şekilde ABD'yi yanlarına çekmek için Yahudilere de bölgede devlet kurma sözü vermiştir. İşte karışıklık burada başlar. Savaş bitip bölgenin kontrolünü İngilizler aldığında yoğun Yahudi göçü başlar. Aynı bölge iki tarafa da vaat edildiğinden tahmin edeceğiniz gibi olaylar çıkmaya başlar. Özellikle Hitler'in Yahudi soykırımından sonra bölgeye olan Yahudi göçü iyice hızlanıp olaylar büyüyünce İngilizler bölgeden çekilip olayı Birleşmiş Milletler'e kilitlemeye arar verir. BM aylarca süren incelemeleri sonrası bölgeyi hemen hemen eşit şekilde 2'ye bölüp Kudüs'ü tarafsız bölge yapmayı teklif eder. Yahudiler bu teklifi kabul edip kendi devletlerini kurarlar ancak Araplar yüzyıllardır yaşadıkları bu bölgeyi tamamen kendi hakları olarak gördükleri için bölüşmek istemez, savaş açarlar. Milis kuvvetleri şeklinde olan düzensiz Arap birlikleri İsrail'i yenemezler. Bunun karşılığında İsrail her kazanan devletin yaptığı gibi topraklarını genişletir. Araplar yenilginin acısını atlatamadı, İsrail ise komşularının onu yok etmek için birleştiğini hiç unutmadı. İki taraf da yeni bir savaşın er ya da geç kaçınılmaz olduğunu biliyordu ve o savaş 1960'lı yıllarda çıktı. 6 Gün Savaşı olarak adlandırılan savaş ezici İsrail üstünlüğüyle bitti. Mısır'dan Sina Yarımadası gibi bölgeleri alan İsrail sonuç olarak topraklarını 4'e katlamış oldu. Mısır daha sonra yalvar yakar topraklarını geri alsa da İsrail aldığı diğer bölgeleri vermedi. O günden beri Filistin canlı bomba gibi alçakça yöntemlerle İsrail sivillerine saldırıyor, İsrail ise aynı alçaklıkla karşılık veriyor.

Kısanın da kısası özet bu şekilde. En azından benim bildiğim kadarı bu. Sonuç olarak olayların arkasında yine İngiliz haltları var. Ben iki milleti de aynı oranda haklı olarak görüyorum. Bu konuyu açmamın asıl nedeni de tartışılacak konunun olmaması. Forumda bu konuya yoğun ilgi var ve bu nedenle alakasız konular kirleniyor 🙂
İki ülke ne kadar haklı bilmem ama siz çok haklısınız. :)
 
Açılan alakasız konular dönüp dolaşıp bu başlığa bağlandığından bu konuyu açmak istedim. Gelin burada konuşalım, tartışalım.

Kendi fikrimi açıklayarak başlarsam: İki ülke de benzer şekilde haklı ve haksız bence. Ayrıca iki ülkenin de yöneticileri şeref yoksunu kişiler, kesinlikle masum değiller. Evet, filistin de öyle. İsrail'in filistin sivil bölgelerini bombaladığı kadar Filistin'i yöneten terör örgütü de İsrail sivil bölgelerinde canlı bomba patlattı, roketler attı. Daha dün sivillere 130 tane roket attık diye övünüyorlardı. Kim olursa olsun sivile saldırmak hoş bir şey değil.

