Ritüel
Centipat
- Katılım
- 21 Nisan 2020
- Mesajlar
- 296
Olayı özetleyeyim;
1934 senesinde Bulgaristan'da cunta olur ve cuntacılar ülke yönetimini ele alırlar. Cunta olana kadar Bulgaristan ile sorunumuz olmamasına rağmen, cuntadan sonra işler değişir.
Yönetimi ele alan Cuntacılar, ülkedeki Türklere işkence etmekte, onları toplu halde öldürmektedir. Dönemin başbakanı İsmet İnönü Bulgar hükümetini uyarır, ancak uyarılara kulak asmazlar.
Bu sırada Nazi Almanyası safında yer almaya hazırlanan Bulgar hükümeti, Bulgaristan Türklerine karşı çetecilerle anlaşır ve Türk teşkilatlarına polis sevk eder. Birçok kişi öldürülür.
Konu bakanlar arasında tartışılır ve en sonunda durumu Ulu Önder Atatürk'e iletirler. Atatürk haberi alınca Trakya'da askeri tatbikat yapan 3. Ordu Komutanı Salih Omurtan Paşa'ya gider. Atatürk, Salih Omurtan'a 3. Orduyu almasını ve gece Bulgar sınırını ihlal etmesini söyler. Türk ordusu Filibe'ye kadar ilerler.
Gün aydınlanınca Bulgar kralı 3. Boris, sınırı ihlal eden Türk ordusuna karşı bir şey yapamaz ve Atatürk'e telefon açar. Kral, Atatürk'e "Bulgaristan'a harp mi ilan ediyorsunuz Ekselansları" diye sorar. Atatürk, "neden böyle bir şey yapalım, yolu şaşırmışlardır. Ben gerekeni yapar ve size haber veririm" der ve telefonu kapatır.
Hemen Salih Paşa ile irtibata geçen Atatürk, "yapmamız gerekeni yaptık, geri dönebilirsiniz" talimatını verir. Durumun yanlışlıkla olmadığını anlayan 3. Boris, derhal İtalya kralını arar. 3. Boris, İtalya kralının damadıdır.
Boris'in İtalya'dan aldığı cevap şu olur:
"Biz sizi kurtaramayız, gereği neyse onu yapın"
Aldığı bu cevaptan sonra 3. Boris hemen katliamların durmasını emreder, ve katliamlar 1 gecede son bulur
