Bir insan neden Atatürk'ü sevmez?

  • Konuyu başlatan Sanch
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 119
  • Görüntüleme 10.894
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Soru: Bir insan neden Atatürk'ü sevmez? Bu soruyu sevmez olarak değil de saygı duymaz ya da düşmanlık yapar olarak değiştirelim.

Cevaplar:

1) Yunan ya da Ermeni milliyetçisidir. (Aşağılamak için demiyorum, sonuçta her milletin tarihsel olarak karşıt olduğu milletler vardır)

2) İngiliz yönetici sınıfındandır. Hilafetin kaldırılması işine gelmemiştir, İngilizler o dönemde yapılmaması için çok uğraşmasına rağmen buna engel olamamıştır. Ayrıca Osmanlı'nın son 200 yılındaki hilafetini "ipleyen" tek bir Arap yönetimi de yoktur, hem gücünü çoktan kaybetmiş hem de her zaman sorun çıkaracak bir makam olarak varlığını devam ettirmişti.

3) O dönem her bir karış toprak parçasına göz dikmiş olan aşiretlerin soyundan geliyordur.

4) Tanzimat soytarılarının (deli raporu olanlardan) söylediği her şeye inanıyordur.

5) Günümüzün yönetim sistemlerini o dönem ile kıyaslar. Demokratik yönetimin Avrupa'da bile 2. Dünya Savaşı sonrasında benimsenmeye başladığını bilmez, Atatürk diktatördü der. Sorsan diktatörlüğün yetkilerini bilmez, tiranlıkla karıştırır. Atatürk'ün o komutanlık yetkilerini zorla aldığını zanneder. (Bkz. Madde 4)

6) Dindar değil, din taciridir. Atatürk ve ekibinin başardıkları umrumda değildir (zaten çoğu çıkarlarına terstir) insanların günlük rutinlerini hedef alır.

7) Bu, en önemli ve toplumun bir kısmının Atatürk karşıtı olmasına neden olan şık bence. Özellikle 1955 ve sonrasında yapılan ilahlaştırma durumuna karşı tepki gösteren gruptan olabilir. Bu konuda herkesin tarafsızca itiraf etmesi gereken bir şey vardır; Atatürk'ü tarihimizin en önemli figürlerinden biri olarak değil, kalıplaştırılmış ideali olarak sunanlar yüzünden antipati oluşmuştur. Benim çocukluğumda da tarih ders kitaplarında gerçek olmayan bir sürü şeyle ilahlaştırıldığı ne yazık ki doğrudur.

Atatürk'ün de bir insan olduğunu unutmamak gerekiyordu, yapılan dezenformasyonlar yüzünden asla hata yapmayan bir "varlık" olarak insanlara dikte edilmeye çalışıldı. Atatürk'ün yaptığı muazzam işlerinin yanında yaptığı hataları da bilerek yaklaşmak yerine bu gerçeği söyleyen Atatürkçü araştırmacılar bile linç edildi. Sonuç olarak düşünce ve daha önemlisi "araştırma" özgürlüğüne ket vurulmasının sonucu da yukarıdaki ilk 6 seçenekteki kişilerin ekmeğine yağ sürmüş oldu. Bir grubu bir çeşit fanatizmle "boğarsanız" güç el değiştirdiği zaman bunun tam tersini karşıt olan grup yapar. Bu, Dünya tarihinin en değişmez kurallarından biridir. 1930 ve 1940 neslinin yaptığı ilahlaştırma çalışmalarının sonucunun kötüye gittiğini kabul etmek gerekiyor.
Çok güzel bir açıklama olmuş, elinize sağlık.
 
Nedeni kanımca sahtekar din tellallarnı astırdığı için olma ihtimali yüksek.
 
Dinciler ATATÜRK'ü sevmez demişsin. Tam bir cahillik belirtisi.
Ayrıca hiç bir dine masal deme hakkına sahip değilsin. Yazdıklarına dikkat et.

Dinci vs dindar ayrimini yapamadan sagda solda millete cahil deme, komik duruma dusme.
Istedigimin dinin masal oldugunu dusunebilir, iddia edebilirim.
 
Merhaba dürüst olmak gerekirse özünde herkes bunun cevabını biliyor cevap çok açık ve net din.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
.

Kazim Karabekir'in notlarinda su şekilde geçer:

- Evet karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için kur’ân’ı Türkçeye çevirttireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…

Atatürk'ü ısrarla dindar göstermeye çalışmayın arkadaşlar. Atatürk bir 10 -15 sene daha yaşasaydı Arap hurafelerine savaş açacağını hepiniz gayet iyi biliyorsunuz.

