Aslında geçmişte mi yaşıyoruz?

yigidyum

Kilopat
Katılım
24 Ağustos 2017
Mesajlar
2.288
Makaleler
1
Çözümler
5
Size birisi gelip geçmişte yaşıyoruz dese, ne tepki verirsiniz?

Belki inanması zor ve inanmak istemeyeceksiniz. Ama her şeyi yaklaşık yarım saniye geç yaşıyormuşuz. Çünkü beynin gerçekliği alıp, benliğimize (bilincimize) yaklaşık yarım saniye geç ulaşıyor. Yani beynimiz yapması gerekeni çoktan yaptığında aslında o an yapmışız sanki biz yapmışız, isteyerek yapmışız yanılgısına kapılıyoruz. Aslında beynimiz yapacağını çoktan yaptı bile. Demek istediklerimi bir alıntı ile anlatmak istiyorum.

"Ya özgür irademizi yönlendiren biz değilsek? hatta bir özgür iradeye bile sahip değilsek? Ya da, bizim özgür irade dediğimiz şey, daha büyük bir iradenin bizim tarafından algılanan kısmı ve bizi yönlendiren bir parçası ise? bu soruları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Bununla alakalı yapılan bir dizi deney var, ve ben size burada bir tanesini tanıtacağım.

“*Özgür irade var mıdır, yok mudur?
*Bir eylemi tamamen özgür irademizle mi gerçekleştiriyoruz? Yoksa o eylemi yapmamızı belirleyen başka etkenler mi var?
*Bir eylem ya da bir davranış kararı ne kadarı özgür irademize bağlı?
*Eylem veya davranışlarımızı özgür irademizle gerçekleştiremiyorsak, özgür irademizin olduğu ve kararlarımızı alırken özgür irademizi kullandığımız, yani özgür olduğumuz yanılsamasının kaynağı nedir?”

Bu tip soruları düşünmek için ille de Filozof olmaya gerek yok, ama, özgür irade konusunda çalışan felsefeciler, bilinçli isteklerin harekete -eyleme- neden olup olmadığını tartışırken; modern sinirbilim, zihin-vücut nedenselliği fikrini yadsımaktadır.

Kararlarımız, seçimlerimiz önceden mi belirleniyor? Benliğin sırrını çözmeye çalışan nörofizyologlar, bilincin her şey olup bittikten sonra devreye girdiğini keşfetti: Öyleyse, hep geçmişte yaşıyoruz ve bilincimiz, yaşananları yarım saniye sonra gösteren bir “monitör” gibi iş görüyor…

Takdir edersiniz ki insanoğlunu diğer türlerden ayıran en önemli özelliği “bilinci.” Bu konuyla alakalı 3 adet yazıyı halihazırda biraz yukarıda sizlere sundum. Ancak çok eskilerden beri çözülmeye çalışılan bu sırrı ne filozoflar, ne anatomi bilginleri ne de günümüzün nörofizyologları aydınlatabildi. Fransız filozof Rene Descartes’ın, “Düşünüyorum, öyleyse varım” diyerek bilincin ve hür iradenin zaferini ilan ettiği ve ruhu bedenden ayırdığı dönemden üç yüz yıl sonra, benlik araştırmacıları ve nörologlar tersine bulgular elde ediyor

Kaliforniya Üniversitesi’nde nörofizyoloji profesörü olan Libet, beyin ameliyatlarının narkoz verilmeden, yani hastanın bilinci tamamen yerindeyken yapılabilmesinden yararlanıyor. Libet, bilimkurgu yazarı Lem’in öyküsündeki mucit gibi deneklerin beyinlerini küçücük elektrik akımlarıyla uyarıyor. Onlar da beyinlerinde uyarılan bölgeye göre bir melodi veya tanıdık bir ses duyuyor ya da “başlarından geçmiş” bir olayı anımsıyorlar.

Buraya kadar herşey yolunda. Çünkü Dünya’nın Güneş etrafında döndüğü nasıl artık gizemli olmaktan çıktıysa, tüm düşünce ve algıların kontrol merkezinin de beyin olduğu uzun zamandır biliniyor. Hatta “Sil Baştan” gibi filmlerde bu konuya biraz değinildi. (İzlemenizi tavsiye ederim, güzel bir filmdir) Ancak Libet, büyük beynin dış kısmında yine bazı noktaları uyararak deneklerde ellerine dokunulduğu algısı yarattığında onlar, bu “dokunuşu” neredeyse yarım saniye önce hissettiklerini söylüyorlar.

Yani kader, yarım saniye önde.

Bu imkânsız gibi görünen olgunun Libet’e göre tek açıklaması şu:

“Normalde tüm algılar beyne iletiliyor. Burada bilinçaltında değerlendirilip yorumlanırken, ben(lik) hiçbir şeyin farkında değil. Muhayyilemizde canlanan, yani farkına varabildiğimiz bilgilerse epeyce uzun bir gecikmeden sonra, cortex’e -bilincin konuşlandığı bölgeye- gönderiliyor.” "

Sizce de çok korkunç değil mi?
 
Tor Nørretranders'in bununla ilgili bir kitabı vardı, "User Illusion: Cutting Conciousness Down To Size" adında. Bu dediğiniz bilgi oradan geliyor olmalı. 0.5 saniyelik bir gecikme değeri olabilir ama bu pek de önemsenecek kadar büyük bir değer değil. En azından çoğunlukla önemsenmez. Size biri soru soruyor, anında cevap verseniz ne olur, yarım saniye sonra cevap versen ne olur?

Ama ilginç olan taraf şu, bu 0.5 saniyelik zaman diliminde bilincimiz kapalı oluyor. Yani o zaman diliminde insanlar bize istediğini yapabilir.
 

Geri
Yukarı