Allah'ın her şeye gücü yetiyorsa neden birinin ona kulluk etmesine ihtiyaç duyuyor?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Hakaret : bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersiz gösterecek biçimde davranmak.
Ben sadece torbacı edinmek istemiştim. Kırdın beni hoş görülü müslüman.
Dinim inancım ile dalga geçme hakkında sahip değilsin seni akıllı insan. Hakaretlerinle boğulacaksın farkında değilsin. Boş boş yazmaya devam et, umurumda değilsin.
 
E9kLNw4XMAEbjmY

-
Doğuların ve batıların rabbi kim? Allah'tan başka tanrılar mı var? Yoksa, Allah kendi üzerine yemin eder mi? Hepsini geç, Allah yemin eder mi? Elle tutulur tek bir yeri bile yok...
-
Araplar çok şanslı. Çünkü trilyonlarca galaksi yaratan Allah'ın favorisi Dünyalı çöl bedevileri.
-
Eki Görüntüle 1150223
-
Resim

Aişe bile ayıkmış.


Konuyu çarpıtma gereksinimi niye duyuyorsunuz?
Cevap olarak şunu okuyabilir ve internette her gördüğünüz ve altında Buhari yazana inanmamalısınız. Çünkü ben de yazar ve altına Buhari derim ve yayarım. Araştırıp paylaşın bence.

1630075220664.png


 
Göbekli Tepe hakkında oldukça çok teoriler var. Benim aklıma gelenlerden biri ise ölülerle konuşmak. Belki insanlar rüyalarında gördükleri ölü insanları yaşamış zannedip, konuşmak için ya da iletişim kurmak için tapınak yapmış olabilir.

Göbekli Tepe çok spesifik bir örnek olur. En eski gibi görünse de o kadar eskiye gitmeye gerek yok. Dünya çapında pek çok mitoloji var. Yunan, Hindu, Mısır, İskandinav gibi. Bunların tanrılarına adanmış pek çok tapınak var. En yakınımızda; Ege'de Apollo ve Artemis'e adanmış tapınaklar, kült heykelleri, adaklar var. Binlerce yıllık bu kalıntılar insanların içinde her zaman bu tarz duyguların olduğunu gösteriyor.
 
Şu anda gördüğümüz insanların davranışlarıyla dini yadırgamak pek mantıklı değil. Bir kitap var ve şu şöyle yapılıyor diye anlatımı da yapılmış ama insanlar gerçekten buna uymayıp sıkıntı yaşanıyorsa bu kitabın ve anlatılanların yanlış olduğunu göstermez.
Ben kitabın bahsettiği yanlış demedim. Eğer bu yapılacakları sadece kitaba bağlıyorsan o zaman sorun var.
Yine şöyle ki bu ahlak kuralları nereden gelmiş sence?
İnsanları zaman içinde sorgulayarak oluşturduğu işe yarar kurallar. Pek çok şekilde biçimlenerek bizim zamanımıza kadar geldi.
Mesela ahlak senin için nedir?
Bunu tek bir kavrama sığdırmak zordur. Ahlak bireyin ve topluluğun öz denetimini sağlamak ve toplum içi kargaşa ya da kötülük gibi kavramları azaltmak için ortaya koyulan kurallar. Bu ifade bile yanlış sayılabilir çünkü ahlak geniş bir kavram.
Sınırları nedir?
Özgürlüğü kısıtlamayacak şekilde. Bu özgürlük ne tanrı özgürlüğü ne de köle özgürlüğü.
Mesela ahlak dediğin şey eğer x şeye karşı olmaksa benim ahlak düşünceme göre insanlar şunu yapmakta özgürlerdir diyebilirim ben de ve konuyu bir üst konuya taşıyabilirim.
Öldürmeye göre yaşatmak kime mantıklı gelir? Yaşatmaya göre öldürmek kime mantıklı gelir?
Bu sorular ahlakın içinde. Zaten 1 kişinin itirazı ahlakı değiştirmez. Toplumun itirazı bunu değiştirir.
Peygamberler aracılığıyla bu böyle yerleşmiş. İlk insandan bu yana bu böyle.
İşte ilk insandan beri oluşan kural zaten.
Daha kitap gönderilmeyen sayamadığımız kadar peygamber geldiğini düşünürsek tüm insanlığa bu değerler parça parça işlenmiş ve Kur'an bunun sonuncusu ve tamamlayıcısıdır.
Bu dini kitaplar ile sağlanmaz. Ahlak gibi bazı etkenler dini sağlar. Kitabın olmadığı yerlere bakalım. Afrika? Onlar da din ile sağlamış bu bütünlüğü.
İnanmayana her şey boştur çünkü.
İnanmayana değil inanmak istemeyen gözü körlere her şey boştur. Bu körlük durumu Allah'a inanan da olabilir. İsa'ya inanana da.
Göbekli Tepe çok spesifik bir örnek olur. En eski gibi görünse de o kadar eskiye gitmeye gerek yok. Dünya çapında pek çok mitoloji var. Yunan, Hindu, Mısır, İskandinav gibi. Bunların tanrılarına adanmış pek çok tapınak var. En yakınımızda; Ege'de Apollo ve Artemis'e adanmış tapınaklar, kült heykelleri, adaklar var. Binlerce yıllık bu kalıntılar insanların içinde her zaman bu tarz duyguların olduğunu gösteriyor.
Onlara bakamayız çünkü onlar bir geleneği sürdürür. Biz kaç yıldır demokrasi ile yönetiliyoruz ve yönetileceğiz, bu bizim içimizde demokrasi aşkı olduğunu mu gösterir? Hayır. Eğer bu olayların ilk çıktığı nokta bakarsak(Göbeklitepe) o zaman bu olayların gerçeğini anlayabiliriz.
 