Bu savaşta kim haklı? İki ülke de haklı ve haksız. Bölge osmanlı kontrolündeyken böyle kıyımlar olmuyor, insanlar barış içine yaşıyordu. 1.dünya savaşı sırasında İngiliz'ler gelip araplara isyan ederlerse kendi devletlerini kurabileceklerini söylerler. Araplar da safça her şeyin altın tepside verileceğine inanır, İngiliz'leri dinleyip isyan bayraklarını çekerler ama bilmedikleri bir detay vardır: İngiliz'ler aynı şekilde ABD'yi yanlarına çekmek için yahudilere de bölgede devlet kurma sözü vermiştir. İşte karışıklık burada başlar. Savaş bitip bölgenin kontrolünü İngiliz'ler aldığında yoğun yahudi göçü başlar. Aynı bölge iki tarafa da vaat edildiğinden tahmin edeceğiniz gibi olaylar çıkmaya başlar. Özellikle Hitler'in yahudi soykırımından sonra bölgeye olan yahudi göçü iyice hızlanıp olaylar büyüyünce İngiliz'ler bölgeden çekilip olayı birleşmiş Milletler'e kilitlemeye arar verir. Bm aylarca süren incelemeleri sonrası bölgeyi hemen hemen eşit şekilde 2'ye bölüp kudüs'ü tarafsız bölge yapmayı teklif eder. Yahudiler bu teklifi kabul edip kendi devletlerini kurarlar ancak araplar yüzyıllardır yaşadıkları bu bölgeyi tamamen kendi hakları olarak gördükleri için bölüşmek istemez, savaş açarlar. Milis kuvvetleri şeklinde olan düzensiz Arap birlikleri İsrail'i yenemezler. Bunun karşılığında İsrail her kazanan devletin yaptığı gibi topraklarını genişletir. Araplar yenilginin acısını atlatamadı, İsrail ise komşularının onu yok etmek için birleştiğini hiç unutmadı. İki taraf da yeni bir savaşın er ya da geç kaçınılmaz olduğunu biliyordu ve o savaş 1960'lı yıllarda çıktı. 6 gün savaşı olarak adlandırılan savaş ezici İsrail üstünlüğüyle bitti. Mısır'dan sina yarımadası gibi bölgeleri alan İsrail sonuç olarak topraklarını 4'e katlamış oldu. Mısır daha sonra yalvar yakar topraklarını geri alsa da İsrail aldığı diğer bölgeleri vermedi. O günden beri filistin canlı bomba gibi alçakça yöntemlerle İsrail sivillerine saldırıyor, İsrail ise aynı alçaklıkla karşılık veriyor.

Kısanın da kısası özet bu şekilde. En azından benim bildiğim kadarı bu. Sonuç olarak olayların arkasında yine İngiliz haltları var. Ben iki milleti de aynı oranda haklı olarak görüyorum. Bu konuyu açmamın asıl nedeni de tartışılacak konunun olmaması. Forumda bu konuya yoğun ilgi var ve bu nedenle alakasız konular kirleniyor 🙂

Bir daha kavga cikarsa bu mesaji atin hocam drogba misali baristirir😂

Buna" ah sh*t, here we GO again." yakisirdi.
Açılan alakasız konular dönüp dolaşıp bu başlığa bağlandığından bu konuyu açmak istedim. Gelin burada konuşalım, tartışalım.

Kendi fikrimi açıklayarak başlarsam: İki ülke de benzer şekilde haklı ve haksız bence. Ayrıca iki ülkenin de yöneticileri şeref yoksunu kişiler, kesinlikle masum değiller. Evet, filistin de öyle. İsrail'in filistin sivil bölgelerini bombaladığı kadar Filistin'i yöneten terör örgütü de İsrail sivil bölgelerinde canlı bomba patlattı, roketler attı. Daha dün sivillere 130 tane roket attık diye övünüyorlardı. Kim olursa olsun sivile saldırmak hoş bir şey değil.

