Tanrı tahayyülünüz; her şeyin dışında, yarattıkları ile alakasız bir varlık sanirım. Tanrı, sonsuz bir sevgiye sahiptir. Ve onun bu sonsuz sevgisi yaratıma vesile olmuştur. Yarattiklarına da bir sürü nimet bahşetmiştir. Önce Tanrı vardı ve sevgiyi yarattı gibi bir bağlantıyı nasıl kuruyorsunuz?
Sürekli bahsettiğiniz onun her şeye gücünün yetmesi, zaten iradeye ihtiyaç duyar. Lakin onun iradesi neticesinde oluşan yaratma eylemi, onun kula ihtiyacı sebebiyle olmak zorunda değildir.
Öyle bir bağlantı kurdum çünkü tam olarak ne söylediğinizi dile getirmemektesiniz, ben de sizin aslında ne söyleyebilmiş olabileceğinizi tahmin edip bu tahminleri sıralayıp cevap vermekteyim, tüm durum bu fakat anlaşılan o ki siz dediklerimi anlamadan yazmaya devam etmekte kararlısınız. Bu durum baştaki ikinci mesajınızdan anlaşılıyor zaten. ''Tüm mesajınız bu çıkıştan olduğu için burayı alıntıladım.'' demişsiniz, fakat ilk olarak tüm mesajımın çıkış noktası o değil, o mesaj sadece senin kapalı cümlen sonucunda çıkarılabilecek tüm semantik çıktılardan bazılarına bir cevap. Sabahtan beri tüm mesajlarımın çıkış noktasının kurduğum kadirimutlaklık ve irade arasındaki bağlantı sistemi olduğunu anlayamamışsınız. İkincisi ise o mesajdaki bir noktayı es geçmişsiniz, o da şu: ''Tanrı, sevgi dolu bir Tanrı olduğu için mi bizleri, tüm bu var oluşu yarattı? Tanrı bizleri, var oluşu yaratmadan da sevgi dolu bir Tanrı olabilir.''
Zaten ben sizin söylemek istediğinize çoktan cevap vermişim. Ha, şimdi söylediğinizi daha iyi anladım ve bu hâlimle bu cevabımın tam bir cevap olmadığını söyleyebilirim, çünkü aktarmak istediğiniz anlama tam olarak cevap vermiyor ama bu bir cevaptır sonuçta ve buna cevap verseydiniz, bunun üzerinden ilerleseydik çok daha hızlı anlayabilirdim demek istediğinizi. Bu başta bahsettiğiniz ''Haklılık telaşı.'' durumlarından biri olmasın yoksa? Halihazırda cevabınızı vermişken buradan uzaklaşmışsınız ve ''Ne demiş olabilir acaba?'' şeklinde düşünerek cevabını verdiğim başka ifadelere yakınlaşmışsınız, belki bunun sebebi bir haklılık telaşıdır.
''Tanrı, sonsuz bir sevgiye sahiptir. Ve onun bu sonsuz sevgisi yaratıma vesile (neden) olmuştur.'' ile benim söylediğim ''Tanrı, sevgi dolu bir Tanrı olduğu için mi bizleri, tüm bu var oluşu yarattı?'' arasında bir fark yok. Bunun cevabı da ikinci mesajımdaki ''Tanrı bizleri, var oluşu yaratmadan da sevgi dolu bir Tanrı olabilir.'' ifadesi. Böyle bir cevabı vermemin sebebi de kurduğunuz ilişkinin zayıf olması. Çünkü sevgi dolu olması bizi yaratması için bir sebep teşkil etmiyordu, ama bu başta söylediğiniz sadece tek bir cümle üzerinden çok kısıtlı anlamlar çıkarmış olmam üzerine düşünmüş olduğum bir şeydi. Şimdi söylediğinizi sadece birkaç tane daha fazla cümle kurarak daha iyi anlattığınız için söylediğiniz şeye iki ayrı cevap verebilirim:
Birincisi, Sevginin Somutlaşması, Gösterilebilir Bir Hâle Gelmesi Üzerinden: ''Lakin onun iradesi neticesinde oluşan yaratma eylemi, onun kula ihtiyacı sebebiyle olmak zorunda değildir.'' diyorsunuz, yani sonsuz bir sevgiye sahip olduğu için yaratım var ve bu yaratım onun kula ihtiyacı olmasından değil, onun mutlak sevgiye sahip olmasından kaynaklı. Adeta bir sanatçı gibi. Bir sanatçı da başka hiçbir motivasyon olmaksızın içerisindeki o soyut duygu sayesinde, sonsuz sevgiyle ve sonsuz tutkuyla kendi eserlerini yaratır ve bunun sonucunda içerisini bir huzur kaplar ama aynı zamanda bunun sonucunda kendi sevgisini somutlaştırır.
Evet, Tanrı sonsuz bir sevgiye sahip olduğu için yaratıyor tüm bu evreni, ama tüm bu evren, Tanrı'yı harekete geçiren o aşk, o sevgi yüzünden meydana gelmişse, o zaman Tanrı'nın içerisindeki o aşk, o sevgi bu evrenin yaratımıyla, bize bahşedilen bu nimetlerle artık somutlaşmıştır ve Tanrı yaratmadan da bu aşkını, sevgisini somutlaştırabilir. Ha, belki ''Bir yaratımda bulunarak bu sonsuz sevgisini somutlaştırmak istiyor ama.'' denilebilir, ama Tanrı yaratmadan da bu aşkını, sevgisini somutlaştırabilecek bir yaratımda bulunabilir. ''Ama Tanrı yaratmadan nasıl bir yaratımda bulunsun? Tanrı yaratmadan nasıl yaratabilir?'' denilebilir, fakat kadirimutlak bir Tanrı bunu gerçekleştirebilecek kadar güçlü olmalıdır. Yani, başta ''Sevgi, gösterilmek zorunda olan bir kavram değildir.'' demişsiniz, fakat şimdi bu söylediğinize karşı geliyorsunuz, çünkü sevgi bu yaratıma sebep olduysa o zaman sevgi artık gösterilebilir bir hâle gelmiştir. Tanrı sevgisini göstermek istemese bile bir şeyi sevgisi yüzünden yarattıysa o yarattığı şeyden dolayı artık o sevgisi gösterilebilir bir hâldedir.
İkincisi, Klasik Sistem Üzerinden: Eğer tüm bu yaratımın sebebi Tanrı'nın içerisindeki o mutlak sevgiyse
, o zaman Tanrı yaratmadan da içerisindeki mutlak sevgisinin sebebi olacak bir yaratım sağlayabilir. Dolayısıyla sebep mutlak sevgi olsa bile Tanrı harekete geçememektedir çünkü iradesi el vermemektedir, eğer harekete geçildiyse bile bu iradesiz olmak durumundadır. Eğer Tanrı, içerisindeki sevgisinin nedeni, sebebi, kaynağı olacak bir yaratım yapmak istiyorsa bu yaratımı yaratmadan da o yaratımı yaratabilir, bunu sağlayacak güçtedir.
Ayrıca benim ''Tanrı tahayyülüm'' önemli değil, önemli olan sizin ki, çünkü benim argümanım hâlihazırda ilk mesajımda, fakat siz benim argümanımı alıntılayarak karşı argüman oluşturuyorsunuz, dolayısıyla sizin karşı argümanlarınıza cevap vermem gerek. Başta ''Peki mutlak sevgi?'' diyerek karşı argüman oluşturan sizsiniz, argümanımın sağlıklı kalması için de sizin karşı argümanınızı çürütmeye çalışan benim. Sizin Tanrı tahayyülünüze cevap vereceğim yani, o yüzden sizin kendi Tanrı tahayyülünüzü daha iyi anlatmanız gerek, benim kendimin değil. Aksi taktirde abes kaçar, öyle değil mi? Genelde insanların argümanlarına karşı argüman çıkıp cevap veren ben olduğum için zaten benim bir Tanrı tahayyülüm de yok. Var aslında, o da iradesiz bir ilk hareketin olduğu, tüm bu yaratımın iradesiz bir şekilde gerçekleştiği. Yani, demek istediğim ben merakımdan ötürü başkalarının Tanrı tahayyülüyle daha çok ilgileniyorum ve insanların tahayyülüne cevap vermeyi daha çok seviyorum. Bu sistem de bundan dolayı ortaya çıktı zaten, başta da ''Verilen cevaplara bakalım.'' diye giriyorum, ama sonradan kendisi de bir tahayyüle dönüştü tabii.
Ve evet, yaratımın kula ihtiyaç sebebiyle olmak zorunda olmadığını ben de biliyorum ve aksini iddia etmedim, böyle bir şey de söylememiş olsam gerek. Ben, yaratım hangi sebeple gerçekleştiyse o sebep yaratım olmadan da elde edilebilirdi diyorum. Eğer bu sebep illa bir yaratımla elde edilecekse yaratmadan da bu sebeplerin elde edilebileceği bir yaratım olabilir diyorum. Sizin durumunuz farklı elbette, çünkü o sebebin çoktan Tanrı'nın içerisinde var olan bir şey olduğunu savunuyorsunuz ve yaratımın da o sebep olduğunu söylüyorsunuz, ben de buna cevap verdim zaten ''Eğer içerisinde bulunan sebep buysa ve bu sebebi kullanarak bir yaratım istiyorsa, yani yaratımın sebebinin yine içerisindeki bu sebep olmasını istiyorsa, yaratmadan da yaratımın sebebinin içerisindeki sebep olmasını sağlayabilir. Eğer yaratımın kaynağının içerisinde bulunan bir sebep olmasını istiyorsa (sevgi), o zaman yaratmadan da onun içerisinde bulunan sebebin bir yaratımın kaynağı olacak şekilde bir yaratım yapabilir.'' şeklinde, fakat yine de beni tam olarak anladığınızdan hâlâ emin değilim.
İyi günler. Bu kadar agresif bir atmosfer vermeseydiniz daha sağlıklı bir iletişim kurabilirdik.