E9kLNw4XMAEbjmY

-
Doğuların ve batıların rabbi kim? Allah'tan başka tanrılar mı var? Yoksa, Allah kendi üzerine yemin eder mi? Hepsini geç, Allah yemin eder mi? Elle tutulur tek bir yeri bile yok...
-
Araplar çok şanslı. Çünkü trilyonlarca galaksi yaratan Allah'ın favorisi Dünyalı çöl bedevileri.
-
Eki Görüntüle 1150223
-
Resim

Aişe bile ayıkmış.
Peygamber efendimiz kendi döneminde kölelik,kız çocuklarına yapılanlara karşı çıkmıştır. Cahiliye dönemi denmesinin sebebi de budur zaten. İslam dininin orijinal haline bakmadan gelip burda propaganda yapmaya çalışıyorsun. Müslümanların kusursuz olduğunu kimse de söylemiyor zaten Afgan, Suriyeli yahut Araplar sözde 'müslüman' diye burada İslam'ı kötülemeye çalışıyor. Üstüne üstlük inanmadığın şeye hakaret edip aşağılamaya çalışıyorsun.
 
Tanrı tahayyülünüz; her şeyin dışında, yarattıkları ile alakasız bir varlık sanirım. Tanrı, sonsuz bir sevgiye sahiptir. Ve onun bu sonsuz sevgisi yaratıma vesile olmuştur. Yarattiklarına da bir sürü nimet bahşetmiştir. Önce Tanrı vardı ve sevgiyi yarattı gibi bir bağlantıyı nasıl kuruyorsunuz?

Sürekli bahsettiğiniz onun her şeye gücünün yetmesi, zaten iradeye ihtiyaç duyar. Lakin onun iradesi neticesinde oluşan yaratma eylemi, onun kula ihtiyacı sebebiyle olmak zorunda değildir.
Öyle bir bağlantı kurdum çünkü tam olarak ne söylediğinizi dile getirmemektesiniz, ben de sizin aslında ne söyleyebilmiş olabileceğinizi tahmin edip bu tahminleri sıralayıp cevap vermekteyim, tüm durum bu fakat anlaşılan o ki siz dediklerimi anlamadan yazmaya devam etmekte kararlısınız. Bu durum baştaki ikinci mesajınızdan anlaşılıyor zaten. ''Tüm mesajınız bu çıkıştan olduğu için burayı alıntıladım.'' demişsiniz, fakat ilk olarak tüm mesajımın çıkış noktası o değil, o mesaj sadece senin kapalı cümlen sonucunda çıkarılabilecek tüm semantik çıktılardan bazılarına bir cevap. Sabahtan beri tüm mesajlarımın çıkış noktasının kurduğum kadirimutlaklık ve irade arasındaki bağlantı sistemi olduğunu anlayamamışsınız. İkincisi ise o mesajdaki bir noktayı es geçmişsiniz, o da şu: ''Tanrı, sevgi dolu bir Tanrı olduğu için mi bizleri, tüm bu var oluşu yarattı? Tanrı bizleri, var oluşu yaratmadan da sevgi dolu bir Tanrı olabilir.''

Zaten ben sizin söylemek istediğinize çoktan cevap vermişim. Ha, şimdi söylediğinizi daha iyi anladım ve bu hâlimle bu cevabımın tam bir cevap olmadığını söyleyebilirim, çünkü aktarmak istediğiniz anlama tam olarak cevap vermiyor ama bu bir cevaptır sonuçta ve buna cevap verseydiniz, bunun üzerinden ilerleseydik çok daha hızlı anlayabilirdim demek istediğinizi. Bu başta bahsettiğiniz ''Haklılık telaşı.'' durumlarından biri olmasın yoksa? Halihazırda cevabınızı vermişken buradan uzaklaşmışsınız ve ''Ne demiş olabilir acaba?'' şeklinde düşünerek cevabını verdiğim başka ifadelere yakınlaşmışsınız, belki bunun sebebi bir haklılık telaşıdır.

''Tanrı, sonsuz bir sevgiye sahiptir. Ve onun bu sonsuz sevgisi yaratıma vesile (neden) olmuştur.'' ile benim söylediğim ''Tanrı, sevgi dolu bir Tanrı olduğu için mi bizleri, tüm bu var oluşu yarattı?'' arasında bir fark yok. Bunun cevabı da ikinci mesajımdaki ''Tanrı bizleri, var oluşu yaratmadan da sevgi dolu bir Tanrı olabilir.'' ifadesi. Böyle bir cevabı vermemin sebebi de kurduğunuz ilişkinin zayıf olması. Çünkü sevgi dolu olması bizi yaratması için bir sebep teşkil etmiyordu, ama bu başta söylediğiniz sadece tek bir cümle üzerinden çok kısıtlı anlamlar çıkarmış olmam üzerine düşünmüş olduğum bir şeydi. Şimdi söylediğinizi sadece birkaç tane daha fazla cümle kurarak daha iyi anlattığınız için söylediğiniz şeye iki ayrı cevap verebilirim:

Birincisi, Sevginin Somutlaşması, Gösterilebilir Bir Hâle Gelmesi Üzerinden: ''Lakin onun iradesi neticesinde oluşan yaratma eylemi, onun kula ihtiyacı sebebiyle olmak zorunda değildir.'' diyorsunuz, yani sonsuz bir sevgiye sahip olduğu için yaratım var ve bu yaratım onun kula ihtiyacı olmasından değil, onun mutlak sevgiye sahip olmasından kaynaklı. Adeta bir sanatçı gibi. Bir sanatçı da başka hiçbir motivasyon olmaksızın içerisindeki o soyut duygu sayesinde, sonsuz sevgiyle ve sonsuz tutkuyla kendi eserlerini yaratır ve bunun sonucunda içerisini bir huzur kaplar ama aynı zamanda bunun sonucunda kendi sevgisini somutlaştırır. Evet, Tanrı sonsuz bir sevgiye sahip olduğu için yaratıyor tüm bu evreni, ama tüm bu evren, Tanrı'yı harekete geçiren o aşk, o sevgi yüzünden meydana gelmişse, o zaman Tanrı'nın içerisindeki o aşk, o sevgi bu evrenin yaratımıyla, bize bahşedilen bu nimetlerle artık somutlaşmıştır ve Tanrı yaratmadan da bu aşkını, sevgisini somutlaştırabilir. Ha, belki ''Bir yaratımda bulunarak bu sonsuz sevgisini somutlaştırmak istiyor ama.'' denilebilir, ama Tanrı yaratmadan da bu aşkını, sevgisini somutlaştırabilecek bir yaratımda bulunabilir. ''Ama Tanrı yaratmadan nasıl bir yaratımda bulunsun? Tanrı yaratmadan nasıl yaratabilir?'' denilebilir, fakat kadirimutlak bir Tanrı bunu gerçekleştirebilecek kadar güçlü olmalıdır. Yani, başta ''Sevgi, gösterilmek zorunda olan bir kavram değildir.'' demişsiniz, fakat şimdi bu söylediğinize karşı geliyorsunuz, çünkü sevgi bu yaratıma sebep olduysa o zaman sevgi artık gösterilebilir bir hâle gelmiştir. Tanrı sevgisini göstermek istemese bile bir şeyi sevgisi yüzünden yarattıysa o yarattığı şeyden dolayı artık o sevgisi gösterilebilir bir hâldedir.

İkincisi, Klasik Sistem Üzerinden: Eğer tüm bu yaratımın sebebi Tanrı'nın içerisindeki o mutlak sevgiyse, o zaman Tanrı yaratmadan da içerisindeki mutlak sevgisinin sebebi olacak bir yaratım sağlayabilir. Dolayısıyla sebep mutlak sevgi olsa bile Tanrı harekete geçememektedir çünkü iradesi el vermemektedir, eğer harekete geçildiyse bile bu iradesiz olmak durumundadır. Eğer Tanrı, içerisindeki sevgisinin nedeni, sebebi, kaynağı olacak bir yaratım yapmak istiyorsa bu yaratımı yaratmadan da o yaratımı yaratabilir, bunu sağlayacak güçtedir.

Ayrıca benim ''Tanrı tahayyülüm'' önemli değil, önemli olan sizin ki, çünkü benim argümanım hâlihazırda ilk mesajımda, fakat siz benim argümanımı alıntılayarak karşı argüman oluşturuyorsunuz, dolayısıyla sizin karşı argümanlarınıza cevap vermem gerek. Başta ''Peki mutlak sevgi?'' diyerek karşı argüman oluşturan sizsiniz, argümanımın sağlıklı kalması için de sizin karşı argümanınızı çürütmeye çalışan benim. Sizin Tanrı tahayyülünüze cevap vereceğim yani, o yüzden sizin kendi Tanrı tahayyülünüzü daha iyi anlatmanız gerek, benim kendimin değil. Aksi taktirde abes kaçar, öyle değil mi? Genelde insanların argümanlarına karşı argüman çıkıp cevap veren ben olduğum için zaten benim bir Tanrı tahayyülüm de yok. Var aslında, o da iradesiz bir ilk hareketin olduğu, tüm bu yaratımın iradesiz bir şekilde gerçekleştiği. Yani, demek istediğim ben merakımdan ötürü başkalarının Tanrı tahayyülüyle daha çok ilgileniyorum ve insanların tahayyülüne cevap vermeyi daha çok seviyorum. Bu sistem de bundan dolayı ortaya çıktı zaten, başta da ''Verilen cevaplara bakalım.'' diye giriyorum, ama sonradan kendisi de bir tahayyüle dönüştü tabii.

Ve evet, yaratımın kula ihtiyaç sebebiyle olmak zorunda olmadığını ben de biliyorum ve aksini iddia etmedim, böyle bir şey de söylememiş olsam gerek. Ben, yaratım hangi sebeple gerçekleştiyse o sebep yaratım olmadan da elde edilebilirdi diyorum. Eğer bu sebep illa bir yaratımla elde edilecekse yaratmadan da bu sebeplerin elde edilebileceği bir yaratım olabilir diyorum. Sizin durumunuz farklı elbette, çünkü o sebebin çoktan Tanrı'nın içerisinde var olan bir şey olduğunu savunuyorsunuz ve yaratımın da o sebep olduğunu söylüyorsunuz, ben de buna cevap verdim zaten ''Eğer içerisinde bulunan sebep buysa ve bu sebebi kullanarak bir yaratım istiyorsa, yani yaratımın sebebinin yine içerisindeki bu sebep olmasını istiyorsa, yaratmadan da yaratımın sebebinin içerisindeki sebep olmasını sağlayabilir. Eğer yaratımın kaynağının içerisinde bulunan bir sebep olmasını istiyorsa (sevgi), o zaman yaratmadan da onun içerisinde bulunan sebebin bir yaratımın kaynağı olacak şekilde bir yaratım yapabilir.'' şeklinde, fakat yine de beni tam olarak anladığınızdan hâlâ emin değilim.

İyi günler. Bu kadar agresif bir atmosfer vermeseydiniz daha sağlıklı bir iletişim kurabilirdik.
 
Son düzenleme:
Onlara bakamayız çünkü onlar bir geleneği sürdürür. Biz kaç yıldır demokrasi ile yönetiliyoruz ve yönetileceğiz, bu bizim içimizde demokrasi aşkı olduğunu mu gösterir? Hayır. Eğer bu olayların ilk çıktığı nokta bakarsak (Göbeklitepe) o zaman bu olayların gerçeğini anlayabiliriz.

Onlara bakabiliriz çünkü gelenek ile alakası yok. Bunlar birer dini inanç idi. Yönetim ile de alakası yoktu. Din ile yönetmek çağımıza yakın zamanlarda ortaya çıkmış bir olgu. Daha henüz büyük devlet diye bir şey yokken ortaya çıkan mitolojiler insanların inançlarını apaçık gösteriyor. Göbeklitepe hakkında teorileri kendince yorumlarsan ortaya farklı sonuçlar çıkar elbet. Ancak o kadar eski zamanlarda dünyanın farklı bölgelerinde farklı olaylar yaşanmıştır ve bağlantısı da yoktur.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı