Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız, Mercedes kullanmak yerine tosbağaya binmek gibi... Web sitelerini düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi' zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Atatürk'e iftira atılırsa nasıl cevap verilmesi gerekir?
Arada cevap vereceksen ver bende dayanamiyorum bazen açıkçası, benim kızdığım nokta sırf sevdirmek için Atatürk'ü kalıba sokmak, olmayan özellikleri adama yüklemek. Gerek yok böyle şeylere, seven sever sevmeyen zaten mümkünse onun kurtardığı topraklarda yaşamasın olur biter. Akıl sağlığına zarar bu kadar cahil insanla uğraşmak, arada kafa dinle bari.
Arada cevap vereceksen ver bende dayanamiyorum bazen açıkçası, benim kızdığım nokta sırf sevdirmek için Atatürk'ü kalıba sokmak, olmayan özellikleri adama yüklemek. Gerek yok böyle şeylere, seven sever sevmeyen zaten mümkünse onun kurtardığı topraklarda yaşamasın olur biter. Akıl sağlığına zarar bu kadar cahil insanla uğraşmak, arada kafa dinle bari.
Buradaki sorun Atatürk'ü sevdirmek değil. Kimse Atatürk'ü sevmek zorunda değil ancak Atatürk hakkında saçma sapan, alakasız şeyler söylediklerinde ister istemez cevap verebiliyorsun.
Buradaki sorun Atatürk'ü sevdirmek değil. Kimse Atatürk'ü sevmek zorunda değil ancak Atatürk hakkında saçma sapan, alakasız şeyler söylediklerinde ister istemez cevap verebiliyorsun.
Bende cevap veriyorum bazen sorun yok onda da bu arkadaş çok takıyor kafaya o yüzden söyledim. Ayrıca Türkiye sınırları içerisinde yaşayıp Atatürk'ü sevmeyen ülkeyi terk etsin mümkünse, ya bölücüdür ya ağır şeriat kafasindadir, iki tarafa da ihtiyacımız yok.
Bende cevap veriyorum bazen sorun yok onda da bu arkadaş çok takıyor kafaya o yüzden söyledim. Ayrıca Türkiye sınırları içerisinde yaşayıp Atatürk'ü sevmeyen ülkeyi terk etsin mümkünse, ya bölücüdür ya ağır şeriat kafasindadir, iki tarafa da ihtiyacımız yok.
Bu konuyu, arkadaşım ile tartışmıştık. Bana uzun metin atmıştı. İstersen atabilirim. Onun dediğine ben de katılmamıştım. Tartışmıştık. En son anlamayınca saldım. Ama bu forumda böyle bir konu açılmaz. Ağır tartışma çıkar.
Vermemelisin. Bir söz vardır, "Bir delil ile kırk alimi yendim, kırk delil ile bir cahili yenemedim". Aynı mantık. Zaten TikTok'ta falan herkes Atatürk'e küfür ediyor. Bunları devlet cezalandırması lazım biz karşılık olarak küfür etsek bir şey değişmeyecek. Atatürk'e küfür edilince kimse bir şey yapmaz ama uzun adama laf atanın yedi sülalesini buluyorlar. Böyle bir memleket işte.
Bu konuyu, arkadaşım ile tartışmıştık. Bana uzun metin atmıştı. İstersen atabilirim. Onun dediğine ben de katılmamıştım. Tartışmıştık. En son anlamayınca saldım. Ama bu forumda böyle bir konu açılmaz. Ağır tartışma çıkar.
Atabilirsin, tartışmak bir müddet sonra sıkıyor bu tarz insanlarla. Herkese zorla sevdiremeyiz zaten ancak sevmeyen mümkünse yaşamasın bu ülkede, iki yüzlülük bu çünkü.
Şu an ülke içinde düzeltilmesi gereken o kadar çok fazla yalan var ki hangisini düzeltsek sorunu kolay çözecek veya sorunları bitirmeye çok kolay yaklaştırmayacak.
Kim söyler ise söylesin, insanları duyduklarını araştırmadan inanmamaları gerekliliğini sağlamak gerekiyor.
Burada açılan her topik eninde sonunda dini ifadelere veya dini dilek barındıran cümlelere dönüyor.
O zaman dünya tarihi genelinde; hangi din adındaki faaliyet öncelikle kendi toplumunu refah ve huzuru sağlamış?
Eğer konu İslam ise;
İslam peygamberinin ölümü ile fitne başlamış. Dini ve peygamberi ölüm haberi ile inkar edenler. Peygamberin yetki yerini doldurma amacı ile hilafet savaşları başlamış.
Bu Ali ile büyüyen bir fitne olup, hala aynı fitne farklı seviye ve kişilerce devam ettiriliyor. Din içine din ile alakası olmayan, tamamen dini lider pozisyonunu hem zenginleştirecek hem de o dine tabilere karşı güç sağlayacak kurallar zinciri oluşturuldu.
Her canlının hakkı hayatını olduğunu belirten ayetler var iken, politik - makam için kendi dini mensuplarını öldürenlere fetvalar çıkarılmış. Çevre ülkelere saldırıp - öldürmeyi - hayatlarını canlarını - mallarını - namuslarını gasp etmeyi de "Allah yolunda cihad etmek" olarak isimlendiren düşünmeden - okumadan hareket eden güruh var karşımızda.
Eğer bu dini lider durumundakilerin kurallarına uymazsanız veya farklı görüş bildirmeniz halinde iç savaş çıkar ve ölen de öldüren de cennetliktir gibi, sana akıl ve mantık ve inandığını iddia ettiğin dini kurallar ile alakası olmayan temyiz de bulunurlar.
Eğer siz bir cennet arıyorsanız, o zaman din adamı - dini liderlerin olmadığı bir yerde yaşamanız gerek. Etrafınızda birileri size dini konularda üfürüyor ise, işte siz zaten cehennemde yaşıyorsunuz demektir.
Aynı durum diğer dinlerde var. İsa için dua eden kaç kişi var. Hepsi ya petrus ya bilmem ne ile başlayan bir dua zinciri oluşturuldu. Dinin sahibi ikinci seviye veya isimsel hale gelirken, siz ona aracı kişi veya makamlara dua etmeye başlarsınız ve o kişilerden sizi cennete - huzura erdirmesiniz beklersiniz. Onun elini ayağını öper, servetinizi ona harcarsınız.
Ferrari'yi satıp, yalın ayak yürürken huzuru bulduğunu iddia edenlere inanmayı bırakalı çok oldu.
Musa dağda iken, boğa heykeli yapıp tapınanları mı soruyorsun?
Dinin kurucusu musa iken, geldiğimiz günde dini kuralları ve ayinleri yaptıranlar ise, harunun neslinden olduğuna inanılanların yönetiminden olmasının gerekçesi nedir? Tabii ki din bir ailesel ticaret faaliyet ve yönetim şekli ise.
Hani şu babasının postu için kavga eden üç kardeş var ya. Asıl kavga sebebi post değil. Babalarının nasıl elde ettiği belli olmayan, sen vergiler içinde boğulurken, evine ekmek götüremezsen çakarlı - kuruşun geçirmez camlı - devlet polisi korumalı - vergiden muafların dertleri bu paranın hepsine tek başına sahip olmak imiş.
Oku olan ilk emir yerine, okuyup anladığını iddia edenlerin üfürüklerine kaldınız.
Dolayısı ile de Atatürk onlar için baş düşman. Atatürk için her türlü itham ve yalanları söyleyebilirler.
Atatürk bir peygamber değil, derviş değil, evliya - şeyh - peygamber torunu hiç değil. Bilmiyorum belki söylendiği gibi ömrünün son yıllarında şişenin dibini görerek harcamıştır. Bilmiyorum.
Ama bildiğim şu var; her kesin makam rütbe - maaş - aile kurma derdinde olduğu gençlik yıllarını bu vatan ve milleti kurtarmak için harcadığı.
Bunu da ölene kadar içme hedefini garantiye almak için yapmadığı.
Sizi cennet ile müjdelemediği gibi, cehennem ile de korkutmadı.
Ülkeyi istila edilmesine müsaade eden veya zemin hazırlayanlar için kötü ifadelerde - hakaretlerde bulunmadı.
Kadınlarınız için dövme izni, çoklu kadın vaadinde bulunmadı. Onların seçme seçilme hakkı olduğunu - eğitimlerinin olmasının sizin ve ülkenin refah seviyenizi yükselteceğini söyledi.
Barış ve huzurun sadece kendimiz için değil, tüm dünya halkı için gerekliliğini belirtti.
Bunun için yandaşlara karşılıksız süspansiyonlar dağıtıp, temel işçi seviyesini vergiler ile boğarak, ülke refaha ve ekonomik rahatlığa kavuşma vaadinde olmadı. Zorluğu zenginler fakirler paylaşarak atlatabilir hedefini gösterdi.
Kendi yiğen ve akrabalarına milyarlar kazandıracak imkanlar sunmadı. Hem ülke hem de komşular için düşmanı hedef gösterip, meydanlarda gösteriler düzenlerken; düşmana özel gemiler ile her türlü ticari faaliyetler yapmadı.
Ülkeyi kurduktan kısa süre sonra, diğer ülke liderleri onu ziyarete gelirken; güncel durumda kim nereleri hangi amaçla ziyaret ediyor?
Kimileri gibi, "darbeci ile aynı masaya oturmam" dedikten sonra "kardeşim" diye sarılıp, kendi tükürdüğünü yalamadı. Önceki yıllarda katil dediği ile, bugün boy boy fotolar çektirmedi.
Kimileri gibi, ülkenin mahkemelerinde "terörist" damgası yemiş mahkum edilmiş, "bebek katili - asker katilleri - öğretmen - sosyal hizmet mensuplarımızı öldürenleri" serbest bırakmayıp, bunun da adına "barış süreci" gibi kimin için barış olduğu belli olmayan aflar çıkartmadı.
Devlet - millet adamlarının bireysel vaadleri veya olup olmayacağı şüpheli evler villalara - 70bin huri vaadleri olmaz. Birlik ve beraberlik şartı ile basit hedefler gösterdi. ülkeniz için milletiniz için çalışın. Kendi ülkeniz ve milletinizi kalkındırabilirseniz, çevrenizdekilere de faydanız olur.
Kod:
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar
gaflet
ve dalâlet
ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler
Bu sözleri söylemek için ne peygamber - ne evliya nede keşif keramet sahibi olmaya gerek yok. Ama askeri bir strateji tecrübesine ve devlet kurma - millet olma şartlarını bilebilecek herkes bu sözleri söyleyebilir.
Kısacası Atatürk olması gereken bir vatandaş ve millet sevdalısı idi sadece.
Şu an ülke içinde düzeltilmesi gereken o kadar çok fazla yalan var ki hangisini düzeltsek sorunu kolay çözecek veya sorunları bitirmeye çok kolay yaklaştırmayacak.
Kim söyler ise söylesin, insanları duyduklarını araştırmadan inanmamaları gerekliliğini sağlamak gerekiyor.
Burada açılan her topik eninde sonunda dini ifadelere veya dini dilek barındıran cümlelere dönüyor.
O zaman dünya tarihi genelinde; hangi din adındaki faaliyet öncelikle kendi toplumunu refah ve huzuru sağlamış?
Eğer konu İslam ise;
İslam peygamberinin ölümü ile fitne başlamış. Dini ve peygamberi ölüm haberi ile inkar edenler. Peygamberin yetki yerini doldurma amacı ile hilafet savaşları başlamış.
Bu Ali ile büyüyen bir fitne olup, hala aynı fitne farklı seviye ve kişilerce devam ettiriliyor. Din içine din ile alakası olmayan, tamamen dini lider pozisyonunu hem zenginleştirecek hem de o dine tabilere karşı güç sağlayacak kurallar zinciri oluşturuldu.
Her canlının hakkı hayatını olduğunu belirten ayetler var iken, politik - makam için kendi dini mensuplarını öldürenlere fetvalar çıkarılmış. Çevre ülkelere saldırıp - öldürmeyi - hayatlarını canlarını - mallarını - namuslarını gasp etmeyi de "Allah yolunda cihad etmek" olarak isimlendiren düşünmeden - okumadan hareket eden güruh var karşımızda.
Eğer bu dini lider durumundakilerin kurallarına uymazsanız veya farklı görüş bildirmeniz halinde iç savaş çıkar ve ölen de öldüren de cennetliktir gibi, sana akıl ve mantık ve inandığını iddia ettiğin dini kurallar ile alakası olmayan temyiz de bulunurlar.
Eğer siz bir cennet arıyorsanız, o zaman din adamı - dini liderlerin olmadığı bir yerde yaşamanız gerek. Etrafınızda birileri size dini konularda üfürüyor ise, işte siz zaten cehennemde yaşıyorsunuz demektir.
Aynı durum diğer dinlerde var. İsa için dua eden kaç kişi var. Hepsi ya petrus ya bilmem ne ile başlayan bir dua zinciri oluşturuldu. Dinin sahibi ikinci seviye veya isimsel hale gelirken, siz ona aracı kişi veya makamlara dua etmeye başlarsınız ve o kişilerden sizi cennete - huzura erdirmesiniz beklersiniz. Onun elini ayağını öper, servetinizi ona harcarsınız.
Ferrari'yi satıp, yalın ayak yürürken huzuru bulduğunu iddia edenlere inanmayı bırakalı çok oldu.
Musa dağda iken, boğa heykeli yapıp tapınanları mı soruyorsun?
Dinin kurucusu musa iken, geldiğimiz günde dini kuralları ve ayinleri yaptıranlar ise, harunun neslinden olduğuna inanılanların yönetiminden olmasının gerekçesi nedir? Tabii ki din bir ailesel ticaret faaliyet ve yönetim şekli ise.
Hani şu babasının postu için kavga eden üç kardeş var ya. Asıl kavga sebebi post değil. Babalarının nasıl elde ettiği belli olmayan, sen vergiler içinde boğulurken, evine ekmek götüremezsen çakarlı - kuruşun geçirmez camlı - devlet polisi korumalı - vergiden muafların dertleri bu paranın hepsine tek başına sahip olmak imiş.
Oku olan ilk emir yerine, okuyup anladığını iddia edenlerin üfürüklerine kaldınız.
Dolayısı ile de Atatürk onlar için baş düşman. Atatürk için her türlü itham ve yalanları söyleyebilirler.
Atatürk bir peygamber değil, derviş değil, evliya - şeyh - peygamber torunu hiç değil. Bilmiyorum belki söylendiği gibi ömrünün son yıllarında şişenin dibini görerek harcamıştır. Bilmiyorum.
Ama bildiğim şu var; her kesin makam rütbe - maaş - aile kurma derdinde olduğu gençlik yıllarını bu vatan ve milleti kurtarmak için harcadığı.
Bunu da ölene kadar içme hedefini garantiye almak için yamadığı.
Sizi cennet ile müjdelemediği gibi, cehennem ile de korkutmadı.
Ülkeyi istila edilmesine müsaade eden veya zemin hazırlayanlar için kötü ifadelerde - hakaretlerde bulunmadı.
Kadınlarınız için dövme izni, çoklu kadın vaadinde bulunmadı. Onların seçme seçilme hakkı olduğunu - eğitimlerinin olmasının sizin ve ülkenin refah seviyenizi yükselteceğini söyledi.
Barış ve huzurun sadece kendimiz için değil, tüm dünya halkı için gerekliliğini belirtti.
Bunun için yandaşlara karşılıksız süspansiyonlar dağıtıp, temel işçi seviyesini vergiler ile boğarak, ülke refaha ve ekonomik rahatlığa kavuşma vaadinde olmadı. Zorluğu zenginler fakirler paylaşarak atlatabilir hedefini gösterdi.
Kendi yiğen ve akrabalarına milyarlar kazandıracak imkanlar sunmadı. Hem ülke hem de komşular için düşmanı hedef gösterip, meydanlarda gösteriler düzenlerken; düşmana özel gemiler ile her türlü ticari faaliyetler yapmadı.
Ülkeyi kurduktan kısa süre sonra, diğer ülke liderleri onu ziyarete gelirken; güncel durumdan kim nereleri hangi amaçla ziyaret ediyor?
Kimileri gibi, "darbeci ile aynı masaya oturmam" dedikten sonra "kardeşim" diye sarılıp, kendi tükürdüğünü yalamadı. Önceki yıllarda katil dediği ile bugün boy boy fotolar çektirmedi.
Kimileri gibi, ülkenin mahkemelerinde "teörörist" damgası yemiş mahkum edilmiş, "bebek katili - asker katilleri - öğretmen - sosyal hizmet mensuplarımızı öldürenleri" serbest bırakmayıp, bunun da adına "barış süreci" gibi kimin için barış olduğu belli olmayan aflar çıkartmadı.
Devlet - millet adamlarının bireysel vaadleri veya olup olmayacağı şüpheli evler villalara - 70bin huri vaadleri olmaz. Birlik ve beraberlik şartı ile basit hedefler gösterdi. ülkeniz için milletiniz için çalışın. Kendi ülkeniz ve milletinizi kalkındırabilirseniz, çevrenizdekilere de faydanız olur.
Kısacası Atatürk olması gereken bir vatandaş ve millet sevdalısı idi sadece.
Basit bir adam idi.
Evet basit bir adamdı. O da senin gibi benim gibi bir insandı. Hatta Atatürk, Manastır'da eğitim görürken bir kız ile tanışır ve aşık olurlar. O kız ise bütün ömrünü Atatürk için harcayacak olan Eleni Karinte'dir. Karinte, Atatürk Latife Hanım ile evlenince ona şu ünlü mektubu yazmıştır:
"Kemal Atatürk’e,
Çok seneler geçti, ben hâlâ her gün senden haber bekliyorum.
Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla ve kağıttaki gözyaşlarımı gör.
Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor.
Mektubumu okurken, başka bir kadını seviyorsan, mektubumu yırt ve kendine sor:
İnanıyor mu ki, Manastırlı bir Eleni Karinte, bir günlük gördüğü ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır?
Ve, benim seni sevdiğim kadar, o kadını seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum!
Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum!
Döneceğini ve beni unutmayacağını biliyorum.
Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından beri tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi.
Ağlamadım, biliyorum ki bütün kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve bana onu sevebileceğimi söyledi.
Bende kendisine: “Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum” dedim ve artık kendisini görmedim.
Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve bende kendisini affetmedim.
O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim…
Tüm ömür bir gün içerisinde..
Ebeddiyen seni seven ve bekleyen, senin Eleni Karinte'n."
Peki ya Atatürk'ün üvey kız kardeşinin ona aşık olduğunu biliyor musunuz? Bu örnekleri Atatürk'ün de senin benim gibi bir insan olduğunu anlamanız için veriyorum. Temelde onu özel yapan iki şey var. İlki zorluklara karşı pes etmemesi, ikincisi ise kitap okuması. Hani diyorlar ya 4000 kitap okudu diye, bence o doğru değil. En az 6000 kitap bence. Çünkü o 4000, sadece savaşta okuyup sonradan bulunanları. Ya savaşta kaybolanlar veya savaş dışında okudukları?
Bu arada ben anlamıyorum hani Atatürk içki içse ne olur ki? Niye kendisine bu konuda takınılmış anlamıyorum. İçiyorsa içer bizi alakadar etmez bu durum yaptığı icraatlara bakılmalı.
Bu arada ben anlamıyorum hani Atatürk içki içse ne olur ki? Niye kendisine bu konuda takınılmış anlamıyorum. İçiyorsa içer bizi alakadar etmez bu durum yaptığı icraatlara bakılmalı.
serkeş. Yani içki içen insana güvenilmez yolu ile onun kişiliğine saldırı metodu. Bu da onlardan biri olup aynı zamanda büyük günahlardan. Hani miraç da sütü içmesi ve şarabın müminlerden yasaklanması hikayesi de işin içinde.
Ama ne gariptir ki başka bir ayet daha var.
Allah'ın ayetlerini ucuza satmayın, - Allah - peygamber adına sözler - vaadler yalan söylemek de bunların içinde.
Bu millet ve Müslüman'ların çok olduğu ülkelerde en çok seçim zamanlarından söylenen sözlerden bir tanesi de "peygamber hayatda olsa idi bizim partiye oy verirdi?" sen peygamber adına buna nasıl karar verebiliyorsun? Sana seçim de kime oy vereceğine hangi düşünce - hadis veya siyerden alıntı yaparak konuşuyorsun?
Daha sen 7 büyük kebairden uzak duramıyor iken bunları söyleyerek ne olduğunu sanıyorsun?