Buyrun hafiften başlayalım.

1- Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra. Bu din, ne Arap'ların, ne aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların ve sâirenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

Kaynakça: Medeni bilgiler pdf versiyonu için bir tık yeter

******

2- Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.

---------

3- âhiren kur'ân'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Muhammed'in hayatına âit bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim. Halk, tekerrür etmekte olan bir şeyin mevcut olduğuna ve din ricâlinin derdinin ancak kendi karınlarını doyurup başka bir işleri olmadığını bilsinler."
Kaynakça: (Ord. Prof.), enver ziya (1930-03). Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 92. sayfa. Odtü yayıncılık.

---------

4- Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; (ıkre, bismi, rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Arap'lar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. (..) asıl kilise yakınına gelindiği zaman deveye binmek sırası köleye geldiğinden ötürü ömer’in yürüyerek; Arap ırkından başka ve yüksek ırklardan oluşan ordunun yüksek ve muhteşem huzurunda o ordunun kumandanlarına karşı yerden taş alarak atmak suretiyle gösterdiği çıplak ve çıfıt Arap'lık malumunuzdur. Bunu artık Türk çocuklarına bir erdem gibi okutmakta ısrar gösteren notları göz önüne almalısınız." (Atatürk'ün 1931 yılında Türk tarih kurumu başkanı tevfik bıyıklıoğlu'na yazdığı sansürlenmiş mektubundan.)
Kaynakça: Atilla oral, Atatürk'ün sansürlenen mektubu, demkar yayınevi, 1. basım, 61. sayfa.

--------

5- Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

--------

6- Artık Türkiye, din ve şeri'at oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
Kaynakça: (Ord. Prof.), enver ziya (1924-10). Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 96. sayfa. Odtü yayıncılık.
------

Atatürk'e sallayan yobazlar size de bir salvo atışı yapacağım. Bu da size gelsin artık, kabul ediniz.

7- Bâzı yerlerde kadınlar, görüyorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna mümâsil bir şeyler atarak yüzünü, gözünü örter ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mânâ ve medlûlü nedir? Efendiler, medenî bir milletin anası, milletin kızı bu garip şekle, bu vahşî vaziyete girer mi? Bu HÂL milleti gülünç gösteren bir manzaradır. Derhâl tashîhi lâzımdı.
Kaynakça: Ord. Prof.), enver ziya (1925-08). Fatih özdemir Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 78. sayfa. Ankara: Odtü yayıncılık.

-----

8- Ben, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar." (1933, cumhuriyet bayramı açılış konuşmasından.)

--

Hazır mıyız dostlar. O zaman bunu şöyle bırakıyorum ortaya.

9- Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır." (1926-27 yılları arasında Atatürk ile röportaj yapan grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan turkey today adlı kitabının 24. sayfasında İngilizce olarak yazıyor.)

Neyse bu yazının devamını okumak isteyenler için şu linki bırakıp mağarama çekiliyorum.

https://tr.m.wikiquote.org/…stafa_kemal_atatürk/din

Tarikatlar da siyasal islam da Atatürk düşmanlığından beslenir. Radikal inanların büyük çoğunluğu Atatürk'ü sevmez sevemez çünkü;

Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse sataşmayın. Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yoktur. Bakara 193.

Dinî gerçekleri inkâr eden ve kâfir olarak ölenlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir? Bakara 191.

Âyetlerimizi yalanlayanlar, zifiri karanlıklara boğulmuş birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediğini saptırır, dilediğini ise dosdoğru bir yol üzere kılar. Enam 39.

Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. Tevbe 123.

Ve son olarak hak yol olan akıl ve bilim beni bu çukurdan çıkarana kadar benim de sevmediğim çok insan vardı (Recep Baltaş aklın sancağını sırtlayan koca yürekli adam :d) beynime şükürler olsun ki kurtuldum. Akıl ve bilim bizimle olsun.
 
"Hocaların memnun edelim, İslâm âlimlerini memnun edelim, herkesi memnun edelim» dersek biz, maksadı sağlamış olamayız, idare-i maslahatçılar esaslı inkılâp yapamaz. Bugünkü sefâlet ve rezâlet içinde esâsen kimseyi memnun etmeye imkân yoktur. Yurt imar edildiği gün, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur."

Atatürk büyük bir devrim yaptı. Bu devriminden de herkesin memnun olması mümkün değil. İlla ki bir kısım beğenmeyebilir.
 
