OrganikYumurta
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Arkadaşlar siz ile çocukluğumda sistematik olarak annem ve anneannem tarafından nasıl Allah'tan korkma düşüncesi ile baskılandığımı ve bunun benim üzerimde düşünsel ve duygusal gelişim konusundaki travmatik etkilerini paylaşmak istedim. Biliyorum çok saçma bir durum gibi gelecek bu şekilde konu açmam ama inanın çevremde samimi duygularımı paylaşabileceğim bir insan yok şu anda ki genelde de yok zaten. Sadede gelecek olursam eğer bilirsiniz cumhuriyet kurulduktan sonra sekülerliğin ve liberalliğin insanların hayat tarzına hemen etki etmediğini ve çoğu insanın da bundan etkilenmemeye meyilli olduğunu. Öyle bir durum ki bu insanlar bir noktadan sonra yetiştirildikleri tarzın dışına çıkamayıp kendilerini bu aşırı baskıcı muhafazakar tutum içerisinde kaybediyorlar. Kişisel gelişime önem vermeyip kendilerine çocukken içinde yaşanılan kesim ve bununla birlikte aileninde o kesimin doğruları ile bunu çocuklarına beyin yıkarcasına empoze etmeleri ile.
Bu durum anneannemin çocukluk dönemlerinde çok yaygın bir olaydı ve anneannem sanırım en küçük çocuklardan idi ve Bu da demek ki hem anne baba kısıtlaması, baskısı hem de daha büyük çocukların bastırılmış egolarını ve sonunda doğan komplekslerinin yükünü çekmek. Ne yazık ki muhafazakar ve gelişime kapalı ailelerin çoğunda durum böyle oluyordu eskiden ve hala da böyle devam ediyor kendi içinde bulunduğum aileden de biliyorum bunu. Böyle bir durumda yetişince kişisel gelişimin temelleri de çocukluktan atılamayınca bu insanlar bir tür bataklığa düşüyorlar ki yardım almadan çıkamayacak kadar da yaralı ama hiçbir şekilde o yaraları da kabul etmiyorlar ve böylece bir kısır döngü içerisinde(kendimde bir ara kafayı kırıp onları anlamış bulundum ama destek almaya çalışıyorum şu anda) kendileri ile aynı bataklığa çekebilecekleri yeni insanlar arıyorlar kendilerine (üzerine bir de derin maddi çıkmazlar ve bunun verdiği imkansızlık stresi). Bunlarda kendi çocukları oluyor tabii ki annem mesela ve onunda 2. çocuğu olarak ben. Erkeğim bu arada ve ablam var. Ne yazık ki ablam benden önce 8 yıl boyunca bu beyin yıkamanın etkisinde kaldı içinde biriktirdiği nefret ile ve sıra bana geldi.
Ağaç yaşken eğilir derler ya bunlar seni ayağa kalkmaman için kafanı yere bağlamaya çalışıyor. Öyle ki yok küçücük çocuğa Allah seni her zaman izler, ne yaparsan bilir, ne edersen haberi olur, her zaman çarpabilir seni diye korkutarak kendileri gibi paranoyak olmaya ve bunu normalleştirmeye meyilli hale getiriyorlar ve kırıyorlar seni. Kırıldıktan sonra sürekli bu tür şeyler sana normal geliyor ve sorgulayamıyorsun (benim durumumda öyleydi en azından, her türlü annemden sevgi almak için kendimle yarıştığımdan dolayı ama aslında o sırf kendim olduğum için olan sevginin asla gelmeyceğini anlamam lazımdı çünkü oda bunu almamıştı sadece kendince bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama dengesizce) ve bilinçaltının bir köşesinde ona göre hareket etmeye başlıyorsun fark etmeden ve şu anda da 20 yaşındayım ama Allah ile ilgili her şey beni korkutuyor yani kafama iyi bir şey olarak kodlanmadı her zaman için uğruna korkarak her yerde o varmış gibi sanki sürekli birine göre kendimi ayarlamam düzenlemem gerekiyormuş gibi kodlandığı için. Bu yüzden Allah ve İslam ile ilgili iyi düşünceler yok kafamda çünkü en savunmasız ve zayıf olduğum dönemlerde korkutuldum travmatik olarak zihnimin içinde şartlandım resmen kodlandım. Bu beni daha da savunmasız bıraktı ileri ki dönemlerde ve içinde yaşadığım halkın sahip olduğu din anlayışının ne kadar hastalıklı olduğunu anlamı sağladı bu olay. Bülent Wcevit'in bu konu ile ilgili çok güzel bir röportajı var. Türk halkının Arapların sahip olduğu Allah anlayışı (korku ile benimsemek) yerine aslında temelinde sevgi duyduğunu ama bunun yıllar içerisinde bir şekilde asimile olarak mı ya da algı operasyonları ile etkilenerek değiştiği yönünde. Gerçi benim için artık pek de bir önemi kalmadı bu durumun çünkü din ile ilgili her şey bana bir algı operasyonu gibi geliyor ki çoğu şey de öyle bence din dediğimiz şey insanın çocuksu çaresizliğinden beslenir insanın bir aidiyet duygusu arzusundan içindeki duygusal boşluğu doldurma arzusundan beslenir ve bunun üzerinden etrafına özgürlüğünü kısıtlayıcı zincirler örer. Bu halkımız için gerçekten çok acı bir şey böyle bir durumun zihinlerinde yarattığı zararlar kendimde gördüğüm bana vermiş olduğu zararlar aklım almıyor gerçekten bu topraklar üzerinde böyle oyunların dönmesi kaç yüzyıldır. Ben böyle içimi dökmek istedim arkadaşlar umarım sizde görüşlerinizi eksik etmezsiniz.