İçkiden çok daha büyük günahlar var ve bunları hem kendisine halife - şeyh - mürşid diyenler alenen yapmış ama kimse dinin akaid kuralları veya bireysel fıkıh kuralları ile tartmadan kabul etmiştir.
hakkı hayat!mü'minin can güvenliği. Makam elde etmek, bölge hakimiyetine sahip olmak için, Müslüman'lar arasında savaşmış ve Müslüman kanı akıtmıştır. Buna yalan diyecek kimse yok sanırım.
Ama gel görki bunlar konuşulmaz.
Senin canını malını, vatanını, namusunu kurtaran bir adamın ömrünün son günlerinde içki içmesini konuşurlar ve susturamazsın. Müslüman kanı döken için yorum yapmaz suspus olur ama ömrünün son zamanında içki içen için söylemedik hakaret bırakmaz.
Yetim hakkı yiyene laf etmez.
Daha da ilginci; kutsal beldeleri elinde tutan ülke liderlerinin içkisine-gusulsuz gezmesine - yediği her türlü zinaya ses etmezler. İtikadı da ayrı konu ama konuşmazlar.
Şeytan taşlamak için dolarrrr ahrcarlar. Haccın farzından değildir.
Gerçek şeytan taşlayacak iseniz, hacca gitmeden çok daha faydalısını bu ülkede yapabilirsiniz. a) vergi kaçıranlar.
B) karşılıksız limitsiz ödenmemiş sabit kur ile dolar olarak kredi çekenler (10 yılı geçti ödenmedi)
C) akrabasına ailesine limitsiz kredi verenler.
D) kızına akrabasına meclisde iş bulanlar.
E) sahte diploma ile gerçek diplomalıların hakkına tecavüz edenler.
F) hak etmediği prof ünvanı ile rektör sonra da bakan olanlar.
G) şeyh postu için kavga ediyor görünüp kardeşleri arasında milyarlarca serveti bölüşemeyenler.
H) kadın katiller,
İ) çocuk cinsel tacizciler,
Gibi sayısız gerçek şeytanlar hayatımızda. Ve işin garibi bunların suçları isbat edildiği halde hala sokaktalar. Ama sen paran olmadığı için halk otb üne kaçak binecek olsan seni yıllarca mahkum edip, kamuda işe girememen için siciline not düşerler.
çalıyor ama çalışıyor gibi saçma sapan savunmalar yapar.
Günlük hayatlarında hem akaid kurallarına hem de iman kurallarına aykırı sayısız hata ederer ama haberleri olmaz. Çünkü ilk emir olan oku onlar için sadece sözden ibaret ve duvarlara tablo olarak asılacak şeylerden bir tanesidir.
Devletin parası ile tüm sülalesini hacca götürür, kul hakkı yer, akrabasına karşılıksız sınırsız kredi hibe imkanı sağlar kimse sorgulamaz. Çünkü neden sağda solda telaffuzunda sorun olan ayetleri okur, kendini Müslüman sanan ama hiç Arapça ayet okumasını bilmeyenler, onun okuduğu ayet ile kendileri mutlu ve Müslüman hissederler.
Fakirler, cennete ilk gireceklerdir derles; bu salaklar inanır. Sorsan sen neden fakir değilsin, senin için cennet önemsiz mi de devlet bütçesini kendi şahsi giderleri ve lüxün için harcıyorsun dediğinde; seni imansızlık ile suçlar - yaptıklarını da "itbardan israf olmaz" gibi ne olduğu - amacı - sınırı belli olmayan savunma ile kendisini takdis eder.
Kısacası.
Adam ömrünün son kısmını şarap fıçısı içinde bile geçirmiş olsa, akaid kurallarına göre kendi sorunu ve kendi ahiret hayatını riske atmıştır.
Ama bulunduğu makam ile devlet malını ve parasını hem kişisel hem de akrabaları Çin harcıyor ise, o şahsın veya şahsiyetsizlerin; kur'an ayetlerine göre olabilecek ahiret hayatı ancak cehennem de olabilir.
Bırak adamın içkisine istediklerini söylesinler.
Her gün yeni yalan söyleyen, senden bende vergi ile şu bu ile çalınan geleceğimiz işimiz hakkında konuşmayanlara bir şey anlatamazsın.
Bende ayet sayabilirim.
gözleri var görmez,
Kulakları var işitmez,
Akılları var ama düşünmezler.