Merhaba dürüst olmak gerekirse özünde herkes bunun cevabını biliyor cevap çok açık ve net din.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
.

Kazim Karabekir'in notlarinda su şekilde geçer:

- Evet karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için kur’ân’ı Türkçeye çevirttireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…

Atatürk'ü ısrarla dindar göstermeye çalışmayın arkadaşlar. Atatürk bir 10 -15 sene daha yaşasaydı Arap hurafelerine savaş açacağını hepiniz gayet iyi biliyorsunuz.

Buyrun hafiften başlayalım.

1- Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra. Bu din, ne Arap'ların, ne aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların ve sâirenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

Kaynakça: Medeni bilgiler pdf versiyonu için bir tık yeter

******

2- Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.

---------

3- âhiren kur'ân'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Muhammed'in hayatına âit bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim. Halk, tekerrür etmekte olan bir şeyin mevcut olduğuna ve din ricâlinin derdinin ancak kendi karınlarını doyurup başka bir işleri olmadığını bilsinler."
Kaynakça: (Ord. Prof.), enver ziya (1930-03). Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 92. sayfa. Odtü yayıncılık.

---------

4- Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; (ıkre, bismi, rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Arap'lar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. (..) asıl kilise yakınına gelindiği zaman deveye binmek sırası köleye geldiğinden ötürü ömer’in yürüyerek; Arap ırkından başka ve yüksek ırklardan oluşan ordunun yüksek ve muhteşem huzurunda o ordunun kumandanlarına karşı yerden taş alarak atmak suretiyle gösterdiği çıplak ve çıfıt Arap'lık malumunuzdur. Bunu artık Türk çocuklarına bir erdem gibi okutmakta ısrar gösteren notları göz önüne almalısınız." (Atatürk'ün 1931 yılında Türk tarih kurumu başkanı tevfik bıyıklıoğlu'na yazdığı sansürlenmiş mektubundan.)
Kaynakça: Atilla oral, Atatürk'ün sansürlenen mektubu, demkar yayınevi, 1. basım, 61. sayfa.

--------

5- Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

--------

6- Artık Türkiye, din ve şeri'at oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
Kaynakça: (Ord. Prof.), enver ziya (1924-10). Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 96. sayfa. Odtü yayıncılık.
------

Atatürk'e sallayan yobazlar size de bir salvo atışı yapacağım. Bu da size gelsin artık, kabul ediniz.

7- Bâzı yerlerde kadınlar, görüyorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna mümâsil bir şeyler atarak yüzünü, gözünü örter ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mânâ ve medlûlü nedir? Efendiler, medenî bir milletin anası, milletin kızı bu garip şekle, bu vahşî vaziyete girer mi? Bu HÂL milleti gülünç gösteren bir manzaradır. Derhâl tashîhi lâzımdı.
Kaynakça: Ord. Prof.), enver ziya (1925-08). Fatih özdemir Atatürk'ten düşünceler (kitap) (Türkçe), 78. sayfa. Ankara: Odtü yayıncılık.

-----

8- Ben, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar." (1933, cumhuriyet bayramı açılış konuşmasından.)

--

Hazır mıyız dostlar. O zaman bunu şöyle bırakıyorum ortaya.

9- Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır." (1926-27 yılları arasında Atatürk ile röportaj yapan grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan turkey today adlı kitabının 24. sayfasında İngilizce olarak yazıyor.)

Neyse bu yazının devamını okumak isteyenler için şu linki bırakıp mağarama çekiliyorum.

https://tr.m.wikiquote.org/…stafa_kemal_atatürk/din

Tarikatlar da siyasal islam da Atatürk düşmanlığından beslenir. Radikal inanların büyük çoğunluğu Atatürk'ü sevmez sevemez çünkü;

Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse sataşmayın. Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yoktur. Bakara 193.

Dinî gerçekleri inkâr eden ve kâfir olarak ölenlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir? Bakara 191.

Âyetlerimizi yalanlayanlar, zifiri karanlıklara boğulmuş birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediğini saptırır, dilediğini ise dosdoğru bir yol üzere kılar. Enam 39.

Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. Tevbe 123.

Ve son olarak hak yol olan akıl ve bilim beni bu çukurdan çıkarana kadar benim de sevmediğim çok insan vardı (Recep Baltaş aklın sancağını sırtlayan koca yürekli adam :d) beynime şükürler olsun ki kurtuldum. Akıl ve bilim bizimle olsun.

Maşallah.
 
@Nikotin bravo sonunu yalakalığa bağlamışsın. Moderatörler nerede yalakalığa neden müsade edeyiyorsunuz?
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı