Ankara hukuk vs İstanbul hukuk

xonas

Femtopat
Katılım
11 Temmuz 2023
Mesajlar
8
Uzun yıllardır her tercih döneminde karşımıza çıkan bu konu hakkında, bu konu üzerine uzun uzadıya araştırma yapmış biri olarak görüşlerimi belirtmek istedim. Öncelikle başlarken şunu söylemeliyim ki ikisi de kalitelerini korumuş nadir hukuk fakültelerinden. Günümüzde fazlaca açılan hukuk fakülteleri hasebiyle iyiden iyiye akademisyen eksikliği çekildiği bu dönemde kadrosundaki akademisyenler ile adeta göz dolduracak seviyede. Fakat bugün bu güzide iki fakülteleri diğerleri ile değil direkt olarak kendi aralarında kıyaslayacağım. Öncelik olarak ekol olayından bahsetmemde fayda var diye düşünmekteyim. Kanımca ülkemizdeki hukuk fakültelerini değerlendirirken ehemmiyet gösterilmesi gereken ilk husus ekol kavra mıdır?

Ekol: Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akıl, okul.

Yani toparlayacak olursak ekol kavramı, fakültenin eğitim geleneğidir. Somut bir örnek verecek olursak hep duyduğumuz "Ankara hukuk hakim savcı, İstanbul hukuk avukat çıkarır" cümlesini örnek vermek burada isabetli olacaktır. Azınlık görüşe göre bu durum günümüzde geçerli olmasa da ben bu hususta çoğunluk görüşten yanayım.

O zaman kıyasa yavaş yavaş başlayalım. Öncelikli olarak hukuku ikiye ayıracak olursak kamu hukuku ve özel hukuk olmak üzere 2 kavram üzerinde dururuz.

Kamu hukuku: Devlet ve vatandaşlar veya devletin kendi kurumları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Örneğin: Anayasa hukuku, ceza hukuku, idare hukuku, milletlerarası hukuk.

Özel hukuk: Toplumun birbiriyle eşit haklara sahip üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Örneğin: Medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku.

Tanımları yaptıysak esas konuya geçebiliriz. Ekolü gereği Ankara hukuk kamu alanındaki eğitimiyle diğer hukuk fakültelerinden fersah fersah önde gelen bir fakültedir. Zaten kurulma amacı da devlete hukukçu yetiştirmek olan ve 1925 yılında gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Ankara hukuk, bugün de Türkiye'deki en kaliteli kamu hukuku derslerini öğrencilerine sunmaktadır. İstanbul hukuk ise ekolü gereği daha çok avukat yetiştirmeye yönelik olan bir fakültedir ancak vakıf üniversitelerinin son yıllarda yapmış olduğu sıçramayla birlikte özel hukuk alanındaki tahtı sarsılmıştır. Sarsılmıştır sarsılmıştır ama kanımca yıkılmamıştır. Çünkü devlet hukuklardaki hoca yetiştirme sistemi, bir önceki kuşaktaki hocanın yeni kuşaktaki hocayı yetiştirmesine dayalı olduğundan her ne kadar da hoca kaybetse ekolü olan bu fakülteler eğitim kalitelerinden ödün vermeyecektir. Peki diyeceksiniz ki Ankara hukuk senin gözünde neden bu durumdan etkilenmedi. Çünkü Ankara hukuk bahsettiğim gibi kamu hukuku alanında eğitim veren bir fakülte ve vakıf üniversiteleri de avukat yetiştirmek güdüsüyle hareket ettiği için daha çok özel hukuka yönelenmiş ve buradaki kıymetli hocaları almışlardır. Kamu hukuku alanında giden hoca olmadı mı? Hiç şüphesiz ki oldu fakat yaş haddi sebebiyle ve bazı diğer sebeplerle giden çok nadir hocalar. Yani günümüzde hala en kaliteli kamu hukuku eğitimi Ankara hukuk bünyesinde verilmektedir. Örnek vermek gerekirse metin feyzioğlu, selin esen, Ali dursun ulusoy, türkan yalçın, devrim Güngör, Ali ersoy kontacı, kaya Burak öztürk, fahri Gökçen taner, Bülent algan gibi birçok kıymetli hocayı kadrosunda bulundurmaktadır.(aklıma gelenleri direkt olarak yazdım uzatmamak için yazmamış olduğum birçok kıymetli hocalam beni mazur görsünler) kaldı ki her ne kadar özel kürsüleri iühf dediysem bile özel hukukun en temel dersi olan roma hukuku alanında iühf bünyesinde prof bulunmamasına rağmen aühf kadrosunda prof. Dr. Nadi günal gibi alanının en iyisi olan bir hoca bulunmaktadır.(aynı zamanda bir o kadar da iyi kalpli ve mükemmel bir insandır. Her kelimesi insana bir şeyler katar)

Önemli: Bazı forumlarda bahsedildiği gibi Ankara hukukun kadrosunun eskisi kadar iyi olmadığı söylentileri ise tamamen altı boş klişeden öteye geçmemektedir. Yaş haddinden emeklilik doğal bir süreç olup bahsettiğim ekol ve hoca yetiştirme kavramlarından dolayı sirkülasyon bu işin mihenk taşıdır. Kaldı ki yerine gelen hocalar ise gökten inmemekte, o hocalardan el almaktadır. Kaldı ki 2015 kadrosuna baktığınız zaman ve şu anki kadroya baktığınız zaman bahsedilen sirkülasyon olayı daha çok özel hukuk alanında gerçekleşmiş olup kamu hukuku alanında ise şu anki kadrodan farklı olan akademisyen sayısı çok azdır ki bu da bir doğal süreçtir.

İki fakülte arasındaki prof sayısının farkına gelirsek de

Ankara hukuk:

Öğrenci sayısı: 2914

Prof sayısı: 30.

İstanbul hukuk:

Öğrenci sayısı: 5145

Prof sayısı: 47.

Yani prof başına düşen öğrenci sayısına bakarsak:

Ankara: 97 öğrenci.

İstanbul: 109 öğrenci.

Yani her ne kadar internette prof sayısının niceliğinden bahsedilse de öğrenciye oranlandığı zaman Ankara Üniversitesi daha avantajlı olmaktadır. Bunun temel sebebi iühf bünyesinde bulunan ikinci öğretimdir. Fakat ikinci öğretimler birinci öğretimlerle birlikte derse girebildiği için okul oldukça kalabalık olmaktadır. Kaldı ki 2. öğretimin diploma olarak 1. öğretim ile bir farkı yoktur.

İki okul arasındaki sıralama farkına bakarsak.

Ankara hukuk:

Kontenjan: 550 sıralam: 4387.

İstanbul hukuk:

1.öğretim: Kontenajn: 500 sıralama: 5405.

2.öğretim: Kontenjan: 340 sıralama: 8611.

Sıralama farkına bakarsak aühf 50 öğrenci fazla almasına rağmen (kontenjan ne kadar yükselirse sıralama o kadar düşer) 1018 sıralama daha önde kapatmıştır. 2. öğretimle birlikte ise 4224 sıralama daha önde kapatmıştır. Bunu söylememin temel sebebi bir okuldaki en önemli şey o okulun öğrenci kalitesidir. Yanlış anlaşılmasın amacım 8K yapmış insanlara kalitesiz demek değil ki böyle bir hakkım da yok. Fakat görüldüğü üzere öğrenciler açısından iki okul arasında bariz bir okuduğunu anlama, anladığını uygulama.

Seviyesi bakımından fark olduğu görülmektedir. Yani aühf kişisel başarı olarak da öndedir.

Kaldı ki ülkede aühf'yi 1. tercihine yazan kişi sayısı 2719 iken iühf'nin 921 kişidir. Aynı zamanda yerleşenler arasında aühf öğrencilerinden 310, iühf öğrencilerinden ise yalnızca 154 tanesi 1. tercihlerine yerleşmişlerdir. Yani aühf öğrencileri iühf öğrencilerine göre üniversite seçimi olarak daha idealist daha arzulu öğrencilerdir. Aühf öğrencilerinin en temel hedefi aühf iken iühf öğrencileri çoğunlukla diğer tercihlerine yazmışlardır.

Sınav zoruluğu konusuna gelecek olursak Twitter üzerindeki tartışmalar genellikle iühf öğrencilerinin bizim sınavlarımız hakkındaki bilgisizliklerine rağmen son derece saldırgan tutumlarından ortaya çıkmaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yüz yüze dönemde sınavların %90 gibi birçoğunluğu (seçmeliler ve yan dersler dışında) açık uçlu olur. Fakat Online dönemde öğrenci mağduriyetini azaltmak amacıyla sınavlar genel olarak test yapıldı. Her ne kadar test yapılsa bile anayasa, ceza, idare gibi kamu derslerinden geçmek bireysel olarak çözen kopya çekmeyen bir insan için son derece zor. Kaldı ki iühf'de çan var. Bilmeyenler için:

Çan sistemi: Çan eğrisi sistemi, sınav dahilinde öğrencilerin bireysel notundan ziyade sınıf içerisinde alınan tüm notların genel ortalaması üzerinden bir geçme notunun hesaplandığı yeni bir harf notu belirleme sistemidir. Genellikle çan eğrisi, öğrencilerin genel olarak düşük aldığı sınavlarda tercih edilmektedir. Böylelikle öğrencinin dersten kalmadan geçmesi sağlanmaktadır.

Yani buradaki esas öğrencilerin aldıkları notların ortalamasıdır. Sınavın zorluğu ve kolaylığı bir anlam ifade etmez. Zor ise herkese zor, kolay ise herkese kolay.

Ancak aühf'de çan sistemi olmamakla birlikte geçme notu 110 üzerinden 60 olarak belirlenmiştir. İster tüm sınıf 30 alsın 60 ortalama olmadan geçmek mümkün değildir.

Yani özet olarak sınav zorluğu hususunda yapılan eleştiri tamamen altı boş bir eleştiri niteliğinden ileri geçmemektedir. Kaldı ki aühf'nin kamu hukuku derslerinin sınavları iühf'ye göre zorluk hususunda fersah fersah öndedir. İühf'nin ise özel hukuk dersleri aühf'ye göre zordur fakat dediğim gibi çan sistemi sebebiyle sınav istediği kadar zor olsun yine de ortalama baz alınır.

Dış etmenlere gelecek olursak İstanbul'un pahalılığı kalabalık olması, sığınmacı problemi, ulaşım problemleri, yurt problemi ve en en en önemli husus olan deprem tehlikesini de göz önünde bulundurmak gerekli.

Aühf'ye gelirsek de şehrin kalabalık olmaması, fiyatların makul olması, sığınmacı problemi olmaması, ulaşım açısından inanılmaz bir şekilde rahat olması(fakülteden Kızılay'a 10 dakika gibi bir sürede ulaşabilirsiniz). Yurt problemi gibi bir durumun olmaması ve genel olarak insanının memur olması sebebiyle daha sakin, daha güvenli bir ortam sunmaktadır. Kaldı ki ülkedeki hukukla ilgili bütün kurumların, bürokrasinin ve siyasetin de Ankara'da olması bir hukukçu adayı açısından önemli bir husustur. İühf'nin kampüsünün Fatih gibi İstanbul'un son derece karışık ve sığınmacı probleminden etkilenmiş bir yerinde olmasına karşın aühf Cebeci'de olup sakin ve ulaşımın rahat olduğu bir konum olma özelliğini gösterir. Ayrınca Ankara Uni'nin üniversite imkanlarına bir göz gezdirmenizi tavsiye ederim

Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim. Yanlış bir sözüm, bir hatam oldu ise affola. Genel olarak internet ortamında görmüş olduğum çeşitli yanlış bilgilendirmelere değinmeye çalıştım. Herkese başarılar dilerim. Şimdiden yeni üniversitelerinizi kutlarım.
 
Buraya 43 dakika önce kayıt olan birinin bu yazıyı yazmasını anlamadım. Tek tek okudum. Kopyala-Yapıştır gibi.
Hocam kendim linkedin ve diğer bazı sitelerde halihazırda yazıyordum bir arkadaşımın önerisi üzerine (Rona) burada hesap açtım ve daha önce yazmış olduğum bir yazıyı paylaştım. Artık imkan buldukça burada yazacağım.
 
Son düzenleme:
Hocam kendim linkedin ve diğer bazı sitelerde halihazırda yazıyordum bir arkadaşımın önerisi üzerine burada hesap açtım ve daha önce yazmış olduğum bir yazıyı paylaştım. Artık imkan buldukça burada yazacağım.
Aşırı uzun. İnsan uzun makale okumak istemez genel kısım olarak. Biraz daha kısa olsun yazdıkların. Yaptın mı bilmiyorum ama bir yerlerden cümleler alarak kendi yorumunu katıp yazmışsın. Tabii ne kadar doğru bilemem şimdi.

Bu kadar yazıyı acaba kim okuyacak? Moderatör bile okudu mu bilmiyorum.
 
Aşırı uzun. İnsan uzun makale okumak istemez genel kısım olarak. Biraz daha kısa olsun yazdıkların. Yaptın mı bilmiyorum ama bir yerlerden cümleler alarak kendi yorumunu katıp yazmışsın. Tabii ne kadar doğru bilemem şimdi.

Makalenin kimlere yönelik hazırlandığına dair bir bilginiz var mı hocam?
 

Yeni konular

Geri
Yukarı