Bu savaşta kim haklı? İki ülke de haklı ve haksız. Bölge osmanlı kontrolündeyken böyle kıyımlar olmuyor, insanlar barış içine yaşıyordu. 1.dünya savaşı sırasında İngiliz'ler gelip araplara isyan ederlerse kendi devletlerini kurabileceklerini söylerler. Araplar da safça her şeyin altın tepside verileceğine inanır, İngiliz'leri dinleyip isyan bayraklarını çekerler ama bilmedikleri bir detay vardır: İngiliz'ler aynı şekilde ABD'yi yanlarına çekmek için yahudilere de bölgede devlet kurma sözü vermiştir. İşte karışıklık burada başlar. Savaş bitip bölgenin kontrolünü İngiliz'ler aldığında yoğun yahudi göçü başlar. Aynı bölge iki tarafa da vaat edildiğinden tahmin edeceğiniz gibi olaylar çıkmaya başlar. Özellikle Hitler'in yahudi soykırımından sonra bölgeye olan yahudi göçü iyice hızlanıp olaylar büyüyünce İngiliz'ler bölgeden çekilip olayı birleşmiş Milletler'e kilitlemeye arar verir. Bm aylarca süren incelemeleri sonrası bölgeyi hemen hemen eşit şekilde 2'ye bölüp kudüs'ü tarafsız bölge yapmayı teklif eder. Yahudiler bu teklifi kabul edip kendi devletlerini kurarlar ancak araplar yüzyıllardır yaşadıkları bu bölgeyi tamamen kendi hakları olarak gördükleri için bölüşmek istemez, savaş açarlar. Milis kuvvetleri şeklinde olan düzensiz Arap birlikleri İsrail'i yenemezler. Bunun karşılığında İsrail her kazanan devletin yaptığı gibi topraklarını genişletir. Araplar yenilginin acısını atlatamadı, İsrail ise komşularının onu yok etmek için birleştiğini hiç unutmadı. İki taraf da yeni bir savaşın er ya da geç kaçınılmaz olduğunu biliyordu ve o savaş 1960'lı yıllarda çıktı. 6 gün savaşı olarak adlandırılan savaş ezici İsrail üstünlüğüyle bitti. Mısır'dan sina yarımadası gibi bölgeleri alan İsrail sonuç olarak topraklarını 4'e katlamış oldu. Mısır daha sonra yalvar yakar topraklarını geri alsa da İsrail aldığı diğer bölgeleri vermedi. O günden beri filistin canlı bomba gibi alçakça yöntemlerle İsrail sivillerine saldırıyor, İsrail ise aynı alçaklıkla karşılık veriyor.

Kısanın da kısası özet bu şekilde. En azından benim bildiğim kadarı bu. Sonuç olarak olayların arkasında yine İngiliz haltları var. Ben iki milleti de aynı oranda haklı olarak görüyorum. Bu konuyu açmamın asıl nedeni de tartışılacak konunun olmaması. Forumda bu konuya yoğun ilgi var ve bu nedenle alakasız konular kirleniyor 🙂

Arkadaşlar boş verin diger aciklamalari tek aciklama budur ne filistine ne israile asker gonderilmemeli multeci alinmamalidir birakin kendi aralarinda kalsin.
 
Bizim için ibretlik bir olaydır. Vatan toprağı neden savunulmalı, devlete yok yere neden isyan edilmemeli, bağımsızlık neden başka devletlere verilmemeli gibi konular için Türkiye Cumhuriyeti'ne güzel bir örnektir.

Baktığınız zaman Osmanlı'ya isyan edip ayrılan her devlette bu sorun görülmüştür. Ancak Filistin'de bulunan durum, hem coğrafyanın birçok din için kutsal olması sebebi ile, hem de kadim olması sebebi ile büyüdü.

Toprak sattı/satmadı meselesi karışık bir mesele zira bir otorite yok o dönemde. İngiliz mandasında olan bir yapıdan bahsediyoruz. Tabii bunun yanında gelen Yahudilerin de ayrı yaşamaya çalışması (Yahudiler arasında yaygındır bu, genelde işlerini kendi içlerinde yapmayı severler), Osmanlı'ya yeni ihanet etmiş Araplar'ın da birden Vatan Millet Sakarya moduna bürünmesi, olayı kışkırttı.

İki milletten birisi o topraklardan tükenene kadar savaş devam edecek. Şu an zaten Türkiye giremez, onu geçelim de, başka bir devlette girerse bu durum savaşa kadar gider. Hep veririm, Barut ve kıvılcım örneğini.

İsrail'in amacı çıkar değil ideoloji. Böyle olunca işler daha da kızışıyor. Bir ABD - Irak ilişkisi değil.

Burada Türk milletinin yapması gereken şey evvela kendini, askeri imkanlarını ve ekonomik durumunu güçlendirmektir. Doğruya doğru, İsrail her ne kadar yardım almış olsa da gelişmişlik bakımından belli bir düzeye gelmiş durumda. E zaten bundan güç alıyor bir noktada da.

Türkiye'nin güçlenmesi de Filistin'e girelim diye değil. Benim öyle bir derdim yok. Türkiye aynı duruma düşmesin diye.