Bu durum anneannemin çocukluk dönemlerinde çok yaygın bir olaydı ve anneannem sanırım en küçük çocuklardan idi ve Bu da demek ki hem anne baba kısıtlaması, baskısı hem de daha büyük çocukların bastırılmış egolarını ve sonunda doğan komplekslerinin yükünü çekmek. Ne yazık ki muhafazakar ve gelişime kapalı ailelerin çoğunda durum böyle oluyordu eskiden ve hala da böyle devam ediyor kendi içinde bulunduğum aileden de biliyorum bunu. Böyle bir durumda yetişince kişisel gelişimin temelleri de çocukluktan atılamayınca bu insanlar bir tür bataklığa düşüyorlar ki yardım almadan çıkamayacak kadar da yaralı ama hiçbir şekilde o yaraları da kabul etmiyorlar ve böylece bir kısır döngü içerisinde(kendimde bir ara kafayı kırıp onları anlamış bulundum ama destek almaya çalışıyorum şu anda) kendileri ile aynı bataklığa çekebilecekleri yeni insanlar arıyorlar kendilerine (üzerine bir de derin maddi çıkmazlar ve bunun verdiği imkansızlık stresi). Bunlarda kendi çocukları oluyor tabii ki annem mesela ve onunda 2. çocuğu olarak ben. Erkeğim bu arada ve ablam var. Ne yazık ki ablam benden önce 8 yıl boyunca bu beyin yıkamanın etkisinde kaldı içinde biriktirdiği nefret ile ve sıra bana geldi.
Ağaç yaşken eğilir derler ya bunlar seni ayağa kalkmaman için kafanı yere bağlamaya çalışıyor. Öyle ki yok küçücük çocuğa Allah seni her zaman izler, ne yaparsan bilir, ne edersen haberi olur, her zaman çarpabilir seni diye korkutarak kendileri gibi paranoyak olmaya ve bunu normalleştirmeye meyilli hale getiriyorlar ve kırıyorlar seni. Kırıldıktan sonra sürekli bu tür şeyler sana normal geliyor ve sorgulayamıyorsun (benim durumumda öyleydi en azından, her türlü annemden sevgi almak için kendimle yarıştığımdan dolayı ama aslında o sırf kendim olduğum için olan sevginin asla gelmeyceğini anlamam lazımdı çünkü oda bunu almamıştı sadece kendince bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama dengesizce) ve bilinçaltının bir köşesinde ona göre hareket etmeye başlıyorsun fark etmeden ve şu anda da 20 yaşındayım ama Allah ile ilgili her şey beni korkutuyor yani kafama iyi bir şey olarak kodlanmadı her zaman için uğruna korkarak her yerde o varmış gibi sanki sürekli birine göre kendimi ayarlamam düzenlemem gerekiyormuş gibi kodlandığı için. Bu yüzden Allah ve İslam ile ilgili iyi düşünceler yok kafamda çünkü en savunmasız ve zayıf olduğum dönemlerde korkutuldum travmatik olarak zihnimin içinde şartlandım resmen kodlandım. Bu beni daha da savunmasız bıraktı ileri ki dönemlerde ve içinde yaşadığım halkın sahip olduğu din anlayışının ne kadar hastalıklı olduğunu anlamı sağladı bu olay. Bülent Wcevit'in bu konu ile ilgili çok güzel bir röportajı var. Türk halkının Arapların sahip olduğu Allah anlayışı (korku ile benimsemek) yerine aslında temelinde sevgi duyduğunu ama bunun yıllar içerisinde bir şekilde asimile olarak mı ya da algı operasyonları ile etkilenerek değiştiği yönünde. Gerçi benim için artık pek de bir önemi kalmadı bu durumun çünkü din ile ilgili her şey bana bir algı operasyonu gibi geliyor ki çoğu şey de öyle bence din dediğimiz şey insanın çocuksu çaresizliğinden beslenir insanın bir aidiyet duygusu arzusundan içindeki duygusal boşluğu doldurma arzusundan beslenir ve bunun üzerinden etrafına özgürlüğünü kısıtlayıcı zincirler örer. Bu halkımız için gerçekten çok acı bir şey böyle bir durumun zihinlerinde yarattığı zararlar kendimde gördüğüm bana vermiş olduğu zararlar aklım almıyor gerçekten bu topraklar üzerinde böyle oyunların dönmesi kaç yüzyıldır. Ben böyle içimi dökmek istedim arkadaşlar umarım sizde görüşlerinizi eksik etmezsiniz.
Son düzenleyen: Moderatör: