Gözünü kapatmışsın ben bir şey göremiyorum diyorsun. Ufak bir göz hareketiyle dünyan aydınlanabilir. Gözünü açma fikrini biraz düşün lütfen. Allah hidayet nasip etsin.
Göz açma durumu çok güzel bir düşünce. Ama şöyle bir sıkıntı var, bu iki taraf için de geçerli.
Siz belli ki herşeyinizle inanmışsınız, bunda hiç bir sıkıntı yok sizin açınızdan. Ama siz bunu kişisel fikriniz ile öyle kesin kabul etmişsiniz ki, sizin gözünüzde diğerlerine iddia ettiğiniz kadar kapanmış.
Yani yazdıklarınız çok güzel, zaten ramazanda bir program açsak onlar da çok güzel konuşuyor, ne kadar yatları katları ve TV'lardan aldıkları tonlarca para olsa da.
Yalnız bahsettiğiniz her şey, 1500 yıl önce birisi tarafından yazılmış bir kitaba dayanıyor. Siz bu kitaba ve peygambere inanmayı seçiyorsunuz. Bakın Allah'a ya da bir tanrıya değil. Bu ayrıntı çok önemli. Siz bir insana inanıyorsunuz ve bu inancınızda mutlaksınız.
Ama inancınızı destekleyebilecek hiç bir kanıtınız yok. Sadece ortada bir insan var, zamanında dahi hiç bir kanıt göstermemiş, siz de herhangi bir kanıt görmemişsiniz. Bir kitap yazılmış, ki peygamber yazmamış, ölümünden 50 yıl sonra yazılmış, buna rağmen sonsuz güveniniz var.
Herşeyin çok aydınlık çok güzel olduğunu iddia ediyorsunuz. Güzel şeylerin Allah'ın güzel hareketleri olduğuna, kötü şeylerin de sınav olduğuna inanıyorsunuz.
Ben zaten sorularımı tekrarlamayacağım. Ama bu yazdıklarımdan nasıl oluyor da sorgulayan birini körlükle betimlerken, kendinizin gözünün açık olduğunu iddia edebiliyorsunuz?
Sizin durumunuz, hiç bir kanıtı olmayan, 1500 yıl önce yaşanmış bir hikayeye "körü körüne" inanmak değil midir?
Bunu bir düşünün.