Hala alakası olmayan konu da tartışıyorlar ben uyardım konu açıldı bununla ilgili diye umursayan yok.

Bu forumda amaç, tartışmak ve bilgi edinmek değildir.
 
Son düzenleme:
Biraz kısaltarak yazacağım çok uzun çünkü. Tam halini isteyenler ekşi'ye girip bakabilir ben de orada gördüm.

Filistin'in Türklere ihanetleri

1915: Kanal harekatı

bu harekata halife'nin çağrısına uymayıp katılmamakla kalmayan filistinliler, Türk askerine cephe gerisinden saldırmış ve türk askerini iki ateş arasında bırakarak 14.000 askerimizin şehit, binlerce askerimizin de esir olmasına sebep olmuştur.
bu harekatta bizi vuranlar ekseriyetle Gazze'li araplardır.

1917: Akabe baskını
filistinli araplar,lawrence ile bir oluyor ve akabe baskını'na katılıyor, akabe'deki tüm askerlerimizi şehit ediyorlar.
bu kahpelik dolu icraatlarını da çöle lawrence'in rölyefini yaparak ölümsüzleştiriyorlar.

1917: Kudus'un İngilizlere teslim edilmesi

kudüs filistinliler tarafından ingilizlere teslim ediliyor.
Kudüs belediye başkanı hüseyin efendi, yanındakiler de Filistinli Arap sözde Osmanlı subayları.
vatanlarına ihanet edip, Kudüs'ü İngilizlere teslim etmekten gayet memnunlar.

Ve Kudüs'ü İngilizlere teslim eden bu hainler,
İngiliz komutan general edmund allenby'i kudüs'e girerken "el-nebi"(peygamber) olarak karşılıyorlar.

1978: Filistin'in PKk'ya yardımı

Terör örgütü PKK, ortadoğu'da işbirliği yapacak bir terör örgütü arıyor.
ve filistin kurtuluş örgütü, pkk'ya kucak açıyor, pkk ile eşgüdüm içerisinde türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunmaya başlıyorlar.

1979: elcilik baskını

Ankara'da bulunan Mısır büyükelçiliği filistinli teröristler tarafından basılıyor ve 1 polisimiz, 1 de bekçimiz şehit ediliyor.

1980: Filistin'in ASALA'ya yardımı

Filistin halk kurtuluş cephesi lideri George Habash, Lübnan'ın sidon şehrindeki kamplarını asala terör örgütü'ne açıyor, asala'nın diplomatlarımızı katlettiği eylemlerine bu filistinli teröristler de destek veriyor.

1989: Filistin'den Ermenistan'a destek

Yaser arafat, "ermenistan'ın haklı davasını destekliyoruz" açıklamaları yapıyor.
bu vesileyle, karabağ işgaline ve ermeni katliamlarına destek veriyor.

2020: Filistin dogu akdenizde Türkiye karşısında

Filistin, Türkiye'nin doğu akdeniz'deki hak iddialarına karşı olarak kurulan doğu akdeniz gaz forumuna üye oluyor.
eastern mediterranean gas forum dahilinde, yunanistan, mısır, kıbrıs rum kesimi ve israil ile birlikte türkiye'nin mavi vatan tezine karşı cephe alıyor.
 
Bu konuda Türk askerinin Filistin'e gönderilmesini isteyenlerin olduğunu görmek beni çok üzüyor.

Ülkemizin başına gelen kötü olayların sebebinin %90'ı ordunun içine dinin karışmasından kaynaklanıyor. Tartışması tekrar yapılmasın diye diğer konularda yazdığım şeyleri yine yazacağım. Türk Silahlı Kuvvetleri, sizin dininiz, inancınız ya da ideolojiniz için tek bir askerinin canını tehlikeye atmaz. Bu zaman kadar yardım amaçlı askerlerimizi gönderdiğimiz ülkelerin hepsinde Türkiye için de tehdit oluşturan durumlar vardı. Din ve devlet işlerinin ayrılması gerektiği gibi ordu ve din işleri de ayrılmalıdır.

"İrtica, yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir."
 

Yeni konular

Geri
Yukarı